Tanrısevdi ve Sadıkoğlu

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TANRISEVDİ VE SADIKOĞLU

Yukarda bahsettiğim iki ismi gençlerimizin çoğunun bilmediğini, tanımadığını bir kez daha üzülerek gördüm.
Zaten, genç kuşağımızın geçmişimizle, bu topraklar üzerinde varlığımızı sürdürmek için verilen mücadeleyle yeterince ilgilendiklerine de tanık olmadım. Mutlu ve güven içinde yaşadıkları şu anda kendilerine bu yaşam ortamını hazırlayanları hiç ama hiç bilmediklerini, tanımak ve öğrenmek istemediklerini görmek ne büyük bahtsızlıktır!!
Kemal Tanrısevdi ve İsmail Sadıkoğlu, Burhan Nalbantoğlu ile birlikte Rumların ENOSİS-adayı Yunanistana ilhakı- girişimlerini anında sezen ve Kıbrıs Türkünün örgütlenmesini sağlayan ilk üç isimdir.
Kıbrıs Türk Mukavemetini EOKA ya ve Yunan Bizans oyunlarına, komplolarına karşı hazırlayan bu değerli mücadeleci kişileri ölüm yıldönümlerinde kabirleri başlarında anarken bile ne bir gencimizi, siyasi liderimizi, ne Gaziler derneğinden yetkilileri, ne de halka durmadan umut pompalamakta olanları görmemenin burukluğu içindeyim.
Bir kıyaslama yapmaya da gönlüm el vermiyor. Ama, EOKA cıların ölüm yıldönümlerinde, EOKA nın 1 Nisan 1955 de kanlı teror hareketine geçişlerini her yıl nasıl andıklarını gördükce üzüntüm daha da artıyor.
Bizler de unutmamalıyız. Bunu kin ve nefret saçmak, aşılamak için yapmıyorum. Geçmişimizi, tarihimizi iyi bilmemiz ve ona göre hareket etmemiz için yazıyorum.
EOKA ve Yunan oyunlarına karşı Kıbrıs Türk toplumunu uyaran, toparlayan ve hazırlayan Kemal Tanrısevdi, İsmail Sadıkoğlu, Burhan Nalbantoğlu nasıl unutulabilir? Yoksa onları gençlerimize tanıtan hiç mi birileri çıkmadı?
Bereket versin ki TMT Başkanı Yılmaz Bora, Mücahitler Derneği Başkanı Vural Türkmen gereken anma törenlerinde bilfiil yer aldı ve konuşmalarında bu fedakar insanların yaptıklarını dile getirdi.
Gözlerim Sayın Denktaşı da, Şehit ve Malül Gaziler derneği yetkililerini de aradı.. Siyasi liderleri de, eğitimcileri de... Ne yazık yoktular. Belki de rahtsızdılar veya çok daha önemli işleri vardı. Ya medyamıza ne demeli. Çok az ilgi gösterdi. Bir de Rum medyasına bakalım. EOKA ve mücadelesi için yaptıkları yayınlar, yazdıkları kitaplar bizimkilerle kıyaslanamaz. Biz sınıfta kalırız onların yanında. Amaç, nefret ve kin aşılamak değildir. Gençlere tarihimizi ve gerçek yaşananları duyurmak, öğretmektir.
Kara Çete, 15 Eylüh Hareketi, VOLKAN ve TMT nasıl ve ne maksatla kurulmuştu. VERDİĞİ MÜCADELE, KAYBEDİLEN CANLAR, VERİLEN ŞEHİTLER, TERKEDİLEN Türk köyleri ve toprakları halkımıza, gençliğimize anlatılmadan Kıbrısın geleceği şekillendirilemez.
Rum okul kitaplarında, Hristofyasın dediği Mitolojik, efsanevi kahramanlar ve uyduruk hikayelerle minnacık Rum çocuklarına nefret, kin ve Türk düşmanlığı aşılanmıyor da, benim gençlerime bu halkın çektikleri, yakın tarihimiz anlatılırsa, öğretilirse düşmanlık, kin ve nefret tohumu saçmak mı olur?

Kendimize gelelim. Tarihimizi, verilen mücadeleyi, yapılan fedakarlıkları, kaybedilen şehitleri,köyleri, malı mülkü hatırlayalım.
Rumla masada barış ve çözüm müzakereleri, pazarlıkları yaparken bunları ve bunlar uğruna canlarını verenleri hatırlayalım. Önlerinde saygı ile eğilelim. Rumlar EOKA nın ve gerillalarının hedefine ulaşıncaya kadar mücadeleyi sürdüreceklerini ilan ederlerken bizler de barış, güven ve çözüm için elimizden gelen katkıyı koyacağımızı ama ASLA geçmişimizi ve geleceğimizi Rum-Yuınan ikilisine teslim etmiyeceğimizi açıklıkla vurgulayalım.
Kemal Tanrısevdiye, İsmail Sadıkoğluna, Burhan Nalbantoğluna ve canlarını veren, sakat kalan kardeşlerimize gönül dolusu dualar edelim.
Onları unutmayalım.

03 Nisan 2009
Özcan Özcanhan
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Tanrısevdi ve Sadıkoğlu

Sayın Özcan bey,

Gençler kendi kendilerine biz neyi bilmeliyiz diyemezler. Gençlerin neyi tanıyıp sevmesi gerektiği devlet ve eğitim politikaları ile belirlenir.

Ne yazık ki ne Türkiyenin ne de Türkiyeyi örnek alan ülkelerin devlet ve bu politikaya bağlı eğitim politikası yoktur.

Dünya kupasında Türkiye dünya üçüncüsü olduğunda bir genç kızımız 5 ayrı makama mektup yazarak "bize ülkemizi sevmeyi öğretmediniz" suçlamasında bulunmuştu. Basında sadece bir gazetede ve bir kere habere konu oldu ve daha sonra unutuldu gitti.

Sizin yazınızı okuduktan sonra arşivlerde aradım bu mektubu, bulamadım, her halde arşive almaya da uygun görmediler.

Bir genç kız duygusunu kaleme alarak 5 ayrı makama bu duygusunu yazıyorsa bu şekilde düşünen pek çok genç var anlamı çıkarıyorum. Üzerinde durmaya değer buluyorum. Ne çareki benim değil devlet politikalarını belirleyenlerin üzerinde durmaya değer bulması gerekiyor.

Dünya kupasında ülkesinin elde ettiği başarı ile yaşadığı sevinç sırasında aslında ülkesini nasıl sevmesi gerektiğini bilmediğini anlıyor, bu duygusunu paylaşıyor, ama dikkate alınmıyor.

Denilebilir ki ülke sevmek öğretilir mi, nasıl bir insan ülkesini sevmez?

Bu şekilde düşünen arkadaşlarımız dostlarımız yanılıyorlar, ailede ve okulda ilk öğretilmesi gereken şeylerden birisidir, milletini ülkesini, ülküsünü öğretmek gerekir bir insana.

Biz bunu yapmıyoruz.

Ne acıdır ki bu bilgiyi vermek, ülke ve millet sevgisi aşılamak faşistleştirir çocuklarımızı sanıyoruz. (Faşizmin bu olmadığına girmek istemiyorum, yeri değil bence, sadece genel olarak halkın dile getirdiğini yazdım.)

Ülkemize genel olarak baktığımız zaman gördüklerimiz her şeye rağmen umut verici, bunun tek sebebi ise düşmanlarımızın salt kin-nefret kültürü vermesindeki yanlıştan kaynaklanıyor. Bizim iyi insan yetiştirmeyi bilip başardığımızdan değil onların kötü insan yetiştirmeyi bilmesi şansımız.

Gençlerden şikayetçiysek kendimizi eleştirmeli ve hatalarımızı onarma yoluna gitmeliyiz.

Siz ve ben bu ilgisizlikten şikayete başladıysak inanıyorum ki düzelme yolunda adım da atılacaktır.

saygı ile,

 

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Cevap: Tanrısevdi ve Sadıkoğlu

Evet gerçektende öyle bize vatanımızı sevmeyi öğretmediler..

Benim tek karım okulda vatanını çok seven bir öğretmenimin olmasıydı.

Vatanımı bukadar çok seviyorsam bu o öğretmenin sayesinde oldu.




Ayriyeten okullarda ingilizce dersi ilkokul 4. sınıflardan başlıyo.
İlkokul 4. sınıf öğrencisine ingilizce öğretmeye başlarsanız ortaokulda lisede Türkçesinde
mutlaka ingilizce kelimeler olacaktır. ve öylede şimdi birçok gencimiz tamam demiyor, ok diyor daha sayabileceğim birçok kelime var.

İngilizce yerine tarih dersleri koysalar daha bilinçli olurduk heralde.

ingilizce Dünya dili kabul ediyorum ama 4. sınıftan itibaren öğretilmesi uygun değil bence..



İnsan ilk önce özünü öğrenmeli..
saygılar
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Tanrısevdi ve Sadıkoğlu

Geçmişimizi unutmak en eski ve en kötü alışkanlığımız.Bizim tarihimizde soykrımlar yok, işkenceler ambargolar yok.Utanılacak hiçbirşey yapmamış ecdadımız.Ancak biz o kadar boşluyoruz ki tarihimizi bizim yerimize bu tarihi sahiplenen ve bize ideolojileri doğrultusunda tarihi tekrar yazanlar çıkıyor karşımıza ve biz bunlara inanıyoruz.Tarihi sadece okullarda anlatılan sıkıcı ve ezbere dayalı bir ders olarak görüyoruz.Savaş tarihlerini ezberlemekten savaşlarının sebep ve sonuçlarına zaman ayıramıyoruz.Tüm dünyanın bizimle derdi neydi yada bizim dünyayla derdimiz neydi sorgulamıyoruz, sorgulayamıyoruz.Tarih okumayı seven birisi olarak çevremdeki birçok kişiye kitap armağan etmeme rağmen neyazıkki istediğin ilgili uyandıramıyorum.Demekki bundan çok zaman önce bazı hatalar yapılmış.Tarihimizden soğutulmuşuz.Unutmak en kolay yol olarak kabul görmüş.Şimdi bakıyorum KKTC'deki gençlerin yazdıklarına; değişim devam etmeli diyorlar, ab diyorlar, tek devlet tek millet diyorlar.İnanamıyorum anlamlandıramıyorum.Nasıl oluyor da bu kadar gözleri kör edilmiş, nasıl oluyor da bu kadar beyinleri yıkanmış?İnanmak çok zor ama hepsi gerçek.Yalnız tek bir inancım beni ayakta tutuyor bu millet elbet birgün toparlanacak.İçindeki kötü niyetlilerden kurtulacak.Sadece doğru zamanın gelmesini çabuklaştırmalıyız.TTK
 
Üst