Sultân Abdülaziz intihar mı etmiştir yoksa şehid mi edilmiştir?

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Sultân Abdülaziz intihar mı etmiştir yoksa şehid mi edilmiştir?




30.5.1876 tarihinde hal’ edilen ve yıllarca ikamet ettiği Dolmabahçe Sarayı yağma edilen Sultân Abdülaziz, görevden alındıktan sonra Hüseyin Avni Paşa’nın adamları tarafından Topkapı Sarayı’na nakledilmiştir. Burada ölüm korkusuyla büyük sıkıntılar çeken ve kendisine bakım yapılmayan Sultân Abdülaziz, yeni Padişah’a hitaben kendisinin Çırağan Sarayı’na nakli için insanı hüzne boğacak manalarda tezkireler kaleme almıştır. Bunun üzerine Çırağan Sarayı’nın üst tarafında V. Murad için yapılan dairelere getirilmiştir. Burada da ölüme terkedilmiş gibi bakımı yapılmayan Sultân Abdülaziz’in hayatından bıktığı ve hatta ölümü arzuladığı doğru olabilir. Ancak intihar ettiğine inanmak mümkün değildir.
4 Haziran 1876 sabahı haremdeki kadınların çığlıklarıyla Abdülaziz’in vefat ettiği öğrenilmiştir. Duruma müdahale eden Serasker Hüseyin Avni Paşa, hemen Fahri Bey isimli Abdülaziz’in yakın hizmetkârlarından birine, "sultân Abdülaziz’in sabahleyin validesini ve cariyeleri yanından kovarak oda kapısını kapattığını, sakalını düzeltmek için bir makas istediğini ve bu makas ile kollarının kan damarlarını kestiğini ve içeriye girildiğinde hayatını kurtarmanın mümkün olmadığım" söyletmişler; getirdikleri kendi tabiblerine doğru dürüst muayene bile ettirmeden subaylar eli ile cesedini açık bir şekilde Karakol’a iletmişlerdir. Maalesef, resmî olarak tutulan ölüm raporunda, son zamanlarda aklî dengesini bozduğu ve neticede intihar ettiği yazılarak mesele kamuoyuna böylece duyurulmuştur.
Konu daha sonra çok tartışılmıştır. Çünkü tarih çarpıtılmış ve gizlenmiştir. Mesele incelendiğinde görülmektedir ki, olay intihar değil, açıkça Hüseyin Avni Paşa, Mithad Paşa ve arkadaşlarının işlettikleri bir cinayettir. Zira;
Evvela, Ahmed Cevdet Paşa’nın ifadesiyle, makasla sol kolunun damarlarını kestikten sonra yaralı kol ile sağ kolunun damarlarını kesmesi inanılmaz bir durumdur.
İkinci olarak, koskoca Osmanlı Padişahının bu şekilde ölümü üzerine, şer’an ve kanunen her çeşit soruşturma ve tıbbî incelemenin yapılması gerekirken, asla bu yola gidilmemiş ve sadece Fahri Bey denen birinden sorularak alelacele sahte ölüm raporu hazırlanmıştır. Hüseyin Avni Paşa, muayene taleplerini şiddetle reddetmiştir.
Üçüncü olarak, asıl kendilerine sorulması gereken ailesine yani valide sultân ve cariyelere konu sorulmamış, tam tersine, gelen subaylardan Nazif isminde birisi, Valide Sultan’ın kulağındaki altın küpeyi çekip alacak kadar alçalmış ve hadiseyi bilen yakınları, olaydan sonra zulme ve baskıya maruz bırakılmıştır.
Dördüncü olarak, Ahmed Cevdet Paşa’nın nakline göre, sonradan V. Murad’ın yakınlarından biri olayı kendisine anlatınca, Padişah olayın dehşetinden aklını kaçırmış ve delirmiştir. Ahmed Cevdet Paşa, Hüseyin Avni Paşa’nın bir aralık olayı kendisine anlatmak istediğini ve ancak anlatamadan öldüğünü bizzat nakletmektedir. Hatta Ahmed Cevdet Paşa 1298/1881 tarihine kadar olayın müphem ve şüpheli kaldığını, o tarihe kadar herkesin intihar ettiğine inandığını ve bu tarihden itibaren meselenin anlaşıldığını kaydetmektedir.
Beşinci olarak, o dönemi ve bizzat olay günlerini yaşayan muteber tarihçilerin (Ahmed Cevdet Paşa ve Mahmûd Celâleddin Paşa giibi), son dönem tarihçilerin (Abdurrahman Şeref ve Mahmut Kemal gibi) ve de olay sırasında yayınlanan Avrupa basınının da kanaati olayın bir cinayet olduğu yönündedir.
Kısaca, İngilizlerin kuklası olan Midhat Paşa, Hüseyin Avni Paşa ve benzeri hırslı kişiler, kendi gayri meşru emellerine ters gördükleri Abdülaziz’i, İngilizlerin tahrikiyle şehid etmişlerdir152.
 

Tarık

Dost Üyeler
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye
Cevap: Sultân Abdülaziz intihar mı etmiştir yoksa şehid mi edilmiştir?

intihar ha :)
konu tam manasıyla araştırılmadan verilen raporda kimbilir ne saklandı.
bu konuyla ilgili ve dikkatinizi çekeceğini düşündüğüm bir kitabı tavsiye edecem.
Yılmaz Öztuna'nın -bir darbenin anatomisi- isimli kitabı bu konuyu öylesine derinleme işlemişki okudukça neler olduğunu öğreneceksiniz...
 
Üst