SORUYORUM?..
‘’ Söylesem tesiri yok. Sussam gönül razı değil!..’’
( Fuzuli )
Kıbrıs konusu ile ilgili olarak aşağıda sıraladığım soruları kendisini Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olarak gören herkesin yanıtlaması gerekir!..Ancak vereceğimiz yanıtlar vicdanımızın, gerçeklerin ve tarihin sesine de cevap vermelidir!..Eğer verilecek yanıtlar kulaklarımızda yankılanan bu çok önemli değerlerle örtüşmüyorsa!.. Biliniz ki yakın bir gelecekte, o topraklarda yaşanan tarihin acıları yeniden tekerrür edecek ve Kıbrıs’ta unutturulmaya çalışılan ama tüm sıcaklığı ile her Kıbrıs Türk’ünün ve Anavatan Türkiyede yaşayan yurttaşlarımızın hafızalarından silinmeyen o acılı yıllar yeniden gündeme gelebilecektir!.. Ada da her iki müzakerecinin ele aldıkları konularda aynı görüş içerisinde olmaları, bu görüş birliğine Türk Milletinin ve Kıbrıs Türk Halkınında onay verdiği anlamına gelmemektedir..Kıbrıs konusu Türk Milletinin her dönemde büyük bir hassasiyetle takip ettiği en önemli milli davasıdır..Bu dava uğruna Yunanistan’la savaşı dahi göze almış olan Yüce Milletimiz ve onun ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs adasında ki ata yadigarı topraklarımızın Birleşik Kıbrıs senaryosu ile Rum’a teslimiyetini asla kabul etmeyecektir..Zira Lozan’da kurulan Türk-Yunan dengesinin son durağı Kıbrıs adasıdır.. Siyasilerin hedeflemiş oldukları şey: ‘’ Her ne olursa olsun ama artık adada çözüm olsun!.. Verelim kurtulalım’’ dahi olsa!..Milletimiz buna asla müsaade etmemelidir..Bunun aksine oluşabilecek bir yaklaşım biçimi!..Biliniz ki bizleri tarihimiz, milli değerlerimiz ve gelecek nesiller önünde hesap veremez duruma düşürecektir!..
Bir Kıbrıs Gazisi olarak soruyorum?..
-19. Nisan. 2009 tarihinde K.K.T.C’de yapılan milletvekilliği erken seçimleri sonucunda ortaya çıkan Kıbrıs Türk Halkının iradesi ve bu irade tercihi ile oluşan UBP hükümetinin varlığı Cumhurbaşkanı Sn. Talat için ne ifade etmektedir?..
- Mayıs 2008’den beri Rum tarafı ile yapılan görüşmelerde, Kıbrıs Türk Halkını temsilen ve müzakereci sıfatıyla Hristofyasın karşısına geçen Sn Talat sadece kendisinin vermiş olduğu kararlar ile devam eden bu süreçte; ben yaptım oldu yetkisini nereden almıştır?..K.K.T.C Anayasasına göre böyle bir yetkisi varmıdır?..
-K.K.T.C Devletinin yönetim şekli demokratik,laik ve bağımsız bir parlementer sistem değil midir?..Bu sistem yoksa terk edilmiş de; başkanlık sistemine mi geçilmiştir?..
- Sn. Talat’ın bugüne kadar Rum tarafının müzakerecisi ile görüş birliğine varmış olduğu konular, K.K.T.C Meclisinin onayına sunulacak mıdır?.
-19. Nisan. 2009 tarihinde iktidara gelmeden önce Kıbrıs Türk Halkının adada ki tüm kazanımlarının birer, birer yok edilmesine karşı çıkarak iktidarı devr aldıkları taktirde, Sn Talat’ın yanına müzakereleri izlemek maksadıyla bir hükümet görevlisi atama kararlılığında olan UBP hükümeti ve Başbakan Sn. Eroğlu’nun bu konu ile ilgili son kararı nedir?..
-K.K.T.C de yapılan son seçimlerde Kıbrıs Türk Halkı büyük bir çoğunlukla devletin yaşatılması yönünde oy kullanmıştır..Ancak bu iradenin aksine Sn. Müzakereci her görüşme sonrasında Rum liderin yaptığı açıklamalara yeterince ses çıkartmayarak, K.K.T.C’nin varlığının gelecekte olamıyacağı yönünde izlenimler yaratılması karşısında; bu suskunluğunu aynen sürdürebilmekte ve en son Rum tarafında yayınlanan Politis gazetesinin haberine göre çözümün sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin devamı ile gerçekleşeceği beyanında bulunduğu ifade edilmektedir!..Böyle bir beyan gerçekmidir?..Yoksa Rum tarafınca yürülen psikolojik savaş sürecinin yeni bir ürünümüdür?..Bu kritik safhada yeni hükümet devreye girerek Sn. Görüşmecinin kendi insiyatifiyle almış olduğu ve hiçbir şekilde halkı ile paylaşmadığı bu teslimiyetçi kararları red ederek dur diyecek midir?
-Teslimiyetin yeni bir kanıtı olan Yeşilırmak kapısının açılması ile Rum’lar ellerini kollarını sallayarak K.K.T.C de serbestçe ve haftanın her günü dolaşabilecekken!.. Kıbrıs Milli Mücadelemizin efsane direnişinin yaşandığı ve Mücahitlerimizin Kahramanlıkları ile destanlaşan Erenköyde’ki kısıtlamalar!.. Eğer uygulamaya konulacak olursa Sn. Talat’ın ve yeni hükümetin içine sinecek midir?..
-Müzakereler de toprak konusu başlığı görüşmelerinde Rum göçmenlerin geriye dönüşleri ile ilgili olarak basına sızan haberler doğrumudur?..Yani Güzelyurt,Maraş ve Karpaz bölgesinin tamamı Rum’lara terk mi edilecektir?..Eğer böyle bir gizli anlaşma olduysa!..Bu bölgelerde oturan K.K.T.C devletinin yurttaşları nerelerde ikamet edecektir?..2.Temmuz. 2009 tarihinde her iki müzakerecinin toprak konusu başlığı ile ilgili olarak ilk turda son kez bir araya geleceği duyurulmuş, bundan sonraki görüşmelerin son başlık olan Garantörlük ve İttifak anlaşmaları yönünde yapılacağı ifade edilmiştir!..Kıbrıs Türk Halkının adada ki varlığının tarihsel mührü ve uluslararası andlaşmalarda hala geçerliliği olan bu husus, diğer kazanımlar gibi gözardı mı edilecektir?..
-Sözde Rum göçmenler ( Sözde diyorum zira Kıbrıs Barış Harekatından sonra her iki tarafın da yaşam tercihlerine göre ve BM gözetiminde yapılan nüfus mübadelesi ile bu husus1975yılında çözülmüştür..) kuzeyde bıraktıkları mal varlıklarına kavuşacaklarına göre!..Kıbrıs Türk’ünün Rum’un baskısı ve toplu katliamlarından kurtulabilmek için güneyde bırakmak zorunda kaldıkları mal varlıkları ve ata yadigarı vatan toprakları mütekabiliyet esasına göre Kıbrıs Türk Halkına iade edilecek midir?..Yapılan toprak pazarlığında bu husus müzakerecimiz tarafından Bay Hristofyasın önüne konulmuş mudur?..
-Adanın askersizleştirilmesi gündeme geldiğinde her seferinde Annan planı referans alınmaktadır!..Bu plan gündemde olmamasına rağmen bu planın içeriği kabul edilerek yapılacak olası anlaşma sonucunda!.. Türk Askerinin adada bir alay seviyesine inerek temsil edileceği ve ada içerisindeki her hareketinin ve varlığının BM izin ve gözetimine kalacağı yönünde bir karar alınmışmıdır?..Hayır böyle bir karar alınmamıştır ama Rum tarafının bu yöndeki olası bir teklifi olursa!..( ki!..Bütün parametreler bu kritik konunun bu hali ile görüşme masasına gelebileceğini göstermektedir!..) Sn. Müzakereci buna da evet derse!..Yeni hükümetin buna yanıtı ne olacaktır!..
-Türkiye’nin Kıbrıs’ta ki garantörlük ve güvenlik anlaşmaları ile ilgili olarak yapılan dış kaynaklı tüm açıklamalar,AB üyesi olan sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin böyle bir garantiye ihtiyacı olmadığı yönündedir!..Ancak 30. Haziran.2009 tarihinde Türkiyede yapılan son MGK toplantısının ardından yapılan Kıbrıs konusu ile ilgili açıklamada: Türkiyenin garantörlük ve ittifak anlaşmalarının devamlılığına vurgu yapılmıştır..Sn. Müzakereci bu çok önemli iki hususu aynı kararlılıkla savunacakmıdır?.
-Yine MGK nın yapmış olduğu son toplantıdan sonra, Kıbrıs konusunda yapılan açıklamada çok önemli bir mesaj daha verilerek; çözümün siyasi eşitlik, iki kesimlilik ve eşit statüde iki kurucu devlete haiz yeni bir ortaklık yapısı içerisinde olmalıdır denmiştir..Bu açıklama, çözümün gövdesini teşkil edecek olan ve her iki görüşmeci tarafından da ifade edilen; tek devlet, tek egemenlik ve tek kimlik hedefi ile örtüşmekte midir?..Sn. Görüşmecimiz bu açıklamayı nasıl yorumlamaktadır?..Ancak bu açıklamanın iki kurucu ortak devletinden Türk Tarafına ait olanının 26 yıldır dimdik ayakta duran K.K.T.C olduğu gerçeğini işaret ettiğinin altının çizilmesi gerekir..Yoksa Annan planında yapılan kelime oyunu ile Türk tarafının eyalet statüsüne indilmiş halini değil!..
Sıralamış olduğum bu soruların yanıtları önümüzdeki süreci tayin edecek en çarpıcı gerçekler olacaktır!..Bu soruların yanıtlarını verecek olan öncelikle o vatan topraklarının sahibi olan Kıbrıs Türk Halkıdır..Tekrar ediyorum Yüce Türk Milleti Kıbrıs konusunda ki hassasiyetini aynen muhafaza etmektedir..Bu konu ile ilgili olarak düşünce yapıları kime hizmet ettiği bilinenlerin yapmış olduğu yorumlar ve yazıları sadece onları bağlar!.Türk Milletini ise sadece tarihinden gelen milli değerleri ve millet olabilmenin o ulvi nitelikleri birbirine bağlar..
Müzakereler süreci bu hızla devam edecek olursa görünen o dur ki!..Daha önce de Türk tarafının Sn. Müzakerecisinin açıkladığı gibi 2010 yılında K.K.T.C de yeni bir referandum gündeme gelebilecektir!..İşte o gün Kıbrıs Türk Halkı sandık başına gittiğinde 19 Nisan 2009 iradesine bağlı kalarak ve sıraladığım sorulara vicdanından, gerçeklerden ve tarihinden gelen seslerle yanıt bulmuş bir şekilde ve gönül rahatlığı ile cevap verebilmelidir..
Unutmayınız ki bu vatanın bedeli Şehitlerimizin kanı ve canı ile ödenmiştir.Masa başında türlü oyunlar ve dayatmalar ile ortaya konulmaya çalışılan Çözüm metninin bedeli vatan toprakları olamaz..
Ve Şanlı Bayrağımız uğrunda veremediğimiz canı, onun gölgesinde yaşatmaya hakkımız da yoktur!...
Atilla ÇİLİNGİR.