Sadık Tebaa Ermeniler!

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Sadık Tebaa Ermeniler!”
--------------------------------------------------------------------------------
-- Oysa hangi istiklâl vardır ki yabancıların nasihatleriyle,yabancıların planlarıyla yükselebilsinTarih böyle bir olay kaydetmemistir. M.K.ATATÜRK
“Sadık Tebaa Ermeniler!”

Nurten Arslan’ın

“Küçük anılarda Büyük sırlar_2”
Kitabından alınmıştır.

Kafkaslarda küçük bir topluluk, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da çok küçük azınlıklar olarak yaşayan Ermenilerin tarih boyunca bağımsız devlet oldukları süre çok kısadır.
Ermeniler, Büyük Selçuklu zamanından beri Türk tebaası olarak yaşamışlar,
Osmanlılar tarafından; “Sadakatlerine güvenilir tek Hristiyan unsur.”
addedildikleri için sadık millet anlamına gelen; “Millet-i Sadıka.”olarak
vasıflandırılmışlardı.
Sadık Millet Ermeniler, Osmanlılara verdikleri bu güvenin gölgesinde okullarını açmışlar, yönetmişler, eğitim yaptırmışlar, öğretmen ve
papazlarını tayin etmişler, dinî-millî, örf-adetlerini yaşamışlar, ticaret ve tarımlarını yapmışlar, yüzyıllardır huzur içinde yaşayarak devletin
bütün kademelerinde görev almışlar, padişah doktorluğuna hatta vezirliğe kadar yükselmişlerdi.
Osmanlı güçlüyken her şey güllük gülistanlıktı; fakat devlet zayıflayınca sömürgeciler sadık milletin aklına fitne sokmuşlardı. Bu fitne üzerine Ermeniler, Doğu Anadolu toprakları üzerinde; “Büyük Ermenistan.” hayalleri kurmaya başlamışlardı.
Sadık Milletin; “Büyük Ermenistan.” hayallerini besleyenlerin başında Ruslar geliyordu. Ruslar, Osmanlı topraklarına her saldırdıklarında, bölgeyi çok iyi tanıyan Ermenilerden faydalanmışlardı.
Ermeni papazlar, Rusya’daki Ermeni yazarlarla el ele vererek Osmanlı Ermenilerini ve Hristiyanlık âlemini yıllardır Türklere karşı kışkırtmışlardı.
Rusya’nın Ermeni senaryosu en büyük sömürgeci İngiliz’in dikkatinden kaçmamıştı.
Rusların, Ermenilere bağımsız bir devlet kurdurmayacaklarını bilirlerdi.
Böyle bir devlet kurulursa kesinlikle Rus’a yüzde yüz bağlı uydu bir devlet olurdu.
Ermenileri Ruslar değil kendileri kullanmalıydılar. “Ermenilere yardım, insanlığa hizmettir.”sloganıyla “Sadık millete” bir olta da onlar atmıştı.
Ermenicikler bulanık suda balık gibiydiler. İngiliz ve Rus yemlerinin bağlı olduğu zokaya hemen atlamışlar ve yutmuşlardı. Ermenilerin kendilerinden başka İngiliz desteğini de almasından Rus sömürgeci rahatsız olmuştu;
çünkü Ruslar tarihten ders almasını bilirlerdi.
Daha önce kendi destekleriyle kurulmuş olan Bulgaristan ve Romanya, sonraki yıllarda kendilerinin Balkanlara inmelerini engellemişlerdi.
Şimdi Doğu Anadolu’da kurduracakları bir Ermenistan da Rusların Anadolu’ya ve dolayısıyla Akdeniz’e inmelerine engel olabilirdi.
Sömürgeci Rus, derhâl bir politika değişikliği yapmış, Rusya’daki tüm Ermeni okul ve kiliselerini kapatmıştı. Birçok Ermeni papaz öldürülmüş ya da hapse
atılmıştı. Rus polisi, Ermeni evlerini basmış, binlercesini öldürmüştü.
Rus baskısına dayanamayan yüzlerce Ermeni aile, Osmanlı topraklarına sığınmıştı.
Buna rağmen uslanmayan Ermenicikler, pek çok yerde isyanlar çıkararak Rusların Osmanlı topraklarını işgallerine zemin hazırlamışlardı.
1914’te Rus ordusunun Doğu Beyazıt ve Erzurum’a doğru ilerlemesini fırsat bilerek kurdukları çetelerle yollar kesmiş, Türk köylerine saldırmışlardı.
Maraş’ta yüzlerce Türk’ü öldürmüşler, kadın ve kızlara tecavüz etmişler, jandarmalara saldırmışlar, telgraf tellerini kesmişler, hükûmet dairelerini basmışlardı.
Erzincan, Elazığ, Diyarbakır, Sivas, Ankara ve Trabzon’da benzer faaliyetlerde bulunmuşlardı.
Askeriyedeki fırıncı Ermeniler Mehmetçiğin yediği ekmeğe zehir bile katmıştı.
Devam eden savaş nedeniyle Türk köylerinde sadece yaşlı-çocuk ve kadınlar kalmıştı.
Ermeni çetelerinin bu köylere baskınlar yapıp; yağma, talan, cinayet ve tecavüzleri, İngiliz, Rus ve Fransızlar tarafından büyük zaferler olarak ilân edilmişti.
Avrupalıların desteklerinden güç alan Ermeniler, cepheye malzeme götüren Türk birliklerine bile saldırmak cesareti göstermişlerdi.
Ermenilerin en büyük isyanları 1915’te Van’da olmuş ve Müslüman mahallelerini ateşe vermişlerdi. Türk erkeklerinin çoğunu öldürdükten sonra
kadın ve kızlara tecavüz etmişlerdi. Ermeni vahşetini gören bölgedeki Amerikan temsilcilikleri bile insafa gelmişler bazı Türkleri katliamdan kurtarmışlardı.
Osmanlı ordusu bütün gayretine rağmen isyanı bastıramamıştı. Hemen arkasından, bölgeyi çok iyi tanıyan Ermeni komitacılarının rehberliğinde gelen Rus ordusu, şehri Ermenilerden teslim almıştı. Bu başarı Ermenileri çıldırtmış; Anadolu’nun her yerinde toptan harekete geçmişlerdi.
Osmanlının savaştığı tüm sömürgecilerle iş birliği yapmakla yetinmeyerek yine yol kesmişler, yine köy basmışlar, yine Türk kadınlarına tecavüz etmişlerdi. Çaresiz kalan hükûmet sonunda bir bildiri yayınlamıştı;
“Ermeniler bu cinayetlerinden vazgeçmezlerse çok sert tedbirler alınacaktır.”
Fakat hükûmetin bu bildirisini ciddiye alan olmamıştı.
Dünün Sadık Milleti, bugün sömürgecilerin oyuncağı olan Ermeniler, cinayetlerine devam etmişlerdi.
Enver ile Talât’ın yapabilecekleri bir şey kalmamıştı. 14 Mayıs 1915’te üç maddeden ibaret olan “Tehcir Kanunu.” ile Anadolu’daki Ermenilerin
daha az zararlı olacakları bölgelere gönderilmelerine karar verilmişti.
Bu gönderilme için bir bütçe ayrılmış, göç ettirilecek Ermeni kafilelerinin güvenliği için de askerî birlikler görevlendirilmişti.
Ermeniler daha çok Suriye ve Şam taraflarına göçürülürlerken Ermeni komitacıları bu göç kollarına saldırmışlar, yüzlerce Ermeni, bu saldırılar
yüzünden telef olmuştu.
İstanbul’da bir meyhanede, iki Ermeni’nin kavgası sonucu bir Ermeni’nin burnu kanadığında; “Ermeniler katliam ediliyor.” diye bağıran hem suçlu hem güçlü Avrupalı sömürgeciler, Ermenilerin göç ettirilmeleri kararı üzerine hemen harekete geçmişlerdi.
Mağara devrinden beri güce tapanlardan; İngilizler, Fransızlar ve Ruslar ortak bir bildiri yayınlamışlar ve demişlerdi ki
“Osmanlının insanlık ve medeniyete karşı bu yeni cinayetleri karşısında açıkça bildiririz ki tehcir kanununu çıkaran hükûmet üyelerinin hepsini
ve Ermenilerin öldürülmelerine karışmış olan memurları şahsen sorumlu tutacağız.”
Türkleri katliam eden Ermenileri muzaffer sayıp alkış tutan ikiyüzlü sömürgeci, Ermenilerin vatandaşı oldukları devlete isyanları karşılığında
Osmanlı toprakları içinde bir yerden başka bir yere göç ettirilmesine böylesine yüzsüz bir tepki vermişlerdi.
Ermeniler...
İngilizler, Fransızlar ve Ruslar.
Bir ipte yürüyen üç-beş-on belki daha fazla cambaz.
Ve Osmanlı!
Osmanlı düz yolda bile yürümekten âciz.
Tehlike her geçen gün daha büyüyor.
Belki tehlikeyi gören çok;
fakat bunu söylemeye cesaret eden hiç kimse yok.
Aslında tehlikeyi gören ve bunu söyleme
cesaretini gösteren bir tek kişi var;
fakat onu da dinleyen yok….
Bu kişi Geldikleri gibi giderler diyen Mustafa Kemal'di.
 

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Osmanlı güçlüyken her şey güllük gülistanlıktı; fakat devlet zayıflayınca sömürgeciler sadık milletin aklına fitne sokmuşlardı.

Bu sözün aynısı kürtler için de kullanılıyor!Çok hatalı bir cümle, yapılan şerefsizlikleri masum yanılgılar ve akıl çelmeleri olarak tanımlamak büyük yanlış.Arkadaşlar o zaman tüm isyan yolları açılıyor.Kişisel olarak da açılıyor.Ben her türlü hayinliği yağacağım ve en sonunda "aklımı çeldiler, üzgünüm" diyeceğim öyle mi?Çok güzel bir cümle daha var bu yazıda :

...çünkü Ruslar tarihten ders almasını bilirlerdi.

Keşke biz de bilsek tarihten ders almayı keşke...
 
Üst