Cevap: Osmanlı Devletinin Son Döneminde Meydana Gelen Sel Baskınlarında ne yapılırdı
2.1.ANADOLU’DA MEYDANA GELEN SEL BASKINLARI
Anadolu Coğrafyası’nda tarihin her döneminde, sel baskınlarının meydana geldiği bilinmektedir. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Isparta’da bir sel baskını görülmüştür. Sel baskını Isparta Kasabası’nın Besilik ve Cedide mevkilerinde
meydana gelmiş ve bu mevkiler halkına zarar vermiştir.
Besilik ve Cedide mevkilerinde meydana gelen sel
baskınlarının önüne geçmek için, adı geçen bölgelerde bazı kısımların tamir edilmesi gerekiyordu. Bunun içinde 20 bin kuruş miktarında bir paraya ihtiyaç vardı. Ancak yerel halkın maddi gücü bu miktarda bir parayı ödemeye imkan
vermiyordu. Bunun üzerine Isparta (Hamid)
Meclisi tarafından, 20 bin kuruş miktarında bulunan tamir bedelinin hazineden karşılanması, Konya Vilâyeti’nden talep edilmiştir. Konya Vilâyeti de, Isparta Meclisi’nin bu talebini, Sadaret’e iletmiştir. Sadaret de bu konuyu Meclis-i
Vâlâ’ya bildirmiştir. Bu konuda Sadaret tarafından 4 Temmuz 1857 tarihinde Meclis-i Vâlâ’dan gelen yazıya göre işlem yapılması hakkında, Maliye Nezâreti’ne talimat verilmiştir.
XIX. yüzyılın son yıllarında Isparta Sancağı’nda bir sel baskını daha meydana gelmiştir. Bu sel baskını Isparta’nın Karaağaç Kazası’nda 48 saat sürekli yağan yağmurlardan sonra ortaya çıkmıştır. Meydana gelen sel şiddet ve
yoğunluğundan dolayı mecrasını terk etmiş ve kasabanın bir-iki mahallesini basmıştır. Baskın sırasında sel, köhne binalarda ve duvarlarda tahribat yapmıştır.Karaağaç Kazası’nda meydana gelen bu sel baskınında, nüfus kaybı meydana gelmemiştir. Fakat civarda bulunan tarla ve araziler su altında kalmıştır. Sel baskını sonunda 800 dönüm kadar arazi üzerinde ekili bulunan afyon bitkisinin,
hasar gördüğü tahmin edilmektedir. Karaağaç Kazası’nda meydana gelen sel baskını ve yapmış olduğu tahribat hakkında Isparta Mutasarrıflığı tarafından Konya Vilâyeti’ne gerekli malumat verilmiştir. Konya Vilâyeti de 8 Mart
1900 tarihinde bu konu hakkında, Dahiliye Nezâreti’ne bilgi vermiştir. Dahiliye
Nezâreti tarafından 25 Mart 1900 tarihinde de, Isparta’nın Karaağaç Kazası’nda meydana gelen sel baskını ve meydana gelen zarar hakkında, Maliye Nezâreti bilgilendirilmiştir.
Yine Hüdavendigar Vilâyeti’nin Karesi (Balıkesir) Sancağı’nın Bigadiç Kazası ve Aşıklar Köyü’nde sel baskını sonunda, halkın mahsulleri mahvolmuştur.Bunun için halk adına Mehmet isimli bir şahıs tarafından Dahiliye Nezâreti’nden
tohumluk ve yemeklik zahire talep edilmiştir. Bu talep üzerine, konu hakkında Sadaret tarafından Hüdavendigar Vilâyeti’nden bilgi istenmiştir. Karesi Mutasarrıflığı’nın vermiş olduğu bilgi üzerine, Hüdavendigar Vilâyeti tarafından
Sadaret’e verilen cevapta, mahsulleri tamamen sel baskını neticesinde mahvolan Bigadiç Kazası’nın ve Aşıklar Köyü’nün fakir ve muhtaç halkının ileride maişetlerinin temin edilmesi için mısır, kum darısı ve susam ile yemeklik için kafi miktarda zahireye ihtiyaçları olduğu, bunların tedarik edilmesi için
beş-altı bin kuruş miktarında bir para gerektiği, halkın Ziraat Bankası’ndan kredi ve itibar sahiplerinden borç para alma imkanının olmadığı, bunun için Girit’e yardım için toplanan kurban derisi bedelinin, borç karşılığı olarak harcanmasından
başka çare bulunmadığı ve mısır darısı yetişinceye kadar muhtaç insanlara tayinat verileceği bildirilmiştir. Bunun yanında Hüdavendigar Vilâyeti tarafından, yöre halkının tarik bedeli ile muhtelif vergilerinin tecil edilmesi de Sadaret’ten talep edilmiştir. Sadaret de Bigadiç Kazası ve Aşıklar Köyü’nde meydana gelen afet konusunda 4 Temmuz 1899 tarihinde Dahiliye Nezareti’nden
bilgi istemiştir. Sadaret’in bu isteği üzerine, Dahiliye Nezâreti tarafından 6 Temmuz 1897 tarihinde, mahsulleri sel baskınında mahvolan Bigadiç Kazası ve Aşıklar Köyü’nün fakir ve muhtaç halkına verilecek olan tayinat miktarı ve bunun günlük bedeli hakkında Hüdavedigar Vilâyeti’nden bilgi talep edilmiştir. XX. yüzyılın başlarında da Anadolu’nun bir çok yerinde şiddetli derecede sel baskınları meydana gelmiştir. 29 Haziran 1901 günü şiddetli yağan yağmurlar sonunda Sivas Vilâyeti’nin Tenus Kazası’nın (Altınyayla) Çayır Şeyhi Köyü’nde 30 hane yıkılmıştır. Ayrıca Çayır Şeyhi, Paltun, Sofular ve Kızılcakışla köylerinde bu yağmurlardan dolayı, meydana gelen sel baskını sonunda yüzden fazla koyun ve otuz-kırk civarında kara sığır telef olmuştur. Bunun yanında
tarım arazilerinde ekili bulunan ürünlerde de önemli miktarda hasar meydana gelmiştir. Yalnız sel baskını sırasında can kaybı meydana gelmemiştir. Sivas Vilâyeti tarafından 3 Temmuz 1901 tarihinde, meydana gelen sel baskını
ve ortaya çıkan zararlar hakkında Dahiliye Nezâreti’ne gerekli bilgi verilmiştir.Dahiliye Nezâreti de 11 Temmuz 1901 tarihinde, Sivas Vilâyeti’nde meydana gelen sel baskını ve ortaya çıkan tahribat hakkında, Sadaret’e malumat vermiştir.
Aynı dönemde Bursa’da da şiddetli yağan yağmurlar sonunda bir sel baskını meydana gelmiştir. Sel baskını sırasında kadın ve erkek altı kişi boğularak vefat etmiştir. Ayrıca 100’den fazla hane ve dükkan yıkılmış veya kısmen harap
olmuştur. Yerel yönetim tarafından şehir ve köyler ile bunların civarında meydana gelen zayiat ve hasarın tahkikatına devam edilmekte idi. Yine yerel yönetimce
fakir insanların iskan edilmesine çalışılıyordu. Hüdavendigar Vilâyeti de,Bursa’da meydana gelen sel baskını ve yerel yönetim tarafından yapılan çalışmalar hakkında 31 Haziran 1901 tarihinde Dahiliye Nezâreti’ne bilgi vermiştir.
Bunun üzerine Dahiliye Nezâreti tarafından selden zarar görmüş olan insanların açıkta bırakılmaması, bu insanların iskan edilmelerine ve iaşelerinin sağlanmasına önem verilmesi Hüdavendigar Vilâyeti’ne emredilmiştir. Dahiliye
Nezâreti 4 Temmuz 1901 tarihinde de, Bursa’da meydana gelen sel baskını ve bu baskının yapmış olduğu tahribat ile yerel yönetim tarafından afet bölgesinde yapılan çalışmalar hakkında, Sadaret’e bilgi vermiştir. Bu arada Isparta Kasabası ile havalisine şiddetli yağan yağmurlardan dolayı,
kasabanın ortasından geçen çaya sığmayan sel suları, iki koldan kasabaya hücum etmiştir. Bunun sonucunda da birkaç adet hane ve dükkan tahrip olmuştur.Ayrıca sel baskını sonunda nüfus ve hayvan zayiatı da meydana gelmiştir.
Açıkta kalan ve ekserisi fakir insanlardan olan halk, akrabalarının hanelerine yerleştirilmiştir. Konya Vilâyeti tarafından 1 Temmuz 1901 tarihinde,selden zarar görmüş olan yerel halkın istirahat etmesine çalışıldığı ve
afetzedelerin maişetlerini temin etmeleri için, hazine tarafından yirmi beş bin kuruşluk bir yardıma ihtiyaç duyulduğu Dahiliye Nezâreti’ne bildirilmiştir. Dahiliye Nezâreti de Konya Vilâyeti’nin yardım talebini, 21 Temmuz 1901 tarihinde Sadaret’e iletmiş ve Sadaret’ten bu konuda gerekli işlemin yerine getirilmesini istemiştir.Ancak 27 Temmuz 1901 tarihinde Konya Vilâyeti tarafından, daha önceki yardım talebine cevap alınamadığı gerekçesi ile yirmi beş bin kuruşluk bir yardıma ihtiyaç duyulduğu, Dahiliye Nezâreti’ne bir defa daha bildirilmiştir.Konya Vilâyeti’nin bu talebi de 4 Ağustos 1901 tarihinde Dahiliye Nezâreti tarafından,Sadaret’e gönderilmiş ve bu konuda icabının yerine getirilmesi için gerekli emrin verilmesi istenmiştir
Bu arada daha önce Dahiliye Nezâreti tarafından Konya Vilâyeti’nin yardım talebi Sadaret’e bildirilmekle birlikte,22 Temmuz 1901 tarihinde Şûrâ-yı Devlet’e de gönderilmişti. Dahiliye Nezâreti’nin Şûrâ-yi Devlet’e gönderilen tezkiresi, 3 Ekim 1901 tarihinde Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi’nde görüşülmüştür.Burada yapılan görüşmede, selzedelerin maişetlerini temin için, adı geçen meblağın sarf edilmesi münasip ve muvafık bulunmuş, ayrıca bu konuda Konya
Vilâyeti ile Dahiliye ve Maliye Nezâretleri’ne malumat verilmesine karar verilmiştir.Bu konuda hazırlanmış olan mazbata, Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi tarafından, Sadaret’e gönderilmiştir. Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi’nin hazırlamış
olduğu mazbata, Sadaret tarafından hazırlanmış olan tezkire ile birlikte,8 Ekim 1901 tarihinde, padişaha sunulmuştur. Padişah da , Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi’nin talebini uygun bulmuş ve 31 Ekim 1901 tarihinde bir İrâde-i Seniye yayınlamıştır. Padişah irâdesinin yayınlanmasından sonra Sadaret tarafından,konu ile ilgili olarak Maliye ve Dahiliye Nezâretleri’ne bilgi verilmiştir.Dahiliye Nezâreti de 19 Kasım 1901 tarihinde, yirmi beş bin kuruşun harcanması konusunda padişah irâdesinin yayınlandığını Konya Vilâyeti’ne
bildirmiştir.Yine aynı dönemde Hüdavendigar Vilâyeti’nin Kütahya Sancağı’nda yağmurların yoğun bir şekilde yağması sonunda, Kıyan Çayı taşmıştır. Çayın taşması neticesinde meydana gelen sel baskını bir çok binaya, bir miktar hayvana
ve ambarlarda bulunan zahireye zarar vermiştir. Ancak baskın esnasında insan kaybı meydana gelmemiştir. Bu konuda Hüdavendigar Vilâyeti tarafından 29 Kasım 1901 tarihinde Dahiliye Nezâreti’ne bilgi verilmiştir. Bunun üzerine, Dahiliye
Nezâreti tarafından, açıkta kalan insanların olması halinde bunların barındırılması konusunda, Hüdavendigar Vilâyeti’ne gerekli talimat verilmiştir.Dahiliye Nezâreti 3 Aralık 1901 tarihinde de, Kütahya’da meydana gelen sel baskını ve baskın sonunda ortaya çıkan zararlar hakkında, Sadaret’e bilgi vermiştir.13 Nisan 1902 günü de şiddetli yağan dolu sebebi ile Konya Vilâyeti’nin Burdur Sancağı’na bağlı Kemer Nahiyesi’nin Belenli, Kozca maa Çavdıryaka ve Bebekler Köyleri’nde 200 dönüm civarında afyon bitkisi tahrip olmuştur. Ayrıca dolu yağdıktan sonra bir sel baskını meydana gelmiş ve sel baskını sırasında 500-600 dönüm tarla üzerinde ekili bulunan, çeşitli tarım ürünü zarar
görmüştür. Dolu yağışından ve sel baskınından dolayı
meydana gelen zararlar hakkında, Konya Vilâyeti tarafından 26 Nisan 1902 tarihinde Dahiliye Nezâreti’ne bilgi verilmiştir. Dahiliye Nezâreti de 19 Mayıs 1902 tarihinde Kemer Nahiyesi’nin Belenli, Kozca maa Çavdıryaka ve Bebekler Köyleri’nde meydana gelen afet ve bu sırada ortaya çıkan zararlar konusunda Sadaret’i bilgi sahibi etmiştir.
1908 yılında Trabzon Vilâyeti’nin Gümüşhane Sancağı’na bağlı Kelkit Kazası’nın İlzam Köyü’nde bir sel baskını meydana gelmiştir. Sel baskınında mekanları yıkılan güçsüz insanlar, yerleşmelerinin sağlanması için yerel yönetime
başvurmuşlardır. Ancak bu insanlar yerleşmeleri konusunda yapmış oldukları teşebbüslerden bir netice alamamışlardır. Bunun için İlzam Köyü ahalisi adına,köy muhtarı İbrahim tarafından, konu ile ilgili olarak, Meclis-i Mebûsân
Başkanlığı’na bir dilekçe gönderilmiştir. Bu dilekçe Meclis-i Mebûsân Başkanlığı tarafından 2 Haziran 1909 tarihinde, gerekli işlemin yapılması talebi ile Dahiliye
Nezâreti’ne havale edilmiştir.Dahiliye Nezâreti de 5 Haziran 1909 tarihinde,Trabzon Vilâyeti’nden, konu ile ilgili olarak gerekli incelemenin yapılmasını ve ortaya çıkacak duruma göre halka icap eden yardımın sağlanmasını, ayrıca yapılan
çalışmaların neticesinin bildirilmesini talep etmiştir.
24 Ekim 1909 gecesi şiddetle yağan yağmurlar sırasında meydana gelen yıldırımdan dolayı, İstanbul’un Etyemez Semti’nin Tramvay Caddesi’ndeki Mirliva Tahsin Paşa’nın, yine aynı caddede bulunan Bahriye yüzbaşılarından
Mehmet’in, emlak sahiplerinden Nuri ve Orman Dairesi çalışanlarından Sabri Beylerin haneleri üzerindeki telefon telleri ile fincanları kırılmıştır. Ayrıca merkez karakolundaki memur odasının telefon telleri de yıldırımdan dolayı hasar
görmüştür. İstanbul’un Belgrad mevkisindeki Hacı Vahidettin Mahallesi’nde bulunan şirket namındaki bakkal dükkanına da yıldırım isabet etmiştir. Bu esnada dükkanda bulunan tezgahtar Anastas ile Bahçıvan Yani’nin yanaşmalarından
Dimitri’nin kol ve ayakları, hafif derecede yaralanmıştır. Yaralı olan kişiler tedavi edilmiştir. Bu konuda İstanbul Polis Müdürlüğü tarafından 25 Ekim 1909 tarihinde Emniyet Umum Müdürlüğü’ne bilgi verilmiştir.Emniyet Umum Müdürlüğü de 28 Kasım 1909 tarihinde Dahiliye Nezâreti’ni konu hakkında
bilgi sahibi yapmıştır.Beyşehir Kazası’nın Kurucaova Köyü’nde 26 Kasım 1909 Cuma günü sel baskını meydana gelmiştir. Baskın neticesinde 150 haneden ibaret olan köyün 85 hanesi ile ahırları ve zahire ambarları tamamen su içinde kalmıştır. Özellikle 50 hane afet anında hiç kullanılmayacak duruma gelmiştir. Neticede köy ahalisinden 293 kişi açıkta kalmış, hayvanları telef olmuştur. Sel sonunda çaresiz kalan köy ahalisi açlık ve sefalet içinde köyün tepelerine çekilmiştir.
1910 senesinde de Tokat’ta bulunan Behzat deresi sağanak bir yağıştan sonra taşmış ve sel suları bir kışlayı basarak bir gecede iki bine yakın kişinin ölümüne sebep olmuştur. Taşkının gece olması ve kışlayı ansızın basması ise, can
kaybının yüksek olmasına yol açmıştır.8 Aralık 1913 tarihinde başlayan ve on gün süre ile geceli gündüzlü mütemadiyen
devam eden yağmurlardan Adana’da bulunan Seyhan Nehri benzeri görülmemiş bir şekilde taşmıştır. Nehirde meydana gelen taşkın suları, nehrin etrafında bulunan settin uygun yerlerinden çıkarak, nehir kenarında bulunan bazı mevkileri basmış ve şehir içine girmiştir. Bu mevkilerde bulunan fakir ve aciz ahaliden seksen kişi boğulmaktan kurtarılarak,
belediye hesabına hanlara yerleştirilmiş ve istirahatları temin edilmiştir. Geri kalan halk ise yüksek mevkilere
çıkarılarak, buralarda barındırılmıştır. Sel baskını esnasında nehrin karşı yakasında bulunan hastanenin dış duvarı ile köprü arkasında bulunan kerpiç ve ottan yapılmış on bir ev ve şehir içinde kerpiçten yapılmış dört ev yıkılmıştır.Sel baskını sırasında, sel suları hastanenin güney kısmında bostancılık yapan bir şahsın kulübesini, ayrıca bu şahsın kendisi ile beraber üç kişilik ailesini götürmüş ve bunların akıbetleri hakkında bir bilgiye sahip olunamamıştır.Adana Vilâyeti tarafından, sel baskını hakkında 13 Aralık 1913 tarihinde Dahiliye Nezâreti’ne bilgi verilmiştir39. Dahiliye Nezâreti de 23 Aralık 1913 tarihinde Adana Vilâyeti’ne selden zarar görenlerin iskanlarının ve istirahatlarının temin edilmesi, ayrıca taşkın zamanında lağım girişlerinin kapatılması konusunda talimat vermiştir. Yine Dahiliye Nezâreti, meydana gelen başka zararlar ile bu gibi afetlerin gelecekte meydana gelmemesi için alınacak olan tedbirler hakkında
Adana Vilâyeti’nden bilgi istemiştir.Bu arada yerel yönetim tarafından sel baskını sonunda meydana gelen zararların
tespit edilmesi için, köylere jandarma devriyeleri gönderilmiştir. Sel baskını sırasında meydana gelen ve jandarma devriyelerinin tarafından tespit edilen tahribat şöyledir. “İnablı Köyü’nün Mılan mevkisinde ve Eski Su Yatağı
ismi ile bilinen mahalde çadırda oturan Deli Duman Aşireti’nden üç çadır halkı toptan sele kapılmışlardır. Bu esnada adı geçen mevkide bulunan Adanalı Salcı
Kanber suya kapılan insanların yardımına koşmak üzere suya dalmış ve dört yaşlarında bir oğlan çocuğu ile yirmi beş yaşlarında bir kadını boğulmaktan kurtarmıştır. Bu arada kadın ve erkek toplam on altı kişi selde boğulmuştur.
Yapılan araştırma sonunda on dört kişinin cesedi bulunarak defnedilmiştir.Yalnız Abbas’ın zevcesi Hanım ile mahdumu Mehmet Ali’nin cesetleri bulunamamıştır.Ayrıca bu şahıslara ait üç inek ve bir merkep de sel baskını sırasında
kayıp olmuştur.” Elde edilen bu bilgiler Jandarma devriyeleri tarafından Jandarma Alay Kumandanlığı’na bildirmiştir. Jandarma Alay Kumandanlığı da konu hakkında Adana Valiliği’ne gerekli malumatı vermiştir.Adana Vilâyeti de, Adana’da meydana gelen sel baskını ve bunun yapmış
olduğu zararlar ile yerel yönetim tarafından afet bölgesinde yapılan çalışmalar hakkında 24 ve 25 Aralık 1913 tarihlerinde Dahiliye Nezâreti’ne bilgi vermiştir.Ayrıca Adana Vilâyeti tarafından, sel baskını sırasında zarar gören ambarlardaki
zahire miktarının henüz tespit edilemediği ve bu konu hakkında ileride malumat verileceği, Dahiliye Nezâreti’ne bildirilmiştir(25 Aralık 1913).15 Aralık 1913 tarihinde de Adana Vilâyeti’nin Mersin Sancağı’nda bir sel baskını meydana gelmiştir. Bu baskın sonunda iki bin lira civarında bir zarar ortaya çıkmıştır. Yine Mersin’de sel baskınından bir gün sonra, meydana gelen şiddetli fırtınada da ticari eşyalar ile pamuk balyaları taşıyan mavna ve kayıklar devrilmiştir. Bu esnada deniz araçlarında bulunan bütün eşyalar denize dökülmüştür.Denize dökülen malların bir kısmı karaya çıkarılmışsa da, dalgalar
sebebi ile meydana gelen zararın on beş bin lira civarında olduğu tahmin edilmektedir.Ayrıca ticari eşyaların büyük bir kısmının sigortası da bulunmamakta idi. Bu arada Mersin’e bağlı Tekmenli Köyü’nden Ahmet oğlu Veli, Termil Köyü
civarında şiddetli soğuk neticesinde donarak vefat etmiştir. Ayrıca Çanaklılar Köyü civarında bir sene önce yapılan köprü de, sel baskını sonunda kısmen yıkılmıştır. Bu konu hakkında Adana Vilâyeti tarafından 18 Aralık 1913 tarihinde,Dahiliye Nezâreti’ne bilgi verilmiştir.
devam edecek...