Nasılanket

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Nasılanket

NE GARİP ANKET

Bahçe kapısı önünde bir sigara tellendiriyorum. Genç bir kız yaklaştı. Elinde bir tomar kağıt ve kalem.
-Amca, bir anket yapıyoruz, kabul ederseniz birkaç soru sorayım
-Gel bakayım, buyur içeriye.
Geldi oturdu. Sordum, kim yaptırıyor bu anketi. Adını hiç duymadığım birileri imiş. Kendisine öğrencimisin, hangi üniversitedesin, dedim. Evet dedi ve isim verdi. Burada ismini ve üniversitesinin adlarını vermiyorum. Sor bakalım, bir çay kahve getirsin bakıcım, dedim. İstemedi ve şap diye sordu.
-Seçimlerde hangi partiye oy vereceksiniz? Hangi adaylara oy vereceksiniz ?
Bildiğim kadarı ile son anket sonuçları geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı ve başka anket sonucu yayınlamak seçim yasağına girmişti. Genç bayana anlattım ve sordum, başka sorular soracak değil misin? Hayır yanıtını verdi? Kaç kuruş verecekler sana dedim. Ödeyecekler, en az mahallede altı tane form doldurmam lazım. Ama, kimse cevap vermeye yanaşmıyor açıklamasını yaptı.
-ben cevaplayacağım. Yaz , oyumu CTP ye vereceğim. Hem de şu isimlere. Oldu mu? Bak evladım, böyle anket olmaz. Hangi vatandaşa sorsanız size doğru dürüst yanıt vermez. Herkes oyunu gizli tutar. Sandık başına gittiğinde vicdanına göre veya kendisine telkinde bulunanlara göre verir oyunu. Kimse açık seçik oy kullanmaz. Öyle olsaydı “gizli oy” değil “açık oyları” ile halk tercihini yapardı. Şimdi ben sana verdiğim cevap doğrultusunda mı hareket edeceğim?
-Böyle iki soru sorarak anket yaptırdım diyerek değerlendirme yapacak olanlar kesinlikle sağlıklı bir sonuç alamazlar. Kendi kendilerini aldatırlar. Şu mahalleden bize bu kadar oy çıktı düşüncesine yatarlar, toplarlar, çıkartırlar ve güçlerini ölçerler, aklılarınca. Faka basacakları muhakkaktır. Her kimse sizi yollara salan yanlış yapıyor, dedim. Kız söylediklerimi yazdı. Bakıcımın da cevaplarını aldı ve teşekkür ederek çıkıp gitti. Arkasından baktım. Kimin kapısını çaldı ise ankete katılmak istemediklerini anladım.
Vallaha böyle sorularla anket yaptırdığını zannedenlere gülüyorum. Güçlerini ve toplayabilecekleri oyları bu şekilde hesaplamaya kalkışanlara da, “sizin aklınız yok mu” diye sormaktan kendimi alamıyorum.
Ben anket falan yapmadım. Dolaştığım yerlerde, karşılaştığım samimi kişilere sordum. Zaten sormama gerek kalmadan onlar soruyor. Be abi, bu seçimlerde ne olacak, UBP tek başına mı iktidara gelecek. CTP, ÖRP, TDP ne yapacak. Ya, bir de Yasemenler çıktı ortaya, komedi mi yaşıyoruz?
Söyliyeyim. Traji-komik bir durumla karşı karşıyayız. Tam da seçime beş kala bir de ERGENEKON-Kıbrıs ilişkisi ortaya atıldı. Karşılıklı ithamlar, yalanlamalar, halkı uyutmalar veya uyandırmalar başladı. Neyin ne olabileceğini, halbuki, bunca seçim yaşayan bu halk biliyor. En azından tahmin edebiliyor. Sonucu kimin, kimlerin tayin edeceğini de şimdiden söyleyebiliyor.
Neden biliyorlar. Çünkü, Birinci Cumhurbaşkanımız çok kez açıklamıştı, “Ankara kimi isterse burada seçimi o kazanır. Beni istiyor ben kazanacağım”. Ve de kazanmadı mı?
Sonracığıma, bu Kuzey Kıbrısta yarım asırdan beri siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, sosyal yaşantımıza Türkiyenin ve Türk hükümetlerinin karıştığını, şekiller verdiğini bilmeyen mi var? Necati Özkanlar, Faiz Kaymaklar, Dr. Küçükler, Denktaşlar, Zeka beyler, Berberoğluları, Ziya Rızkılar, Necat Konuklar ve onlarla birlikte Çoronikler, Osman Gezerler ve de bu toplum bütün yaşamlarını Türkiyeye ve Türk ulusuna güvenerek yürütmedi mi bu adada? Her sıkıştığında Kıbrıs Türkünün yanında ingiliz, Amerikan, Avrupa Birliği, Rus, Alman, Pakistan ve bilmem daha kimler mi vardı? Hiç birisi. Yalnız ve tek, Türkiye ile Türk ulusu. O halde, şimdi neden yadırganıyor? Sankide yeni bir gelişme, yeni bir olay mı Türkiyenin ve hükümetlerinin burdaki Kıbrıs Türkleri ile ilgilenmesi, siyasi, ekonomik, askeri vs. yaşamına müdahale etmesi!! Eğri oturalım, doğru konuşalım, yazalım ve değerlendirelim. Kıbrıs Türkünün özgür iradesine dış müdahale varmış. Hem de Türkiyeden. Elbette oldu ve olacaktır da. Kendi kendine yeterli olmayan, kendi ayakları üzerinde duramayan, parası olmayan, kaynakları bulunmayan, herhangi bir saldırı karşısında tek başına kendi kendini savunma gücü olmayan bir toplum kendi geleceğini tek başına nasıl tayin edebilirdi ki de yine edebilecek?
Rumları örnek vermeye kalkışanlar var. Soruyorum onlara. Rum siyasi, ekonomik ve askeri liderleri tek başlarına mı hareket ediyorlar, geleceklerini tek başlarına mı şekillendiriyorlar, YOKSA İKİDE BİRDE ATİNANIN YOLLARINA DÜŞÜYORLAR? Onunla da kalmayıp, bütün dünyanın yardımlarına ve desteklerine başvuruyorlar.
Lütfen, gerçekleri görelim. Gördüğümüz anda Türkiye ile, Türk hükümetleri ve askeri makamları ile işbirliği yapmak gereğini, dayanışma içinde olunması zaruretini anlayacak ve ona göre hareket edeceğiz. Bunun başka yolu yoktur. Yapılması gereken en ciddi ve yerinde davranış sesimizi duyurmak, bizi destekleyen Türkiyeye ve hükümetlerine yalakalık değil, kişilikli , gerçekci, akılcı öneriler yapmaktır. Elbette onlar da bunu beklemektedir. Ve göreceksiniz, gün gele takdir edeceklerdir, Kıbrıs Türklerine muameleleri çok daha isabetli ve saygılı olacaktır. Anketlerle uğraşmayalım. Burada Kimler kimleri seçtirir, hükümetler kurar, bozar bilmeyen mi var!!
 
Üst