Mehmet Akif ERSOY u Hakka Yürüyüşünün 72. Yılında Rahmetle Anıyoruz...

uruzbasat

New member
Katılım
30 Eki 2008
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Milli şairimiz, istiklal marşımızın yazarı, mükemmel hatip, usta edebiyatçı Mehmet Akif ERSOY u rahmet minnet ve şükranla yad ediyoruz...yattığı yer nurla dolsun...
 

20Temmuz

Alpagut Han
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
838
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Beşparmaklar
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

İstiklal Marşı Şairi:
Mehmet Akif Ersoy

Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı sonlarında müttefiklerinin sırayla barış anlaşması imzalaması üzerine yalnız kalmıştı. Talat Paşa Kabinesi istifa etmiş, yeni Kabine İtilaf Devletleri adına İngiltere ile 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzalamıştı. Mondros Mütarekesi’nin muğlâk ifadelerinde faydalanan İtilaf Devletleri, Anadolu coğrafyasını işgale ve bu coğrafyada insanlık dışı zulümlere başlamışlardı.

1919 senesinin 19 Mayıs’ında beraberindeki heyetle birlikte Samsun’a çıkan Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele Hareketi’ni başlatmıştı. Önce Havza, ardından Amasya Genelgesi’ni yayınlayarak Milli Mücadele’nin amacını Aziz Türk Milleti’ne duyurmuştu. Erzurum ve Sivas Kongreleri ile Misak-ı Milli’yi şekillendirmiş, 12 Ocak 1920’de Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında kabul ettirmiş, 17 Şubat 1920’de de dünya kamuoyuna ilan ettirmişti.

İtilaf Devletleri’nin, 16 Mart 1920’de fiili olan İstanbul işgalini resmiyete dökmeleri üzerine, 19 Mart 1920’de Ankara’da Milli bir Meclis’in toplanacağını duyurmuştu. 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi toplanmıştı. İtilaf Devletleri, Yunan süngüleri ile Aziz Türk Milleti’ni Sevr Mezarına gömmek için mücadele ederken; Ankara Hükümeti, tam bağımsız Türk Millet için Mücadele etme kararı almıştı.

19. Yüzyılın son çeyreğinde dünyaya gelen Mehmet Akif (Ersoy) Bey, Devletin yıkılışa doğru adım adım sürüklenişini kendi gözleri ile görmüş, birebir yaşamıştı. Türk Milleti’nin içersinde bulunduğu elim durumdan, ancak Mustafa Kemal Paşa liderliğinde yürütülen Milli Mücadele Hareketi ile kurtarılabileceğine yürekten inanmıştı. Bu amaçla, Ankara’da Milli Meclis’in açılması üzerine, Ankara’ya hareket etmiş ve Burdur mebusu olarak göreve başlamıştı.

Ankara Hükümeti, düzenli orduya geçiş sürecinde yeni Türk Devleti’nin Milli Marşı’nın yazımı için bir yarışma düzenlemiştir. Yarışmada “Para Ödülü” verildiği için, yarışmaya katılmayan Mehmet Akif Bey, yoğun ısrarlarla yarışmaya katılmış ve İstiklal Marşı’nı yazmıştır. 724 şiir arasında, Mehmet Akif Bey’in İstiklal Marşı seçilmiştir. Giyecek paltosu dahi olmayan Mehmet Akif Bey, para ödülünü bağışlamıştır.
Türk Milleti’nin ateşle imtihan ettiği bir sırada, her Türk’ün yapması gerekeni yapan Mehmet Akif Bey, O günden itibaren Aziz Türk Milleti’nin örnek aldığı abide bir şahsiyet olmuştur.

Milli Mücadele yıllarında, Mustafa Kemal Paşa liderliğinde bir nefer olarak görev yapan Mehmet Akif Bey, Aziz Türk Milleti’nin bağımsızlığı için mücadele etmiştir.

Aziz Türk Milleti’ne adadığı İstiklal Marşı’nı Safahat kitabına almamış; kendisine niçin böyle yaptığı sorulduğunda “Çünkü onu milletimin kalbine gömdüm.” cevabını vermiştir.

İlerleyen dönemde yaptığı Kur’an- Kerim tercümesi, ne yazık ki kendi isteği ile bugüne ulaşamamıştır.

Hayatının hiçbir döneminde “zulmü alkışlamamış”; “gelenin keyfi için geçmişine sövmemiştir.”; “Biri ecdadına saldırdı mı, boğmuş…”, “boğamasa da yanından kovmuştur!”; “Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamamış”, “Hele hak namına haksızlığa ölse de tapmamıştır.”
Mehmet Akif Ersoy, Memleketin sosyal meselelerine yabancı kalmamış her zaman halkla iç içe olmuştur. Milletine ve Dinine yabancılaşmamış Anadolu insanının yaşadığı sıkıntıları şiirlerinde ve makalelerinde dile getirmiştir.
Mehmet Akif Ersoy, Mısır’da “siroz” hastalığına yakalanmış; 27 Aralık 1936’da İstanbul’da Hakk’a yürümüştür.

Kabri, Edirne Kapı’da Mehmet Akif Ersoy Meydanı’ndaki Şehitliktedir.

Hakk’a yürüyüşünün 72. Yıldönümünde İstiklal Marşı’nın Şairi Mehmet Akif Ersoy’u rahmet minnet ve özlemle anıyorum.

Kendilerini “Aydın” sıfatıyla nitelendiren; ancak kendilerini aydınlatmaktan bile aciz olanların, mutlak suretle örnek alması gereken bir şahsiyettir; Mehmet Akif Ersoy.


___________________________________
Hasan YİĞİT
 

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

Elinize Sağlık Allah Rahmet Eylesin..
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'la Yapılan Son Röportaj


İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ölümünün 67 yılında rahmetle anarken, şair ile vefatından önce yapılan son röportaj ortaya çıktı. İşte Üstat'ın Yedigün dergisinde 1936'da yayımlanan son ropörtajı:

M.Akif TBMM’nin kendisine verdiği 500 liralık büyük ödülü ret ederek kışın paltosuz bir şekilde vatanına hizmet etmiş gizli kahramanlarımızdandır. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun.

Şair Temmuz 1936 yılında Yedigün dergisi adına muhabir –yazar Kandemir bey Taksim`deki Mısır apartmanında hasta yatağında yatan M.Akif Ersoy’u ile röportaj yapmak için merdivenlerden çıkarken M.Akif ile vefatından önceki son röportajı yapacağını bilmez.

69 yıl sonra bu röportajı arşivlerden bulup sizin için tekrar gün yüzene çıkartık.

Türk Edebiyatına son devrin çok güzel şiirlerini hediye eden büyük şair Mehmet Akif vatandan on bir senelik bir ayrılıktan sonra tekrar aramıza kavuştu.Fakat İstiklal Marşı’nın milli his,milli heyecan ve milli şiir yaratan bu büyük şairi akif yurda hasta döndü.Şimdi hastanede tedavi altındadır.Yedigün muharriri Akif’le konuştu.Onun yurttan ayrı yaşadığı günlerdeki hatıralarını,intibalarını topladı.

Günün birinde sessiz sedasız yola revan olarak vatan ufuklarını aşan şair Mehmet Akif, tam on bir yıl süren bu uzun seferin sonunda,işte bembeyaz bir hastane odasının bembeyaz bir yatağında solgun,mecalsiz ve bitap yatıyor.Başucundaki sandalyeye oturdum. Ak kılların çerçevelediği bu sapsarı yüze,bu gevşemiş,şarkmış çizgilere bu yorgun ve dalgın gözlere bakıyorum, zaman denen şeyin kudretini hayat denen efsanenin sırrını bilmek istiyorum,sonra yavaşça soruyorum

-Özledin mi bizi üstat ?

dudaklarını hiç kıpırdatmasaydı hiç ses çıkarmasaydı bile,bu zehir gibi gülümseyişiyle her şeyi söylemiş olurdu.

Özlemek mi oğlum..Özlemek mi ?

Bu acının büyüklüğünü bir daha kendi içinde görmek ister gibi gözlerini yumdu, sonra kesik kesik konuştu;

Mısır’dan üç gecede geldim. Bu üç gece otuz asır kadar uzun sürdü..Orada on bir yıl kaldım ..fakat bir an oldu ki, on bir gün daha kalsaydım çıldırırdım…

-Hasret

Kupkuru dudaklarında kendi gibi solgun bir ses sızıyor;

-….Çok acı…

-Ya kavuşmanın sevinci ?

-Onu sorma oğlum…Onu ben kendi kendime bile soramıyorum..ancak yazık ki vapurdan çıkar çıkmaz yatağa düştüm.hiç bir şey göremedim.

-Ve kendi kendine söylüyor;

-Cennet gibi yurdumdayım ya..Çok şükür.

Hastalığı akla geliyor;

Karaciğerim, dalağım şişmiş..geldik, yattık burada .Müşahede altına aldılar, bakalım ne olacak?

Eski hatıralarını deşiyorum.Milli Mücadele’nin ilk günlerinde Ankara istasyonunda karşılaşışımız hatırlıyorum.

Evet diyor.İstanbul’dan, mücahede aleyhine fetva çıktığı gün ayrılmıştım.Üsküdar’dan araba ile şimdi ismini hatırlayamadığım bir köye gittik, oradan’Cuma’yı tuttuk.O zaman Adapazarı’nda karışıklıklar vardı, kenarında geçtik, kah öküz arabalarıyla, kah beygirlerle lefke’ye geldik ve trenle Ankaraya ulaştık..

Ankara Yarabbi ne heyecanlı gün..Ya Sakarya günleri..fakat bir gün bile ümidimizi kaybetmedik, asla ye’se düşmedik. Zaten başka türlü çalışabilir miydi ? Ne topumuz vardı, ne tüfeğimiz..Fakat imanımız büyüktü’

Yorgun ,susuyor..

-İstiklal marşı`nı nasıl yazdınız ?

Yavaşça yatağında doğruluyor, yastıklara yaslanıyor sesi birden canlanıyor;

-Doğacaktır, sana vaat ettiği günler hakkın!...

Bu ümitle, imanla yazılır.O zamanı düşünün..İmanım olmasaydı yazabilir miydim.zaten ben,başka türlü düşünüp, başka türlü yazanlardan değilim. Bu elimden gelmez.İçimde ne varsa,bütün duygularım yazılarımdadır..Şu var ki’İstiklal Marşı`nın şiir olmak üzere bir kıymeti yoktur. Ancak tarihi bir değeri vardır’

Ve gözleri, yemyeşil Şişli sırtlarında, dilinde bir dua gibi aynı nağme titriyor.

Kim bilir belki yarın,belki yarından da yakın

-Ya büyük zafer üstadım..O anda ne duydunuz ?

Kalbi durmuş gibi sarsılıyor, sonra bir anda yeniden canlanmış gibi nereden geldiği bilinmez bir ışıkla gözlerinin içi gülerek;

-Ah diyor;

Ve bir lahza bırakıyor kendini bu essiz sevincin koynuna..Dalıyor

Ve ,sesini ta içiten dudaklarına dökülüşünü seziyorum;

-Allahım ne muazzam zaferdi o’ ortalık hercümerç oldu… Beş altı saat içinde bir başka dünya doğdu. Tekrar gözlerini yumuyor.

-ve biz mest olduk !...

-O zaman bir şey yazmadınız mı ?

-Artık benim ne düşünecek,ne duyacak,ne yazacak hatta ne yaşayacak takatim kalmıştı… Bizim dilimiz tutulmuştu.Ordu, bizzat yazıyordu.

Üstadı ziyarete gelenler, görüşmemize ikide bir birde fasıla veriyorlar.Hastabakıcı hemşirenin getirdiği yemek tepsisi odayı bir parça boşaltıyor,şimdi ,o ağır ağrı çorbasını içerken bir yandan da benimle konuşmak nezaketini gösteriyor;

-Mısırda nasıl vakit geçirdiniz ?

-Kahire’nin yirmi beş kilometre cenubunda Helvan vardır. Sakin asude bi köşedir. Orada oturdum.

Zaten,tab’an münzevi bir adamım.gürültüyü sevmem.İstanbul’da iken de böyle idim. Mısır’da da darülfunun işi çıkıncaya kadar Helvan ‘da yaşadım.son zamanlarda kahireye indim.

-Sevdiniz mi mısır’ı ?

-Var güzel tarafları var.. Bilhassa kışın..hoş yazın da sıcak iklimlerde bulunduğum için muzdarip olmazdım.Orada sıcak da sürekli değişir, evler de ona göre yapılmıştır. En sıcak günlerde odaların harareti yirmi sekiz, otuzdan fazlaya çıkmaz..fakat bir yaz günü İstanbul… Bu doğup büyüdüğüm ,büyün dostlarımın yaşadıkları İstanbul, hele Boğaz gözlerimin önüne gelince…

-Mısır’da neler yazdınız ?

Geçmişten adam hisse kaparmış..Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi ?

Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi ?

Ve üstadın Helvan’sa yazdığı

‘Firavunla Yüz Yüze’s,nden şu son parçayı alıyorum;

Bileydim,ey koca Mısır’ın ilahi uryanı!

Mezara, heykele ait bütün bu velveleler

Bekan için mi hakikat ? Meramın oysa, heder;

Evet, bütün beşerin hakkıdır beka emeli

Fakat bu hakı ne taştan, ne leşten istemeli!

-Kolay mı yazarsınız ?

dudaklarına götürdüğü bardağı yana çekerek;

-hayır..diyor

Ve suyunu içtikten sonra, devam ediyor;

-Çok uğraşırım..Epeyi çalışırım..Mevzuu uzun boylu kafamda işlerim..nihayet kağıt üzerine naklederken de hayli yorulurum..

-zevklerinizi sorabilir miyim üstadım ?

Hafifçe gülümsüyor.ve ‘ zevk’ diye dünyada bir şey var mı der gibi yüzüme bakıyor;

-Zevk mi.Benim zevklerim mi ? eğer sevdiği eserleri okumak, hoşlandığı mevzuları yazmak için uğraşmak, nihayet düşünmek, yapayalnız, bir köşeye çekilerek, sessiz sedasız düşünmek bir zevkse..eh benim de zevklerim var demektir.

Çorbasından başka bir şeye el sürmeyen şaire, hastabakıcı hemşire, yalvaran bir sesle öteki yemekleri gösteriyor.;

Siz yorulmayın..ben vereyim.

-Yiyemeyeceğim..

-Bir parça sütlaç..

-Mümkün değil..Rica ederim ısrar etmeyin..

ve bana dönüyor.

Eskiden beri yemekle başım hoş değildir..Sigara da içmem..

Şimdi doktorlar zorla ye deyip duruyorlar..zorla ne olur ki, yemek yenebilsin.

Tekrar yatağına geçince, ben de vedaya hazırlanıyorum.ve ayak üstünde soruyorum:

-Neler yazacaksınız?

-biraz kendime gelirsem,yazacak şeylerim hazır..

eliyle birkaç defa başına vuruyor.

-Var kafamda hazırlanmış mevzularım

-Ya en son yazınız ?

-Mısır’da geçen sene bir resmimi çekmişlerdi. Güneşli bir hava idi gölgem de upuzun,kumlarda duruyordu.Bu resmin altına şöyle yazmıştım;

Hepsi göçmüş, hani yoldaşlarının hiç biri yok

Sen mi kaldın yalnız, kafileden böyle uzak

Postu sermekse meramın yola, serdirmezler

Hadi, gölgenle beraber silinip gitmene bak

Ve kupkuru kalın dudaklar birbirine yapışıyor…

Alıntıdır.
 

büzürgmeniş

Dost Üyeler
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
140
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

Yazılarınız için hepinize sonsuz teşekkürler.Allah rahmet eylesin,mekanı cennet olsun.Rabbim büyük aydın Mehmet Akif Ersoy gibi vatan sevdalısı kullarını Türkiye'mizden eksik etmesin.​
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

arsivimage.aspx


Türk Edebiyatı" dergisinin Aralık sayısının kapağında İstiklal Marşı yazarı Mehmet Akif Ersoy'un ailesinin fotoğrafı var.
Eşi İsmet Hanım, kızı Feride ve oğlu Suad.
Mehmet Ákif 1897 yılında Tophane-i Ámire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı ile evlenmiş.
Evlendiklerinde Akif 25, eşi 20 yaşında imiş. 6 çocukları olmuş
Eşinin de, kızının da başları açık.
Mehmet Akif gibi İslam dinini çok iyi bilen ve ömrü bu dini müdafaa etmekle geçmiş olan bir kişinin ailesinin başının açık olması, gericilerin "Baş örtüsü Allah'ın emridir" fetvasının geçersiz olduğunu kanıtlamaktadır.

Dergide verilen bilgiye göre bu fotoğraflar Mehmet Rüyan Soydan'ın koleksiyonundan alınmış ve ilk defa yayınlanıyormuş.
Türk Edebiyatı dergisi, Ahmet Kabaklı tarafından kuruldu.
Şimdi yeğeni Servet Kabaklı, vakıf adına yayınını sürdürüyor.
Genel Yayın Yönetmenliğini de Beşir Ayvazoğlu yapıyor


++++++++++++++++++++++++++++++++++

Ertuğrul Özkök, 12 Aralık tarihli köşe yazısına bu resmi koyduktan sonra, şairin "Şapka Devrimi'ne kızdığı" için yurt dışına gittiğini yazıyor.
Ancak bu doğru değil. Şöyle ki:

1) Aslında Mehmet Akif Ersoy'un Milli Mücadele'den önce Mısır'a gitme düşüncesi vardı.

Ulusal güçlere destek için Ankara'ya gidince programını değiştirmişti.
Ekim 1923'te hamisi Abbas Halim Paşa'yla Mısır'a gitti. 7 ay kaldı.

2) 1924'te Mısır'dan döndü. İkinci gidişi aynı yılın sonu oldu. 5 ay kaldı. 1925 Mayıs'ında döndü.

3) Ve üçüncü gidişi 1925 Eylül'ünde oldu. En uzun süre, bu gidişiyle oldu.

Şapka devrimi aynı yılın Ağustos ayında olduğundan, şapkaya muhalif olduğu için gittiği söylentisi çıkarıldı.

Aslında ne fesi sevdi, ne de şapkayı ve sarık giymedi hayatı boyunca.


Düşünsenize:
Saltanat lağvediliyor; Cumhuriyet ilan ediliyor; halifelik kaldırılıyor Mehmet Akif sesini çıkarmıyor;
Şapka devrimi oluyor, ülkeyi terk ediyor (!)

O, ülkeyi terk ediyor (!); hayatı boyunca birlikte olduğu Abbas Halim Paşa, Türk vatandaşı olabilmek için CHP'ye 900 bin lira bağışta bulunuyor!

O, ülkeyi terk ediyor (!); ama din reformunun en önemli adımı Kuran-ı Kerim'in tercümesi görevini kabul ediyor!

Mısır'da din bilgisi öğretmenliği yapmıyor; Türkoloji kürsüsü başkanlığı yapıyor.

Osmanlı'ya Batı yaşam kültürünü getiren ailelerin başında, Abbas Halim Paşa'nın mensubu olduğu "Mısırlılar" var.

Bütün kadınlarının başları açıktı, bütün erkekleri Avrupalı gibi giyiniyordu.

Osmanlı padişahlarının da eş ve kızlarının başları fotoğraflarda hep açıktır.
Tek bir padişah eşi veya kızının başı kapalı fotoğrafı yoktur.

Mehmet Akif'i onlardan ayrı düşünmek yanıltıcı olur.

Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkan gruplar yıllarca Mehmet Akif'i kendilerinden gösterdiler.
Mehmet Akif softaların elinden kurtarılmalıdır.

O, sadece, 1924 Anayasası'ndan "Devletin dini İslamdır" maddesinin çıkarılmasına karşı çıkmıştı.

Hamisi Abbas Halim Paşa 1935'te vefat edince; hamisinin kızı Emine Abbas'ın isteğiyle Lübnan'a gidiyor. 16 Haziran 1936'da Türkiye'ye dönüyor.

Özetle; Mısır'a gidişi ve dönüşüyle Abbas Halim Paşa arasında direkt bir ilişki vardı.



++++++++++++++
Kaynak:
Odatv.com
 

Göktuğ

Halkla İlişkiler
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
1,534
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Anadolu
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u hakka yürüyüşünün 72.yılında rahmetle anıyoruz...

Allah rahmet eylesin ruhu şad olsun.

Mehmet Akif ERSOY un pamukların yamukların sözde aydıncık yazarların gölgesi altında kalmamalı ve unutulmamalı bunun için Türk gençliği daha çok bilinçlendirilmeli hayatı fedakarlığı ve dürüstlüğü, şairimize yaşamında ve ölümünde zamanın dürzülerinin yaptığı şerefsizlikler yeni neslin beynine kazınmalı kazınmalı ki Akiflerin kolay yetişmediği herkes tarafından bilinmelidir.
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u Hakka Yürüyüşünün 72. Yılında Rahmetle Anıyoruz...


_______________________
 

DoGaN DuRMuS

Dost Üyeler
Katılım
6 Şub 2009
Mesajlar
218
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Lefkoşa-Giresun
Web sitesi
www.yakindoguforum.com
Cevap: Mehmet Akif ERSOY u Hakka Yürüyüşünün 72. Yılında Rahmetle Anıyoruz...

O olmasaydı bağıra bağıra Bayrağa karşı nasıl sölerdik marşı onun eseri..
Ve de edebiyatımıza getrdiği birçok yenilik..
 
Üst