Mafya Tarihi ( Çok büyük bir çalışma)

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Avrupa ve Organize Suç

Organize suç paradoksal bir konudur. Bir suç islendiği ölçüde bir olgu halini alır ve gelişimini gözlemlemek teorik olarak mümkündür. Kendi bünyesinde, “organize” niteliği her zaman için yapılan gözlemde gizlidir: fiziksel olarak gözlemlenebilecek hiç bir şey bize, sokakta işlenen cinayetin duygusal bir nedene dayanıp dayanmadığını, bir hesap meselesiyle ilgili olup olmadığını veya kötü bir kişinin hedef alınıp alınmadığı ile ilgili bir suç olup olmadığını tam olarak belirtmez. Organize suç kategorisindeki bir suçun göstergesi, bir verinin gözlemi değil, bir bilgi üretimidir ve bu bilginin kaynaklarının tespit edilmesinin öneminden kaynaklanır. Organize suç ile ilgili bilgi, çoğu kez bu bilginin azlığından ve çokluğundan anlaşılır. Tıpkı terörizmde olduğu gibi, bu konuda da geçerliliği kontrol edilemeyen kaynaklara dayanan uyarıcı dağlar kadar eser mevcuttur. Buna karşılık, özellikle Fransa da ciddi verilere dayanan bilimsel nitelikli eserler oldukça azdır.
Bizim bilgimiz dahilinde olan kaynaklar bol değildir. Ampirik olmayan araştırma, mevcut bilgilerin toplamından konseptüel bir çerçeve çıkartacak nitelikteki detaylı teorik eserler ile dışarıdan gelen günlük dedikoduların lezzetiyle harman olan paraziter nitelikli çalışmaları kapsayan geniş bir alanı oluşturur. Kendimizi ciddi eserlerle sınırlayarak şu tip kaynakları sıralayabiliriz: basın, araştırma komisyonlar(parlamenter, adli ve idari) raporları, anahtar konumundaki kişiliklerin tanıklıkları(sorgu hakimi, polisler ve itirafçı olan suç örgütlerinin eski üyeleri) ve içeride yayınlanmış diğer araştırma eserleri. Bu kaynaklar arasında, günlük basın ve araştırmacı gazetecilik ayrıcalıklı bir rol oynamaktadır. Üst seviyedeki çalışmalarda belirtilmiş kaynaklar tarandığında, kaynaklardan üçte birinin basında yayınlanmış makalelere atıfta bulunan kanun ihlalleri olduğu görülmektedir
Organize suç çalışmalarında, “Ampirik Araştırma” terimi özel bir anlamı ifade etmektedir. Sesisizlik kanununu gözlemleyen gizli bir evrende, şayet birkaç eseri istisna olarak kabul edersek, bu terim ender olarak alan üzerindeki gözlemlere ve faal olan suçlularla yapılan mülakatlara atıfta bulunmaktadır. Daha çok, ilk elden kaynak kabul ederek seçtiğimiz polisteki aktif dosyaların incelenmesi üzerine yapılan araştırmalara gönderme yapılmaktadır. Bu dosyalar gizlidir ve bunlara sadece araştırma komisyonu gibi bir hükümet organı tarafından izin verilen araştırmacılar, çeşitli seviyelerde ulaşabilirler Finckenauer ve Waring gibi istisnai araştırmacılar, telefon dinleme çıktıları, göstergelere dayanılarak oluşturulan raporlar, gizli polis tarafından hazırlanan sızma raporlar da dahil olmak üzere polis tarafından depolanan bilgilere sınırsız ulaşma hakkından faydalanmaktadırlar. Kendine özgü sonuçlar için yapılandırılan polis dosyalarını, kullanan araştırmacıları, onları sadece günlük incelemeler ile sınırlandırmazlar. Fakat, araştırmacılar alan üzerindeki gözlemleriyle polis olmayan muhbirlerle yapılan mülakatlar, mahkeme ve savcılıktan gelen üst seviyedeki tüm dolaylı kaynaklar arasında bir denge oluşturmaya çalışırlar.
Bu kaynak incelemeleri bizi şu sonuçlara götürmektedir: araştırmanın iki temel kaynağı bütünüyle basın (ampirik olmayan araştırmalar için) ve polis dosyalarıdır (ampirik araştırmalar için). Bu kaynaklardan ilki ikinciye indirgenebilir niteliktedir: basın üzerine çalışmalar, elde edilen bilgilerin % 60`nın hükümet kaynaklarından ve özellikle de polisten geldiğini göstermektedir. Fransa gibi polis kurumunun göreceli olarak kapalı olduğu ülkelerde organize suç üzerine çok az sayıda araştırma mevcuttur.
Polis dosyalarının hazırlanması da büyük ölçüde itirafçılar tarafından verilen istihbarata bağlıdır. Bunun en yaygın tasviri, bir mafya babasına itaat eden yardımcıları tarafından oluşturulan « askeri » bir hiyerarşi gibi yapılanan amerikan Cosa Nostra örneğidir. Cosa Nostra`nin birinci danışmanı 1963 yılındaki McClellan alt komitesinde Joseph Valachi`nin tanıklığına dayanmaktadır. Polis ve itirafçılar, arz ve talebin karşılıklı hataları beslediği ve belirlediği paranoid bir dünyada hareket ederler.
Şayet bilinen anlamdaki ampirik araştırma, metinler haricinde konusunu ele alan bir bilgi projesi gibi değerlendirilirse, o zaman organize suç bilgisindeki ampirik araştırmanın payı en az seviyeye inmektedir. Önce paradoksal olarak ikinci derece materyal olan ham maddesi-polisiye, adli veya medyatik metin ile bunları tüm yetersizlikleri Üstdil bilgilerinin durumu ile bu bilgi esas olarak suç ve güvenliktir. Sadece bir sahte yazım oyunu olarak kendini gösteren kara paranın aklaması olayı bu durum için bir örnektir.
Sonuç olarak, mevcut şartlarda organize suçla ilgili tutarlı ve ispatlanmış olan bir bilgi bütünlüğüne sahip değiliz. En fazla, güvenli dokümanlardan optimal şartlarda elde edilmiş olsalar da, teyit edilerek korunan değerli özel çalışmalara sahibiz.
Ceza hukukunun en eski kavramlarından biri olan organize suç tanımı önceden tasarlanmıştır. Bu tanım, anlaşarak bir suç işlemek için karşılıklı bir araya gelen iki şahısa dönüşmüştür. Anlaşmalı suçtan organize suça sadece bir adım vardır. Olaysal suç ile organize suçluluk arasında net bir ayırım ortaya koymak için suçun yerine « suçluluk » kelimesini ikame ederek bu adımı uzatmaya çalışmak boşunadır. Organizasyon ve anlaşma ön tasarımlarında olduğu gibi anlam ve içerik arasındaki geçişler gerçekte hangi noktada belirsiz olduklarını göstermektedir. Kollektif bir faile sahip olmaya elverişli tüm suç türlerini ayni kategori altında birleştirerek bu belirsizliğe eklemeler yapmak akıllıca değildir. Suçlar arasındaki benzeşme bazı bakımlardan aydınlatıcı gibi gözükse de, terörizmi, meslek suçlarını (örneğin tıbbi suçlar), iş suçları ve organize suçları, dengeli bir şekilde tasnif edildikten sonra birleştirilse bile, aynı kapsamda ele almaktan vazgeçmek gerekir.
Problem, sadece konsensüs haline gelen organize suç tanımının mevcut olmaması değildir. Aynı zamanda buradan bir tanım üretmek mümkün olsa bile, birçok tereddüdün bulunmasıdır. Olayın karmaşıklığı bu konuyu özlü bir çerçeveye oturtmaya olanak vermemektedir. Birleşmiş Milletlerin beş uluslararası konvansiyona atıfta bulunarak kurduğu çok uzun bir paragrafında olduğu gibi, tanımların çoğu gereksiz uzatmalarla doludur. Uygulayıcılardan daha çok, hukukçu ve araştırmacılar tarafından uyarlanan günlük bir strateji, suç organizasyonuna özgü tüm değerlendirmelerin hepsini formüle etmektedir: organize suç, sahip olduğu varsayılan tüm özellikleri veya bir bölümüyle tanımlanan böyle bir organizasyonun ürünü gibi algılanmaktadır. En sık belirtilen liste 1999 tarihli Avrupa Birliği Konseyi’nin listesidir. O halde organize suç, şu özellikleri taşıyan organizasyonların gerçeğidir: kanun ihlalleri, bir organize suç elemanı gibi tanımlanmak için menfaat veya iktidar için hareket eden ekonomik, adli güç, kamu, yönetim, medya veya politik çevreler üzerinde bir etki uygulayan, kara para aklanmasıyla gerçekleşen ticareti veya ticari yapıları kullanarak şiddete veya diğer yıldırma vasıtalarına başvuran, uluslararası seviyede çalışan, ağır cezai suçları işlemekten şüpheli, kontrol ve hiyerarşik disiplinle sınırsız veya yeterince uzun bir sure için aralarından her birine spesifik görevler veren iki kişiden daha kalabalık bir işbirliğidir. Bir organizasyonun organize suç örgütü olabilmesi için, koyu olarak yazılan özelliklerden en az dördünü ve diğerlerinden ikiden fazlasını bünyesinde barındırması gerekmektedir. Tüm bu özellikler, “organize” suç pasif tanımının, hangi noktada yanıltıcı olduğunu bizlere göstermektedir. Gerçekte, bu özelliklerin çoğunluğu organize olmamasından daha az organize bir suç olduğunu ifade eden geçmiş zamanda sayılmıştır. Organize suç her şeyden önce, yayıldığı çevreden organize olan bir suç seklidir.
Bu liste birçok açıdan yanıltıcıdır. Bu listenin içerdiği özelliklerden bazıları aşırı saptamalardır. Bu bağlamda, 10. özellik meşru ekonomilerde uygulanan yıkıcı faaliyetler (veya sızma) gibi veya devlet organlarında uygulanan rüşvet gibi yorumlanabilen çok yönlü etkiye sahip terimleri kullanmaktadır. Bu iki uygulamanın eşzamanlılığı, büyüklüğüne bağlı olarak yerine göre hassas ekonomik ve sosyal dengesizlikler gibi etkiler doğurabilir. 2 ve 4. özellikler disiplin ve görevlerin uzmanlaşması suç organizasyonunun hiyerarşik özelliğine (bu özelliğin varlığı devam eden bir tartışmanın konusudur) gelindiğinde belirsiz kalmaktadır. Öngörülebilir bir şekilde, liste eksiktir: birçok araştırmacı bu organizasyonların belirli bir bölgede bir veya birden fazla kaçakçılıkla ilgili bir tekelciliği uygulama yönündeki istekleri üzerinde ısrarla durmaktadırlar. Bu istek bu organizasyonlar arasındaki yerleşik çatışmalarla kendini göstermektedir.
Bu liste için kesin test onun çağdaşlığıdır. Organize suçlulukta, 1930’lu yılların başlarında ABD`de gangasterizm olarak adlandırılan ilk tanımlamaların tespit edildiği spesifik olarak modern bir fenomenin varlığı konusunda bir mutabakat mevcuttur. Korsanlık da en eski suçluluk şekillerinden biridir. Dört tanesi hariç ön tanımlaması yapılan tüm özellikler burada uygulanabilir. Bu, doğasının geçişli bir suç niteliğinde olmasından dolayı, organize suçun temel özelliklerinden birini bünyesinde barındırabilecek olan korsanlıkta ticari tipteki yapıların kullanılması, kara para aklaması, rüşvet ve meşru ekonomiye sızma- olduğu gibi, uygulanmayanlar arasındadır. Aslında, organize suç ortak hukuk suçlarının iki geleneksel şeklinin yanında bu başlık altında orijinal bir yeri işgal eden tamamlanmış bir suç (une délinquance d'appro- visionnement) olmasına rağmen, korsanlık, suç ve güvenlik, bilgilerin durumu başkalarının sırtından geçinme şekillerinden biridir: mal ve kişilere karşı suç. Hırsızlık organize suç bünyesinde önemli bir yeri işgal etmiş olsa da (örneğin, otomobil ve sanat eserleri hırsızlığı yapan büyük örgütlenmeler), bu operasyonların büyük bir bölümü üreticilerden satın alınan (uyuşturucu, silah), toplanan (tehdit altındaki alanlarda kacak avcılık) veya saklanan (nükleer maddeler) ürünlerin satışından elde edilen devasa kârlardan ibarettir. Özgün biçimde, organize suç şiddet unsuru ile tanımlansa da, ticarete zarar verdiği için, çok kısıtlı ve simgesel bir şekilde de olsa bu işlere başvurmaktadır. O halde organize suçun büyük bir bölümü, tamamen veya kısmen yasaklanan hizmet veya mala karşı tamamlanmış illegal faaliyetler ve bu kaçakçılık faaliyetlerinden yasadışı yollarla fayda temin etmekten ibarettir. (Temel insan pazarlıkları (fuhuş ve kölelik), organ ticareti, vücutlarının bir bölümü için (deri, dış, boynuz) avlanan veya yaşayan hayvan ve saf veya işlenmiş diğer ürünler (uyuşturucu, alkol, sigara, silah, ve diğer kısıtlanmış veya yasaklanmış madde ticareti). En sık yapılan iş tarihsel olarak koruma ve aracılıktır; aktüel olarak bunlara yasak göç geçişleri ve bunlar için sahte evrak düzenlenmesi faaliyetlerinde rastlanmaktadır. Bu perspektifte, organize suç Clausewitz`in ünlü formülünü açıklamak için diğer araçlarla yapılan ekonomik ticaretin devamı gibi görülmektedir.
Bölge
Suç organizasyonlarının bölgesel aktiviteleri için iki sınıflandırma yapılabilir. Birincisi, kalıcı olarak yapılanan organizasyonların üredikleri ülkelere atıfta bulunur. Bunlar aynı zamanda başka ülkelerde de faaliyetlerini yaymak amacıyla üs gibi kullandıkları kendi ülkeleri içinde faaliyet gösterirler. En eski organizasyonlar İtalya’da (değişik mafyalar), Çin’de (Triade’ lar) ve Japonya’da (Yakuza’ lar) aktif olarak faaliyet gösterir. En yeniler Kolombiya’da (Cali ve Medellin kartelleri), Rusya’da (Rus mafyaları) ve Altın üçgen’de (Birmanya, Tayland ve Laos) faaliyet gösterirler. ABD’de Cosa Nostra aileleri en eski ve en yeni organizasyonlar arasında orta kıdem derecesine sahiptirler. İkinci kategoridekiler, ağır suçların ortalığı kasıp kavurduğu, daha önce yukarıda belirtilen kanun ihlallerinin yaşandığı yabancı metropollere yerleşen gruplar tarafından farklı şekillerde paylaşılmış çok kalabalık ülkelerdir.
Rus ve İtalyan mafyaları
İtalyan gruplar Sicilya mafyası, Napolili Camorra, N'drangheta Calabraise ve Sacra Corona Unita des Fouilles günümüzdeki mafya organizasyonlarının prototipini oluşturan örgütlenmelerdir ve birçok çalışmanın konusu olmuşlardır. İtalyan mafyası üzerine yoğunlaşan bu çalışmalar iki sorunu ortaya çıkartmaktadır. Birincisi, tarihi yapısı : Sicilya mafyası, çeşitli müşterilerine her türlü koruma hizmetini vermekle başlayan ve daha sonra sadece işlerini kolaylaştıran suçlulara hizmet eden illegal bir güvenlik ajansına dönüşen gizli bir topluluk mudur ? Yoksa doğal eğilimleri doğrultusunda yavaş yavaş kaçakçılık birikimlerini organize suça doğru yönelten, birdenbire ortaya çıkmış zorbalığa dayanan bir suç örgütü mü ? İtalyan araştırmacılar tarafından paylaşılan bu tartışma henüz çözülememiştir. İkinci sorun politik özelliğinden kaynaklanmaktadır : mafyanın İtalya üzerindeki tartışmasız sosyo-ekonomik hakimiyeti, İtalya Devletinin kendi içinde yaygınlaştığı ve onu zayıflattığı oranda derinleşmiş midir ? Bu sorun hala çözülememiştir. İtalya’da yaşanan şu anki endişe uyandıran gelişmeler, ülkenin değişik bölgelerinde faaliyet gösteren büyük organizasyonların faaliyetlerinin entegre olma eğiliminde yatmaktadır.
Bu başlığın sınırları Rus mafyası üzerinde tek bir düşünceyi ifade etmemize olanak vermektedir : sahip olduğumuz en ciddi çalışmalar, yabancı ülkelerde dikkatlice yapılan operasyonları yöneten, fakat hiç bir yerde tekelleri tam olarak eline geçiremeyen ve bir örgüt olarak yerleşemeyen bu organizasyonların gizemini ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Hollanda, Almanya ve Fransa
Gerekli tüm kaynakların benzeri görülmemiş bir şekilde değerlendirilmesinden dolayı, bir Meclis Komisyonunun acil olarak talebi üzerine takip edilen Fijnaut ve ekibinin organize suç portresi şu ana kadar sahip olduğumuz en eksiksiz çalışmalardan biridir. Fransa’da, 1992 yılında oluşturulan Mafya’nın sızma girişimlerine karşı mücadele araçları ile ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu otuz üyesiyle anlaşılır bir çalışma ortaya koyamamıştır. İçişleri Bakanlığı Yüksek Etütler Enstitüsü tarafından finanse edilen ağır suçlar üzerine yapılan bir etüt teorik büyüklüğü ve geniş yapısına rağmen bütüncül bir bakış açısı dışında bulunan üç alan çalışmasını-Paris, Tunus ve Marsilya bölgelerinde ortaya koymuştur. Fransa, Almanya ve Hollanda’daki durum hakkında bir paralellik kurmak için Hollandalıların yaptığı çalışmayı kıstas olarak kullanabiliriz. Suç ve güvenlik, Hollandalı ekibin bilgi seviyesindeki hassasiyeti örnek alınmayı hak etmektedir. Sağlıklı verilerin tamamına ulaşmasına rağmen, organize suçun ağırlığını ölçecek geçerli bir yaklaşımın eksikliği, Hollanda’daki durumun ciddiliğini değerlendirmede yetersiz kalmaktadır. Ampirik araştırmaların azlığının güncel çerçevesi içinde, mümkün olan tek cevap karşılaştırma olacaktır, şöyle ki bir ülkenin durumu, kendisiyle karşılaştırma yapılabilecek bir başka ülkeye göre az veya çok daha kötü olabilir. Aynı şekilde bu durum, medyatik kılıfın belirttiği tablodan çok daha az kotu bir tabloda verilmiştir.
Almanya ve Hollanda`da üç tip organizasyon bulunmaktadır : Yerel ve göçmenlerden oluşan yabancı gruplar. Faaliyetlerinin büyüklüğü ve etnik oluşumları haricinde göçmenlerden oluşan bu gruplar hakkında çok az şey bilinmektedir. Yabancı gruplar, geldikleri ülkelerdeki organizasyonların yapılarını kısmen sıkı sıkıya paylaşan kolonilerdir. (Hollanda`daki Cinli Triad`lar ; mafya, Camorra, Rus mafyası ve Almanya`daki Cali karteli). Buna karşılık, üst sınıftakiler dengeli ve çok zengin kariyere sahip suçlular tarafından oluşturulmasına rağmen, yerel gruplar genelde yerine göre değişen geçici yapılara sahiptirler. Hollanda`da ve Almanya`da yapılan soruşturmaların yarısından çoğunda yabancılar şüpheli olarak gözükmektedir. Bu durum Fransa`daki durum ile çelişmektedir. Fransa`da Adalet tarafından yakalanan uluslararası uyuşturucu suçlarının % 63`ü ve yerel kaçakçıların % 84`u Fransızdır. Ayrıca, Fransa`daki yerel suç organizasyonları sürekli bir yapıya sahiptirler, ele alınan bu organizasyonlardan dördü 1971`deki «French Connection» dönemine kadar uzanmaktadır.
İncelenen üç ülke için, organize suç faaliyetlerinin temel alanı, uyuşturucu trafiği ile Fransa`da kumar alanından gelişmeye başlayan sektörde (buna bağlı makinalar) bulunmaktadır. Silahlı soygun, motorlu araç hırsızlığı, kalpazanlık, evrakta sahtecilik ve fuhuş gibi geleneksel sektörlere bu organizasyonların bulaşması devam etmekte ve polisin bunu gözardı ettiği düşünülmektedir.
Hollanda`da ve Almanya`daki durum medyatik çevreler tarafından fişeklenen alarm sinyallerine uymamaktadır. Organize suç şehir merkezlerini « ele geçirmemiştir » ; buralarda güvenlik duruma hakimdir. Her iki ülkede de, organize suç faaliyetlerini kuşatıcı bir tek şebekeye entegre etmeyi amaçlayan İtalya`dakine « eşdeğer » üst yöneticiler konseyi- bir durum mevcut değildir. Sonuç olarak, mafya türü örgütlenmeler vasıtasıyla legal ekonomilere sızma girişimleri marjinal kalmakta ve Devletin politikası bulunmayan alanlarda kontrolleri bulunmaktadır.
Öncelikli eğilimler, yerel organizasyonların çok ciddi biçimdeki yapılanmaları, suç ihlallerinde çok agresif stratejilere başvurma, organize suçu muhafaza etme (kara para aklama, rüşvet ve memurları yıldırma, polisle mücadele) ve profesyonellerin kara para aklama işine katılması (avukat, noter, hesap uzmanları) olarak gözükmektedir.
Bastırma ve Önleme
Organize suçun bastırılması ve önlenmesi çok önemli bir temel sorun olsa da, bunu cevaplandıracak yeterli verilere henüz sahip değiliz. Hollanda`nın durumu buna örnektir. Organize suç üzerine eğilen değişik meclis komisyonları bu tehdide karşı mücadele eden bölgelerarası bir ünitenin 1993 yılındaki iptalini takip eden skandaldan sonra kurulmuştur. 500den fazla soruşturmacıyı kapsayan yedi uzman ünite oluşturulduktan sonra, Hollanda Polis Okulu da bu ünitelerin geliştirilmesi görevini üstlenmiştir. Oysa, bu görevi layıkıyla yerine getirmek için, bir araştırma ekibi bu ünitelerin hala eksik olan değerlendirme kriterlerini oluşturmak için görevlendirildi. Bu durum, organize suçların bastırılması etkinliğinin hangi noktada değerlendirildiğini gözler önüne sermektedir.
Buna şaşırmamak gerekiyor. Bir suç örgütünün yürürlükten kalkmış birkaç tanımı haricinde, organize suçu hedef alan birçok kanun doksanlı yıllardan sonra gelmiştir. Oysa, suç istatistikleri polisiye bastırmanın gelişiminde temel etken olmasına rağmen, sınıflandırılışları ortak hukukun geleneksel suç tanımlamalarına uymamaktadır. O halde organize suçun bastırılmasının spesifik sonuçlarının gelişimine hazırlıksız yakalanılmıştır. Örneğin, uyuşturucu trafiği ile ilgili istatistikler, bu suçun bastırılmasının hangi ölçülerde organize suça yansıdığını tespit etmek için yeterince tasnif edilmemiştir. Suç istatistiklerindeki eksiklikten dolayı, değerlendirmeler istihbarat polisinin bazen tatmin edici analizleri ve şov niteliğindeki mafya ile ilgili büyük davalarda olduğu gibi, bastırıcı faaliyetin olumsuz sonuçlarına dışarıdan gösterilen tepkiler yeniden ele alınarak yapılmalıdır.
Suç örgütlerine karsı mücadele için gerçeklesen uluslararası işbirliğinde de, organize suçla ilgili ampirik ve spekülatif araştırma arasında var olduğunu belirttiğimiz aynı dengesizlikler görülmektedir. Bir taraftan, uluslararası anlaşmaların bütünü genellikle çok fazladır, tek derlenmiş doküman 815 sayfalık koca bir ciltten oluşan 1975 ve 1998 yılları arasındaki BM dokümanlarıdır. Diğer taraftan, alanda bu uluslararası hukuki vasıtaların uygulanması aşamasında, şu anda baş edilemeyecek zorluklarla karşılaşılmaktadır.
Önleyici programların gelişimi de uzmanlaşmanın eksikliği ile ilgili engellere takılıp kalmaktadır. Tüketiciler için başlatılan uyuşturucu karşıtı kampanyalar güvenlik ve organize suçla en son şekline toslamaktadır. Bilgi seviyesi uyuşturucu trafiğine büyük ölçüde bulaşıldığını göstermektedir. Fakat, bu yansımaların net olarak ölçümü zordur. Aksi taktirde, bu ölçümleri gerçekleştirmek imkansız hale gelir. Hukuki çalışmaların görünüşte radikal gibi görünen stratejisi, organize suçlarda azaltıcı etkiler doğurmamaktadır: bu fuhuş, kumar ve uyuşturucu alanında da geçerlidir. Uzmanlaşmış polisiye birimlerin yükünü hafifletmek için yapılan kanuni düzenlemeler ise az sayıdadır. İster meşrulaştırılmış olsun ister olmasın, bunlara bağlı leke ve olumsuz izler sürekli olarak bu kanundışı ortamların gelişimine katkıda bulunacaktır.
Organize suçun önlenmesinde spesifik bir anlamı olan tek alan kara paranın aklanması alanıdır. Önleme burada hala fasit bir dairede ele alınmaktadır: özel sektördeki profesyoneller, özellikle bankacılık sektöründe, organize suçun azaltılmasında kullanılmak şartıyla polise yasa dışı işlemler hakkında ipuçları vermeye hazır görünüyorlar. Bunu net bir şekilde ölçmek zor. Bankacılık kurumları sonuçları ölçülemeyen bir faaliyete yatırım yapmada hep çekimser davranırlar. Bu çekimserlik kara para aklama faaliyetinin büyümesine neden olmaktadır.
Gelecekteki eğilimler
Kamunun organize suç örgütleri hakkındaki bilgi talepleriyle, kamuyu tatmin etme kapasitesi arasında hala çok büyük bir dengesizlik mevcuttur. Özgün bir araştırmanın ilk sorunu, karmaşık organizasyonlarda suça açık alanlara girebilme sıkıntısı olacaktır. İş suçları ile organize suçlarla ilgili araştırmaları birleştirme gereği bu iki olguyla açıkça bağlantılı olan kara para aklamasında çok net bir şekilde görülmektedir. 11 Eylül 2001 saldırılarının organize suç ve terörizm arasındaki ilişkiyi derinleştirici yönde kuvvetli bir etki yaptığı açıktır. Birleşmeye yönelik bu etkinin olumsuz sonuçları, birleşme paradigmalarını artırmaya yönelik çağrıda bulunan teorik araştırma ile sınırlı zorunlulukların konusu olan ampirik araştırma arasındaki dengesizliği genişletme riskini taşımaktadır.
Organize suç etütleri son olarak temel bir sorunu daha ortaya koymaktadır. Araştırma konusu olarak, suç zaten daha önce bir realite olarak mevcuttur: bir davranışta ve kendi suçlu yapısında bulunmaktadır. Şayet bu davranışı gözlemlemenin imkanı varsa da, buradaki suçluluk yönü kendi içinde bir gözlem verisi değildir. Bu bağlamda, organize suç, suç kavramına soyut yeni bir ekleme getirdiği için, sorunları ikiye katlamaktadır: Bu artık geçici bir olay formuna sokulamaz, fakat bu olgu birçok değişken unsurla ilişkisi olan karmaşık bir işlemin içinde değerlendirilebilir. Bu işlemin oluşturulmasına olanak verecek somut kuralları geliştirmek gerekmektedir, özellikle emri veren ve uygulayan arasında bir ilişki mevcut olduğunda.


BABALARIN BABASI YAKALANDI


Bernardo Provenzano (Corleone`nin Hayaleti – Traktör)


2001 yılında "Görünmeyen Mafya" adlı kitabını yayınlayan Palermo Savcısı Piero Grasso, İtalyan mafyasının son zamanlarda, hiç bir zaman olmadığı kadar kuvvetli olduğunun altını çiziyordu. 1963'ten beri aranan ancak izine bir türlü rastlanılamayan Provenzano, Palermo Savcısı Piero Grasso'nun kitabına konu olarak İtalya’nın gündemine oturuyordu. Grasso kitabında, Sicilya adasındaki herkesin mafya babasına büyük saygı gösterdiğini ve gönülden yardım ettiğini vurguluyordu. İtalya’nın her köşesinde bir tas çorba ve sıcak yatak bulacağı iddia edilen Provenzano en önemli yakalanma tehlikesini 1998 yılında atlatmıştı. Jandarmanın kaldığı yeri öğrendiğini anlayan mafya lideri, baskından yarım saat önce evden kaçarak esrarını korumayı başarmıştı. Provenzano'nun kim olduğu neye benzediği kimse tarafından kesin olarak bilinmiyordu. 73 yaşındaki baba hakkındaki tek ipucu 1963 yılında çekilmiş bir resmi ve Palermo'da yaşadığı. Ancak, 40 yıllık süre içinde Provenzano'nun estetik yaptırmış olabileceğini ve kılıktan kılığa girme ihtimalinin yüksekliğini göz önünde bulunduran polisin, 40 yıldır eli kolu bağlıydı. 15 yıl eşi ve çocuklarını bile görmeyen Provenzano ailesiyle haberleşmede telefon yerine mektup kullanıyordu. Sert emirler yerine "lütfen" ve "rica ederim" kelimelerini kullanan Provenzano, çok gerekli olmadıkça şiddete ve adam öldürmeye de başvurmuyordu.


06/03/2004 tarihli ajanslara bir haber düştü. "Godfather Berlusconi".. İtalya ile beraber dünya bunu konuşuyordu. Daha önce Berlusconi'nin İtalya'yı yönetmek için "yeterli" olmadığı yönünde bir manşet yayımlayan İngiliz The Economist dergisi, bu kez de mafya tartışmalarını gündeme getirdi. Dergi, ülkenin 40 yıldır bulunamayan en büyük mafya patronu Bernardo Provenzano imzasıyla geniş bir yazı hazırladı. "Bir mafya liderinin yıllık raporu" başlıklı yazıda mafyanın son yıllarda faaliyetlerini rahatça yürüttüğü belirtilerek Berlusconi'ye adeta "teşekkür edildi": Berlusconi hükümeti maalesef bütün umutlarımızı gerçekleştirmedi. Ancak iyi şeyler de yaptı. Mali danışmanımız, kara para aklamanın daha kolay olduğunu belirtiyor. Bilançoda sahtekarlık yapmanın suç olmaktan çıkmasından sonra hayali şirketler kurmak kolaylaştı. Berlusconi'nin düşmanca tavırları savcıların otoritesini sarstı... Economist dergisi, analiz yazısında İtalyan mafyasının "işlerinin çok iyi gitmesine" hükümetin aldığı bazı yasal önlemlerin yol açtığını yazıyordu. İronik bir dille mafya babasının ağzından yazılan sözde yazıda basının mafyanın üzerine artık gitmemesine de değinilmişti. Yeni muhalefet üyesi Luciano Violante de Berlusconi hükümetinin çıkardığı yasalardan sonra en büyük mafya suçlularının bile yargılanmaktan korkmadığını söylüyordu.


25 Ocak 2005 tarihinde İtalya'nın güneyindeki Sicilya Adası'nda mafyaya karşı düzenlenen operasyonda 46 kişinin gözaltına alındı. Operasyon, polis ve jandarmaya bağlı bini aşkın kişiden oluşan ekip tarafından düzenlendi. Gözaltına alınan kişiler, çeşitli suçlara karışmanın yanı sıra Corleone'li ünlü mafya babası Bernardo Provenzano'ya yardım ve yataklık etmek, Cosa Nostra olarak bilinen mafya teşkilatına bağlı olmak, ayrıca ''cinayet, şantaj, adam kaçırma, uyuşturucu ve silah ticareti yapma'' gibi muhtelif suçları işlemekle itham ediliyordu. Yazılı açıklamada, ''Sanıklar, kaçak durumdaki Bernardo Provenzano'ya lojistik destek vererek, kendisinin mafya teşkilatıyla sürekli iletişim içerisinde kalmasını da sağlamış bulunmaktadırlar'' deniliyordu. Operasyon çerçevesinde, Palermo ve çevresinde yaklaşık 100 evde arama yapılıyordu.Palermo Mafyayla Mücadele Savcılığı'nın emri üzerine düzenlenen operasyonun amacı ise ''çeşitli kriminal faaliyetlere son vermek, mafya teşkilatının tehlikeli katillerinin kaçışını önlemek'' ifadeleriyle özetleniyordu.
Bazı kaynaklar, operasyonun Palermo Cumhuriyet Savcısı Pietro Grasso'nun mafya tarafından öldürülebileceğine ilişkin alınan duyumlar üzerine düzenlendiğini ileri sürdü.
Gözaltına alınan sanıkların yardım ve yataklık etmekle suçlandıkları Provenzano adlı ünlü mafya babası, 41 yıldır kaçak olmakla birlikte, İtalyan güvenlik birimleri tarafından bir türlü ele geçirilemiyordu.


Aynı Operasyonda Karabiniyeri ismiyle tanınan İtalyan jandarması mafyanın 42 yıllık kaçak lideri Bernardo Provenzano`nun muhasebe defteri ele geçiriliyor ve mafya liderinin aylık maaşının 25 bin Euro olduğu ortaya çıkıyordu. Karabiniyerilerin mafya ile mücadele eden birimi `Ros`un Palermo`da yaptığı son operasyonda Provenzano`nun klanına bağlı 50 kişi tutuklanıyordu. Ele geçen muhasebe defterinden tam 42 yıldır kimsenin yüzünü görmediği mafya lideri Provenzano`nun yılda 1 milyon Euro gelir sağladığı ve bunun sadece dörtte birini yani 300 bin Euro`yı kendisine ayırdığı ortaya çıkıyordu. Ayda kendisine 25 bin Euro maaş bağlayan Provenzano, geri kalan miktarı da adamlarına belirli kurallar çerçevesinde maaş olarak dağıtıyordu. Listede ikinci sırayı ise 5 bin Euro ile müebbet hapse çarptırılan Leonardo Greco aldığı ortaya çıkarılıyordu..


09/03/2005 tarihli haberlerde; İtalyan polisinin yeni çizdirdiği robot resimler sayesinde, 42 yıldır peşinde olduğu mafya babası Bernardo Provenzano'yu yakalamayı umduğu; bu robot resmin, kaçağın 1963'te çektirdiği bir fotoğrafın tanıkların ifadesine göre yaşlandırılmış hali olduğu bildiriliyordu. Hayatının yarısını polisten kaçarak geçiren Bernardo Provenzano'nun, Sicilya halkının sessiz kalması yüzünden saklanmayı başardığı anlatılıyordu. Ellerinde yakın tarihe ait hiçbir görüntüsü bulunmayan yetkililer, mafya babasının gençliğine ait 2 sabıka resmi de dahil 5 fotoğrafını bilgisayar teknolojisinin yardımıyla güncelleştirdiler. Uzun zamandır hasta olduğu sanılan Provenzano’nun prostat ameliyatı için Fransa’nın Marsilya kentindeki bir kliniğe gittiği iddiası üzerine polis operasyon başlatmış, güncelleştirilmiş resim, klinik personeli tarafından teşhis edilmişti. Palermo savcısı, Fransız doktorların resimdeki adamla, Provenzano sanılan hastanın daha ince ve yaşlı gözüktüğünü söylediklerini açıklıyordu. Provenzano’nun klinikte, 73 yaşındaki Sicilyalı bir fırıncının adını kullandığı bildirilmişti.


31.03.2006 tarihinde Avukat Salvatore Traina, La Repubblica gazetesine yaptığı açıklamada, mafya "patronlar patronu" olan müvekkilinin yıllardır polis tarafından boş yere arandığını ifade ediyor, iddiasının sağlam delillere dayandığını anlatıyor, fakat ayrıntıya girmeyeceğini kaydediyordu. Savcılık ise iddialara inanmanın güç olduğunu açıklıyordu.


11/04/2006 ..VE KAÇINILMAZ SON: BERNARDO PROVENZANO YAKALANDI.
43 yıldır aranan ünlü İtalyan mafya lideri Bernardo Provenzano Mario Puzo'nun ünlü 'Baba' romanındaki 'Don Corleone' karakterinin doğduğu kasabada ele geçirildi. Bernardo Provenzano 40 yıldan uzun süredir aranıyordu. 73 yaşındaki Provenzano İtalya'da en çok aranan kişiydi ve İnterpol’ün en ilk 10 Arananı listesinde bulunuyordu. Yeraltı dünyasının güçlü olduğu Corleone'de doğan Bernardo Provenzano'nun, eski mafya lideri Salvatore "Toto" Riina'nın 1993'te Palermo'da gözaltına alınması sonrası mafyanın başına geçtiği sanılıyor. İtalyan polisi daha önce defalarca Bernardo Provenzano'u yakalamak üzere olduğunu bildirmiş, ancak Provenzano son anda polisten kaçmayı başarmıştı. Provenzano, güvendiği kişilerin taşıdığı yazılı notlar hariç asla dostlarıyla temas kurmayıp, uzun süre kaçmayı başarmıştı. Provenzano'nun yakalandığı sırada üzerinde bir süveter ve kot pantolon olduğu, kendisini gözaltına alan yetkililerle konuşmayıysa reddettiği bildiriliyor. `Corleone`nin Hayaleti` olarak da bilinen Provenzano`nun yıllardır Sicilya`da her gece farklı bir evde konaklayarak gizlendiği açıklandı. Bernardo Provenzano'nun lakabı ‘Traktör’.



ÇIKAR AMAÇLI SUÇ ÖRGÜTLERİNİN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ

Siyasi otorite boşluğu (Nerede otorite boşluğu var ise, orada suç işlenir)
Demokrasi sadece seçimden ibaret değildir. Hele hele halkın yalnızca 4 veya 5 yılda bir sandık başına giderek oy vermesi demek hiç değildir. Anayasaya göre egemenliğin, yani yasama, yürütme ve yargı güçlerinin sahibi, kayıtsız ve şartsız millettir. İşte demokrasi, milletin kayıtsız ve şartsız sahibi bulunduğu bu kudretini idrak edebilmesi; başka bir değişle, yasama, yürütme ve yargı gücünün kullanılması işlemlerine katılabilmesi veya en azından böyle bir imkana sahip bulunması anlamına gelen açık bir hayat tarzıdır. Ancak böyle bir yaşama biçiminde temel hak ve hürriyetler teminat altındadır.
Ülkemizde bu anlamda bir demokrasinin mevcut olduğunu söylemek ne yazık ki, mümkün değildir. Bu durum organize suç şebekelerinin oluşumu için önemli bir zemin teşkil etmektedir.
Yapılan yasaların yeterince uygulanmaması ve gerekli yasaların çıkarılmaması. Suç örgütleri her zaman, Devletin boş bıraktığı hiçbir boşluğu göz ardı etmez, fırsatları kaçırmaz. Yürütmenin kanuni boşluğu görmesi gerekir. Fiiliyatta kanuni düzenlemelerin varlığı yeterli değildir. Mutlaka uygulama imkanı olmalıdır.
Yasama alanında bir boşluk, mafyanın iştahını kabartan bir olaydır. Yasama alanında boşluk üç şekilde olabilir:
(1) Belli alanlarda kanun yapılmaz, eksik ya da geç yapılması; yasal düzenlemesi bulunmayan boş alanlar kalır.
(2) Yapılan kanunlar uygulanmaz ise: Kanunların uygulanmaması sorununa gelince, bu artık doğal bir olay haline gelmeye başlamıştır. Mahkemeler bile artık kanunlardan önce Yargıtay kararlarına bakmaktadır.
Halen yürürlükte olan bazı kanunlar ise yetersizdir.
(3) Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal dengenin oluşturulamaması çetelere Faaliyet alanı yaratır.
Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri, devletin veya yasal çerçeve içinde özel sektöre bırakılmış bulunan ekonomik otoriteyi belli bir yer ve zamanda sınırlandırmak veya bütünüyle kaldırmayı ve bunun yerine kendi otoritesini kurmayı amaçlamaktadır.
Çıkar amaçlı Suç Örgütleri, devletin bıraktığı hiç bir boşluğu gözden kaçırmaz. Yürütmenin otoritesinin kurulamaması en az yasal boşluk kadar tehlikelidir. Yürütmeden maksat Cumhurbaşkanlığı, hükümet ve İdarenin Merkezi yani Ankara ve Taşra teşkilatıdır.
Demokratik otoritesini topluma ve kendi idaresine kabul ettiremeyen bir başbakanın, bakanın veya valinin veya belediye başkanının bulunduğu yerde idaredeki hiyerarşik yapının özelliği gereği, ilgili idarede zaaflar ortaya çıkar. Bundan en çok yararlananlar mafya mensupları olur. Zaaf içinde olan idare ve yargının görev alanında adeta at koştururlar. Bu nedenle zayıf hükümetler ve yargı mafyanın en çok tercih ettiği ortamlardır.
Ülkemizin idari yapısında, özellikle hantallıktan kaynaklanan ciddi zaaflar gözlemlenmektedir. Merkezi idarenin küçültülerek yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi, mafya ile mücadele bakımından da yararlı olacaktır.
Örneğin, Almanya’da Bölücü Terör Örgütü muazzam paralar kazanan Türk döner-kebap, fast-food büfe zincirlerini batırmak ve kendi egemenliklerini kurmak için, uyuşturucu ve sair yollardan kazandıkları kara para ile döner büfeleri kurup, maliyetine hatta zararına satış yaparak Türk döner büfelerini yok etmektedir.
Sürekli yüksek enflasyon, kargaşa, para piyasalarındaki suni iniş-çıkışlar, kayıt dışı ekonomik yapılanmanın baştan aşağı disiplinli ve düzenli olması, keyfi ve başıboş bırakılmaması gerekir.
Antidemokratik totaliter, yani kapalı toplumlarda Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri kök salar.(Rusya, Ukrayna, Hırvatistan’da olduğu gibi)
Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket yargı otoritesindeki boşluktur.’’Adalet Mülkün Temelidir’’ denilmesinin sebebi budur. İyi teşkilatlandırılmış ve iyi çalışan, alt yapısı iyi bağımsız bir yargının bulunduğu bir yerde, mafyanın barınabilmesi imkansızdır.




İTALYAN KÖKENLİ ANONİM SUÇ ŞİRKETİ




“Örgütlü suç” dendiği zaman, herkesin aklına “Mafya” gelir.Mafya sözcüğüyse çoğu insana Amerikan Mafyasını çağrıştırır.Başında bir babanın bulunduğu , pembe dizilerdeki aileleri andıran bir Büyük iş ailesi!
ABD dünyanın en büyük finans imparatorluğu olduğu için,pek çok insan Amerikan Mafyasının da en varlıklı ve en büyük suç örgütü olduğunu düşünür.Bu doğru değildir. Amerikan Mafyası kendi kökünü de oluşturan Sicilya Mafyasından daha küçük bir yapılanmadır.
Şimdi Mafyanın Sicilya’daki köklerine ve onun uluslar arası yayılımına bir göz atalım.
Ticari nitelikli,örgütlü suçun,günümüzde Britanya nın bile önünde,dünyanın yedinci büyük ekonomik gücü olmuş İtalya da serpilip gelişmesinin nedeni nedir,
Her şeyden önce bir noktayı doğru koymak gereklidir.Her suç örgütü Mafya değildir! Bu saptama,başka suç örgütlerinin de bulunduğu İtalya için bile geçerlidir.
Ve dünyada Mafya dışında pek çok suç örgütü vardır.
Gerçek Mafyanın kökleri,en büyük kazançları elde ettiği ve örgütlenme tabanını oluşturan Sicilya dadır.
MAFYA SÖZCÜĞÜ NE ANLAMA GELİYOR
“Mafya” sözcüğünün anlamını da,kökenini de kimse bilmiyor.
Mafya ya karşı yürütülen en büyük duruşmalarda itham edilen kişiler,yalnızca örgütle üye olduklarını değil,aynı zamanda Mafyanın varlığını da reddetmişlerdir.(çok açık nedenlerle).
Mafya sözcüğünün kökeni konusunda pek çok varsayım öne sürmüştür,ama bunların pek azı inandırıcıdır.
İlk Mafya üyelerinin (Mafyoso ların)1282 ayaklamasında Fransızlara karşı savaşan ve “Sicilya nın Akşam Yıldızları” olarak bilinen ortaçağ şövalyeleri olduğu söylenmiştir.
Buna göre,Mafyada İtalyanca daki yazışmayla MAFİA sözcüğü, isyancıların savaş naralarının bir kısaltmasıdır.
Morte AiF rancesi I talia A nela
(Fransızlara ölüm,diye haykırır İtalya!)
Kökenlerini Sicilya tarihinin şanlı bir olayıyla bağlantılandırmak, Sicilya nın bağımsızlık meselesini kendi kendi çıkarları için çarpıtan Mafya ya çok uygundur.
Mafya adı, devrimci bir milliyetçi olan Giuseppe Mazzini (1805-72) yle de açıklanmaya çalışılmıştır.
M azzini A utorizza F urti I ncendi A vvelenamenti
(Mazini hırsızlık, kundakçılık ve zehirlemeyi onaylıyor!)
Buna benzer efsaneler, Mafya’nın mason locaları ve gizli devrimci cemiyetlerle ittifak halinde bulunan bir örgüt olduğu yolundaki düşünceleri güçlenmiştir.
Mafya suçlaması, ilk kez 1965 yılında yasadışı tahsilat yapanlara (Manutengoli) karşı. Palermo Mahkemelirinde açılan davalarda öne sürülmüştü.
Bu terim 1875 yılından itibaren başka dillere de girmeye başladı.
SİCİLYA AKDENİZİN ORTASINDA FARKLI OLANLARIN KOLONİSİ
Mafyayı anlayabilmek için önce onun serpildiği toprakları yanı Sicilya’nın tarihine bir göz atmamız gerekir.Sicilya tarih boyunca ardı arkası kesilmeyen pek çok saldırı ve işgallere maruz kalmıştır.
Önce M.Ö. sekizinci yüzyılın ortalarında Yunan kolonicileri ve liste şöyle sürüp gider.
Kartacalılar,Romalılar;Bizanslılar,Araplar,Normanlar,Cermen boyları, Aragon hanedanı, Katalanlar,İspanyollar… ve nihayet İtalyan ana karasından gelenler bu kolonilerin saldırgan ve işgalcilerin her biri adanın zengin kültürel geçmişine katkıda bulundu.
Ve bu yabancı güçler Sicilyaların sırtına ağır vergiler yüklerken adanın, Buğday;İpek,Pamuk,Şeker kamışı ve Sülfür gibi doğal kaynaklarını sömürürler.
Ardı ardına gelen sömürgeci idarelerin Sicilyaların yabancılara karşı genel bir güvensizlik duymalarına önemli bir etkisi olmuştur.Ama bu isyanlar rastlantısal nitelikte idi.(1647 deki Palermo kıtlık ayaklaması örneğinde olduğu gibi) yerel sorumlulara yönelikti. Yaygın kanının aksine bu tür başkaldırıların ardında, örgütlenmiş bir ayrılıkçı yada milliyetçi ideoloji bulunmuyordu.
İTALYA BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI
İtalya,1960 yılına kadar dağınık durumdaki küçük devletlerden oluşan bir ülkeydi.Kuzeyde,II. Viktor Emmanuel (1820-78) in yönetimindeki Piedmont Krallığı birleşme sürecinin itici gücü oldu.Sicilya, 1848 de , adayı Napoli den yöneten Bourbon kıralına karşı başarısız bir ayaklanma girişiminde bulundu.
Bağımsız devrimci Giuseppe Garibaldi (1807-82) 11 Mayıs 1860 da, ünlü çetesi Mille (Binler) İLYE BİRLİKTE Marsala da adaya çıktı.Kendi kuvvetlerinden kat kat üstün durumdaki Bourbon ordusuna karşı parlak bir gerilla savaşı yürüttü.Bu orduyu kısa sürede yenmeyi başardı ve yönetime Kral Viktor Emanuel adına el koyarak bir dikta rejimi kurdu. Sahip olduğu karizma sayesinde,ona bir aziz gibi toplamaya başlayan, şaşkın durumdaki Sicilyaların desteğini kazandı.
Garibaldi, 1860 Ekiminde İtalyan Birliğine katılma konusunda halk oyuna başvurdu. Sicilya halkının % 99.5 gibi mutlak bir çoğunluğu özerklik seçeneğine karşı Piedmont Kralının idaresindeki bir İtalyan Birliğine katılmaktan yana oy kulandı.Ancak Sicilyalılar, kendilerine bir sömürge gibi davranan bu yeni hükümdarlarından kısa bir sürede nefret etmeye başladılar. Dahası, Kuzey İtalya endüstrinin gelişmesi sayesinde giderek zenginleşmeye başlarken, Sicilya ve Güney İtalya toplumsal ve ekonomik bir durgunluk içine girdi,ki bu durumda Mafyanın güçlenmesine yardımcı oldu.
Şimdi İtalyan birliğinin kurulduğu 1860 yılında Batı Sicilyada Corleone kenti yakınlarındaki küçük bir kasabada Mafyanın dünyasına bir göz atalım.
Topraksız bir köylünün oğlu olan Franco otlak ihlalleri,hayvan hırsızlığı ve şantaj gibi suçlara karışmış bir haydut çetesine katılır.
BENVENUTO AİLESİ
Benvenuto’lar bir kahya ailesidir. Franco’nun ailesini bir rakip gibi görürler. Benvenuto’ların çiftlik muhafızlarından biri Franco’nun babasını bir patikada görür ve ölümle tehdit eder. Zeytin ağaçlarının tüm dallarını kesmişlerdi. Bu bir işaretti. Başka işaretler de bırakabilirlerdi tabi, eşeklerin ya da katırların bacaklarını kırmak, ya da bir koyunun gırtlağını kesmek gibi.
Eski bir Sicilya atasözü şöyle der; “tehdit eden kişi öldürür de!.” Mafya ancak son çare olarak cinayete başvurur. Mafya cinayetlerinin çoğu, kurbanın kaderini önceden bildiği, “bildirilmiş ölüm” öyküleridir.
Benvenuto’lar Franc’yu bulamayınca babasını ve üç erkek kardeşini öldürdüler.
Franco dağa çıktı ve bir haydut çetesine katıldı. Benvenuto’lar bu cinayetler yüzünden asla yargılanmadılar. Sonunda hapse giren de Franco oldu.
Yöre halkının gözünde, Franco’nun bir gün dönmesi ve cinayetlerin sorumlusu, yaşlı Salvatore Benvenuto’dan intikam alması doğaldı.
Franco 1871 yılında geri döndü. Bir takım sığırları Salvatore Benvenuto’nun tarlasına saldı. O sıralarda 72 yaşındaki Salvatore, bir arkadaşıyla birlikte tarlasındaki zararı tespit etmeye gitti.
Franco Salvatore’yi bekliyordu. Küçük bir patika üzerindeki bir dönemeçte, Salvatore’nin bindiği katıra atladı.
Katırın sırtında yol alırken Franco yaşlı Salvatore’yi yavaş yavaş doğradı. Franco kaçmayı başarmasına rağmen, birkaç yıl sonra yakalanarak ömür boyu hapse mahkum edildi.
Franco bir sığır hırsızı, otlak haklarını ihlal eden ve zaman zaman zenginleri soyan bir haydut olabilir, ama bir mafya üyesi değildi.
Onun kanun dışı eylemleri, bölgedeki yeni ağaların hakimiyetini tehdit ediyordu.
1812’de feodal düzenin lağvedilmesi ve 1860’da kilise topraklarının dağıtılması, küçük toprak sahiplerinin, topraksız köylülerin ve tarım işçilerinin yararlanması için gerçekleştirilen reformlardı.
Bir toprak reformu olarak amaçlanan adım, sonuçta yalnızca kırsal bir girişimci sınıfın işine yaradı. Köylülerin feodal dönemde en azından hayvanlarını otlatmak, ağaç kesmek ya da avlanmak için yararlanabildikleri kamu toprakları, arazilerini genişletmek konusunda doymak bilmez bir hırsa sahip kahyaların eline geçti.
Yöre halkının kamu topraklarından yararlanamadığı koşullarda, Franco gibi küçük çiftçilerin farklı gelir kaynaklarına yönelmeleri anlaşılabilir bir gelişmedir.
Bu haydutlar yeni zenginlere karşı ani saldırılar düzenliyor ve ele geçirdikleri ganimetin bir bölümünü fakirler arasında dağıtıyorlardı. Ama bölgeden geçen yolcular ve tüccarlar da zaman zaman bu saldırılardan nasiplerini alıyorlardı.
Sonunda Benvenuto ailesinin başı da Castelli çetesiyle belaya girdi. Castelli’ler, yükselmekte olan Turoni ve Rubino adlı Mafya aileleri tarafından kullanılan, gaddarlıklarıyla nam salmış haydutlardı.
PARTİTO
Mafya ağının yapısına ilişkin modelimiz henüz eksik: Mafya’nın çalışabilmesi için yukarıdan, yani siyasi hamiler tarafından da korunması gerekir. Buna karşılık Mafya da onları destekler. Mafya, zirveyle taban arasındaki katlarda aracılık ederek bir güç simsarı işlevini üstlenir.
Mafya ile daha yukarıdaki politik güçler arasındaki bu ilişki biçimine partito adı verilir. Bu ilişkiye ek olarak, gerek Mafya üyeleri gerekse müşterileri tarafından uyulan sessizlik yasası, Mafya’nın işlediği suçlar yüzünden cezalandırılmasını önler.
Daha açık bir ifadeyle Mafya Siyasi Hamilerine oy ve rant yoluyla güç sağlarken, onlar da bunun karşılığında Mafya’yı polisler ve yargı karşısında koruma altında tutar.
ŞEREFLİ ADAMLAR
Köken itibariyle Mafya, Batı Sicilya’nın tarıma dayalı küçük kasabalarında etkinlik gösteren ve beyefendi ya da şerefli adamlar nitelemesiyle saygı gören yerel eşrafın üyelerinden oluşuyordu.
Mussomeli eşrfından Genco Russo da kendini bu şerefli adamlardan biri olarak görüyordu.Söylemlerine bir bakalım:
“Benim yaradılışım böyle, art niyetlerle hareket etmem ben. Senin kim olduğun hiç önemli değil, benden yardım istersen yardımcı olurum. Bu benim tabiatım, insanlığım. Biz böyle yaratılmışız. Dostluk elimi herkese uzatırım. Buna benim karakterim, mizacım da diyebilirsin. İnsanlar kendilerini benimle özdeşleştirirler. Yoksa her başı sıkışan neden bana koşsun? Adamın biri bana gelir. X şahısla aramda görülecek bir hesap var, bana yardımcı olur musun diye sorar. X ile konuşup onu ikna ederim, burada ya da onun yerinde. Bu bütünüyle diplomasi meselesidir. Barış sağlarız. Ben kimseye borumu çaldırmaya çalışmıyorum. Şunu açıkça koyalım ortaya. Beni görmek için bunca yoldan geldin. O halde sana konukseverlik göstermek benim görevim. Ben hiçbir zaman bencil ve hırslı olmadım. Daima herkese kucak açtım. Politikayla ilgim mi? Yalnızca hayırlı bir iş yapmış olmak için. Bundan benim hiçbir çıkarım yok. Başkalarının işine burnumu sokmam ben. Rahiplere saygılıyım. Dine saygılıyım. Ne olursan ol sana saygı duyarım. Gelip benden bir yardım istemen yeterli. İstediğini olmuş bil. Hayır diyemem ben. Senin kim olduğun, işinin güçlüğü hiç önemli değil. Ben yardım isteğini reddedemem. Başka insanlara yardım etmek benim görevim. Minnet ve dostluk zorla kazanılmaz. Senin de bir karşılık beklediğin zamanlar olur. İnsanlar seçimlerde kime oy vermeleri gerektiğini sorarlar, çünkü bana danışmak ve minnettarlıklarını göstermek zorunluluğu hissederler. Karanlıkta önlerini göremedikleri için, kendilerine hayrı dokunmuş birini izlemek isterler. Söz gelimi yarın ekinlerimi, hayvanlarımı, her şeyimi bırakıp Agregento’ya gideceğim ve sınavlarını geçebilmesi için bir kişi hakkında bir iki iyi söz söyleyeceğim.”
Genco Russo’nun bu bakışı, 1960’larda Batı Sicilya’nın kırsal bölgelerinde yaşayan nüfusun çoğunluğu tarafından paylaşılıyordu. Ve bu Genco ile ilgili; “onun yöredeki anlaşmazlıklarda arabuluculuk yaptığı, insanların hayatlarına kolaylıklar sağladığı, onlara yardımcı olduğu ve Palermo’daki önemli politikacılarla arasının iyi olduğu” şeklinde halk şarkıları bile yazılmış ve söylenegelmiştir.
SOSYAL ADALETİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Russo ve ondan yardım isteyen insanlar arasındaki ilişki bir konuya açıklık kazandırıyor. Mafya, bir örgütlenme olmaktan ziyade bir fikirdir. “Gizli bir Cemiyet” ya da geniş çaplı bir suç çetesinden ziyade bir yaşam biçimidir. Bir düşünce tarzıdır.
Mafya’nın iş görebilmesi için gereken koşullar;
1-Yaygın (hayali) akrabalık ilişkileriyle birleştirilmiş gerçek akrabalık bağları yani bir yanda meşru akrabalık, diğer yanda Mafya vesayeti eyleminin yerel özerkliğini merkezi devletin ve onun yöredeki temsilcilerinin (polisin) müdahalesinden korur.
2-Siyasi hamilerin korumasında, kilyentalizm temeli üzerine oturtulmuş “yardımlaşma programları” yürüten Mafya ailelerinin gevşek yapılanması (cosche) Mafya topluluklarının gösterdiği başarılı toplumsal etkinliğin bir özelliğidir.
3-Şiddet, yalnızca çekirdek ailelere özgü bir meşru savunma yöntemi değildi. Kırsal bölgelerdeki haydutlar ve çeteciler de (ki bunlara zaman zaman “sosyal haydutlar” da denilmiştir), şiddet yoluyla “servetin yeniden dağılımını” sağlayarak, adaletsiz bir toplumda sosyal adalet için duyulan gizli özlemi yönlendirmeye çalışmışlardı. Haydutlar kırsal bölgelerde, daima belirli bir şiddetin uygulayıcılarıydılar. Ancak şimdilerde Kalabria ‘Ndrangheta’sının tam anlamıyla bir endüstriye dönüştürdüğü şantajcılık ya da adam kaçırma gibi Mafya’ya mal olmuş yöntemleri ilk uygulayanlar bile olsalar, bu tür haydut çetelerini Mafya’yla karıştırmamak gerekir.
MAFYA VE FAŞİZM
1922 yılında Benito Mussolini iktidara geldi ve bunu izleyen 21 yıl boyunca ülkede baskıcı bir dikta rejimi hüküm sürdü. İtalya’nın bu yeni faşist efendileri, Mafya’nın Sicilya’daki boğucu tekeline ve İtalyan toplumunu kıskıvrak sarmaya başlayan kollarına hoşgörü gösteremezlerdi.
Palermo’nun faşist valisi Cesare Mori 1926 ve 1927 yıllarında, Mafya’ya karşı topyekun bir savaş başlattı. Mori bu savaşta, binlerce suçsuz insanı hiçbir mahkeme kararı olmadan tutuklatıp, işkenceden geçirmek de dahil, bilinen tüm engizisyon yöntemlerini kullandı.
Bu sırada bir çok Mafya üyesi de hapse atıldı, uzak adalara veya kuzey İtalya’ya sürgün edildi. Tarihin bir ironisi sonucu, Kuzey İtalya’ya sürgüne giden bu Mafya üyeleri, 2. Dünya Savaşı sonrası bulundukları yerlerde Mafya’nın çıkarlarını geliştirmek için son derece uygun konumlara geldiler.
Mori, acımasızlığını vardırdığı boyutlarla kamuoyunu çok etkilemesine karşın, genel inancın tersine, Mafya’nın “kökünü kazımayı” hiçbir zaman başaramadı. Mafya’nın klasik “aracılık” işlevleri (yerel seçimleri etkilemek gibi), geçici bir süre ortadan kalktı.
Pek çok Mafya üyesinin siyasi hamileriyle ilişkileri, kendilerini tutuklanmaktan kurtaracak kadar güçlüydü hala.
Bazıları Tunus’a kaçtılar ya da ABD’ye sığınarak Amerikan Mafyası Cosa Nostra’yı güçlendirdiler.
Ve nihayet bir kısmı da bir tür iç göç gerçekleştirerek, faşizmin yerel önderleri kılığına büründüler; ta ki, faşist rejimin 1943 yılında çökmesinin ardından yine gerçek renkleriyle ortaya çıkıncaya dek.



KÜLHANBEYLİĞİ



Padişah 3. Selim’in 1792 yılında imzalanan Yaş Antlaşması’ndan sonra Devlette başlattığı ıslahat uygulamalarının genel adı Nizam-ı Cedid’tir. Yeni Düzen anlamına gelen bu uygulamalar çerçevesinde 1807 yılına kadar yapılan yenilikler devre damgasını vurmuştur. Bu devirde oluşturulan modern Ordu da bu adı almıştır.
Nizam-ı Cedid ordusunun kurulmasından 34 yıl sonra 1826 yılında Sultan 2. Mahmut yeniliklere karşı çıkan Yeniçeri Ocağını kaldırmıştır. Ordudan ayrılanlar yirmişer, otuzar kişilik gruplar halinde mahallelerdeki esnaflara dadanıp, astığım astık kestiğim kestik diyerek gözdağı verip, zorbalıkla haraç almaya ve mahallenin namusuna göz dikmeye başladılar.
Başlangıçta Külhanbeyleri de halkın namusunu korur, esnafa sahip çıkardı. Ancak sonradan onlar da bozulmaya yüz tuttular. Külhan, hamamların altına yerleştirilen büyük kapalı ocak ve eski Türk Hamamlarının ısıtma tertibatının bulunduğu bölümdür.Külhan, sıcaklık kısmına bitişik olur, ve ayrıca dışarıdan girişi bulunurdu. Bu bölümde hamamda kullanılacak olan su, büyük bakır tekneler içinde odun ateşiyle kaynatılır, hamamın diğer bölümleri de külhandan gelen sıcak havanın döşemeler altında cehennemlik denilen özel galerilerde dolaştırılmasıyla ısıtılırdı.
Külhanbeyi sözcüğü, geceleri hamam külhanında yatan, yersiz yurtsuz kimse anlamında kullanılmıştır. Kendilerine has kıyafet ve konuşmaları olan başıboş ve haylaz takımından kimseleri ifade ediyordu.
Külhanbeyi inanışına göre bunların piri Layhar adında biridir.Söylentiye göre, hamam külhanında şarap tortularını (layhar) içen sarhoş biri olan bu adam bir gün meyhanede, Gazneli Mahmut’un yakınlarından Senai Beyin ve çamura batan katırının şerefine kadeh kaldırır. Tam o sırada hamamın önünde hayvanı çamura gömülen Senai Bey, Layhar’ın sözlerini duyarak meyhaneye girer. Diz çökerek Layhar’ın elini öper, hayır duasını alır. Bu dua sayesinde ve Senai Beyin tedbirleriyle Gazneli Mahmut başarıya ulaşır.
İstanbul’da Külhanbeylerinin ilk barındıkları yer, fetihten sonra yapılan ilk hamam olan Gedikpaşa Hamamıdır. Hamamı ısıtmak için ateş yakılan külhan kısmı birçok kimseyi barındırmaya elverişli idi. Yatacak yeri olmayanlar genellikle kış aylarında burada yatıp kalkarlardı. Bu yüzden bu kimselere Külhanbeyi denilirdi. Zamanla diğer hamamların külhanları da başıboş kişilere sığınak oldu.
Değişik kaynaklara göre, külhana girip külhanbeyi olabilmenin şartı; kimsesiz olmak ve sınavı geçebilmekti. Bu sınav için külhanlığın en eskisi (Destebaşı) külhanbeyi adayının eline bir torba verir, bunu un, pirinç, yağ, şekerle doldurmadan dönmemesini söylerdi. Sonra adayın elbiseleri çıkarılır, kendisine yırtık don, gömlek ve yemeni giydirilirdi. Torbasını dolduran külhanbeyi döner ve sınavı kazanmış olurdu. Toplanan gıda maddelerinden helva yapılırdı. Yemek vakti ortaya çıkarılan külhanın üç demirbaş lengerinin ikisine pilav, birine helva konulurdu. Külhanbeyler diz çökerek lengerlerin başına dizilir; adaylar ise isteyenlere su vermek için ayakta beklerdi. Onların yiyecekleri -baba- denilen külhancı tarafından tahta bir kaba konulurdu. Pilavla helva yendikten sonra külhancı ve öbür külhanbeyler, bir lokma ekmeği tuza batırarak üç parmakları arasında tutardı. Külhancı şu duayı okurdu:


Bu ocağın adı gerçek külhandır
Yersizlere yurtsuzlara mekandır
Nice erler yetişmiştir külhandan
Kim bilir kim bugün nerde pinhandır
Ana baba kucağına sığmayan
Yavrucaklar bu ocakta muhmandır
Pirimizse bizim koca Layhar’dır
Hak budur kim eşi gelmez sultandır
Hu çekelim hu, Layhar’ın ruhuna
Anun için bayü geda yeksandır


Dua bittikten sonra elde tutulan tuzlu ekmek lokmaları yenirdi. Külhanbeyliğe girişin ikinci basamağı kardeşlik merasimiydi. Kardeş olacak kişi ortaya, Apaş Tekkesi denilen yere (genellikle 11-15 yaş arası çocuklar) alınarak anadan üryan soyulur ve külhancı büyük bir gömlek (Layhar Kefeni) getirirdi. Destebaşı gömleği çocukların başına geçirirdi. Sınavı daha önce kazanmış olan çocuk sağ diğeri sol tarafta yer alır ve her biri gömleği kendi tarafındaki koluna giyerdi. Böylece gömleğin dışında iki baş ve iki kol görünürdü. Külhancı ocağa doğru iki dizi üzerine oturur ve “Ey Layhar’ın evlatları! Burası baba yurdudur.Burada senin benim yoktur. Burada herkes kardeştir. Layhar’ın evlatları birbirini tek vücut bulurlar. Bu kefene sağlığında girenler, ölünceye kadar birbirinden ayrı düşmezler. Bu ikilikte birdir. Bu senin sağ elindir.Sen de bunun sol elisin. Vücudunuz birdir, başınız ikidir. Biriniz sağınızı biriniz solunuzu görürsünüz. Ömrünüzün sonuna kadar birbirinizi görür gözetirsiniz. Hergün kazancınızı buraya getirirsiniz. Burada bu senin, bu benim yoktur. Az çoğu aratır. Çok hepinizi besler. Kazan birdir, hepinizi doyurur.” Der ve Layhar’ın ruhuna fatiha okurdu.
Merasimde de görüldüğü gibi başlangıçta kardeşlik söylemleriyle oluşan bu topluluk daha sonra yozlaşma sürecine girmiştir. Önceleri lonca gibi teşkilatlanan dilenciler topluluğu daha sonra zorbalığa başlamıştır. Külhanbeyleri esnafın malını yağmalamaya ve haraç almaya başladılar. Bazıları geceleri adam soymaya başladı. Bu durum karşısında zabıta bu gruplara karşı tedbir almak gereğini duydu. Tanzimattan önce geceleri sokakta fenersiz dolaşan kılık kıyafeti bozuk olan kimseler, aşırı derecede sarhoş olanlar külhanlara gönderilerek sabaha kadar burada tutulur. Bu pis yerlerde sabaha kadar üstleri başları kirlendiğinden diğer insanlar tarafından bu durum anlaşılır ve bu insanlara alay yollu külhanbeyi denilirdi.
Külhanbeylerinin kendilerine has argosu ve giyinişleri vardı. Eski niteliklerini kaybetmeye başlamışlardı. Külhanlarda yatma geleneği kalkmıştı. Eskiden külhanbeyleri kuşaklarını bellerine gelişigüzel dolar, başlarına sıfır numara fes, paçası bol geniş pantolon, ökçesi basık yemeni giyerlerdi.
16-23 yaşları arasındaki yetişkin külhanbeyleri de eskiden İstanbul’da kış mevsiminde ‘meydan süpürgesi’ denilen büyük süpürgelerle çamurlu yolları temizlerlerdi. Akşam yurtlarına dönen külhanbeyleri, yemek yer, şarkı türkü gazel söyler, bağlama çifte nareke saz çalar, peçiç aşık tavla benzeri oyunlar oynarlardı. Kumar oynamak kesinlikle yasaktı. Bazen de kestane pişirir, salep yapar, mısır patlatır ve sonra da uykuya çekilirlerdi.
19. yüzyılın sonlarına doğru külhanbeyi tabiri toplum içinde asalak olarak kendi başına yaşayan ve serserilik yapan ipsiz sapsız ve belirli bir nizama tabi olmayan kimseler için kullanılmaya başlamıştır. Bunlara kopuk da denilirdi. her birinin bir lakabı vardı. Ve bu lakaplarla çağırılırlardı. Bu lakaplar onları toplumdan farklı kılardı ve onların nazarında sarhoşluk, yalancılık, hırsızlık, sahtekarlık sıradan işlerdi.Külhanbeylerinin yapmakla övündükleri bazı şeyler vardı. Cakalı boyun kırmak, omuz vermek, dirsek çırpmak, çoluk çocuğa laf atmak, kadınlara sarkıntılık etmek, koç çarpıştırmak, kabara kabara gezmek, bazen da dayak yemek onlar için marifet sayılıyordu. Birbirlerine, ‘imanım, eyvallah, yakarım, yandan gel’ gibi kalıplaşmış sözler söylerlerdi.
Külhanbeyleri son dönemlerde de hamamlarda faaliyet göstermekten geri durmadılar. Müşterilerin eşyalarını çalarlar, itiraz edeni döverler ve hamamdan kovarlardı. Bir kısmı evlerde, bir kısmı bekar odalarında ve bir kısmı da sabahçı kahvelerinde sabahlarlardı.
1908 yılında 2. Meşrutiyetin ilanından sonra külhanbeyleri iyice yoldan çıkmışlar, güvenlik güçleri bunlarla baş edemez duruma gelmişti. Cumhuriyetin ilanından sonra toplumsal düzenlemeler gündeme gelmiş ve külhanbeyleri de 1940’lı yıllarda ortadan kalkmışlardır.


Daha sonraki yıllarda külhanbeyliği kabadayılık sıfatıyla birlikte anılmaya başlanmış, iki sözcük aynı manayı içermeye başlamıştır. Çünkü artık her ikisi de yozlaşmıştı. Kabadayılar da başlangıçta mahallenin namusunu, şerefini koruyan insanlardı. Ancak zamanla kirlenerek ve halkın namusuna göz diken insanlar haline gelmişlerdi.
Not:Birol Aydın'ın Kravatlı Mafya eserinden faydalanılmıştır.



MAFYA BELGESELLERİ

Al Capone (1996)


Al Capone: Scarface (1997)


The "Crazy" Don (1998)


Eliot Ness: Untouchable (1997)


Gotti: The Rise and Fall of a Real Mafia Don (1996.)


Jack Anderson: JFK, the Mob, and Me (1994)


Jimmy Hoffa (1993)


John Joseph Gotti, Jr. (1993)


Lords of the Mafia [7 videocassettes] (2000)


Mafia: The Definitive History of the Mob in America [4 Videocassettes] (1993)


The Mob [4 Videocassettes] (1995)


Mob Hit Men (1996)


Where's Jimmy Hoffa? (1992)


The Sopranos: The Complete First Season (20000


The Sopranos: The Complete Second Season (2001)


Wiseguy (1987-1990)



MAFYA NEDİR NE DEĞİLDİR?

Tarihi seyri itibariyle mafyanın Sicilya’da başlayıp Amerika’ya daha sonra diğer ülkelere yayılması mafyayı uluslararası bir kavram haline getirmiştir. Amerikan La Cosa Nostra (LCN) ailelerinden İtalyan Camerro’ya, Ndranghet’dan Japon Jakuzasına, Çin Triads ve Tong’dan Meksika ve Güney Amerika uyuşturucu kartellerine kadar birçok ad ve yapıda fakat aynı amaç altında devletlerin kurtulmak isteyip de bir türlü kurtulamadığı yapılanmalardır.

Arapça kökenli bir sözcük olan mafya ilk kez karşımıza 16.yüzyılın sonlarına doğru Sicilya’nın güney bölgelerinde çıkmaktadır. Sözlük anlamı kahramanlık, cesaret olduğu kadar kendine güven ve kibirdir.

Mafya veya akademik tabiri ile organize suçlar esasen kazanmayı ve çıkar sağlamayı amaçlar. (Suç karteli her şeyden önce kapitalist anlamda ekonomik ve mali bir örgüttür. Her suç örgütünün temelinde şiddet yatar. Burada sözü edilen şiddet, genellikle en uç aşamaya varır ve tümüyle parasal varlığın bölgesel hakimiyeti artırılması ya da pazar kazanılması amacına hizmet eder).

Mafya her ne kadar ekonomik kazancı ön planda tuttuğu gibi siyasi hedefleri de vardır. Yenidünya düzeni, globalleşme ve her türlü alanda artan özgürlükler nedeni ile mafya türü suç örgütleri etki alanını genişletmiş, gizli olarak yönetsel yapıyı (iktidarı) da etki alanına almaya başlamıştır. Böylece yönetimde söz sahibi olan etkili yetkililerle ilişki içine girmiş kamu görevlilerinin bazı kişisel ve ahlaki zaaflarını kullanarak devlette organik bir bağ kurmaya, kurulan bağları geliştirmeye çalışırlar. Demokratik değerlerin yozlaştığı bir yapıda genişlemiş kamu düzeni ve esenliği için bir tehdit olmuştur.

Çalışma biçimi uluslararası şirketlere benzeyen bir örgüt yasal ekonomiden yararlanarak, ama kuralları çiğneyerek, mümkün olan en yüksek karlara ulaşabilmek için kişileri görevlerini en küçük ayrıntısına kadar belirlenmiş, uzun süre yerinde kalmak üzere ve tamamen kapalı olarak düşünülmüş küçük hücrelerden oluşan bir yapıda ise örgütlü suç var demektir.

Niçin mafya ile veya organize suçlarla mücadele bu kadar önemlidir?
Son yıllarda birçok suç türü organize bir biçimde işlenmektedir. Ünlü bir şarkıcının önceden görmediğiniz vesikalık bir fotoğrafını 20 parçaya bölüp bir veya iki değişik parçasını size versek ve şarkıcıyı tanımanızı istesek tanıyamazsınız. İşte organize suçlulukta da, bir fiil çok sayıda kişi arasında bölündüğünden bunlardan birinin veya ikisinin yakalanması suçun ispatına yetmemektedir. Bu yüzden organize suçlulukla mücadelede uzmanlaşma gerekir. Uzmanlaşmanın sonrasında mafya ile mücadeledeki etkinlik daha kapsamlı bir hal alır.

Yeni tip örgütlü suç, suçun doğurduğu maddi zararı da artırmaktadır. Örneğin 1992 yılında örgütlü suç İngiltere’de 24 milyar Sterlin zarara sebep olmuştur.

Liberal demokrasiye geçişle ekonomik anlamda özelleştirmelerin ortaya çıkması ve çeşitli haklardaki özgürlüklerin artması mafyanın dikkatini çekmiş ve bazı boşlukları fırsat bilerek bir yapılanma süreci içine girmiştir. Burada dikkat edilecek nokta, liberalizm anlayışının yaygınlaşmasından ve uygulamaya geçilmesinden sonra mafyanın ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle demokratik yönetim sistemlerinde ortaya çıkabilecek bu tip organizasyonlara yer verilmemelidir. Nitekim Jean Ziegler "Suçun Derebeyleri" kitabında şunu belirtmiştir: "Örgütlü suçun temel niteliği yasal ve siyasal mekanizmaları korkutmak felce uğratmak ve gerektiğinde yozlaştırmaktır." Ayrıca organize suç örgütlerine karşı yapılacak etkin mücadelede haklardan yararlananlar ile kötüye kullananları birbirinden net biçimde ayırmak gerekir. Polise ve adalete örgütlü suç çetelerinin ölümcül de olabilen gündelik saldırılarına etkili bir biçimde karşılık verebilmeleri olanağını vermek, bunu yaparken de vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmemesi gerekir. Buna bağlı olarak demokratik yapının yozlaşması da önlenmiş olacaktır.

Örgütlü Suç Tipleri

Mafyanın asli para kaynağı uyuşturucudan elde edilen gelirdir. Uyuşturucu maddenin, üretildiği ve satıldığı yer arasındaki fiyatında fahiş bir fark vardır. Örnek olarak haşhaşı ele alalım: Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı (UNDCP) verilerine göre sadece 1995 yılında Rus askerleri Afganistan’dan 200 ton haşhaş ithal ettiler. Haşhaşın kilosu Afganistan sınırında 150 dolar, Kırgızistan'ın zorunlu transit kenti Oş’ta 1000 dolar, Moskova’da ise 10.000 dolardır. Bu değer, diğer bir uyuşturucu türü kokain için ise şöyledir: Kolombiya'da 14 Sterlin olan kokainin Avrupa satıcısına ulaştığında fiyatı 35.000 Sterline ve hatta toptancıdan sokak satıcısına ulaştığında ise 70.000 Sterline çıkması gerçekten ürkütücü bir rakamlardır. Geliri bu şekilde olan uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadele de o kadar pahalı olmaktadır. Ülkemizde sadece polis teşkilatı olarak uyuşturucu suçları ile mücadele için 1998 yılında 40 milyon dolarlık bir harcama yapılmıştır.

Bu konu uluslararası platformda da tartışılmış ve şaşırtıcı tespitlerde bulunulmuştur: 25.11.1998 tarihinde Avrupa Birliği’nin İçişleri ve Adalet konularında işbirliğini öngören K4 Komitesi Toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıda heyet başkanı tarafından Türkiye’den Avrupa’ya yönelik olarak gerçekleşen yasadışı insan kaçakçılığı ve uyuşturucu madde kaçakçılığının PKK’nın faaliyetlerinden kaynaklandığını ve uyuşturucu kaçakçılığının PKK terör örgütünün finansman kaynaklarını teşkil ettiği ve bundan elde edilen gelirle silah satın alındığı ifade edilmiştir.

Örgütlü suçun bir diğer para kaynağı yasadışı insan ticaretidir. Uluslararası Göç Örgütü (OIM), örgütlü suç babalarının sadece 1997 yılında insan kaçakçılığından elde ettikleri geliri 7 milyar dolar dolayında olduğunu hesaplamaktadır.

Göçmenlerin kaç kişi olduğu konusunda OIM kesin bir sayı verememektedir. 1997 yılının ilk 8 ayında Doğudan (Ortadoğu dahil) gelen ve Batı Avrupa ülkelerinden sığınma hakkı isteyen 690.000 kişi bilinen tek kesin rakamdır. OIM’nin tahminlerine göre 1989-1996 yılları arasında sadece Çin’den Batı Avrupa’ya ve ABD’ye sığınanların sayısı 1.000.000’a yakındır. Peki neden bu kadar çok insan kaçakçılığı olmaktadır? Bu sorunun cevabı devletlerin sosyal ve ekonomik yapıları ile alakalıdır. İnsan kaçakçılığı daha çok ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte Almanya, Hollanda gibi yaşam düzeyi yüksek olan ülkelere gitmek isteyen şahısları ortalama 3000-8000 Alman Markı karşılığı bu ülkelere yasadışı yollardan kaçıran kişi ve şebekeler tarafından yapılmaktadır. Bu tür insanların hayatları ya bir deniz kazası ile ya da gittikleri ülkelerde umduklarını bulamamakla sonuçlanmaktadır.

Şöyle bir örnek de verebiliriz: Estonya’nın başkenti Tallin’den kalkan feribot bu kentin Stockholm ile bağlantısını sağlar. 1994 yılı Şubat ayında bir denizcinin keskin kulağı bir faciayı önler. Geminin ambarında nöbet gezisi yapan denizci yükleme sırasında boş olduğu belirtilen bir konteynerden gelen ve ısrarla tekrar edilen darbeler duyar. Durumu bildirdiği bir gemi süvarisi 12 m. uzunluk 2.5 m. genişliğindeki konteynerin kaynak makinesiyle kesilmesini kararlaştırır. Konteynerin içindeki boğucu ortamından çığlıklar, ağlama sesleri ve iniltiler yükselir. Gemiciler konteynerde biri 8 aylık 26 çocuk, 14 kadın, 26 erkek çıkarırlar. İsveçli bir polisin belirttiği gibi; "Bu bir mucize. Tayfalardan biri gürültüyü duymasaydı Stockholm’de havasızlıktan boğularak ölmüş Kuzey Iraklı Kürt ve Afgan 66 kişinin cesediyle karşılaşacaktık" der.

Tehlikeli olması itibariyle dikkatleri üzerine çeken bir kaçakçılık türü de nükleer kaçakçılıktır. Mafyaya belli bir gelir sağladığı gibi terör örgütlerinin eline geçmesi ile bir tehdit unsuru da olabilir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yetkililerinin ve Batı Avrupa polisi yöneticilerinin uykularını kaçıran felaket senaryosu nükleer malzemelerin terörist grupların eline geçmesi veya siyasi amaçlarını gerçekleştirmek uğruna nükleer saldırıyı göze alabilecek ya da en azından bu tehdidi savurabilecek rejimlere satılmasıdır.

Kara para ise mafyanın yasal olmayan, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde kullandığı paradır. Kara para daha çok liberal ekonomide aklanma suretiyle bir yer işgal etmeye çabalamaktadır. "Parayı izleyip gerçeğe ulaşma” mafya babalarını çok korkutan bir yaklaşımdır. Organize suçların hayat kaynağı olan kara para akımı kesilirse organize mücadelede önemli bir adım atılmış olur.

MAFYA ÖRGÜTLERİNİN TARİHİ

Mafyanın tarihte ilk varlığı, İtalya’nın Sicilya adasında ortaya çıkmış fakat daha sonraları tüm ülkeye yayılmıştır. Genellikle ekonomik temele dayanan ve siyasi hedeflere de yönelen, karmaşık ve gizli suç organizasyonları şeklinde gelişme göstermiştir. İtalyanca’daki “MORTE ALLA FRANCİA İTALİA ANESTA” yani “Fransa’ya ölüm, yaşasın İtalya” sözlerinin baş harflerinden oluşan MAFİA ; 18. yüzyılın ortalarında Sicilya ve Sardunya Adalarındaki halkın İtalya’ya bağlı kalabilmek için Fransa’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinden doğmuştur.
19’ncu yüzyılda birbirine düşman grupların bir mücadele aracı olarak silahlı çeteler beslemeleri veya bunlara başvurmaları da mafyanın doğumuna sebep olmuştur. Mevcut toplumsal ve siyasal yapıyla çelişen ideolojik görüşleri, hukuka aykırı yöntemlerle sisteme egemen kılmak amacıyla oluşturulmuştur.
Başlangıçta yeraltı bir yurtsever derneği olarak kurulan MAFYA özellikle ülkedeki sosyal, ekonomik ve siyasal dalgalanmalar sonrasında, bu siyasi yapılanma, amaç ve şekil değiştirerek, toprak sahiplerinin arazilerinin yağmalanmasının önlenmesinde silahlı gruplar olarak kiralanmışlar, bilahare bu silahlı grupların aileleri 20’nci yüzyıl başlarında A.B.D’ye göç etmeleri ile mafya bu ülkede de zemin bulmuş ve çok kısa sürede gelişmiştir. Böylece organize suçluluk (MAFYA) Dünya gündemini etkilemiştir. Organize suçların tüm dünyada yaygınlaşması üzerine bu suçlarla mücadele için çareler aranmasına yönelinmiştir. Bu kapsamda; özellikle “Suçların Kovuşturulması”, “Delillerin Sağlanması”, “Zanlıların Konumu” ile “Koruma Tedbirleri” ve “Yargılama Yöntemi”ne ilişkin istisnai ceza yargılaması usulleri kabul edilmiştir.
A.B.D’de organize suçluluk denilince akla LA COSA NOSTRA (LCN) denilen bu yirmi dört aile gelmektedir. LCN hem sendika kasasına egemen olmak, hem de işvereni baskı altına almak için işçi sendikalarını denetimine almış; kurdukları firmaları yasa dışı yollarla tekelleştirmiş, şans oyunlarını kontrol altına almış, iş yerlerini haraca bağlamış, tefecilik ve cürüm eşyası ticareti ile ilgilenmiş ve son yıllarda da giderek artan bir şekilde de uyuşturucu ticaretine girmiştir.
Ülkemizde ;
Mahalle kabadayıları ve bunların etrafında toplanan adamlarının oluşturdukları küçük gruplar halindeki oluşumlar, 1970’li yıllara gelindiğinde ülkemizdeki ekonomik sıkıntı ve sosyal dengesizlikler nedeniyle baba tabir edilen şahıslar ve bunların adamlarından oluşan organizasyonlar olarak ortaya çıkmıştır.
Ülke içerisindeki ekonomik sınırlamalar, halkın ihtiyaç duyduğu birçok tüketim malının darlığına sebep olurken, bu malların karaborsasının oluşmasına neden olmuştur. Ülkede zor bulunan veya hiç bulunamayan bu malların temin edilmesi halinde getireceği karın cazibesi, organize suç gruplarını harekete geçirmiştir. Özellikle kaçakçılık faaliyetlerinin doğurduğu riskler bu organizasyonların kamu ve siyasal alanda etkili ve yetkili insanların yardımına ihtiyaç duymalarını zorunlu kılmıştır.
Bu faaliyetler 1970’li yıllarda silah, yabancı içki, sigara ve döviz kaçakçılığı ile başlamıştır.
1980’li yıllarda ihracatın arttırılması için hükümetin verdiği teşvikler sayesinde organize suç örgütleri, yurt dışında bulundurduğu dövizleri, ihracat karşılığı kazanılmış gibi gösterip ülkeye getirmeye başlamış, bu arada silah kaçakçılığının yerini altın kaçakçılığı almıştır.
1980’li yılların ortalarına gelindiğinde ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle bir çok işadamının borçlarını ödeyemez duruma düşmesiyle birlikte, yasal yollardan tahsil edilmesi çok zaman alan hatta bazen de imkansız olan alacaklarını bir an önce elde edebilmek için organize suç örgütleri devreye girmeye başlamış ve çek-senet tahsilatı sektör haline gelmiştir. Örgütlenen gruplar, kamuya ait arazileri işgal ederek satılmasına aracılık etme, ihaleye giren kişileri tehdit ve baskı altında tutarak menfaat temin etme, gelir düzeyi yüksek insanları tehdit ve baskı altına alarak haraç alma olaylarını gerçekleştirmeye başlamışlardır.
1997 yılına gelindiğinde; çek-senet tahsilatı, ihale, kiralık suç, hırsızlık malı pazarlama, okul çeteleri, kasa hırsızlığı, oto hırsızlığı, fuhuş, göçmen kaçakçılığı, işçi simsarlığı, kara para aklama konuları organize hale gelmiştir. Karaborsa ile başlayan haksız kazanç, özelleştirme ihaleleri ile trendinin en üst sınırına yükselmiştir.
1980 öncesine intikal eden bir gelişim sürecine sahip olan bu suçlar 1997-2001 yılları itibariyle ülke gündeminde en belirgin şeklini almıştır. Bu durum organize suçun yeni oluşan bir suç türü gibi algılanmasına neden olmuş ve bu suç türü dünya ülkelerini etkilediği gibi, ülkemizde de liberal ekonomik sisteme geçiş ile gündemin üst sıralarında yerini bulmuştur. Bu hızlı gelişim neticesinde; organizasyonların ortaya çıkarılması ve çökertilmesi, klasik zabıta yöntemlerinin dışında daha profesyonel yöntemlerin kullanılması ile organize suçlarla mücadele süreci başlamıştır.



MAFYADAN ÖZLÜ SÖZLER

“Benim yaradılışım böyle, art niyetlerle hareket etmem ben. Senin kim olduğun hiç önemli değil, benden yardım istersen yardımcı olurum. Bu benim tabiatım, insanlığım. Biz böyle yaratılmışız. Dostluk elimi herkese uzatırım. Buna benim karakterim, mizacım da diyebilirsin. İnsanlar kendilerini benimle özdeşleştirirler. Yoksa her başı sıkışan neden bana koşsun? Adamın biri bana gelir. X şahısla aramda görülecek bir hesap var, bana yardımcı olur musun diye sorar. X ile konuşup onu ikna ederim, burada ya da onun yerinde. Bu bütünüyle diplomasi meselesidir. Barış sağlarız. Ben kimseye borumu çaldırmaya çalışmıyorum. Şunu açıkça koyalım ortaya. Beni görmek için bunca yoldan geldin. O halde sana konukseverlik göstermek benim görevim. Ben hiçbir zaman bencil ve hırslı olmadım. Daima herkese kucak açtım. Politikayla ilgim mi? Yalnızca hayırlı bir iş yapmış olmak için. Bundan benim hiçbir çıkarım yok. Başkalarının işine burnumu sokmam ben. Rahiplere saygılıyım. Dine saygılıyım. Ne olursan ol sana saygı duyarım. Gelip benden bir yardım istemen yeterli. İstediğini olmuş bil. Hayır diyemem ben. Senin kim olduğun, işinin güçlüğü hiç önemli değil. Ben yardım isteğini reddedemem. Başka insanlara yardım etmek benim görevim. Minnet ve dostluk zorla kazanılmaz. Senin de bir karşılık beklediğin zamanlar olur. İnsanlar seçimlerde kime oy vermeleri gerektiğini sorarlar, çünkü bana danışmak ve minnettarlıklarını göstermek zorunluluğu hissederler. Karanlıkta önlerini göremedikleri için, kendilerine hayrı dokunmuş birini izlemek isterler. Söz gelimi yarın ekinlerimi, hayvanlarımı, her şeyimi bırakıp Agregento’ya gideceğim ve sınavlarını geçebilmesi için bir kişi hakkında bir iki iyi söz söyleyeceğim.”


Genco Russo’nun bu bakışı, 1960’larda Batı Sicilya’nın kırsal bölgelerinde yaşayan nüfusun çoğunluğu tarafından paylaşılıyordu. Ve bu Genco ile ilgili; “onun yöredeki anlaşmazlıklarda arabuluculuk yaptığı, insanların hayatlarına kolaylıklar sağladığı, onlara yardımcı olduğu ve Palermo’daki önemli politikacılarla arasının iyi olduğu” şeklinde halk şarkıları bile yazılmış ve söylenegelmiştir.



ORGANİZE SUÇUN TANIMI

Çağımızda ulusal ve uluslar arası bağlantılı özellikle uyuşturucu ve psikotrop maddeler, mali suçlar ile silah kaçakçılığı başta olmak üzere, yüksek kazanç sağlayan ve genelde organizasyon meydana getirmek suretiyle işlenen suçlar, toplumun barış ve sükununu esaslı biçimde ihlal etmekte, kamu otoritesini çok yakından meşgul etmektedir. Bu suç türleri “Organize Suçlar” başlığı altında incelenmektedir
Ancak halen mücadele edilen suç türleri dikkate alındığında, Ülkemize mahsus bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Mali Suçlar, Uyuşturucu Madde Kaçakçılığı ve Silah Kaçakçılığının dışında yine Organize Suçlar başlığı içerisinde başka bir ayrıma da gidilmiştir. Bu tasnif Kamuoyunda da mafya olarak bilinen ve polis literatüründe asayişe müessir suçların belli bir organizasyon içerisinde işlenmesi ve süreklilik arz etmesidir.
Organize suçluluğun oluşum süreci öncelikle adi suçların işlenmesi ile başlayıp cezaevi ortamlarında bir araya gelerek grup oluşturmak ve bunun organizasyon halinde devam ettirmek suretiyle, sabıkalılardan kendilerine yandaş edinerek, aralarında bir hiyerarşik yapı içerisinde bu güne kadar bir artış göstermiştir. Bu yapılanmanın altında yatan neden, suç işleyen insanların öncelikle cezaevlerinde başlayan kader arkadaşlıklarının, dışarı çıktıklarında birlikteliğe dönüşmesi ile kuvvet bulmuştur.
Bu çerçeve içerisinde mücadele açısından da başka bir organik yapılanma oluşturulmuştur. Bu yapılanma içerisinde yer alan suçlar adam öldürmek, adam yaralamak, tehdit, çek senet tahsilatçılığı, haraç alma, adam kaçırma, ihaleye fesat karıştırma ve sadece uyuşturucu kaçakçılığı, mali suçlar ile teşekkül halinde silah kaçakçılığının haricindeki bahsi geçen suçlar yer almıştır. Bütün bu değerlendirmenin ışığında Organize Suçlar kavramı, Örgütlü Suç tabir ettiğimiz genel bir başlık altında incelenmektedir.
Kriminoloji açıdan diğer suç konularından karmaşık ve çözülmesi güç bir yapılanma gösteren organize suçlar aynı zamanda koruyucu ve yardımcı roller ile organizasyona karışan adli, idari ve politik unsurları da çok iyi kullanmaktadır. Birçok suç türünü bünyesinde barındıran ve bunu meslek haline getiren kriminal bir husustur. Başta iktisadi unsurlara yönelmek şartı ile sosyal ve siyasi yapı içerisinde kendisini kamufle etmiştir. Kesin hedef; dolaylı ve dolaysız haksız kazançtır. Organize Suçlar konularına göre değerlendirildiğinde; bir ülkeyi temel almak kaydı ile diğer ülkelerde de yapılanma ve irtibat söz konusudur. Bilhassa adli mekanizmanın zaafından, yargılama sürecinin uzunluğundan, genel anlamda hukuki tedbirlerin yetersizliğinden ve suç psikolojisinden hareketle yapılanmasını tamamlamaktadır. Ulusal ve uluslar arası düzeyde organizasyon oluşturarak, yasalara aykırı biçimde, haksız menfaat veya yüksek kazanç sağlamak amacıyla ekonomik veya idari yapıyı doğrudan veya dolaylı olarak kontrol eden, ele geçiren ve deşifrasyonu için uzun süreli hassas çalışma gerektiren suçlar organize suçlar olarak adlandırılmaktadır.
Avrupa Organize suçlulukla mücadele çalışma grubunun 28/31 Mart 1996 tarihinde Almanya’nın Leipzig şehrinde yapmış olduğu toplantıda organize suçun oluşması için bazı kriterler tespit edilmiştir. Buna göre;
1. Haksız kazanç temin etmek üzere bir araya gelmiş ve aralarında işbölümü ilişkisi bulunan hiyerarşik bir yapının bulunması,
2. Kazancın suçtan elde edilmesi,
3. Suç işleme konusunda bir sürekliliğin bulunması,
4. Mevcut organize yapı içerisinde uygulanan bir yaptırım sisteminin olması,
5. Şiddet, tehdit gibi yöntemlerin kullanılması,
6. Kamuya ve özel sektöre nüfuz edilmesi,
7. Elde edilen kara paranın aklanması gereklidir.
Bu kriterlerden beşini içinde barındırmayan suç türleri örgüt gibi adlarla anılsalar bile organize suçlulukla mücadele kapsamına girmemektedir. Diğer suç türlerini daha önce bahsedilen asayişe müessir adi suç türleri içerisinde tasnif etmek mümkündür. Bu tasnifin nedeni ise mücadelede belirli ilkeler çizmek ve mevcut mücadele yöntemleri dışında organize suçun oluşumuna paralel mücadele geliştirmek içindir.
Organize suç örgütlerinin faaliyetlerini artırması, toplum düzeni için açık bir tehlike oluşturma sürecine girmesi ve planlı, bilinçli bir şekilde kanuni boşlukları kullanabilecek kapasiteye ulaşması üzerine kanuni düzenlemelerin yetersiz kaldığı görülmüş, toplum gündemini yoğun bir şekilde işgal eden bu gruplarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisince 30.07.1999 günü 4422 kanun numarası ile Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kabul edilmiş ve 01.08.1999 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu kanun ile Organize suç örgütleri, ileriye dönük ve daha geniş bir çerçeveden bakılarak değerlendirilmiş ve tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre; “Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün yönetim ve denetimini ele geçirmek, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşları üzerinde, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın azalmasını ve darlığını, fiyatların düşmesini veya artmasını temin etmek, kendilerin veya başkalarına haksız çıkar sağlamak, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suç işlemek için oluşturulan yapılanma çıkar amaçlı suç örgütüdür. Mücadele perspektifi bu kriter ve tanımlamalar çerçevesinde oluşturulmaktadır.


Organize suç örgütleri toplum içerisinde yasadışı ekonomik ve siyasi güç olma amacını taşıdıklarından demokrasi ve hukuk devleti için büyük bir sorun ve tehdit unsuru oluşturmaktadırlar. Bu gruplar uyuşturucu kaçakçılığı, işçi simsarlığı, organ ve doku kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, alacak-verecek ilişkilerine aracılık etmek, çek-senet tahsilatı, gasp, soygun, adam kaçırma, adam yaralama ve öldürme suçları başta olmak üzere gerektiği yer ve durumda çıkar sağlamak amacıyla her türlü suçu işlemek ve işletmek, bu yoldan halk arasında korku-panik ve dehşet duygusu yaratarak önce ekonomik ve sonrasında siyasi bir güç kazanmak amacını taşımakta, bir yandan hukuk devletini tahrip ederken, diğer yandan demokrasilerin imkanlarını istismar etmektedirler. Yasadışı yollardan elde edilen finansman, organize suç örgütlerince politik sisteme, basına ve kamu yönetimine nüfuz edilmesinde ve onların yönlendirilmesinde bir güç unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu örgütler sivil toplum alanı içerisinde yasadışı ekonomik ve siyasi güç odağı olma gayesi ile bir araya gelmiş, sistematik yapılanmalar olduğu için demokratik sistemler için büyük bir sorundur.
Organize suçları işleyenler, serbest piyasa ekonomisinin sağladığı imkanlardan yasal çerçevede faaliyet gösteren işadamları gibi yararlanmakta, yasadışı faaliyetlerini yasal çerçevede faaliyet gösteren paravan kuruluşlar vasıtasıyla yürütmeyi ve bu sayede gerçek faaliyetlerini kamufle etmeyi bir taktik olarak benimsemişlerdir.
Öte yandan organize suçlar, batı ülkelerinin yerleşmiş demokrasilerini ekonomik ve siyasi yönlerden tehdit ettiği kadar; demokratik sürecini geliştirmeye çalışan ülkeler açısından da ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Suç örgütlerinin ekonomik güç odağı haline gelmeleri, demokratik hukuk devleti içindeki güçler dengesini yönlendirebilmesi imkanını yaratmış, İtalya örneğinde görüldüğü gibi demokratik hukuk devletinin karşı mücadelesini zorlaştırmıştır. Güney Amerika ülkesi Kolombiya’dan tüm dünyaya uyuşturucu sevkıyatı yapan Cali Kartelinin 800 şubesi ve 25 Bin civarında örgüt elemanına sahip olması ve geçtiğimiz yıllarda devletle savaşma cüretini göstermesi bir suç organizasyonunun toplum düzeni için ne kadar büyük bir tehdit oluşturabileceğinin göstergesi olması bakımından önemli bir örnektir.
Organize suçlar ve terörizmin uyguladıkları şiddet ve toplum düzenini tahrip etmesi bakımından birbirinden ayrı iki olgu olmadığı ve demokrasileri hedef alan iki büyük tehdit olduğu açıkça görülmektedir. Organize suç toplumun düzenini bozan, verimliliğini azaltan, kurumları yozlaştıran bir hastalık olarak dünya gündemindedir.


SİNEMADA MAFYA

Across 110th Street (1972), After Office Hours (1935), Agent on Ice (1986), Al Capone (1959), Alcatraz Express (1961), All through the Night (1942), All Trails lead to Las Vegas (1975), Alphabet City (1984), The American Friend (1977), The American Soldier (1992), And Hope to Die (1972), And Then You Die (1987),Anderson's Angels (1976), Angel's Alley (1948), Angels with Dirty Faces (1938), Anger in His Eyes (1977), Another Stakeout (1993), Anti-Extortion Woman (1992)[Yakuza], Assassination in Rome (1965), Atlantic City (1979)..



Baby on Board (1991), Backtrack (1989), The Baron (1977), Battle Creek Brawl (1980), Beach Fever (1988), Beautiful but Deadly (1973), Belle Sommers (1962), Better a Widow (1969), A Better Tomorrow (1986) [Hong Kong Mob], A Better Tomorrow II (1988) [Hong Kong Mob], Beverly Hills Body Snatchers (1989), The Big Combo (1955), The Big Heat (1953), Big News (1929), Big Shakedown (1934), The Big Slice (1990), The Big Switch (1970), Billy Bathgate (1991), The Bird with the Crystal Plummage (1970), The Birthday Party (1968), Black Belt Jones (1974), Black Caesar (1972), The Black Hand (1950), The Black Hand (1973), Black Lemons (1975), Black Rain (1989) [Yakuza], Black Samson (1974), Black Shampoo (1976), Blast of Silence (1961), Blindside (1987), Blood Feud (1979), Blood Ties (1986), Blood Vows: The Story of a Mafia Wife (1987), The Bloody Hands of the Law (1973), Body Fever (1981), Boiling Point (1999) [Yakuza], Bootleggers (1974), The Borgia Stick (1967), Borsalino (1970), Bound (1997), Branded to Kill (1967) [Yakuza], Brannigan (1975), Brat (1988) [Russian Mafia], Breaking Point (1976), Brighton Rock (1948) [Great Britain], Broadway (1942), Broadway through a Keyhole (1933), Brother (1997) [Russian Mafia], Brother Orchid (1940), Brotherhood (1987), The Brotherhood (1968), Brotherhood of the Yakuza (1975), Bruce Lee: Way of the Dragon (1973), Bugsy (1991), Bugsy Malone (1976), Bullets or Ballots (1936), Bullitt (1968)..



Café Romeo (1991), Call It Murder (1934), Call to Danger (1973), Calypso Heat Wave (1957), Came a Hot Friday (1985) [New Zealand], Canvas (1992), Capone (1975), The Captive City (1952), The Case against Brooklyn (1958), Casino (1998), Castle on the Hudson (1940), Chains of Gold (1989), Charley Varrick (1973), The Cheaters (1976), Chicago Deadline (1949), China White (1991), Chinatown Nights (1929), Choice of Arms (1982), City of Hope (1991), City of Shadows (1955), City Streets (1931), City Unplugged (1995) [Russian Mafia], The Client (1994), Club Life (1987), Code of Silence (1985), Come Back, Charleston Blue (1972), Concrete War (1991), Confidential (1935), The Contract (1973), Cookie (1989), Coonskin (1975), Corleone to Brooklyn (1985), Cosa Nostra, Arch Enemy of the F.B.I. (1966), Cosmo Jones: Crime Smasher (1943), The Cotton Club (1984), Counselor of Crime (1975), Crazy Joe (1974), Crime Boss (1972), Crime Doctor (1943), Criminal Lawyer (1937), Cross Shot (1980), Crime Story (1987) [Television Series], Crossfire (1975), Crossing the Mob (1988), Cry Chicago (1967)..



Dai Kanbu (1968) [Yakuza], Dancers in the Dark (1932), The Dead Pool (1988), Deadline U.S.A. (1952), A Deadly Business (1986), Deadly Desire (1991), The Deadly Kiss (1973), Death Collector (1975), Death in Deep Water (1975) [Great Britain], Death Rage (1976), Debbie 4 Hire (1988), Deported (1951), Destination Big House (1950), Destination: Miami (1960), Destination: Murder (1950), Diggstown (1992), Dirty Work (1992), Diva (1981), Docks of New York (1928), The Don Is Dead (1973), Donnie Brasco (1997), Doorway to Hell (1930), Doulos, the Finger Man (1964), Dr. Broadway (1942), Dr. Mabuse, King of Crime (1922) [Germany], Dragon Rider (1981), Dream Breakers (1989)..



Each Dawn I Die (1939), The Earl of Chicago (1940), Easy Targets (1974), End of the Rope (1957), The Enforcer (1951), Escape by Night (1952), Excessive Force (1992), Executioner (1978), An Eye for an Eye (1981)



The Face behind the Mask (1941), The Fall Guy (1930), Family Enforcer (1975), The Family Rico (1972), A Family Matter (1991), A Fat Head (1960), Fear City (1984), Federal Hill (1994), The Flight of the Innocent (1993) [Italian], Flight to Hong Kong (1956), Fool's Mate (1989) [Germany], For the Defense (1930), Forbidden (1954), Force of Evil (1948), Framed (1930), Frank Nitti: The Enforcer (1988), Free Ride (1986), Freelance (1975), The French Connection II (1975), Fresh Kill (1987), The Freshman (1990), The Friends of Eddie Coyle (1973), Fugitive in the Sky (1936), Funland (1987), Funny Money (1983), F/X (1986)..



G-Men (1935), The Gambling Terror (1937), Gang Bullets (1938), The Gang That Couldn't Shoot Straight (1971), Gang War (1958), Gangland (1983), Gangs of Chicago (1940), Gangs of the Waterfront (1945), The Gangster (1947), Gangster Boss (1960), The Gangster Chronicles (1981), Gangster Story (1960), The Garment Jungle (1957), The Gauntlet (1978), The Gay Desperado (1936) [Mexico], Genuine Risk (1990), The George Raft Story (1961), Get Carter (1999), Get Charlie Tully (1972), Get Shorty (1995), Getting Gotti (1994), Ghost Dog: The Way of the Samurai (1999) [Oddly, about American Organized Crime], The Girl Can't Help It (1956), Girls under 21 (1940), The Godfather (1972) [Discussed in Class], The Godfather, Part II (1974), The Godfather, Part III (1990), Godfather of Hong Kong (1973), The Godfather Squad (1973), Goodfellas (1990), Grand Slam (1968), The Great Gatsby (1949), The Great Gatsby (1974), Gun Shy (1998)..



Hammer (1972), Hands of Lightning (1982), Hard Boiled Mahoney (1947), Harlem Nights (1989), The Hatchet Man (1932), Havana (1990), Headline Crasher (1936), Heart (1987), Hell up in Harlem (1973), Hell's House (1932), Hell's Kitchen (1939), The Heroin Gang (1968), Hide in Plain Sight (1980), Hide-Out (1934), Highpoint (1980), Highways by Night (1942), His Kind of Woman (1951), Hit List (1989), Hit the Dutchman (1991), The Hitman (1991), Hoffa (1992), Hollywood Cop (1988), Hollywood Man (1980), Honor Thy Father (1972), Hoodlum (1997), Hot Stuff (1979), House of Bamboo (1955)..



I Am the Cheese (1984), I Am the Law (1938), I Cover the Underworld (1947), I, Mobster (1958), I Stand Accused (1938), I Take This Oath (1940), Il Camorrista (1986), Incident on a Dark Street (1972), Information Received (1962), Innocent Blood (1992), Inside Detroit (1956), Inside the Mafia (1959), Irish Whiskey Rebellion (1972), Island Fury (1989), The Islander (1978), The Italian Connection (1973)..



Jig Saw (1981), Jinx Money (1948), Joe Macbeth (1956), Johnny Cool (1963), Johnny Dangerously (1984), Johnny Eager (1941), Johnny One Eye (1950), Johnny Ryan (1990), Johnny Stecchino (1993), Johnny Stool Pigeon (1949), Jury of One (1974)..



Keaton's Cop (1990), Keeper of the City (1992), Key Largo (1948), Kill Me Again (1989), The Killer (1991) [Chinese], Killer Dill (1947), Killer Rules (1993), Killer's Kiss (1955), The Killers (1946), The Killing of a Chinese Bookie (1976), The King of Marvin Gardens (1972), King of New York (1990), King of the Underworld (1939), Kiss of Death (1947), Kitty and the Bagman (1983), Kojak: Fatal Flaw (1989), Kowloon Assignment (1978), The Krays (1990) [Great Britain]..



The Lady and the Mob (1939), Lady Mobster (1988), The Last Gangster (1939), The Last Hit (1993), The Last Hour (1991), The Last Precinct (1986), Last Rites (1988), Law of the Underworld (1938), The Lawless (1955), The Lawless Woman (1931), Le Samoura (1967) [French], Legacy of Lies (1992), The Lemon Drop Kid (1951), Lepke (1975), Let Him Have It (1991) [Great Britain], Let's Do It Again (1975), Lethal Passion (1991), The Life and Times of Edwin Alonzo Boyd (1982), Little Big Shot (1935), Little Caesar (1930), Little Odessa (1994), Little Vegas (1990), Live Wires (1946), Lock, Stock, and Two Smoking Barrels (1998) [Great Britain], Long Arm of the Godfather (1974), The Long Good Friday (1982) [Great Britain], Louis Armstrong: Chicago Style (1975), Love and Bullets (1979), Love, Honor, and obey: The Last Mafia Marriage (1993), Love Is on the Air (1937), Love Me or Leave Me (1955), Love That Brute (1950), Lucky Luciano (1974)..



Macao (1952), Machine Gun McCain (1970), Mackthe Knife (1989) [Great Britain], Mad Dog and Glory (1993), Madigan's Millions (1967), Mafia (1970), Mafia Princess (1986), Man against the Mob (1988), Man against the Mob: The Chinatown Murders (1989), The Man I Love (1946), Man of Violence (1970) [British Mob], Man Trouble (1992), Mara Maru (1952), Married to the Mob (1988), Mary Burns, Fugitive (1935), A Matter of Wife . . . and Death (1975), The Mayor of 44th Street (1942), Mean Johnny Barrows (1975), The Mean Machine (1974), Mean Streets (1973), Men of Respect (1991), Midnight Alibi (1934), Midnight Run (1988), Mikey and Nicky (1976), Miller's Crossing (1990), Million Dollar Pursuit (1951), The Mission (1999) [Chinese], The Mob (1951), Mob Boss (1990), Mob Story (1989), Mob Town (1941), Mob War (1989), Mobsters (1991), Mona Lisa (1986) [Great Britain], The Monk (1969), Monsignor (1982), Motorcycle Squad (1930), Mr. Majestyk (1974), Murder, Inc. (1960), The Music Box Kid (1960), My Blue Heaven (1990), My Buddy (1944)



The Naked Street (1955), Narrow Margin (1990), Necessity (1988), The Neon Empire (1989), Never a Dull Moment (1968), New Jack City (1990), New York Confidential (1955), Next of Kin (1989), Night and the City (1950) [Great Britain], Night Club (1989), Nine Lives Are Not Enough (1941), 99 and 44/100% Dead (1974), Nitti: The Enforcer (1988), Nuns on the Run (1990)



On the Fiddle (1961), On the Waterfront (1954), Once upon a Time in America (1984), One Way Street (1950), Only God Knows (1974), Oopsie Poopsie (1979), The Opponent (1988), Opportunity Knocks (1990), Order to Kill (1974), Original Sin (1989), Orphans (1987), Oscar (1991), Our Family Business (1981), Out for Justice (1991), The Outfit (1974)..



Pals (1987), Paradise in Harlem (1940), Path of Fire [India] (1997), Pay or Die (1960), The Payoff (1942), Penthouse (1933), The Perfect Weapon (1991) [Asian], Perfect Witness (1989), Performance (1970), Perry Mason: The Case of the Maligned Mobster (1991), Pete Kelly's Blues (1955), Peter Gunn (1989), The Pick-Up Artist (1987), The Pigeon (1969), The Plot against Harry (1990), Police Call (1933), The Pope Must Die (1991), The Pope of Greenwich Village (1984), Portrait of a Mobster (1961), Power (1980), A Prayer for the Dying (1987), Prime Cut (1972), Prime Target (1991), Prizzi's Honor (1985), Public Enemy (1931), Pulp Fiction (1994), The Punisher (1989)



Q & A (1990)



The Racket (1951), Racket Busters (1938), The Racket Man (1944), The Racketeer (1929), Rage of Angels (1983), Rage of Angels: The Story Continues (1986), The Raging Tide (1952), Rapid Fire (1992), Raw Deal (1948), Regeneration (1915), Return of the Dragon (1973), The Revenge of Al Capone (1989), Revenge of the Godfather (1970), The Revenger (1990), Ride the Pink Horse (1947), Ride the Tiger (1971), The Rise and Fall of Legs Diamond (1960), The Roaring Twenties (1939), Rockers (1979), Roger Touhy, Gangster (1944), Romeo Is Bleeding (1994), Ruby (1992), Rum Runners (1971), Run (1991), Running Scared (1986), Russian Roulette (1986)



Scandal and Spice (1990), Scarface (1932), Scarface (1983), The Scarface Mob (1962), The Secret Six (1931), A Sense of Freedom (1981) [Scotland], 711 Ocean Drive (1950), Sex, Love, and Cold Hard Cash (1993), Shaft (1971), Shaft's Big Score (1972), Shell Game (1985), The Sicilian Clan (1969), The Sicillian Connection (1985), The Sicilians (1964), Sidestreet (1950), The Sinister Urge (1960), Sister Act (1992), Sitting Ducks (1980), Skidoo (1968), The Slams (1973), A Slight Case of Murder (1938), Smart Alecks (1942), Smashing the Rackets (1932), Smokescreen (1988), So You Won't Talk (1940), Some Like It Hot (1959), Sonatine (1993) [Japanese Mob], Song of the Eagle (1933), The Sopranos (1999+) [Television Series], Special Agent (1935), Spike of Bensonhurst (1988), Squizzy Taylor (1985) [Australia], The St. Valentine's Day Massacre (1967), State of Grace (1990) [The Westies], Stiletto (1969), The Sting (1973), Stone (1979), The Stone Killer (1973), Stop, You're killing Me (1952), Street Hero (1984), Street Killing (1976), Street of Missing Men (1939), Street of Dreams (1988), Street People (1976), The Street with No Name (1948), Streets of New York (1939), Strike Force (1975), Sudden Target (1986), Sunset Limousine (1983), Sunset Strip (1986), The Suntan Mob (1969), Super Fuzz (1981), Supersnoopers (1981), Survival Game (1987), The Survivors (1983), Sweet Jesus, Preacher Man (1973), Sworn Enemy (1936), The System (1953)..



Taking he Heat (1993), Tall, Dark, and Handsome (1941), The Tattoo Connection (1979) [Hong Kong], Teamster Boss: The Jackie Presser Story (1992), That Certain Encounter (1977), They Only Kill Once (1968), They Paid with Bullets (1968), Things Change (1988), The Third Man (1994) [Austria], 36 Hours to Kill (1936), This Day and Age (1933), This Gun for Hire (1942), This Woman Is Dangerous (1952), Those Who Dance (1924), Three Kinds of Heat (1987), Tight Spot (1955), Title Shot (1979), Today's F.B.I. (1981), Torchy Plays with Dynamite (1939), Tough Kid (1939), Trackdown (1976), Trashy Lady (1985), Trial by Jury (1994), Tropical Heat Wave (1952), True Identity (1991), Twelve Miles Out (1927), Twins (1988), The Two Kennedys (1977)..



Under the Gun (1951), Undercover Doctor (1939), The Undercover Man (1949), Undertow (1949), Underworld (1937), Underworld after Dark (1947), Underworld Scandal (1948), The Underworld Story (1950), Underworld U.S.A. (1961), The Untouchables (1962), The Untouchables (1987), Up in Central Park (1948), Uptown Saturday Night (1974)



The Valachi Papers (1972), Vendetta for the Saint (1968), Vendetta: Secrets of a Mafia Bride (1991), The Verdict (1974), Violent Protection (1981), The Virginia Hill Story (1974)



Walking Tall (1973), We Still Kill the Old Way (1967), Where the Hot Wind Blows (1960), Which Way Is Up? (1977), Whistle Stop (1946), Wildcat Bus (1940), Winners and Sinners (1978), Winter Kills (1979), Wise Guys (1986), Witness (1968), Woman in the Dark (1952), Woman on the Run (1950), Wonderland (1988), The Wrong Arm of the Law (1963 [London Mob]..



The Yakuza (1975), Year of the Dragon (1985) [Chinese Mafia]..



Zebra Force (1977), Zero to Sixty (1978)..



ÜLKEMİZDE EN ÇOK RASTLANAN ÇIKAR AMAÇLI SUÇLAR

Uyuşturucu madde kaçakçılığı,
Silah ve mühimmat kaçakçılığı,
Kıymetli maden kaçakçılığı,
Tarihi eser kaçakçılığı,
Stratejik madde kaçakçılığı (uranyum vb) ve çevre suçları,
Oto hırsızlığı,
Kara para aklama,
İhale, sübvansiyon ve kredi yolsuzluğu,
Hayvan Kaçakçılığı,
Arazi suçları,
Kiralık Suç İşlemleri,
Tehditle Para Alma,
Kumar, illegal şans oyunları,
Karaborsa,
Çek-senet tahsilatı,
Gasp Soygun,
Yasadışı organ ticareti,
Hayvan Hırsızlığı
Kapkaççılık,
Yabancı ülkelere illegal işçi gönderilmesi,
Yasa dışı göçmen kaçakçılığı,
Sanat Eserleri,Antika ve Mücevher hırsızlığı,
Adam kaçırma ve fidye,
Fuhuş,
Diğer Hırsızlıklar,
Orman Envali Kaçakçılığı,
Çocuk ticareti,
Pornografi,
Beyaz Kadın Ticareti,
Dolandırıcılık,
Bilgisayar Suçları,
Kalpazanlık,
Kredi Kartları Sahteciliği,
Pasaport Sahteciliği,
Diğer Sahtecilikler,
Okul Öğrencilerine Yönelik Suçlar,
Yasadışı İş Takibi,
Yukarıda sayılan suçlar, zaten kolluk kuvvetlerince suç kabul edilerek kovuşturulmaktadır. Ancak, organize bir grup tarafından işlenmeleri halinde, bu suçlar organize suç kabul edilmelidir. Ayrıca organize grup acısından suç işlemek bir süreklilik arz etmelidir. Sayılan suçlarda da görüldüğü gibi hafif suçlar dahi organize biçimde işlenebilmekte ve bu suçlar mutlaka dışa dönük cebir ve şiddet kullanılmasını gerektirmemektedir. Burada günümüz teknolojisine paralel teknik olarak işlenen suçlarda görülebilir. Sonuç olarak organize suç olarak nitelendirilen suç türü sınırlı sayıda değildir ve çok değişik şekillerde karşımıza çıkabilir. Önemli olan tespit edilen suçlarda bu organizelik özelliğini gözden kaçırmadan suçun ortaya çıkarılabilmesidir. Ancak bu şekilde gerçek adalet sağlanmış ve kamuoyunun güveni kazanılmış olur.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Mafya Tarihi ( Çok büyük bir çalışma)

-DÜNYADA MAFYA ÖRGÜTLERİ-

ÇİN MAFYASI; ÇİN ÜÇLÜSÜ(TRİADLAR)

400_1.jpg



Triad’lar, gasp, uyuşturucu kaçakçılığı, fuhuş, kumar ve yan suç grupları olarak adlandırılan Çin video sektörü, kitaplar, gazeteler ve eğlence hizmetlerinin de dahil olduğu geniş bir suç yelpazesine sahiptir. Örgütün çok geniş denizler ötesi bir ağının bulunması, kolaylıkla uluslararası suç faaliyetlerine de karışmasına imkan sağlamaktadır.
Çinli Triad’lar, Amsterdam, Londra, Manchester, New York ve San Francisco şehirlerinin de dahil olduğu Çinli toplulukların bulunduğu dünyanın her yerinde iyi bir şekilde örgütlenmişlerdir.

Silah kaçakçılığı ile bağlantılı olarak ABD ve Avrupa’ya özellikle eroin kaçakçılığı ve hırsızlık, lüks otomobil, zengin piyasalara yat ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne tüketim malları kaçakçılığı ve uluslararası kredi kartı sahtekarlığı gibi diğer tip suçlar, Triad’ların uluslararası boyutta yoğun olarak yürüttüğü faaliyetlerdendir.

1994 yılında İspanyol polisinin kayıtlarına göre, İspanya’nın Galicia bölgesinde Çinli yasadışı göçmenlerin sayısındaki hızlı artışa binaen yapılan araştırmalarda, Triad’ların yasa dışı insan kaçakçılığı ve eroin ticareti başta olmak üzere birçok suçla iştigal oldukları ve hızla Avrupa Birliği ülkelerinde örgütlendikleri tespit edilmiştir.




İTALYAN MAFYASI COSA NOSTRA



398_1.jpg



Belirtilen örgütlerden en önemlisi açıkça Cosa Nostra’dır. İtalya’da diğer suç örgütleri ile karşılaştırıldığında, Cosa Nostra, ülke içinde ve dışında, güç ve zenginlik olarak çok iyi durumdadır. Kendi yönetim modelini dikte edip, önemli operasyonların arkasında bir motor gibi hareket etme stratejisi olan bir örgüttür.

Cosa Nostra’nın birçok faaliyetlerinin halen bölgesel olması ve Güney İtalya’da konuşlanmasına rağmen, Cosa Nostra her geçen gün uluslararası bir yapı arz etmeye başlayarak, Avrupa ve Amerika’yı tehdit etmektedir. Avrupa ve Amerika’ya göç dalgasında etkin bir rol oynayan örgüt, Almanya örneğinde olduğu gibi ABD’de de bu sayede eroin piyasasının önemli bir bölümüne sahiptir.

Örgütün halihazırda 180’den fazla mafya ailesi bünyesinde, yaklaşık 5.000 örgüt üyesi vardır. “Pişmanlık Yasası” çerçevesinde güvenlik kuvvetleri ile işbirliğine gidenlerin itirafları neticesinde diğer örgütler gibi Cosa Nostra da son 5 yılda büyük darbeler yemiştir. Şu anda, örgüt Sicilya mafyası ve Terör Örgütü PKK/KADEK başta olmak üzere, Napoli, Kolombiya, Çin ve Rus mafyalarının desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır.

Sicilya mafyasının, bununla birlikte bazı problemleri bulunmaktadır. İlk olarak, İtalya’da uyuşturucu pazarında bir tekel kuramadığı gibi Avrupa’daki uyuşturucu faaliyetleri de iyice zayıflamıştır. Mafyanın 1983-1992 tarihleri arasında İtalyan Adli Makamlarına yönelik saldırıları da mezkur zayıflamanın belirgin göstergesidir. Siyasi irade ile bağların kurulması ve devletle gizli ilişkilerin tesisi, bu zayıflamanın güçlendirilmesi çalışmalarında birer aşama olarak değerlendirilmekte idi. Son zamanlarda hassas bir kamuoyunun oluşması ve değişen siyasal ortamdan ciddi rahatsızlıklar duyan Sicilya mafyası halen suç örgütü olma ve güvenlik kuvvetlerinin ana sorununu teşkil etme özelliklerini muhafaza etmektedir.
Napoli Camorra

Örgütün, faaliyetleri 5.731.426 nüfuslu, 549 belediyeye sahip olan Compania bölgesinde, Napoli şehrinde ortaya çıkmış olup, faaliyetleri buradan yürütülmektedir.

Camorra’nın teşkilat yapısı, üst derecede yöneticinin bulunmadığı, tepesiz bir piramit ve başıboş çetelerin oluşturduğu bir örgüt şeklindedir. Mafya tipi organizasyonlar içinde Camorra’nın en belirgin amacı stratejik suç ittifaklarına katılarak, faaliyetlerini bölgesel sınırlar boyunca genişleterek yaymaktır. Önemli denecek ölçüde sansasyonel cinayetleri bulunmamaktadır. Halihazırda 100’den fazla mafya ailesi bünyesinde 6 ila 7 bin örgüt üyesi bulunmaktadır.

Camorra ile ilgili en önemli tespitlerden biri de, bu örgütün uyuşturucudan elde ettiği kara parayı aklama operasyonlarını rahatlıkla Hollanda, İngiltere ve Almanya’da gerçekleştirmekte olmasıdır.

Cosa Nostra ve Ndrangheta gibi yediği darbeler sonucunda hızlı bir düşüşe geçen Napoli’nin Camorra örgütü, gasp, haraç ve sigara kaçakçılığı yollarıyla pes etmemeyi hedeflemekte, 21 milyar dolarlık cirosu ile elemanlarını beslemeye devam etmektedir.
Calabrion Ndrangheta

Bu örgüt 2.146.724 milyon nüfus ve 409 belediyeli Colobrio’nun güneyinde yer alan bir bölgede ortaya çıkmış ve buradan da yönetilmektedir. Örgütün faaliyetleri genellikle İtalya’nın merkez ve kuzey bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Cosa Nostra örgütüyle yakın bağlantıları vardır. Yatay teşkilatlanma biçimine sahip olup, bölgesel veya yerel düzeyde sorumluları bulunmamaktadır.

En çok rastlanılan faaliyeti, perakendecilerden, rakiplerden, müteşebbislerden ve iş adamlarından para toplamaktır. Fidye için adam kaçırmak da Ndrangheta’nın geleneksel finansal dayanağı haline gelmiştir. Geçmişte özellikle 1985’ten sonra Calabria klanları uyuşturucu kaçakçılığına el atmışlardır. Örgüt mensuplarının en fazla, Fransa, Almanya, İspanya, Hollanda’da yerleştiği bilinmektedir.
Sacra Corona Unita

Bu örgüt, Puglia bölgesinin güneyinde yapılanmıştır ve yukarıda arz edilen Cosa Nostra, Camorra ve Ndrangheta örgütleriyle özellikle uyuşturucu kaçakçılığı konusunda yakın bağlantı ve ilişkileri vardır. Örgütün bilinen faaliyetleri 1980 yılı itibarıyla tanımlandığından, yeni mafya tipi organizasyonlar içerisinde yerini almaktadır. Faaliyetlerinin az oluşu ve çok küçük bir örgüt olması gerçeğine rağmen, gerçekleştirmiş olduğu faaliyetlerinin niteliği itibarıyla, en az büyük örgütler kadar acımasız ve zalimdir. Örgütün değişik 50 topluluktan oluşan yaklaşık 1000 üyesi bulunmaktadır.




JAPON MAFYASI YAKUZA


401_1.jpg



Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi her şeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır.
Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür.

En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır.

Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır.

Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler.

Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı.
Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunularak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez.

Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözü kara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile iç içe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu.
Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrolör görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını söz konusudur.
Ayrıca bu yapıdaki elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, her gün göz önünde yaşanan bir gerçektir.

Japon organize suç örgütü olarak tarif edilse de aslında diğer suç örgütlerinden bir kaç açıdan çok farklı özelliklere sahip olan topluluktur.
İlk olarak yer altında değil sokaklardadır. İkincisi de siyaset ve polis ile açık ilişki içerisindedir.

Küçük mahalle derecesinde yaşamlarını sürdüren Japonlar, güvenlik teşkilatının da kurumsallaşmaması sebebiyle suça karşı toplumsal boyutta bir korumaya sahip değillerdir. Gündüzleri işlettikleri meyhane, bakkal, seyyar arabalı yemek dükkanlarını akşam olunca hırsızlık gibi suçlara karşı koruma, ertesi güne sağlam bir şekilde mallarını çıkarmak sorunu içindedir Japonlar. Çözüm olarak işsiz suça eğilimli gençlerden, mahalleyi bekleme, gireni çıkanı kollama, malları, dükkanları geceleri korumaları istenir ve bunun karşılığında belirli bir bedel ödenmesi teklif edilir. Mahallenin bıçkın delikanlıları bunu kabul ederler.
Verilen bu göre fazlasıyla yerine getirilir ve bu oluşum gittikçe teşkilatlaşmaya baslar ve mahalleyi de asarak bulundukları bölgelerin koruma ve güvenliğini zorla ve bedel karşılığında ellerine geçirmeye başlarlar. Bu şekilde Yakuza denilen kurum oluşmaya baslar. Bu gelişmeler özellikle Meiji dönemine (1800”lerin ikinci yarısı) kadar bu şekilde sürer. Daha sonrasında ise batılılaşma hareketleri, gelişme, ikinci dünya savaşı sonrasında başlayan hızlı sanayileşme suresi ile birlikte bu oluşum kendini daha da farklı boyutlara (holdingler-siyasilerle ile ilişkiler boyutuna) taşır.

İşte bu sebepledir ki, halen günümüzde organize Japon suç örgütü bu kadar bariz bir şekilde ortada gezebilmektedir. Çünkü bu örgütü temelde kuranlar yine bildiğimiz tarlada çalışan Japonlardır ve kendileri için kurmuşlardır.

Japon gece yaşantısı içerisinde olmazsa olmazlardan birisidir Japon organize suç örgütü. Bunun bir sebebi de, Japon polisinin - özellikle de karakol polislerinin- adres sorma ve yaşlılara yardim etmekten başka bir ise yaramamalarından kaynaklanmaktadır. tüm gece hayatini ayakta tutan da , göreceli olarak güvenliğini sağlayan da söz konusu Japon organize suç örgütüdür. Elbette ki bu yaptıkları görev karşılığında mekan sahiplerinden belirli bir bedel almaktadırlar bu isleri yani gece hayatini bizzat idare edenler söz konusu Japon organize suç örgütünün alt tayfasıdır. Bunlara Chinpira denilir. büyük babalar ortalarda gözükmez onlar genelde, diğer büyük grup (Kumi) babalarıyla vakit geçirirler.
Bu Japon organize suç örgütünün en kuvvetli olduğu yerler Japonya’nın güney batısı diyebileceğimiz(Hiroshima-Yamaguchi) Çin bölgesi’dir.

20.000 küsur üyesi 600.000 yandaşı olduğu tahmin edilmektedir. Devlet bu kadar kalabalık, güçlü, onurlu bir örgütle başa çıkamadığı için iş birliğine girişmiştir. Çoğu faaliyetine göz yumulur. Tabii ki Yakuza’nın sadece Japonya’da iş yaptığını düşünmek komiktir. Bütün uzak doğu'da faaliyet gösterir. ABD’deki mafyalarla yakın ilişki içindedir. Bir Yakuza, içinden kesinlikle çıkılamayacak bir duruma düştüğünde, işkence göreceğini ve ağzından zorla laf alınacağını gördüğünde dişleriyle dilinin altındaki damarı sertçe ısırarak intihar eder.

"Yakuza" deyimi Hanafunda (çiçek kağıtları) adlı bir tür kart oyunundaki en kötü sonuç olan 20 sayısından türetilmiştir.toplamı 20 sayısını veren üçlü kağıt kombinasyonunun (8,9,3) Japoncasıdır Yakuza.

"Yubitsume" denilen serçe parmağını kesme ise bir hata yada suçu affettirmek için yapılır ve bağlılığın simgesidir. Vücuda delicesine yapılmış dövmeler ise bir çeşit mertlik ve cesurluk gösterisidir. Tamamı aşırı sağcı olan Yakuza aileleri çok katı bir şeflik sistemine göre örgütlenir.

KOLOMBİYALI KARTELLER


397_1.jpg



Kolombiyalı karteller, birçok yönüyle birbirlerine benzemektedir. Birçok uluslararası suç örgütünden farklı olarak değişik her türlü suçla ilgilenen Kolombiyalı karteller, uyuşturucu işinde bir numaradır. Gerçekte, karteller -ki şu an kokain endüstrisinde hakim olan Cali karteli için özellikle durum böyledir- diğer gruplardan daha fazla olarak aralarında bir suç kültürü oluşturmak suretiyle işbirliğine gitmişler ve her geçen gün de bunu arttırmışlardır. Hatta kartel kendi içinde işbölümü ve uzmanlaşmaya gitmek suretiyle bir sanayi geliştirmiştir.

Gerek Kolombiya gerekse ABD ve Avrupa’daki faaliyetlerinde, Kolombiyalı karteller, lojistik ve pazarlama gibi konularda uzmanlaşmış hücre tipi yapılanmaya sahiptir. Bu yapılanma sayesinde, örgüt üyeleri arasındaki ilişki ortadan kaldırılmakta ve örgüte ihanet en alt düzeye indirilmektedir. Cali karteli tıpkı diğer uluslararası şirketler gibi faaliyetlerini yürütmektedir.

Örneğin, özellikle son yıllarda Batı ve Doğu Avrupa ve Eski Sovyetler Birliği topraklarında piyasasını genişletmek amacına yönelik olarak, kokaine nazaran daha ucuz, daha rahat taşınabilen ve yüksek kar marjını sağlayan Kolombiya eroinin üretimi ile ortaya çıkan diğer yan ürünlerini artırma çabası içerisine girmiştir. ABD’den sonra, Avrupa’da da bu kartellerin yaygınlaşması, bölgedeki yüksek eroin tüketimi ile bağdaştırılmaktadır.

800 klanı ve 25 bin dolayında örgüt elemanı ve yaklaşık 100 bin yandaşı ile Kolombiya mafyası, Avrupa mafyası ile işbirliğine giderek Avrupa piyasalarına son 10 yılda Kolombiya’dan eroin sevkıyatı yapmaktadır. Hatta, bu konuda en fazla işbirliğini Türk mafyası ile gerçekleştirmekte, eroin sevki tehlikeye girdiğinde, Kolombiya mafyasının kullandığı gemiler Türk mafyasının emrine verilmektedir. En son Lucky-S ve Kısmetim 1 gemilerinde ele geçirilen tonlarca uyuşturucu maddenin orijini ve gemilerin bandıraları göz önüne alındığında olayın ciddiyeti çok daha iyi anlaşılacaktır.
MEDELLİN KARTELİ
Pablo Escobar 1949'da doğmuş bir köylü ve öğretmenin çocuğu. Lisedeyken de antik mezar taşlarını çalıp tüccarlara satarmış. Hapisten kaçtıktan sonra 1993'de polis tarafından vurularak öldürülmüştür.
Pablo Escobar, yaşadığı Kolombiya’nın Medellin kasabasındaki karargahından, uluslar arası bir kokain dağıtım şebekesi örgütlemeyi başarmış bir efsaneydi.Dahası dünya çapında faaliyet gösteren yeni gangsterlerin bir prototipiydi.

Escobar’ın 1990’da 3 Milyar Dolara varan bir servetin sahibi olduğu tahmin ediliyordu.Bu servet, gayrimenkuller ve Escobar’ın faks ve bilgisayar ağıyla denetlediği deniz aşırı yatırımlar sayesinde aklanıyordu.

Söylentilere göre Escobar, 1000 silahlı adamdan oluşan özel bir ordu besliyordu. Soruşturmacılara, politikacılara ve polislere karşı düzenlenen geniş çaplı suikastlarda kullandığı bu ordu, ona “Narkoterörist” unvanını kazandırmıştı.
Ama Escobar’ın eylemleri bir süre sonra çizmeyi aşmaya başladı. Bunun üzerine Escobar Kolombiya yetkililerine teslim oldu ve onlara, kokain imparatorluğunu dağıtmayı da içeren, barışçıl bir çözüm önerisinde bulundu. Ne var ki kokain işlerini, Bogota’da kendisi için özel olarak inşa edilmiş hapishaneden yönetmeyi sürdürdü.

1992’de hapisten kaçtığı zaman, onu ortadan kaldırmak isteyenlerce tam bir sürek avı başlatıldı. CIA, taktik danışmanları desteğindeki, özel görevler için hazırlanmış bir polis timi

Escobar’ın peşine düştü. Bu sürek avında, casus uydular ve Amerika’nın bölgeye gönderdiği bir C 130 tipi keşif uçağı da vardı. Ama Escobar’ın ölmesini isteyen başkaları da vardı.


RUS MAFYASI (ORGANİZTSYA)



399_1.jpg



Onlarca yıl Avrupa’yı, hatta dünyayı dehşete götüren İtalyan mafyası’nın zayıflaması en çok Rus organize suç gruplarının işine yaramıştır. Berlin duvarının yıkılmasından sonra iş hacmini yüzlere, binlere katlayan Rus mafyası “Organiztsya”, tüm Avrupa, hatta Afrika ve denizaşırı ülkelerde bile yasa dışı egemenliğini kanıtlamıştır.

Rus mafyası, yıllık 200 milyar dolarlık cirosu ile organize edilmiş örgütler arasında birinci sıraya oturmuştur. 114 bin aktif elemana ve sayıları 3 milyona ulaşan yandaşlara sahip olan Rus örgütlü suç gruplarının en önemli faaliyet alanlarını; antik eşyaların çalınması ve bunların batıya kaçakçılığı, fuhuş, oto kaçakçılığı, silah ticareti ve uyuşturucu kaçakçılığı olarak tanımlayabiliriz. Diğer birçok faaliyetleri de bu listeye ekleyebiliriz. Ancak en çok karşılaşılan suç tipleri bunlardır.

Rus organize suç grupları; iç ve uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren, prototip fırsatçı örgütlü suç grupları içerisinde değerlendirilmektedir. Tıpkı Sicilya mafyasında olduğu gibi, diğer rakip örgütlü suç gruplarını tasfiye etmek suretiyle kendi bölgelerinde kontrolü elinde tutmak amacına yönelik yerel düzeyde faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. Uluslararası düzeyde de; kaçakçılık veya otodan silaha, tıbbi malzemeden ham maddeye kadar kar imkanı sağlayan her türlü yasa dışı faaliyetlerdeki hünerlerini de sergiledikleri yakinen bilinmektedir.

Rus mafyasının en etkili klanı “Solntsevo” yani Güneş Tugayı’dır. Adını Moskova’daki bir semtten alan bu klan, Rus mafyasının Avrupa’daki en etkili koludur. Berlin, Viyana ve Roma’yı kendilerine üs olarak seçmişlerdir. Zaten, en azılı babalarından biri olan Yuri Essin’de halen Roma’da tutuklu bulunmaktadır.

Eski Sovyetler Birliği’nin kalıntısı bazı Polit Büro üyelerinin intikamlarından çekinen Rus mafyasının babalarının, şimdilik Avrupa başkentlerinde yaşayarak irtibat müesseseleri aracılığıyla ülkedeki örgütlerini rahatça yönettikleri ve burada konuk oldukları ülkelerin mafyaları ile de işbirliğine girdikleri bilinen bir gerçektir. Hatta buralarda, “royalties” yani telif hakkı olarak kazançlarından yüzde vermektedirler. Özetle, mafya örgütleri arasında da know-how veya joint venture şeklinde ekonomik anlaşmalar olabilmektedir. Örneğin, bugün Almanya’da gayrimenkul piyasasını özellikle, Wiesbaden’de, elinde bulunduran İtalyan Camorra örgütü, Rus mafyası adına toplu konutları satın almaktadır.
 

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
Cevap: Mafya Tarihi ( Çok büyük bir çalışma)

Kitap gibi çalışma teşekkürler. sabaha karşı okurum.
 
Üst