Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
KURTULUŞ SAVAŞININ UNUTULMAZ


KADIN KAHRAMANLARI




NENE HATUN
1857-1955



Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya geldi.Henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. Kurtuluş Savaşı başladığında yaşı ilerlediği için cepheye gidip eskisi gibi savaşamadı. Atatürk’ü çok sever ve takdir ederdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verildi. Cüzi de bir maaş bağlandı.1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı. 22 Mayıs 1955’te zatürre hastalığından vefat etti.Kabri, uğruna savaştığı topraklarda, Aziziye Şehitliği’ndedir.

HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR)
(1884-1964)



İşgallerin ardından İstanbul'da yaptığı konuşmalarla halkı işgallere karşı uyandırmaya çalıştı.1919'da Sultanahmet Meydanı'ndaki mitingde yaptığı etkin konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıkınca, eşi ile birlikte Anadolu'ya kaçarak Kurtuluş Savaşına katıldı. İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti. Kendisine önce “onbaşı” , sonra da “üstçavuş” rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917'de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye'den ayrıldı. 1939'a kadar dış ülkelerde yaşadı. 1939'da İstanbul'a dönen Adıvar 1940'ta İstanbul Üniversitesi'nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950'de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954'te istifa ederek evine çekilmiş ve 1964'te ölmüştür. Değerli yazarımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır.

NEZAHAT ONBAŞI


Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat'ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit'e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında "onbaşı" rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100'den fazla düşman askeri öldürmüştü.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır. Bursa Milletvekili Operatör Emin (Erkul) Bey'in bununla ilgili önergesi şöyledir:
"Büyük Millet Meclisi Riyâsetine,
Muhtelif cephelerde, bilhassa son Gördes ve İnönü muhârebelerinde bilfiil çarpışmalara katılan ve her an askerleri teşcî eden 70. Alay Kumandanı Hâfız Hâlid Bey'in kerîmesi 12 yaşlarındaki Nezahat Hanım'a ilk İstiklâl Madalyası'nın verilmesini teklif ve bu teklifin hey'et-i umumiyenin tasdikine arz edilmesini ricâ ederim."
Bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. Kendisi de hiçbir zaman ne "Madalyamı verin!" talebinde bulundu, ne de TBMM Başkanlığınca alınmış kararın yerine getirilmesi için müracaat etti.Nihayet karardan 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” kavuşmuştu ve bu duygulu anda gözyaşlarını tutamamıştı.

ŞERİFE BACI


1921 yılı Kasım ayında İnebolu'ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmiştir. Malzemenin bir an önce Kastamonu'ya iletilmesi gerekir. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıkarlar. İnebolu'dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu'ya doğru yol alır. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardır. Bunlardan biri de Şerife Bacıdır. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştür, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermiştir.
Bugün Kastamonu'da şanına layık güzel bir anıtı var (üstteki resim). Kastamonulular şehit Şerife Bacının adını her yerde yaşatıyorlar.

FATMA SEHER ERDEN
(ERZURUMLU KARA FATMA)



1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı’na katıldı.I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’ne gitti.1919'daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal'le bizzat görüşebilmek için Sivas'a gitti.Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı. Büyük Taarruzun ilk günlerinde General Trikupis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden Müfrezesinin başına geçmişti. Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “üstteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti.



HALİME ÇAVUŞ (KOCABIYIK)


Kastamonu’da doğan, anne-babasının “kızım gitme” şeklinde yalvarışlarını dinlemeden mücadeleye katılan Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı.Mühimmat taşımada birçok görev yaptı. Bir Düşmanın açtığı ateş sonucu bir ayağı sakat kaldı.Bir keresinde İnebolu’dan cepheye cephane taşırken Mustafa Kemal Paşa’ya rastladı. Ancak rastladığı kişinin O olduğunu bilmiyordu (daha önce resmini bile görmemişti ki). Mustafa Kemal Paşa “Sen üşüyor musun böyle?” diye sordu. “Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?” dedi. Paşa kafa kağıdını istedi. Verdi. “Sen kız mısın?” “Evet.”
Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti. Savaş sonrası Mustafa Kemal tarafından Ankara’ya çağrıldı. Ailesi önce korktu, Paşa Halime’yi neden çağırıyordu ki? “Gitme” dediler,o yine dinlemedi ...Kapıda yavere “Paşa hangisi bilmiyorum” dedi. Yaverin “soldaki ” demesiyle koşup elini öptü. O’nun “ Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı.75 yaşında hayata gözlerini yumdu.

HAFIZ SELMAN İZBELİ


Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını”idi…
Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’ daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti.Varlıklı bir aileden geliyordu. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Hep “Ben Cumhuriyetçiyim” dermiş. Savaştan sonra yeni baştan herkes gibi Türkçe harflerle okuma yazmayı öğrenmişti.Hafız Selman Hanım’a milletvekilliği de önerilmişti. “Hafız olduğum için başımı açamam. Başımı açamayacağım için de milletvekili olamam” diyerek kabul etmemişti. Mustafa Kemal’in Kastamonu’ya geldiği sırada İzbeli Konağı’nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri söylenmektedir.



GÖRDESLİ MAKBULE HANIM


1921’de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadelede çete savaşlarına katılmıştır. 17 Mart 1922’de Akhisar Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla’da elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmiştir.

ÇETE EMİR AYŞE


Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı.Çete savaşları yapmıştı. Aydın kurtulduktan sonra silahını Ali Efe’ye teslim edip memleketi İmamköy’e dönmüştü. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti.

TAYYAR RAHMİYE
Osmaniye’nin Kaziyeler Köyü’nden olan Rahmiye Hanım 9.Tümenin 1920 yılında Fransızlar ile yaptığı muharebeye müfrezesiyle katılmıştı. Başlıca görevi, keşif ve cephe gerisinde kundakçılık yapmaktı. Osmaniye yakınındaki demiryolu tünelini o patlatmıştı ve bölgedeki düşmanın cephane ikmalini büyük sekteye uğratmıştı. 1920’de Fransızlara karşı harekete geçildiği sırada askerlerde bir duraksama olunca “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olarak yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demiş ve aynı muharebede ateş hattında kalan iki arkadaşını korumak için ileriye atıldığında şehit olmuştu.





TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI)
Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşına katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir.





KILAVUZ HATİCE


Adana’da Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’da taarruza başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk eder. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’na sokar. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşer.


SAİME HANIM


Milli Mücadele döneminde 15 Mayıs 1919’da Kadıköy’de düzenlenen mitinge katılmış mitingden sonra tutuklandıysa da kaçarak mücadeleye katılmış, yaralanmış ve İstiklal Madalyası almıştı. Savaştan sonra İstanbul Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır.

YİRİK FATMA


Gaziantep’te Fransızlara karşı verilen savaşta (1 Nisan 1920-8 Şubat 1921) çete teşkilatına katılmak isteyen Yirik Fatma gelmesini istemeyenlere karşı «Benim kanım, sizinkinden daha mı şirindir?» cevabını vermiş ve çetecilerle birlikte yola çıkmıştı.

NACİYE HANIM


20 Mayıs 1919 tarihinde İstanbul Üsküdar’da düzenlenen mitinge katılan ve söz alan kahramanımız bu mücadelede kadınların da erkeklere yardım edeceği konusunda teminat vermişti.

FAİKA HAKKI


Erzurum’da toplanan “Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”nin (Temmuz- Ağustos, 1919) de etkisiyle kadınlar da protesto hareketine giriştiler. 1919’un Kasım ayında Erzurum Kız Lisesi Müdiresi Faika Hakkı, Muradiye Camii’nde toplanan kadınlara hitaben yaptığı konuşmada, onları etkin protestolarda bulunmaya çağırmıştı. Onun teklifi ile İstanbul’u işgal etmiş olan İtilaf kuvvetleri temsilcilerine ve ABD Senatörlerine tepki telgrafları çekilmişti.

SULTAN HANIM


Adana bölgesinde çarpışan partizan müfrezesi geçici olarak Toros Dağlarından geri çekilirken, Sultan Hanım da inekleriyle beraber onlara katılmış, çete dağda kaldıkça ineklerinin sütüyle onları beslemişti. Müfrezedekiler onu sevgiyle “anne” diye çağırmıştı.

SÜREYYA SÜLÜN HANIM


Van doğumlu Süreyya Hanım, Erek kasabasında 500 kişilik bir çeteye katılmış, 1,5 aylık bir çatışmadan sonra yaralanınca Erzurum’a dönmüştü.

NAZİFE KADIN


9 Mart 1922’de Çanakkale Bigadiç civarını kuşatan Yunan ordusu Komutanı Nazife Kadın’dan bilgi istemiş, ancak o bilmediğini, bilse bile asla söylemeyeceğini ifade etmiş, bunun üzerine Yunanlılarca fırına atılarak şehit edilmiştir.

DOMANİÇLİ HABİBE


Kurtuluş Savaşı sırasında cahil evladının düşmana yol gösterdiğini duyunca İnegöl’e inmiş, bir kurşunla oğlunu yere serip ardına bakmadan geldiği dağlara geri dönmüştür.




SATI ÇIRPAN


Millet mekteplerinde okuma yazmayı öğrenen Satı Hanım, Kurtuluş Savaşında cepheye sırtında mermi taşımıştı. 1934 yılında Atatürk’ün kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesiyle meclise giren ilk 18 kadın milletvekilinden biri olmuştu.

BİTLİS DEFTERDARININ HANIMI


Kahramanmaraş’ta düşmana karşı verilen mücadelede en fazla yararlılık gösterenlerin arasında bulunmaktaydı. Kayabaşı Mahallesi’nde 8 düşmanı öldürmüş daha sonra erkek elbisesi giyerek milis kuvvetlerine katılmıştı.
İnönü Savaşlarına Katılan ve Madalya Alan 12 Kadından İsimleri Tespit Edilenler: Ali kızı Alime, Hacı Osman kızı Fatma, Besim kızı Şükriye, Musa kızı Fatma, Veli Onbaşı kızı Ayşe, Molla İbrahim kızı Fatma, Ali kızı Ayşe, Molla Hasan kızı Fatma…

VE...
belgelerde adına rastlanmayan daha binlerce eli öpülesi, kahraman Türk kadını…




HEPSİNİ SAYGIYLA ANIYORUZ


“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının üstünde kadın çalışmasını zikretmeye imkan yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını "Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim" diyemez.”


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


KAYNAKLAR:
*Kurtuluş Savaşının Elifleri (Nene Hatun, Hafız Selman İzbeli,Halime Çavuş ve Çete Emir Ayşe’nin yakınları ile yapılan röportajlar)(Milliyet, 30.08.2004)
*Balkan,I. Dünya ve Kurtuluş Savaşlarında Türk Kadını/Aynur Durmuş
http://www.lightmillennium.org/isikb...rk_kadini.html
*Kültür Bakanlığı web sitesi
*Bütün Dünya Aylık Dergi (Başkent Üniversitesi Kültür Yayını ,Nisan 2005)
*Milli Mücadelede Türk Kadını (Sevim Can)
http://www.diyanet.gov.tr/diyanet/agu99/gundem4.htm
*İstiklal Savaşımızın Kadın Kahramanları (Şahap Osman Aras/Yerel Gündem)
http://www.yerelgundem.com/?pg=yazar...sman-aras&id=4
*http://www.sj.k12.tr/html/biliyormuy...ysel/menu.html (Nezahat Baysel)

http://www.turkforum.net/showthread.php?p=2472623
 
Son düzenleme:

Fatih Deste

New member
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Sakarya
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Bülent Bey;

Öncelikle böyle bir konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Kurtuluş Savaşı'nda Başbuğ Atatürk'ün ve Türk Ordusu'nun önemi ne kadar büyükse, Türk Kadını'nın da önemli o kadar büyüktür.

1920'lerde böyle Türk Kadınları varken, günümüzde ise baleye, makyaja, kuaföre kısacası Avrupa'da olan her şeye meraklı olan kızlarımızın olması ne kadar üzücü bir durum.

Onun için aşağıdaki sözü sık sık tekrarlıyorum:

Ey Türk! Titre ve kendine dön.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Sevgili Fatih Deste kardeşim,
Kurtuluş Savaşı günlerinde Atatürk'ün ordusunda Türk insanının özgürlüğü ve var olması mücadelesinde daha ismini anamadığımız nice analar, bacılar, kahramanlar var. Bunun yanında kıymetli yorumunuzda belirttiğiniz gibi günümüzde baleye, makyaja, kuaföre meraklı olan kızlarımızın yanında "Atatürk'ü Sevmeye Mecbur muyum, O hiç bir şey yapmadı, ne yaptıysa Osmanlı Padişahının emirlerini uyguladı" diyebilen hanım kızlarımız da var maalesef.
Saygı ile...
 
Son düzenleme:

Fatih Deste

New member
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Sakarya
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Saygıdeğer Bülent Bey;

Bir kişiyi -ki Başbuğ Atatürk'ten bahsediyoruz- eleştirmek için O'nun seviyesinde olmak gerekmez mi?

O müslüman geçinip de Başbuğ Atatürk'e etmediği hakaret ve yapmadığı terbiyesizlik kalmayan kızlara bir sormak lâzım.

İslâmiyet'te ölünün arkasından konuşmak günah değil miydi?
Yoksa İslâmiyet'in emirleri değişti de biz mi duymadık?

Bir kişinin, Başbuğ Atatürk'ü eleştirebilme cesaretini ve hakkını kendisinde görebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk Milleti'ne Başbuğ Atatürk'ün ettiği hizmetten çok daha fazlasını etmiş olması gereklidir. Peki bu eleştirileri yapanlar o seviyedekiler mi acaba?

Başbuğ Atatürk'ün hiçbir şey yapmadığını söylemek de biraz aptallık, cahillik veya körlük olsa gerek. Çok değil, azıcık tarih bilgisi olan bir kişi, Başbuğ Atatürk'ün kim olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk Milleti'ne nasıl hizmet ettiğini anlar.

Başbuğ Atatürk'e saldırmak demek; Türk Milleti'ne saldırmak ve Türk Milleti'ne düşman olduğunu ilân etmektir.

Başbuğ Atatürk'e saldırmak demek; Cumhuriyet'imize saldırmak demektir.

Başbuğ Atatürk'e saldırmak demek; Lâik rejimden rahatsız olunuyor demektir.

Başbuğ Atatürk olmasaydı; Müslüman(!!!) olarak gittikleri camilere gidebilecekler miydi acaba?
Başbuğ Atatürk olmasaydı; oğullarına Muhammet ismini koyabilecekler miydi acaba?
Başbuğ Atatürk olmasaydı; Kur'an-ı Kerim'i okuyabilecekler miydi acaba?

Sonuç olarak; Kurtuluş Savaşı'nda ve Milli Mücadele Yılları'nın diğer safhalarında Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında emeği geçen ve Türk Milleti'nin bugünlere kadar gelebilmesinde rol oynayan tüm Türk Kadınları'na canım kurban olsun ve bu Türk Kadınları'nın bastığı toprağa, yedi cihan kurban olsun.

Bu şiiri eklemeden edemedim:

Ne ararsın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa neden türban sorarsın?

Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararı, içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esir iken mümkün müdür ibadet
Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et...
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz

NEYZEN TEVFİK
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Bu şiir Neyzene ait değil, Mutlu Çakıra ait.

Bir kaç saat önce bir başka arkadaşa da yazmıştım. Okumadınız sanırım.

Bu şiir mezarcının Atatürke hakaretine karşılık kaleme alınmıştır.

Eğer milletimizi seviyorsak sanatçısına da değer vererek hakkını teslim etmemiz gerekmiyor mu?
 

Fatih Deste

New member
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Sakarya
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Her yazdığım iletiden sonraki eleştirilerinizin dozu biraz kaçmaya başladı.

Bin tane farklı kaynakta bu şiirin Neyzen Tevfik'e ait olduğu belirtilir. Bu adamlar bunu görememiş, siz buldunuz ve gördünüz öyle mi?

O cümleyi hangi kaynaklara ve belgelere dayanarak söylediyseniz onları da gösterin de biz de öğrenelim.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Muhterem Kartalgözü ve Fatih Deste,
Her ikinizin de BEHEY DÜRZÜ şiiri hakkındaki yorumlarınız üzerine nette bir gezindim ve sanırım en doğru bilgiyi aşağıdaki adreste bulduğumu sanıyorum.

http://ozgurdurus.wordpress.com/2008/08/18/be-hey-durzu-neyzen-tevfik-kolaylinin-degildir/
Sivri üslubu nedeniyle Neyzen Tevfik’e mal edilen ‘Be Hey Dürzü’ şiirinin kime ait olduğu tartışma yarattı. Mutlu Çelik, şiiri Atatürk düşmanlarına ithafen yazdığını söyledi
Ankaralı çiçekçi Bülent Ulusoy hakkında ‘Atatürk’e hakaret’ suçlamasıyla dava açılmasına neden olan ‘Be Hey Dürzü’ başlıklı şiiri kimin yazdığı tartışma yarattı.
Ulusoy’un avukatı Tahsin Adak Zeyrek, müvekkiline yönelik suçlama nedeniyle mahkemeye sunduğu savunmada, şiirin hiciv ustası Neyzen Tevfik’e ait olduğunu belirterek, şairin Atatürk hayranlığını anlattı.
Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı Asayiş Şube Müdürü Mutlu Çelik ise şiirin kendisine ait olduğunu ve 1994 yılında yayınladığı ‘Cevaben’ adlı kitapta yer aldığını söyledi. Bu kitabı, TBMM’de Atatürk aleyhine konuşma yapan eski RP Milletvekili Hasan Mezarcı’ya ve Atatürk düşmanlarına ithafen yayınladığını belirten Çelik, Barış Partisi’nin şiiri Neyzen Tevfik imzasıyla poster ve kartpostal yaparak sattığını, bu tarihten itibaren şiirin Tevfik’e mal edildiğini kaydetti. Şiiri izinsiz kullandığı için Barış Partisi’ne dava açtığını ifade eden Mutlu Çelik, Ankara 5′inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nden tedbir kararı aldığını vurguladı.
Şiirin Neyzen Tevfik’e değil kendisine ait olduğunu, açtığı internet sitesinde de dile getiren Mutlu Çelik, mahkemenin tedbir kararı ile şiirin asıl sahibinin tescil edildiğini bildirdi.
‘Be Hey Dürzü’ şiirinin Neyzen Tevfik’e ait olduğuna dair bugüne kadar çok sayıda yazı ile karşılaştığını anlatan Mutlu Çelik, Necati Doğru, Hikmet Çetinkaya ve Fatih Altaylı gibi yazarlar ile siyasetçi Ertuğrul Yalçınbayır’ın, yaptığı uyarı sonrasında hatalarını düzelttiğini sözlerine ekledi.
Bu ilk değil
Neyzen Tevfik’in hayatını ve şiirlerini anlatan ‘Çeşitli Yönleriyle Neyzen Tevfik’ isimli kitabın yazarı araştırmacı Alpay Kabacalı, sivri üslubu nedeniyle bu tarzdaki dörtlüklerin daha önce de Neyzen Tevfik’e mal edildiğini hatırlattı. Kabacalı, ‘Neyzen Tevfik hayattayken gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı yeren bir dörtlük Neyzen Tevfik imzasıyla piyasaya çıkmıştı. Ama şair dörtlüğün kendisine ait olmadığını açıklamıştı’ dedi.
Kabacalı, dördüncü baskısı yapılan kitabının son bölümünü de Neyzen Tevfik’e ait olmayan ama kendisine mal edilen dörtlüklere ve şiirlere ayırdığını anlattı. Neyzen Tevfik’in neredeyse tüm eserlerini inceleyen Kabacalı, ‘Be Hey Dürzü’ şiirinin, ünlü hiciv ustasına ait olmadığını belirtti. Kabacalı, ‘Daha önce de bu şiirin Neyzen Tevfik’e ait olduğu söylenmişti hatta bu konuda tartışmalar da yaşanmıştı. Ancak ben o zaman da bu şiirin Neyzen Tevfik’e ait olmadığını söylemiştim’ dedi.
Şair Ataol Behramoğlu da şiirin Neyzen Tevfik’e ait olmadığını söyledi. Behramoğlu, şiirdeki üslubun Tevfik’e benzemediğini belirtti.

Bilginize,

Sevgili Fatih Kardeşim, Kartalgözü bence Kıbrıs 1974 otağının en sadık ve araştırmacı üyelerinden. Bana ilk yazdığı yoruma ben de önce tepki göstermiştim ama karşılıklı yazışmalarla Kartalgözü Kızkardeşimin gerçek anlayış ve fikri yapısını duygularımdan arınarak objektif değerlendirince aramızda hiçbir artniyet ve niza olamayacağını tespit ettim. Yorumları yıkıcı değil yapıcıdır. Bu düşüncelerimi sizinle paylaşmayı gerekli gördüm kardeşim.
Selam ve sevgiler. BB
 
Son düzenleme:

Fatih Deste

New member
Katılım
19 Haz 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Konum
Sakarya
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Bülent Bey;

Öncelikle konuyu detayları ile anlatmanız ve bilgilendirmeniz için teşekkür ediyorum.

Kartalgözü'de "milletimizi seviyorsak sanatçısına da değer vererek hakkını teslim etmemiz gerekmiyor mu?" gibi içi bir cümle ile değil de, sizin anlatmış olduğunuz gibi bir anlatım sergileseydi anlatılmak istenenin daha rahat anlaşılabileceğini düşünüyorum.

"Başbuğ Atatürk'ün En Sevdiği Çiçek" başlıklı bir konu açmıştım ve o konuda Kartalgözü eleştirilerinde nazik olduğunu söylemişti.

Sayın Kartalgözü;

Eleştirilerinizde nazik veya kaba davranmanızın benim için hiçbir önemi yoktur. Hatta benim yazılarıma eleştirilerinizi elinizden geldiği kadar kaba yapınız. Elinizden geldiği kadar -tabii ki üsluba dikkat edilerek- sert eleştiri yapınız ki, söylemiş olduğunuz cümlelerin bir anlamı olsun ve bunun yanında da şunu şuna dayanarak söylüyorum gibi cümleler kurunuz ki ne demek istediğinizi daha rahat anlayabilelim.

Sonuç olarak; benim yazılarıma nazik eleştirilerde bulunmayınız. Eleştirileriniz sert ve belge ve kaynak göstererek olsun ki, söylediklerinize itibar edebileyim ve benim bilgilerimin yanlış olduğunu da anlayabileyim.

Aksi takdirde; benim yazılarıma yapmış olduğunuz eleştirileriniz hiçbir önemi ve değeri olmayan cümleler şeklinde kalacaktır.


TTK
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kurtuluş Savaşının Unutulmaz kadın kahramanları

Bülent Bey teşekkür ederim.

Fatih bey, o ters cevap yerine hakikaten araştırmış olsaydınız ve diğer arkadaşa verdiğim cevabı merak etseydiniz konu hakkında mahkeme kararı dahi olduğunu anlar basit bir arama ile şiirin hikayesini de öğrenirdiniz.

Diyorsunuz ki "kaynak, belge gösterin", ben ilk öğretim öğretmeni değilim. Müfredata uymamış öğretmene verilecek talimat veriyorsunuz. Burada birşeyler öğretmek zorunda değilim, öğrenmek ve paylaşmak isteği ile buradayım.

Atatürk çiçeği ile ilgili alanda açıklamıştım, sitede yönetici olmadan önce emrettiğiniz biçimde eleştirirdim, şimdi ise daha nazik eleştiriyorum.

Hevesinizi görüyorum ancak nedense her yazınızdan dezenformazyona hizmet ediyor izlenimi edindiğim için endişe ile izliyorum yazılarınızı.

Lütfen önce sorgulayınız, nette ki her bilgi doğru değil hatta çoğu kasıtla yanlış bilgi, ardından sitede daha önce yayınlanmış mı diye bakınız, doğrusu sitede olan bir yazının yanlışı yeniden servis edilince soru işaretleri oluşmaması imkansız.

Fark etmiş olduğunuz gibi sadece burada bulunmuyor yanısıra ilgileniyorum.
 
Üst