Komünist parti oligarşisi

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
KOMÜNİST PARTİ OLİGARŞİSİ
C.gif
Çin Halk Cumhuriyeti, yargı, yürütme ve yasama organlarının tek bir idareye, Çin Komünist Partisi'ne bağlı olduğu, totaliter bir rejimdir. Ulusal ve bölgesel olarak polis teşkilatında, orduda ve sivil örgütlenmelerde asıl kadro Komünist Parti yöneticileridir. Parti yöneticileri görev başındayken olduğu kadar, emekli olduktan sonra da itibarlıdırlar. Komünist Parti bu örgütlenmesi sayesinde hayatın hemen her alanında hakim konumdadır. Dolayısıyla siyasi ve sosyal yaşamda komünist ideoloji dışına çıkılması mümkün olmaz. Bireylerin düşünceleri, inançları ve uygulamaları komünist ideolojiye ve Parti'nin emirlerine göre olmalıdır. En ufak bir sapma ve hatta sapma ihtimali ağır bir şekilde cezalandırılır.
Çin konusunda uzmanlaşmış olan İngiliz gazeteci John Mirsky, bu komünist iktidarı şöyle tanımlar:
� Onlar (Komünist Parti) için istikrar, büyüklerin ve Komünist Parti'nin aralıksız iktidarda olması ile eş anlamlıdır. Bu duruma yönelik herhangi bir tehdit, onlara göre en etkili olduğunu düşündükleri şeyle, kaba kuvvetle, karşılık görmelidir.2
19.jpg
19B.jpg
Mao'nun Kültür Devrimi tarihte eşine az rastlanır bir vahşetin yaşanmasına neden oldu. Özellikle eğitimli ve aydın kesimi hedef alan devrim sırasında Kızıl Muhafızlar adı verilen gençler, yanında Mao'nun Kızıl Kitabı'nı taşımayanları, komünist marşları ezbere bilmeyenleri halkın gözü önünde işkence yaparak katlettiler. Bu dönemde halkın okumasını sağlamak için duvarlar Kızıl Kitap'ın kopyaları ile kaplanıyordu.​
Bunun en çarpıcı örneği Mao tarafından gerçekleştirilen "Büyük Atılım" ve "Kültür Devrimi" kampanyaları sırasında yaşanmıştır. Halkın komünizme teslim olması ve komünist ideolojiyi hayata geçirmesi için son derece acımasız ve zalimce yöntemlere başvurulmuştur. Köylüler ürünlerini komünlere vermeyi ve komünist üretim anlayışına geçmeyi kabul edene kadar bilinçli olarak aç bırakılmış, en ağır şartlarda çalıştırılarak ezilmiştir. Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu uygulama sırasında komünizme karşı olanlar da doğal olarak elimine edilmiştir. Aydın ve eğitimli kesimi hedef alan Kültür Devrimi ise, ülkedeki tüm muhalif sesleri olabilecek en gaddar şekilde susturmuştur. "Devletin üst kadrolarında dahi halen komünizmi benimseyememiş kişiler olduğunu ve bunların eğitilmesi gerektiğini" öne süren Mao'nun talimatıyla başlayan Kültür Devrimi, ülkedeki hemen her eğitimli ve mevki sahibi insanın aşağılanması, dövülüp işkence görmesi ve hatta idam edilmesi operasyonu olmuştur. Mao'nun öngördüğü tek tip kıyafeti giymedikleri, komünist marşları ezbere bilmedikleri gibi sıradan bahanelerle insanların işkence görüp katledildikleri bu dönem sonunda Mao'nun istediği olmuş, komünizm artık insanların "zihinlerine tam olarak yerleşmiştir". (Mao döneminde yaşanan vahşetle ilgili daha detaylı bilgi için bkz. Komünizm Pusuda, Harun Yahya, Vural Yayıncılık, 2001).
20.jpg

Kültür Devrimi sırasında on binlerce öğretim görevlisi, devlet adamı ve sanatçı Kızıl Muhafızların işkencesine uğradı ve hayatını yitirdi. Resimde görülen parti yetkilisi de, boynuna hakaretlerle dolu bir yafta takılıp halkın önünde aşağılanan binlerce kişiden sadece biridir.​
Mao'nun, komünist Çin'i kurduğu 1949'dan günümüze kadar geçen süre içerisinde bu baskı ve tehdit rejimi, Komünist Parti'nin kapsamlı örgütlenmesi ile muhafaza edildi. Neredeyse beş-on kişi başına bir sivil polisin düştüğü, herkesin bir diğerinin ihbarcısı konumuna geldiği bu ortamda Komünist Parti otoritesini şiddete ve güce dayandırarak ayakta tuttu. Bunun için daha ilk günden acımasız bir ordu ve polis teşkilatlanması oluşturuldu. Devlet ve Halk Güvenlik Bakanlığına bağlı Halkın Silahlı Polisi (PAP) ve Halkın Kurtuluş Ordusu (PLA) bu sorumluluğu üstlendi. İlk kurulduğu günden beri Komünist Parti'nin silahlı kolu olarak hareket eden PLA, 6 milyon askeri ile, bugün dünyanın en büyük ordusu konumuna gelmiştir.
 
Üst