Sayın Denktaş Kenan Çoygun’un geri çekilmesini, şöyle anlatır.
“Son döneminde güya anlaşma olacak, görüşmeler devam ediyor. Türk hükümeti bu iş sertlikle olmaz düşüncesindeydi. O yüzden kendisini geri alma kararı aldılar.”
Emekli Tümgeneral Cumhur Evcil Kenan Çoygun’un Kıbrıs’tan ayrılışını anlatıyor;
“Adadan ayrılırken Birleşmiş Milletler Barış Gücü, Kıbrıs Rum kesiminde bulunan Lefkoşa Hava Alanına kadar silahsız seyahat etmesini istediğinde, Kenan ÇOYGUN; "Bir Türk subayı silahını asla vermez. Rum polis veya askerleri herhangi bir barikatta beni durdurup yoklamaya kalkışırsa, hiç tereddüt etmem, çeker vururum" diye bu talebi reddetmistir. O'nun bu kararlı tutumu karşısında BM Barış Gücü; Kenan ÇOYGUN'u Rumlarla muhattap etmeden havaalanında uçaga kadar götürmüştür.”
Ayni zamanda Kenan Çoygun Rumlara da el altından haber gönderdi. Havaalanından çıkacak ve en ufak bir terbiyesizlikte ortalığı dağıtacaktı. Sözünü tuttuğunu karşı taraf iyi biliyordu. O gece, O’nun başına ödül bile koymuş olan Rum Ulusal Muhafız Ordusu’nun, O’nu korumakla görevlendirilmiş olması, ibret alınacak bir olaydır.
Kenan Çoygun Kıbrıs’tan havalandıktan sonra, eşi Behice Çoygun ve oğlu Gültekin ile birlikte Beyrut’a geldi. Bir gece Beyrut’ta kaldıktan sonra ertesi gün Türkiye’ye geçti. Büyük bir mücadelenin ardından, 5 yıldır görmediği vatanına, dostlarına ve çok özlediği oğlu İskender ile kızı Lale’sine kavuşmuştu.
Eve girdiğinde önce paltosunun her iki cebinden el bombalarını ve belinden tabancalarını çıkartır. Her günü ölümle burun buruna geçen 5 yılın ardından, yol boyunca yanından ayırmadığı silah ve bombaları bir kenara bırakarak hasret gidermeye başlayabilecektir.
Türkiye Yılları
1967 yılında Tϋrkiye’ye döndükten sonra, 1969 yılına kadar İzmit’te, 15. Kolordu Kurmay Başkanı olarak görev yaptı.
Siyah Montlu Adamın Sırrı
Ocak 1964’te Londra Konferansına katılmak ve BM’de konuşma yapmak üzere Kıbrıs’tan ayrılan Denktaş’a, Mart 1964’ten sonra Adaya giriş yasağı konulmuştur. Londra’ya, New York’a, Güvenlik Konseyi’ne gider ama bir türlü Kıbrıs’a dönüşü için gerekli onayı alamaz. Türk hükümetine bir çok defalar baş vurarak, Kıbrıs’a gönderilmesini, bunun için bir yol gösterilmesini talep eder. Ancak hükümet “sen burada otur Kıbrıs’a gitmen gerekmez” cevabını verir. Hatta Kıbrıs sorunu ile ilgilenmekten vaz geçmesi tavsiyesinde bulunur.
Rauf Denktaş, 1967 yılının, Ekim ayının son haftasında, Nejat Konuk ve Erol İbrahim ile birlikte, bir balıkçı gemisine binerek Türkiye'den ayrılır. Kıbrıs karasularına girdikten sonra balıkçı gemisinin yedeğindeki sürat motoruna geçen Denktaş ve arkadaşları, 30 Ekim günü Karpas bölgesinde karaya çıkarlar. Ancak bir süre sonra Karpas Çayırova'da yakalanırlar. Birleşmiş Milletler nezdinde yapılan girişimler ve Türk Hükümetinin çabalarıyla Türkiye’ye iade edilirler.
1967 yılında yaşanan bu Ada’ya kaçak girme teşebbüsü bilinen bir husustur. Bilinmeyen ise bu organizasyonun nasıl yapıldığıdır. O günlerde konuşulan ve yazılan, siyah montlu bir adam tarafından bu organizasyonun yapıldığı, Denktaş ve arkadaşlarının bu siyah montlu, gizemli kişi tarafından yolcu edildiğidir. Biz ulaştığımız bilgilere dayanarak çok açık bir şekilde Sayın Denktaş’a soruyoruz, O da hiç tereddütsüz bütün açıklığıyla cevaplıyor.
Kıbrıs’a kaçak giriş organizasyonunuzu Sayın Kenan Çoygun’mu yapmıştı?
“1967 Ekim’inde, Larnaka’daki arkadaşı olan Sancaktar’la temas halinde planladı herşeyi. Suçu hükümete duyurmadı. Biz de duyurmadık. Gizli kaçtık. Bütün herşeyi planlayan kendisiydi. Balıkçı teknesi icarlayan, sürat motorunu satın alan bütün organizasyonu yapan bizzat Kenan Çoygun’du.”
Şubat ayında Türkiye’ye dönerek, göreve başlayan, İzmit’te görevli, Albay Kenan Çoygun, Ekim ayında Denktaş’ın Kıbrıs’a kaçak girişini planlamakla meşguldü.
Sayın Denktaş’ın anlatımıyla 1968 Yılında Kıbrıs
“Kaçak giriş deneyiminden sonra 1968 yılında resmi yollardan Kıbrıs’a geldim. Artık görüşmeler başlayacaktı. Kıbrıs’a geldiğimde Lefkoşa’da görüşmeler yaptım ayrıca, bütün köyleri gezdim. Lefkoşa’daki hava aman ne anlaşma olursa olsun yap. Anladık artık Türkiye gelemez, canımızı kurtaralım. Lefkoşa’da üst kademede yapacağımızı yapalım sonra Ada’dan kaçalım havası hakimdi. Ayakta duran mücahitlerdi. Mücahitlerdeki bu direncin sebebi Kenan Çoygun’un otoritesinin etkileriydi.
Köylere gittiğimde, köylerde Bozkurt’un emriyle kurulmuş müdafa teşkilatı TMT, köylüyü ayakta tutuyor, canlı tutuyordu. Kenan Çoygun döneminde başlatılan uygulamalar devam ediyor, maaşlar veriliyor, Kızılay yardımları evvela onlara gidiyor, direnişten başka çare yoktur anlayışı sürekli işleniyordu. Yani köylerdeki hava, üst seviyelere nazaran çok iyi durumdaydı ve bu tamamen Kenan Çoygun’un eseriydi.
Ben bu seyahatin ardından, geri dönüp Çağlayangil’e (Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı) 1 aylık raporumu verdim. Mukavemet devam edebilir, yeterki şu tedbirleri alalım dedim.
Sendikalar çalışamıyordu, sendikaları serbest bırakalım dedim. Bu sayede biriken stres boşalabilecekti. Çağlayangil güvenebilirmisin diye sordu. Güvenirim diye tereddütsüz cevap verdim. Aslında güvenimin büyük bölümü Kenan Çoygun Bey’in varlığından kaynaklanıyordu. Kimseye maskaralık yaptırmazdı.
Meclis çalışmalı dedim. Liseyi bitiren gençlerimiz Üniversiteye gidemiyorlardı, madem artık görüşmeler başlıyor, bunlar terhis edilerek tahsillerine devam imkanı sağlansın dedim. Maaşlar artırılsın dedim. Allah rahmet eylesin Çağlayangil tarafından bu tekliflerimizin tamamı kabul gördü. Gerçekten bu tedbirlerin ardından 2. bir direniş sayfası açıldı ve 1974’e kadar sürdü.
Bu tedbirlerin tamamı üzerinde Kenan Bey’le anlaşmıştık.”
İzmit’te görev yapan, 15. Kolordu’nun Kurmay Başkanı, Kurmay Albay Kenan Çoygun, Kıbrıs’taki resmi görevini tamamlayıp yurda dönmüştü. Ancak anlaşılan o ki, Kıbrıs’lı Türkler hür, bağımsız ve insanca bir yaşama kavuşana kadar, görev, yetki, rütbe, mevzuat gibi ayrıntılara takılmadan o Kıbrıs davasından vaz geçmeyecekti.
Sonraki Yıllar
(Bu dönem yayınlanması planlanan kitapçıkta, muhteşem hatıralarla, teferruatlı bir şekilde yer alacaktır)
Generallik süresi geldiğinde, ilk yıl, terfi almadı. 1969 yılında General oldu. 1969-1972 yıllarında Siirt’te 70.Tugay Komutanlığı görevinde bulundu.
1972-1973 yılları arasında da, KKK Okullar Daire Başkanlığı’nı yürüttü. Eğitim müfredatında, inisiyatif alabilmeyi bilen subaylar yetiştirilmesine öncelik verdi. Zor dönemlerde, örneğin bir savaş sırasında, iletişimin kopma ihtimalini düşünerek, birliğini sağlıklı ve isabetli kararlar alarak yönetebilecek ve bu amaçla inisiyatif kullanabilecek subaylar olması gerektiğine inanırdı.
1973 yılında Tuğgeneral rütbesindeyken emekli oldu.
Türkiye’nin 1974 Temmuzunda Kıbrıs’a yaptığı müdahalenin ardından, 1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti Kurulmuş, 1976 yılında TMT yerini Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bırakmıştır. Ziyaret ettiğimiz Komutanlığın, daha bina kapısının girişinde Kenan Çoygun’un özgeçmişi ile karşılaşıyor, şeref salonunda bütün Bayraktarlar ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlarının resimlerini görüyoruz. Elbette Kenan Çoygun’un resmi hemen gözümüze çarpıyor.
Tarihi Türkiye’den gizlice sokulan, binbir güçlükle Kıbrıs’ta imal edilen silahlarla, kaçak olarak gidilen eğitimlerle başlayan, şanlı bir mücadeleyle devam eden TMT’nin yerini alan Kıbrıs Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, bu gün dosta güven ve inanç verecek, düşmanı ise caydıracak imkanlara, düzenli birliklere, çok değerli komutanlara sahip. Ve Türk’ün vefasının en güzel örneğini temsil eden bir Kışla’ya…