Kimya Hatun Kimdir?

Firuze

Dost Üyeler
Katılım
18 Tem 2011
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Maviliklerde
Noname.jpg
Konya'da oturan Kerra Hatun eşinin ölümünden sonra gelen evlilik tekliflerinin hiçbirini kabul etmmeiştir.Kocasından miras kalan konakta iki çoçuğu ve yardımcılarıyla birlikte yaşarken birden Konya müftüsünün evlenme teklifini kabul eder.Bu evlilik herkesin hayatını değiştirecektir ama bundan en çok nasibi Kerra Hatun'un kızı Kimya alacaktır.Kimya istemeyerek girdiği bu yeni yaşama alışmakta zorlanır.Konya müftüsü Mevlana'nın üvey kızı olmak bile tahmininden daha fazla zorlar hayatını.Alışık olmadığı kurallar,haremdeki yaşlı kadınlar,yeni yeni gelişen bedeni ve ruhu sıkmaya başlar Kimya'yı.Mevlana'nın ilk eşinden olan oğlu Alaattin'de olmasa tüm hayat ona zehir olacaktır.Günlerini Alaattin ile, eski günlerini yad etmekle,geleceği için hayaller kurmakla geçiren Kimya Hatun'un hayatı Şems'in Mevlana ile görüşmesi ile bir kabusa dönüşür.Sadece onun için değil başta annesi ve üvey kardeşi Alaattin olmak üzere herkesin hayatı bir günde tersyüz olur.Kimya Hatun kendinden onlarca yaş büyük Şems ile evlendirilir ve bu olay gencecik Kimya'nın sonuna giden yolun başlangıcı olur.


Şems, Kimya Hatun'u görünceye dek geçen hayatı boyunca tanrısal aşkı tanımak uğruna dünyaya ait ne varsa uzak durmuş bir sûfî. Ancak Kimya Hatun'u gördüğü gün tanrının onun gözleriyle kendisine baktığına inanarak onunla evlenmek ve hep birlikte olmayı arzulamaya başlar. Neticede evlenirler. Şems, Kimya'ya tanrıymışçasına saygı ve sevgi sunmakta ve Kimya da bu durumdan memnun olmaktadır. Şems, Kimya ile geçirdiği vakitleri tanrı ile geçirmiş saymaktadır. Ancak bir süre sonra Kimya'nın davranışlarını yanlış bulmaya, onu ahlaksızlıkla suçlamaya başlar. Ona karşı aşırı bir kıskançlık beslemektedir. Bu yüzden Kimya'yı hayattan soyutlayarak onu cezalandırmaya başlar ve böylece hata üstüne hata yapar. Neden sonra hatasını fark ettiğinde derviş hayatı sürdüğü sürede insanlardan ve dünyadan kaçarak yaptığı ibadetlerle aslında hiçbir ilerleme kaydetmediğini, asıl ilerlemenin ve olgun ahlakın ancak insanlarla iletişim kurarak yapılan mücadele ile elde edilebileceğini itiraf eder. Kimya ile birlikteliği ona tanrısal aşkın ne olduğunu da öğretmiştir. Yukarıdaki alıntılar onun aşka bakışının derinlik kazandığını göstermektedir.

"Tanrısal aşk evhamlanmak değildir." Yani bitmeyecek sonsuz aşkı buldum, diye düşünülen bir aşk eğer ki bitiyorsa, aşık olan için sadece bir evhamlanma gerçekleşmiştir. O, yanılmıştır. Aşkı buldum, derken kuruntu yapmıştır. Zira bulmuş olsaydı, hiç bitmemesi gerekirdi. Şems'in Kimya Hatun aşkı da bitmiş ve böylece bir evhamdan ibaret olduğu anlaşılabilmiştir. Öyle ise tanrı aşkını bulmak için sürekli bu tür zahirî aşk denemelerine mi kalkışmak gereklidir? Riskli bir yoldur!

"Tanrı'ya özgü bu aşk, yeryüzüne ait ne kadar müebbet zuhurat varsa hepsinin anasıdır." Yeryüzündeki müebbet yani sonsuz zuhurat ile neyi kast etmiş olabilir? Müebbet zuhurat: Sonsuz yansımalar. Yeryüzü bir ayna ve tanrı bir ışığa benzetilirse, aynaya yansıyanlar müebbet zuhurat olacaktır. Dünya aynasının temiz ve sağlam olan bölümlerinde bu, çok daha net görülebilecektir. Mutasavvıflara göre en temiz ve sağlam ayna temizlenmiş bir insan kalbidir. O halde müebbet zuhurat da dünya aynasına yansıyan ışık hüzmelerinin kalp denilen his dünyasındaki görüntüleri olacaktır. Ayna içre aynalar... Ve sonsuzluk... Sonsuz bir görüntü... Sanat dediğimiz de bu görüntüyü yakalayabilen kalplerin duyup gördükleri değil midir?
şehvet ateşinden çektim seni
başka bir ateşe attım seni
benim gibi birinden söz mü?
söz gibi bende yuttum seni.
benimlesin, lakin benden bihaber
göz yumdum büyüledim seni.
 
Üst