Kıbrıs Türkünü küçümseme amaçlı konuşanlara hitaben Kıbrıs Türk Folkloru isimli kitabdan taradım.
Taramadan dolayı yanlış ve eksik kelimeler olabilir. Bunlar yazının bütününü etkileyecek şekilde değildir.
Kıbrıs'ın Türkler Tarafından Fethi ve İskanı
Sebepleri ne olursa olsun 1571'den Kıbrıs'ın Türkler tarafından fethedildiği bir vakıadır. Bunu kimsenin inkar etmesinde fayda yoktur. Üstelik fetihten sonra adaya yalnızca bir sömürge gözüyle baktıkları da kabul edilemeyecek bir iftiradan ileri gidemez. Çünkü ortadaki belirtiler bu iddianın tam aksini söylüyor.
Çünkü Türk devrinden kalan eserler bunu yalanlar.
Ve çünkü adadaki Türk varlığı bir çapulcu kalabalığının torunları olmaktan çok, sanatkar, dürüst, kültürlü ve bilgili bir neslim devamıdır da ondan.
İlk başvuracağımız en resmi kuvvetli delili, fetihten sonra adanın iskanı için çıkarılan Sürgün Hükmüdür. Bu fermanın sürgün hükmü adını taşıması, gerek yabancılar gerekse kendini bilmez Türkler tarafından istismar edilmekte ada halkının çapulcular soyundan geldiğini iddiaya fırsat vermektedir.Aslı; İstanbul, Başvekalet Arşiv Umum Müdürlüğü, 19 numaralı Mühime Defteri, 334.üncü sayfasındaki fermanın metni pek de öyle olmadığını gösteriyor. Dikkatle incelendiği zaman görülecektir ki her sınıf halk, bilhassa sanatkarlar, eşya ve hayvanları ile birlikte adaya göçürülmüş, fetihte görev alan askerler terhis edilip iskan edilmiş, sonradan pek çok kıymetli din adamı, şair, yazar, siyaset adamı, tarikat kurucusu, hasılı hükümet için tehlike teşkil edecek kadar sivrilmiş kişiler padişah tahtının selametli için adaya sürgün edilmiş veya kendileri padişahının gazabından kurtulmak için gizlice gelip adaya yerleşmişlerdir. Kıbrıs'tan yetişmiş nice şairler, devlet adamları vardır. Peki çapulculardan bunca değerli adamlar nasıl çıkmıştır?
Kutup Osman gibi tarikatçıyı. Kamil Paşa gibi defalarca sadrazamlık etmiş adamı, Namık Kemal'i, 28 Mehmet Çelebi "yi, bağrına basmış bir toplum çapulcu olamaz. Her kazada bir kaç ziyaret yeri bulunan, Kıbrıs'ın sathına yayılmış şehit ve evliye türbelerine sahip bir toplum çapulcu olamaz. Hele aç, çıplak ve birbirlerini aç kurtlar gibi yiyen İtalyan Venedik bozmalarına şefaat edip insan gibi yasamalarını sağlıyan, çoğalmalarına vesile teşkil eden Türkler hiç de çapulcu olamaz.
SÜRGÜN HÜKÜMÜ (Kısmen Sadeleştirilmiştir)
Anadolu ve Karaman ve Rum Zülkadriye'de vaki Kadılara Hüküm ki; Halen Kıbrıs Beylerbeyisi bulunan Sinan Paşa (ikbali daima açık olsun) yüksek makamıma mektup gönderip, askerlerimizin zaferle istila ettiği Kıbrıs adasının hayli yerlerinin harap olduğunu belirtti. Harab olan yerler ziraata, bağ ve bahçeye, şeker kamışına elverişlidir. Hatta bu topraklar, ekilen hububatın her bir kilesine elli kile (ürün)verecek kadar bitektir. Bu hale göre; kasabaların, köylerin ve sair arazi ile yerlerin mamur ve bakımlı olması lazım gelir. Simdi adı geçen adanın suyu ve havası güzel olduğu, durum da normale döndüğü İçin, korku ve zarar gören bölgelerde kaleler inşa edildi. Askerlikten çıkanlar (terhis edilenler) de buralara yerleştirildi. Ada toprağında Allah'ın inayeti ile çiftçilik yapılabilir. Emniyet temin edilmiş, tehlike ve korku kalmamıştır.
Bu mühim (itibarlı) memleketin imarı önemli bir problem olduğu için, adaya gidenlerden iki yıl üçün öşür ve karşılığı (hukuku) alınmayıp affolunmaz üzere emniyeti (önceden)temin edilen ülkelerimin yaşama şartları güç ve dağlık bölgelerinde yerleşmiş olup geçim sıkıntısı çeken halkıma, bu halk arasında kötülük ve eşkıyalıkla tanınanları vilayetin nüfus defterinde yazılı olmayan ve çocuklarını (ailelerini) sonradan ve başka yerden gelip vilayetinizi yurt tutanları kendi malı olmayıp ücretle mal tutanları, uzun süreden beri yayla, bağ, bahçe ve toprak davası güdüp huzursuzluk yaratanları, köylü oldukları halde mallarını terk edip şehirlere yerleşenleri, kasabalarda, köylerde ve şehirlerde yaşadığı halde kabadayılık edenleri ve şehir veya kasabalarda yaşayıp sanatkar olanlardan da ayakkabıcı, başmakçı, terzi, takke yardımcısı, dokuyucu, seyyar satıcı, yorgancı, ipekçi, aşçı başı, mumcu, nalbant, bakkal, derici, dülger, yapıcı ustası, taşçı, kuyumcu ve şair sanatkarlardan olmak üzere (her yerleşme merkezinden kasaba ve şehirlerin nüfus durumlarına göre her on evden (aileden) bir ev gönderin. Yanlarına ellerinden iş gelir adamları verin. Onları erişinceye değin bütün engelleri kaldırıp (halledip davarları ve çiftleri ile adı geçen adaya geçirmenizi (göçürmenizi) emir buyurdum. (Ve yine) buyurdum ki (buyruğum ulaşınca) bu konu ile ilgilenip köylerde bulunan, kötülükleri ve hırsızlıkları ile meşhur olmuşları, veyahut nüfus defterinde kayıtlı olmayan yersiz yurtsuzları, kira ile yurt (tarla, ev tutanları, faizcilikle geçinenleri, toprak davam güdüp huzursuzluk yaratanları ve yukarıda uzun uzadıya anlatılanları çiftleri ve davarları ile göçürün. Bu kişiler içinde malları-mülkleri olanlar varsa açık artırma ile ve değer pahasıyla (gerçek değeriyle) sattırıp akçalarını (paralarını) sahiplerine teslim edin. (Ve) acele olarak Silifke'ye ulaştırıp. Kıbrıs adasına göçürmek işiyle yakından ilgilenin. Bunun yanında sanatkarların yukarıda bahsedilen*lerinden vesair gerekli sanatkarlardan her on haneden bir hane olmak üzere, işe yarar kimseleri yazıp Silifke yolundan Kıbrıs adasına geçiriniz.
Hu işi yaparken dikkatle davranın ve yakından ilgilenin ki şehirlerden, kasabalardan veya köylerden göçürülen sanatkar veya halkın yerleri, mal ve mülkleri az bir değere satılıp da sahipleri zarar görmesin, hayıflanmasın. Bu gönderilecek her on haneden bir hane Çiftçi veya sanatkar isimleri ve resimleriyle (tanımaya yarayacak vücut işaretleriyle) deflere kaydedilsin. Çiftçi olanların ne miktar
davarla gittiği, sanatkarların da özellikleri yayılsın ve hangi köyün hangi mahallesinden olduklarına dair geniş tafsilat verilsin. Bu deflerin bir sureli yüksek makama, bir sureli Kıbrıs Beylerbeyliğine gönderildikten başka bir sureti de kadılığınız mahkemesinde alı konsun ki deftere yazıldıkları halde gitmeyenler çıkarsa yoklama yapıldığı zaman belli olsun. Ve oraya gönderilsin. Kayıt işlen ile uğraşanlara sıkıca tembih edin ki hu konuda hataya düşüp. Kıbrıs'a yazmak bahanesi ile kimseyi kandırıp para almasınlar. Bunu (para almadıklarını) ispatlamak için de toprak kadılıklarından belge alsınlar. Bu hususla adaletle davranın yc buyruğumu yerine getirmekte dakika kaybetmeyin. Buyruğum üzere Kıbrıs'a gönderilmesi uygun olanlar, deftere hangi köy ve kalabadan oldukları kaydedildikten sonra kimin emanetine verildikleri de isim ve resimleriyle kaydedilsin. Bu arada Kıbrıs'a sürülmesi gerekmeyen maldar kişileri rahatsız etmekten şiddetle kaçının. Adaya varanlardan emrim gereğince iki yıl müddetle vergi alınmayacağını da halka ilan edip adaya gidişe rağbeti arttırmaya çalışın. Yüksek emrime uyup, Kıbrıs'a gitmek üzere kaydını yaptıran, birinin kefaletine verilen ve davarıyla Kıbrıs'a gönderilenlerden biri kaçıp başka memleketlere giderse, yakalan*dığı memlekette idam edilecektir. Siz ki vilayet kadılarısınız bu hususta gereği gibi davranın. Emrim üzerine Kıbrıs'a gönderilenlerden kaçanlar, . hangimiz kadılığına gelir (de tanınırsa) geciktirmeden yakalayıphapsedin.Kadılığınızdan yazılanları bir an önce geciktirmeden Silifke İskelesine gönderin. Oradan öle yakaya geçirilip Kıbrıs Beylerbeyisi - Allah talihini daim etsin - kendine verilen defler mucibince alıp, kendi uygun gördüğü bölgelere İSKAN ettirsin.Siz de her biriniz kendi kazanınızdan göçürülen hanelere halka yardımcı olmak üzere ücretli adamlar tutun da karşı tarafa geçmelerini temin edin. Kafile başkanlarının hiç birisi Kıbrıs Beylerbeyisinden-deftere yazılı olanların - ulaştıklarına dair belge almadan gelme*sinler. Bu belgeler gelince de (südde-i saadetime) yüksek makamıma gönderin. Bu işi elbirliği ile sonuca eriştirmeniz için bütün kadılara hüküm gönderilmiştir. Yüce buyruğum üzere bu görevi dikkatle ve birlikte yürütünüz . Adaya gitmek için yapılan kayalardan her hangi birisi, birini himayeye kalkar, veya göndermek benim elimdedir deyip emrime uygun olmayanları kaydederse haksızlığauğrayanlar makamıma şikayete geleceklerdir .Kayırma işine adı karışanların cezalandırılması kararlaştırılmıştır. Böylelerine göz açtırma*yınız, (fırsat vermeyiniz) Uslanmazlarsa önce isim ve resimleriyle arz eyleyiniz.
Iskan harekelinden sonra çıkarılan Kamu name-î Liva-yı Kıbrıs adlı hüküm de yine Kıbrıs adasına sömürgenin ötesinde bir gözle bakıldığı adayı sanat eserleriyle güzelleştirip zenginleştirmek gayesi güdüldüğü açıkça bellidir. Eğer böyle olmasaydı Venedik devrindeki gibi yüksek vergi alınmasına devam edilir, halk angarya olarak çalıştırılır ve rahat etmesine, refah içinde yaşamasına imkan verilmez, Hıristiyan olduğu için her fırsatta ezilir, baskı yolu adadan göçüne çalışılırdı. İki ayrı idare zamanında alınan vergilerin çeşit ve miktarlarının basit bir karşılaştırılması bu durumu açıkça gösterir ve Türklerin ne kadar adil olduklarını ispatlar. [/b ]
Venedikliler Zamanında
Haftada bir gün angarya,
Halktan,60,80,90,100 akçe maktu vergi
Nüfus başına 5 akçe tuz hakkı
Tay doğarsa 25 akçe İnek buzağılarsa beş akçe
Koyun başına senede bir akçe
Kuzu başına bir akçe
Bağ mahsullerinden 1/3 hisse
Dönüm başına ½ akçe
Türkler Zamanında
Haftada bir gün (muayyen yerlerde)
30 akça işpençe
Kaldırılmıştır.
Kaldırılmıştır.
Kaldırılmıştır.
½ akçe
Kaldırılmıştır.
Kaldırılmıştır.
Kaldırılmıştır.Aile servetine göre 60, 80, 100 akçe haraç.
Basit bir hesap yapılırsa görülecektir ki bir evvelkine nazaran vergilerde %60 lık bir azalma vardır. Bu da küçümsenecek bir durum değildir.