Johnson Mektubu

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Johnson Mektubu



1963 yılı Aralık ayında Kıbrıs'ta ortaya çıkan gergin durum ve kanlı olaylar üzerine, Türk toplumunun güvenliğini korumak ve Rumların katliamlarının bir jenoside dönüşmesini önlemek amacıyla Türkiye, 1960 Garanti Antlaşmasına taraf devlet olarak sahip bulunduğu hakları kullanarak 1964'te Kıbrıs'a çıkarma yaparak müdahalede bulunmaya karar vermiştir. Kıbrıs'a Türk askerinin çıkması 7 Haziran için planlanmıştır(1). Fakat 5 Haziran'da "Johnson Mektubu" olayı patlak vermiştir. Amerika birkaç gün önce, bu çıkarmayı önlemek için diplomatik girişimde bulunmuştu. Fakat Türkiye'yi kararından caydıramayınca, Başkan Johnson Başbakan İsmet İnönü'ye 5 Haziran günü, ifadesi ağır ve tehdit dolu bir mektup gönderdi(2).
ABD Başkanı Johnson mektubunda şu noktaları belirtiyordu:

1) Türkiye, Garanti Antlaşmasını tam işletmeden adaya müdahale kararı almıştır. Türkiye henüz müdahale hakkını kullanamaz.
2) Türkiye tarafından Kıbrıs'a yapılacak askeri bir müdahale, kendisini Sovyetler Birliği ile bir çatışma durumuna sokabilir. Türkiye, NATO'lu müttefiklerine danışmadan, onların "rıza ve onayını" almadan böyle bir harekete giriştiğine göre, acaba NATO'nun Türkiye'yi savunma yükümlülüğü var mıdır? Türkiye bu noktayı herhalde düşünmedi.
3) Türkiye ile Amerika arasında mevcut 12 Temmuz 1947 tarihli yardım antlaşmasının 4. Maddesine göre, Türkiye Amerika'nın vermiş olduğu silahları Kıbrıs'a müdahalede kullanamaz. Çünkü bu silahlar Türkiye'ye savunma amacı ile verilmiştir(3).
4) Ayrıntılı görüşmeler için Türkiye Başbakanı Washington'a giderse, Başkan Johnson bundan memnun olacaktır.

Nasıl 12 Mart 1947 Truman Doktrini Türk-Amerikan ilişkilerinde bir dönüm noktası olmuş ise, 5 Haziran 1964 tarihli Johnson Mektubu da, Truman Doktrini'nin açmış olduğu sağlam bir dönemi tersine çeviren bir dönüm noktası olmuştur. Türk milletinin en hassas ve haklı davasında ortaya konan bu olağanüstü sakat tutum, Türkiye'de Amerika'ya olan güveni büyük ölçüde sarsmış ve etkilerini daha sonraki yıllara kadar yaymıştır.
O sırada Başbakan İnönü'nün Kıbrıs işlerindeki danışmanı Prof. Nihat Erim, daha sonra şöyle diyecektir:
"Denebilir ki, o zamana kadar dünyanın tek memleketi Türkiye idi ki, orada Amerikalılara 'Go Home' denmiyordu. Bu Johnson Mektubu'ndan sonra Türk kamuoyunda Amerika'ya güven çok sarsılmıştı ve ilk defa olarak Türkiye'de Amerika'ya karşı olumsuz bir kamuoyu meydana gelmeye başlamıştı. Bundan sonraki yıllarda bu daha da kuvvetlenmiştir(4)."
Başbakan İnönü Johnson'un mektubuna 13 Haziran'da cevap verdi(5). Oldukça yumuşak bir ifade taşıyan cevapta, 12 Temmuz 1947 tarihli yardım antlaşmasının yorumuna hiç değinilmemiştir. Bun karşılık şu konular belirtilmiştir:
1) Mektubun "gerek yazılış tarzı, gerek içeriği", Amerika'nın Türkiye gibi bir müttefiki için "hayal kırıcı" olmuştur.
2) Bu son teşebbüs ile, 1963 sonundan beri Kıbrıs'a askeri müdahale ihtiyacı dördüncüdür(6). Ve Türkiye bu işin başından beri Amerika ile danışma halinde bulunmuştur.
3) Kıbrıs Rum hükümeti açıkça silahlanmaya başlamış, Anayasa dışı faaliyetlere girişmiş, Türklere karşı "zulmünü" artırmış ve bütün bunlar Yunanistan tarafından, kendisinin imzaladığı milletlerarası antlaşmalara aykırı olduğu halde, desteklenmiş, lakin Türkiye'nin bütün uyarmalarına rağmen Amerika bir şey yapmamıştır.
4) Birbirine karşı antlaşmalardan doğan zorunluluklarını, yükümlülüklerini istediği zaman reddeden devletler arasında bir ittifaktan söz edilebilir mi?
5) "NATO müttefiklerinden herhangi birine yapılacak saldırı, saldırgan tarafından doğal olarak daima haklı gösterilmeye çalışılacaktır. NATO'nun bünyesin saldırganın iddialarına kapılacak kadar zayıf ise, gerçekten tedaviye muhtaç demektir."
6) Türkiye'nin anlayışına göre, NATO, saldırıya uğrayan bir üyeye derhal yardımı mecburi kılmaktadır. Üyelerin takdirine bırakılan husus, yardımın mahiyeti ve genişliğidir.

Başbakan İnönü, Başkan Johnson'un mektubundaki teklifi ve daveti kabul ederek, 21 Haziran'da Washington'a gitti. Johnson, -herhalde- mektubunun kötü etkisini silmek için Başbakan İnönü'nün seyahati için kendi özel uçağını tahsis etti.
KAYNAK:
Armaoğlu, Prof. Dr. Fahir-; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, Cilt 1-2: 1914-1995, Genişletilmiş 12. Baskı, Alkım Yayınevi, Ankara, s. 788-791.

DİPNOTLAR
1) Erim, Nihat-; Kıbrıs, s. 300.
2) Johnson'un mektubu o zaman açıklanmamış, ancak Hürriyet gazetesi tarafından ele geçirilerek 13 Ocak 1966 günlü sayısında tam metin olarak yayınlanmıştır. Bunun üzerine Hükümet ertesi günü, mektubu ve İnönü'nün cevabını bütün basına vermiştir. Ayrıca bkz. : Erim, Kıbrıs, ss. 304-309; Sarıca, Teziç, Eskiyurt, Kıbrıs Sorunu, ss. 394-397; Dışişleri Bakanlığı Belleteni, Sayı 16, 31 Ocak 1966, ss. 100-103; SBF Dış Münasebetler Enstitüsü, Milletlerarası Münasebetler Türk Yıllığı, 1966, Vol. VII, ss. 139-141 (İngilizce metin).
3) Bu antlaşmanın metni: Ayın Tarihi, No. 164, Temmuz 1948, ss. 18-21.
4) Erim, Nihat-; Kıbrıs, s. 303.
5) İnönü'nün cevabının metni: Erim, Kıbrıs, ss. 310-321; Sarıca, Teziç, Eskiyurt, Kıbrıs Sorunu, ss. 398-406; Dışişleri Belleteni, Sayı 16, 31 Ocak 1966, ss. 103-110; 14 Ocak 1966 günkü Türk basını.
6) Türkiye bu Kıbrıs buhranı sırasında, 25 Aralık 1963, 15 Şubat 1964, 13 Mart 1964 ve 7 (veya 5) Haziran 1964 tarihlerinde olmak üzere dört defa Kıbrıs'a müdahale etmeyi düşünmüştür.









 
Üst