Haksız suçlama.

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Haksızlık Her Zaman Yenilmeye Mahkumdur.

Bilindiği üzere, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildikten hemen sonra, hemen hemen ilk resmi yurtdışı ziyaretini. düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü deyişine örnek olacak şekilde, Nisan ayı başlarında ülkemize yapan Sayın Başkan Barrack Hussein Obama, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı Tarihi (!) konuşmasını gerekli talimatlarla şekillendirerek, cami ziyaretleri, kedi sevmeler, sempatik gülüşlerle ziyaretini tamamlayıp, akabinde Amerika'nın hararetli bir şekilde demokrasi inşa etmekte olduğu (!) Irak'a geçerek seyahatinin seyrü seferine devam etmişti.

Sayın Bay Başkan Obama'nın, ülkesine döndükten sonra, kendi meclisinde, 24 Nisan talihsiz günü dolayısıyla yaptığı konuşmada; bizimkilerin çok sevindiği, SOYKIRIM kelimesini telaffuz etmeden;
1915 de ermenilerin Anadolu'nun Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgelerinde, Osmanlı'nın o dönemki zafiyetinden yararlanıp, çeşitli isyanlar başlatması ve Osmanlı'nın bu bölgelerde yaşayan Türk ve Müslüman Tabasına kıtal uygulamaları üzerine, Osmanlı Devletince uygulanan TEHCİR ve sonrasında vuku bulan karşılıklı savaşım, çarpışma ve kırımları, "Ermeni Soykırımı" (Armenian Genoside) diye niteleyerek, aradan yıllar geçtikten sonra Türkiye Cumhuriyeti'ne tarihi ve kötü niyetli ekonomik bedeller ödetmek ve Türkiye'nin Misak-ı Milli ile çizilmiş sınırlarının çevrelediği özvatanından toprak elde etmek amacıyla, kotarıp, pişirdikleri ve lobileri marifetiyle bilhassa Avrupa ve Amerika'da bazı ülkelerde "Soykırım Yasaları" çıkartarak, aleyhimize ortam yaratmak üzere, ortaya atılan bu iddiaları ermeni ağzıyla "mets yeghern-büyük felaket" ifadesiyle gündeme getirmesi, uluslararası bir talihsizlik olmasının yanında, her zaman, her iki tarafın da ifade ettiği gibi Türkiye ve Amerika Birleşik Devletlerinin Dost ve Müttefik olduğu görüşüne göre aykırılık göstermek suretiyle, Türkiye'ye çok büyük haksızlık ettiği apaçık bir gerçektir.

Sayın Başkan Obama sözkonusu beyanatındaki "O dönem hakkında düşüncelerim değişmedi. O dönemin gerçeklerinin tam ve dürüst olarak kabul edilmesini istiyorum. Her yıl Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde katledilen, ya da ölüme yürüyen (!) 1,5 milyon ermeniyi anıyoruz." şeklindeki ifadeleriyle, Dost ve Müttefik olarak addettiği Türk Ulusu'nun kalbini ermeniyi yeğ tutmak suretiyle ve haksız bir biçimde derinden yaralamış ve seçim sürecinde Türk Halkında yarattığı sempatik ve iyimser imajı kendi ifadeleriyle zedelemiştir.

Harvard Üniversitesi mezunu değerli bir hukukçu olan Sayın Başkan Obama'nın bu ifade ve görüşlerinin dayandırılamak istendiği ve Büyük Felaket ifadesiyle nitelediği ama direkt olarak kullanmadığı "Soykırım" suçlamasının, Uluslararası Hukuk Hüküm ve Prensiplerine aykırı olduğu düşüncesi gerçeklerin savunulması açısından yararlı olmasının yanında, Hukukun en ilkel versiyonu olan ve Hukuk Fakültelerinde, öğrencilere Hukuk Nosyonunun ve Hak Kavramının anlatılması için öğretilen "Roma Hukuku" temellerine ve anlayışına göre bile, "Hukuksuz bir görüş olarak" anılması veya nitelendirilmesi mümkündür.(!)

Soykırım bir suçlamadır ve zanlısı olarak suiniyetle Osmanlı Devletinin varisi şeklinde dayatılmak istenen, ancak hiçbir şekliyle Osmanlı'nın devamı bir devlet olarak kabulü mümkün olmayan, Mustafa Kemal Atatürk ve Büyük Türk Milleti" tarafından Tarih sahnesinde Yeni Bir Türk Devleti" olarak yerini alan TÜRKİYE CUMHURİYETİ gösterilmek istenmektedir.

Hukukta bir kural vardır ki hukukun evrenselliği nedeniyle bu Uluslararası Hukukta da geçerlidir. Bu evrensel hüküm şudur; "Zanlıya isnat edilen (yöneltilen) suç, eğer YETKİLİ HUKUK MERCİLERİ tarafından objektif ve sübjektif (somut ve soyut) unsurlarının mevcudiyeti bakımından kanıtlanmamış ve bu unsurlar ışığında suçun işlendiği yetkili mahkeme tarafından hükme bağlanmamışsa, böyle bir suç isnadının hukuki bir değeri ve dolayısıyla ortada suç denilecek bir eylemin bulunduğundan bahsetmek mümkün değildir." ve bu durumda biz bu isnada ancak ve sadece İFTİRA ibaresini kullanabiliriz. Değerli ve deneyimli bir hukukçu olarak Sayın Başkan Obama'nın da bu açık hükmü bilmesi gerektiğini ve hatta belki de bildiğini düşünmek ve gözardı etmemek gerekir.

Türkiye Cumhuriyeti, bugüne kadar herhangi bir yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından "Soykırım suçuyla" itham edilip, yargılanmamış ve herhangi bir müeyyide ve hüküm subut bulmamıştır. Sadece bazı ülkelerin yasama organları, ermeni lobilerinin ısrarlı faaliyet ve etkileşimleri sonucunda yasama organlarında kabul edilen ve müeyyidesi belirtilmeyen yasalarla, "Ermeni Soykırımı Yapılmamıştır." şeklindeki demokratik insan haklarına ve özgür insan ifade açıklamasına uygun ifadeleri "Suç" sayarak, bazı kişisel yargılamalar yapmışlardır. Çok net ifade etmek gerekirse, "Uluslararası Mahkeme veya Adalet Divanlarınca" ermeni soykırımı iddiasının bir suç olarak TESCİL EDİLMESİ, HÜKME BAĞLANMASI gibi bir durum ve hukuki bir sonuç bugüne kadar varit olmamıştır. Burada akla şöyle bir senaryo geliyor; Acaba Türkiye Büyük Millet Meclisi, çıkaracağı bir yasayla, "Amerika Birleşik Devletleri Hiroşima ve Nagazaki'ye Atom Bombası atarak, JAPON SOYKIRIMI uygulamamıştır" özgür ifadesini kullanmayı suç olarak kabul etseydi acaba dost ve müttefikimiz Amerika'nın buna karşı tavır ve eylemleri ne olurdu ?

Soykırım suçu ile ilgili olarak Dünya'da görülen hukuki uygulamalardan örnek vermek gerekirse, 2.Dünya Savaşı sırasında Nazilerin uyguladığı "Yahudi Soykırımı" Nurnberg Mahkemelerinde, Sırpların Bosna-Hersek'de dağılan Yugoslavya sonrası uyguladığı "Müslüman Boşnak Soykırımı" Yugoslavya Uluslararası Mahkemelerinde yargılanmış, Almanya suçlu bulunmuş, Soykırımı kabul ederek tazminata mahkum edilmiş, Yugoslavya Uluslararası Mahkemesi ise "Bosna Soykırımının" tespit edildiğini, ancak Sırbistan Devletinin Srebrenica Soykırımından sorumlu BULUNMADIĞINA (!) hükümlerini karar altına almışlardır.

Diğer taraftan, Kaldı ki, "Büyük Felaket" yani bir nevi "Soykırım" ifadesini kullanarak talihsiz bir olaya taraf olan Sayın Obama'nın Başkanı olduğu Amerika Birleşik Devletleri Anayasasında; "Adil bir Mahkeme sürecinden geçilmeden, suçlama ve cezalandırma yapılamayacağı" hükmünün Sayın Başkanın hem bir hukukçu ve hem de Devletin en tepesindeki bir yetkili olarak, hukuki ifadesiyle ITTILAI (bilmesi) gerekir. Bu talihsiz beyanat, hem Amerikan Anayasası ve hem de Uluslararası Hukuk ve Hukukun Temel Prensipleri göz önüne alındığında, açık bir HUKUK İHLALİ gibi görünmektedir diye düşünmemek elde değildir.

Gerek bu beyan ve gerekse muhtelif zamanlarda, muhtelif devlet ve mercilerce Türkiye Cumhuriyeti'ne dayatılmak istenen Ermeni soykırımı iddia ve haksız suçlamaları ile Uluslararası Hukukun en temel ilkelerinden biri olan ve "Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi" ile de kabul edilmiş bulunan "Masumiyet Karinesi" de ihlal edilmiş olmaktadır. Nedir bu karine ? Sözkonusu beyannamede açıkça ifade edildiği şekliyle; "Bir suç işlemekten sanık olarak iddia edilen herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu, açık bir yargılama ile yasal olarak suçlu olduğu tespit ve hükme bağlanmadıkça MASUM sayılır"

Gerek Osmanlı Devleti ve gerekse Türkiye Cumhuriyeti, herhangi bir Uluslararası Mahkeme veya Adalet Divanında "ermeni Soykırımı Suçlamasıyla" yargılanmamıştır. Ellerinde subut bulmuş gerekli objektif ve Sübjjektif suç unsurları bulunsaydı, bunu şimdiye kadar yüz kere yaparlardı. Ama olmadığı için yapamadılar ve karalamalara devam ettiler.

Bu durumda "ermeni soykırımı" iddialarının veya Başkan Obama'nın söyleminde kullandığı ve kısa bir süre önce Ülkemizdeki ermeni dostu bazı aydınların (!) yaptığı "ermenilerden özür dileme" kampanyasının kilit sözü olan "metz yeghern - Büyük Felaket" ifadesinin bir suç olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne bir oldu bitti anlayışıyla isnat edilmesi gerçeklere ve evrensel, uluslararası hukuk anlayışına aykırı olarak apaçık ortada kalacağı gün gibi aşikardır.

Seçim öncesi, bazı lobilere şirin görünmek ve sanki "oy bezirganlığı" gibi bir amaçla verilen sözleri yerine getirmek şekliyle güncelleştirilmiş bu talihsiz beyan, Sayın Başkan Obama'nın yalan ve yanlış bilgilendirilmesine dayanıyor şeklindeki hoşgörülü bir yaklaşımla değerlendirilebilir en azından.

Bu bakımdan, evrensel hukuka ters düşülen bu durumun düzeltilmesi ve hem Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye'nin ortak stratejik çıkarlarının zarar görmemesi ve hem de Amerikanın Türk Halkı nezdindeki kredebilitesine düşürülen gölgenin kaldırılması Sayın Başkan Obama'nın ifadelerini düzeltmesine bağlıdır; eğer Türkiye ve Amerika Birleşik Devletlerinin "Dost ve Müttefik Olduğu" şeklinde bir düşünce ve yargısı varsa sayın Obama'nın...

Oysa realitelere ve Uluslararası Hukuk Normlarına uygun olarak ve objektif kriterlere göre bir görüş ve yol haritası şöyle ortaya konulabilir. Bunun için geç kalınmış değildir. Bizce "karalama ve iftira" olarak, ermeni tarafınca "soykırım-büyük felaket" olarak nitelenen bu konunun öncelikle, bir ortak Tarih Komisyonu Kurularak, her iki tarafın ilgili kurumlarında ve çok önemli olarak Rusya'da bulunan arşivlerin, bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda gerçek ne ise ortaya konması ve Türk ve Ermeni Uluslarının yaşadıkları, karşılıklı kırıma dayalı beşeri olayın tüm yönleriyle ve bilimsel araştırmalarla, ortak bir anlaşmayla sonuçlandırılması ve her iki tarafın da tarihleriyle yüzleşerek hakikatlerin gün ışığına çıkarılması mümkün görülmektedir. Bu her iki ulusun olduğu kadar Dünya Barışının da yararına olacaktır.
Ancak, bunun mümkün olabilme olasılığı şu aşamada ve ermeni emelleri ışığında mümükün görülmemektedir. Ermenilerin soykırım iddiaları uzun yıllara giden bir kötü niyetli planın devamıdır. Bu planın aşamaları vardır. Birinci aşama, Soykırım iddiasını, lobilerle ve Dünya devletlerinin baskı ve sıkıştırmalarıyla Türkiye'ye kabul ettirmek (halen bu aşamadalar), İkinci aşama, bu kabule dayalı olarak açılacak tazminat davalarıyla (Almanya-yahudi olayında olduğu gibi, Almanya hala tazminat ödemektedir.) Türkiye'yi ekonomik olarak zayıflatmak ve çökük ve zavallı durumdaki ermeni ekonomisini güçlendirmek, Üçüncü aşama ise ermeni bayrağında simgeleştirilmek istendiği gibi BİZİM TOPRAĞIMIZ Ağrı Dağını kendilerine mal ederek, en sonunda "batı ermenistan olarak" gördükleri Güzel Anadolu'muzun Doğu ve Kuzeydoğu Karadeniz bölgelerinden ve hatta Adana'ya kadar uzanan bir bölgeden Toprak istemek.

Bu arada, bugün ermeninin hala Azerbaycan'da, Karabağ Bölgesinde Hocalı Katliamı gibi Türk'e soykırım uygulamalarını, uzayda bir sürü uydu ile Dünyanın heryerindeki, sivrisinek vızıltısını (!) bile izleyebilen Amerika'nın ve dolayısıyla Amerikan Başkanının bilmemesi veya en hafif bir ifade ile farkına varamaması ve bu menfur ve hain olaydan tek kelime ile sözetmemesi şayanı dikkattir. Ama niye sözetsin ki bu "Türk Soykırımından" Sayın Başkan Obama ? Bizimkilerin bu konuda ağzını bıçak açmıyor ki.

Ama, yağma Hasan'ın böreğini yemek o kadar kolay değil. Bunlar Türk Milletini tanımıyorlar. Şimdiki haliyle, biraz da bizim (!) sayemizde atalete düşmüş bir güruh olarak görüyorlar. Ama gerçek çamurla sıvanmaz ve öyle değildir. Bu suiniyetli, adice amacın gerçekleşemeyeceğini eğer isterlerse dener ve görürler. Ama sonuçlarına katlanarak....
Allah Her Zaman Türk Milletinin yanındadır ve yardımcısıdır.

Bu yazı, herhangi bir düşmanlık veya kin unsuru taşımamaktadır. Sadece ve sadece Bir Türk İnsanının Ulusunun çıkarlarını ve geleceğini savunma, gerçeklerin günışığına kavuşturulmasını sağlama ve ZULME KARŞI DİRENME insan hakkını kullanma amaçlarına yöneliktir.

Saygılarımla....
 
Son düzenleme:
Üst