TAŞEL'DE SÜRDÜRÜLEN SÜRESİZ GREV
TAK muhabirinin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu (Dev-İş) Başkanı Mehmet Seyis, işverenin yasa tanımaz tavrını sürdürdüğünü kaydetti.
Seyis, hükümetin yasa dışı davranan işverene karşı tedbir alması ve yaptırım uygulaması gerektiğini söyledi.
Seyis, “İşveren, davranışlarıyla ne hükümeti, ne yasaları dinliyor. Yasaları ve hükümeti tanımayan işverenler bu ülkede çalışma izinli olarak bulunuyorlar. Artık top hükümette. Hükümetin yaptırım uygulaması gerekir. Gerekirse çalışma izinleri iptal edilmelidir” diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Şerife Ünverdi ile dün bir görüşme yaptıklarını kaydeden Seyis, hükümetten, bize hak vermesinin ötesine geçmesini ve işverene müeyyide uygulamasını istediklerini kaydetti.
Söz konusu 4 işçinin sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldıklarını, işverenin işyerini sendikasızlaştırmaya çalıştığını savunan Seyis, “Biz maaş artışı için greve çıkmadık. Ülkede işsizlik can yakıyor. Üstelik TAŞEL’deki işten durdurmalar yasalara aykırı bir şekilde yapıldı. 4 işçi tekrar işe alınsın, sorun derhal çözülür” diye konuştu.
TAŞEL’in yıllık kazancının 15-16 milyon dolar olduğunu söyleyen Seyis, 4 işçinin işe alınmasının sorun yaratmayacağını, bu işçilerin şirkete bir yıllık maliyetinin Gazimağusa Limanı’nda bekleyen ham maddenin bir haftalık maliyetinden daha az olduğunu söyledi.
25 Temmuz’da greve gideceklerini açıklamalarına rağmen işverenin grevi kırmak amacıyla 1 Ağustos tarihinde rakı ham maddesi, şişe ve kadeh getirdiğini kaydeden Seyis, limanda bekleyen bu malların grev nedeniyle patlama ihtimali gibi bir durumun söz konusu olmadığını, gerekli tedbirlerin alındığını ekledi.
ASIL GERÇEKLER NEDİR ASLINDA , YAZAR ARSLAN MENGÜÇ’DEN OKUYALIM.
GAZİMAĞUSA’DA CANLI BOMBA
Biliyorum, bu satırları heyecanla okuyacaksınız.
O zaman yazımın başlığını yeniden yazayım:
Gazimağusa büyük bir tehlike altında.
Açık limanda her an patlamaya hazır bir canlı bomba var.
Bu yazımı Gazimağusa Kaymakamı, Belediye Başkanı, savcı, Çevre bakanı ve sivil toplum örgütleri bir ihbar olarak kabul etmek durumunda.
Efendim, izninizle size haberin kaynağını da vereyim.
Dün, yani Pazar günü RİK’ten bir meslektaşım beni aradı.
Costa, bana 11 Temmuz’da Vasilikos Elektrik Santrali önünden yaptığım haber ve yorumla ilgili teşekkür ettikten sonra şöyle dedi.
“Belki de senin haberinden sonra Türk makamları bize elektrik verdi. O nedenle sana bir teşekkür borcum var!”
Ben, görevimizi yaptık gibi açıklamalarda bulunmaya çalışırken, Rum meslektaşım sözümü keserek şöyle dedi.:
“Sana ve Türk komşularımıza karşı şükran borcumu ödemek istiyorum. Ammochostos da pek yakında sizin içn bir Vasilikos Felaketi olabilir!”
Ammochostos, Gazimağusa’nın Rumca adı!
İlk anda beynim çatlayacak gibi oldu?
“Yoksa bizde de barut var?”
“Hayır, ama, her an patlamaya hazır 4 ton saf alkol!”
Costa’ya sadece binlerce teşekkür sunabildim. Heyecandan elim, ayağım birbirine dolanıyordu.
***
Efendim, konuyu bilenlere sordum, araştırdım.
Gerçekten bizim Gazimağusa Serbest Liman’ımızdaki depolarda bekleyen 4 ton saf alkol varmış.
Alkoller günlerdir kızgın güneş altındaki depolardan hızla kurtarılıp Taşel’in çok daha korumalı depolarına taşınması gerekiyormuş.
Çünkü, Lefkoşia’daki Tekel Fabrikası’ndaki depolar sırf bu amaçla soğutuluyormuş.
İşte, Rumların, belki bilerek, belki de “gafil muhbir” olarak yaptığı uyarı bu şekilde.
Gazimağusa Limanı’nı havaya uçurabilecek ve gökyüzünde, atom bombası sonrası oluşan bildik mantar şeklinde bir buluta yol açacak saf alkol var.
Alkol çabuk buharlaşan bir madde.
Bakın Google ne yazıyor:
“Saf metanol 64,6 derecede kaynayan akışkan bir sıvı olup, parlak olmayan mavimsi bir alevle yanar.”
Söz konusu alkol rakı imalatında kullanılacak.
Ancak, Taşel’de Hür-İş Sendikası’nın grevi olduğundan, bu kızgın yaz sıcağında depolarda bekleyen alkol Gazimağusa’yı her an havaya uçabilir.
Bu durumu, yani büyük patlama riskini sendika da biliyormuş, fabrika sorumluları da. Hatta, bir aralık grevi 2 saatliğe kaldırıp, depoyu boşaltmak istemişler ama, son anda sendika caymış.
Yanarsa Gazimağua yanacakmış, kimin umurunda!
Yeter ki, Taşel’deki grev sürsün!
***
Neden grev var sorusunun yanıtı anlaşılır cinsten.
Taşel zamanında Türkiye ve KKTC arasında yapılan ortaklık sonucu kurulmuş. Özellikle Yeni Rakı ülkemizde imal ediliyor.
Ama, Taşel’in büyük ortağı Tekel, artık özel sektörün; bir yabancı şirkete ait.
Bu durumda bizim %33 hisselerimizin hiçbir yaptırım gücü yok.
Türkiye hisse senetlerini satıp devletin sırtındaki bir yükten kurtulmuş.
Bizim politikacılarımız ise, yakın dostlarını, akrabalarını işe alabilsin diye ellerinin altındaki Taşel’in KKTC ayağına hiç dokunulmamış.
Bu durum devam ederken, bir bakan yakını olduğu ileri sürülen Ümit Üzüm adlı bir kardeşimiz ve üç arkadaşı “geçici” statüsünde üç aylığına işe alınmış.
Ardından şirket, çalışanlarının iş süresini üç ay daha uzatmış. Bu sırada, “geçici” olarak işe alınan bu kişiler sendikaya üye olmuşlar.
Şimdi, sendika geçici olarak işe alınanların işte kalmasını istemiş. O bakan da karısının akrabasının işten çıkartılmaması için Taşel’e özel ricada bulununca, işler giderek kördüğüm olmuş.
Efendim, düne kadar ülkemizde kendi halinde işleyen ve çalışanlarına da ekmek veren Taşel adlı bir fabrikamız vardı.
Bizim sendika, zaten “geçici” olarak işe alınmış işçiler için greve gidince, rakı imalatında kullanılan alkol Gazimağusa Limanı’nda patlayacağı günü bekliyor.
Yakınını işe almak için direnen Bakan ile, “geçici” işçiler için greve giden sendikalar olduğu sürece hem her şeyimiz havaya uçabilir, hem de ülkemizdeki özel sektör, her şeyi satar, çeker gider. Bakan Bey ve sendikalar da onca Taşel çalışanının maaşını kendi cebinden öder!
Bize de, bu tip devletçilik anlayışına, “eksik olsun” yani olmaz olsun demek düşer, diyorum.
Yetkililere son uyarı:
Liman havaya uçmadan 4 ton saf alkolü serin bir ortama alın. Yoksa, bunun vebâlinden sizi UBP bile kurtaramaz.
Saygılarımla Arslan Mengüç
ALINTI