Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

‘’ Hiçbir neden uğruna Vatan Topraklarının Pazarlığı yapılamaz!..’’

‘’Bir an çocukluğunu yaşadığı topraklar geldi gözlerinin önüne!..Baf’ta yaşadığı o şirin köy, evinin etrafını çevreleyen üzüm bağları, meyve ağaçları arasında oynadığı o güzelim yıllar!..Sonra birden babasını hatırladı!..Mücahit kıyafeti ile tanıdığı, elinden av tüfeğini hiç düşürmeyen ve yıllarca hiç bir gece yanlarında kalamayan babasının hayali geldi gözlerinin önüne!..O, baba hasreti ile büyümüştü..Çocukluğunu yaşadığı yıllarda, babası hayatının büyük bir bölümünü mevzilerde Rum’u gözetlemek ve onların mezalimine karşı ailesini korumak için geçirmişti..Baba sevgisini pek tadamamıştı ama babası ile arasında çok güçlü bir sevgi bağı olduğunu, onu kaybettiği o geceden sonra daha iyi anlamıştı!..Sonra bir gece ansızın o güzel evini, yaşadığı toprakları terk edişini ve o geceden sonra bir daha göremediği babasız geçen yılları hatırladı!..Rum’ların mezaliminden kurtularak Hamitköy ovasında Türkiye’den gönderilen Kızılay çadırlarına sığınmışlar ve yıllarca çaresizlik, açlık ve sefillik içerisinde yaşamışlardı..Göç, böyle birşeydi işte!..Sonra 1974’de Mehmetçik ile Mücahitin kucaklaşması geldi aklına...Ellerinde Ay Yıldızlı Bayraklarımızla özgürlüğe kavuştukları o gurur yılları canlandı peş, peşe beyninin içerisinde..Vatan belledikleri Güzelyurt’ta tam 35 yılı geride bırakmışlardı!..Eşi ve iki oğulcuğu ile birlikte mutlu bir hayatı vardı..Çalışmaktan hiç yılmamıştı..Çünkü o acılarla dolu göç gecesinden sonra bir daha hiç göremediği ‘’ Kayıp ‘’ babasından kalan tek bir miras vardı ona!..O da, bir gece babasının onu karşısına oturtarak söylediği sözler!..’’ Bak oğul!..Dedenin ve benim ömrüm ata yadigarı bu toprakları Rum’a kaptırmamanın mücadelesi ile geçti!..Ama artık durumumuz gittikçe kötüleşmektedir!..Bir gün buralardan gidersek eğer?.. Bilesinki dönüşü olmayacak!..Şunu asla unutma!.. Nerede olursan ol!..Bu topraklar senin malın..Bu ada senin vatanın..Sana son sözüm: Türk oğlu Rum’a hiç tutsak olmadı..Sen de olmayasın!..’’

İki damla gözyaşı güneşin toprak rengine çevirdiği yüzündeki kıvrımlardan yol bularak yanaklarından süzüldüğünde; Baf göçmeni kardeşimin bana anlatıklarından yola çıkarak yukarıda kaleme aldığım anıları da sona ermişti!..

Bir Kıbrıs sevdalısı, O Ata yadigarı Vatan topraklarında seve, seve ölüme gitmiş bir Kıbrıs Gazisi ve K.K.T.C Devletinin Yurttaşı olmaktan gurur duyan bir büyüğünüz olarak çok dertliyim dostlar, arkadaşlar, genç kardeşler!..İçim dolu, dolu!..

9 aydan beri süren Kıbrıs müzakerelerinde Rum göstere, göstere elimizdeki mevcut kazanımlarımızı çeke, çeke götürebilmek için her türlü oyunu oynuyor!..Her görüşmeden sonra Rum lideri bunu, bunu yaptık!..Anlaştık!..Hallettik!..Diyerek basının karşısına geçerek herşeyi anlatıyor!..Ama gelin görün ki1..Kıbrıs Türk Halkına bu görüşmelerde yapılan pazarlıklardan, verilen tavizlerin neler olduğundan, ya da varsa neyi kazandığımızdan bahseden tek bir yetkili yok!..

Ama artık bıçak kemiğe dayanmıştır!..Görüşmeler gelmiş toprak konusunu işlemeye başlamıştır!..Yani yazımın giriş bölümünde anlatılan gerçeklerin yaşanabileceği çok tehlikeli bir yolun başına gelinmiştir!..

Pek tabii ki bu defa Rum bir gece ansızın baskın yaparak topraklara, evlere ve mala el koymayacaktır!..Ama bu defa daha acısı olabilecek!.. Herşey bir masanın etrafına oturanlarca halledilerek, halka hiç bir şey sormadan yapılabilecektir!..Bir gün bir de bakmışsınız ki toprak konusun da da çözüme ulaşılmış!..Güzelyurt, Karpaz ve Maraş Rum’lara verilerek 110 bin Rum’un kuzeye geçişi tamamlanmış!..Vatan topraklarımızın bu bölümlerinde yaşayan kardeşlerimiz için Meserya ovasında kurulacak olan ve yeni yaşamlarını geçirecekleri prefabrik evlerin tahsisine başlanmış!..Bu yazdıklarım tamamen bir varsayım!..Ancak Annan planı da benzeri varsayımlar ile dolu idi!..Eğer kabul edilseydi tüm varsayılan, öngörülen maddeleri birer, birer gerçekleşecekti!..Türk’lere evet dedirttirildi!..Rumlar ise hayır diyerek reddetti!..Ama Rum lideri Hristofyas şimdi çıkmış neler söylüyor?..’’ Siz Annan planına Evet diyerek Güzelyurt’tan çıkmayı kabul etmiştiniz!..Zaten sizin sözcünüz % 29 artı toprak paylaşımı yıllar önce kabul edilmişti diyerek toprak konusunda taviz vereceğini de açıklamıştı!..O halde toprak talebimize ‘’ Hayır ‘’ demek hakkınız olamaz!..Böyle hak ve hukuk içermeyen bir dayatma olabilir mi?..

Olur tabii!.. Bal gibi olur!..Neden mi olur?..Kıbrıs Türk Halkının temsilcisi ve sözcüsünden bu kendini bilmez Rum’a sen ne demek istiyorsun?. Diyerek bir yanıt verilmediğinden, Annan Planına senin toplumun ‘’ Hayır ‘’ diyerek reddetti; bu planı çözüm zemininde kullanamazsın; bunu konuşmak bile abestir diyen çıkmadığı için olur!..Yeni seçilen hükümet ve Başbakanından bugüne kadar yapılan görüşmeler ile ilgili olarak ve en önemlisi toprak konusu gündeme gelmiş ‘’ Vatan’ın ‘’geleceği konuşulurken çıt çıkmadığı için olur!..Bu olurları biraz daha çoğaltabiliriz!..Bu sıraladıklarım en çok göze batanları!..Peki bu olurlar, nasıl olmazlara çevrilecektir?..Rum liderinin masada çözüm diye sunduğu teslimiyetlere nasıl mani olunacaktır?..

İşte bu noktada son söz Kıbrıs Türk Halkına kalmıştır..Bu noktada ki en önemli gerçek,’’ Türk oğlu Rum’a hiç tutsak olmadı..Sen de olmayasın..’’ cümlesinde, Ata vasiyetinde saklıdır..Bu cümlelerimi hiç bir makam sahibi ve hiç kimse hamaset yapıyorsun yorumu ile geçiştiremez!..Milli duruşu ve Milliyetçiliği hamaset yapıyorsunun gölgesine sığdırmaya çalışanlara şunu hatırlatmak isterim!..Bu günkü makam ve mevkileriniz, Ata’larımızın ve Kıbrıs Milli Davamızı sizlerden önce savunan liderlerimiz sayesinde gerçekleşmiştir..Bugünkü varlığınızı Şehitlerimizin kan ve can bedeline ve Şanlı tarihimizde ki nice isimsiz kahramana borçlusunuz..Ben 35 yıl önce O Gazi Vatan Topraklarına sadece kendi birliğimden 26 vatan evladını emanet ettim..Aziz bedenleri o mukaddes toprakların Şehitliklerinde yatıyor.Toprak paylaşımı yapılırken bu Şehitliklerimizin bulunduğu bölgelerin Rum’a teslim edilmeyeceğinin garantisi varmıdır?.. Devletin yüce makamlarında görev yapanlar bana bunun cevabını vermelidirler!..

Çok kızgınım dostlar!..Damarlarımdaki kanın çekildiğini hissediyorum..1974’te, bizden önce 1571’de Anadoludan koşa, koşa Kıbrıs’a gelen o koç yiğitlerin varlığını; o topraklarda yaşayan arslan yürekli Mücahitlerin yarattıkları destanı, fedakarlıkları gözetmek gerekmiyor mu?..’’ Vatan sana can feda ‘’ diyerek gözünü kırpmadan hayatını feda eden bu genç bedenler unutulabilir mi?. Hayır asla unutulamaz feryatlarınızı duyuyorum, böyle bir şey asla gerçekleşmemelidir..Ama Annan planında Güzelyurt ve Girne boğazı belli bir süre sonra Rum’un kontrolüne geçmeyecekmiydi?..Hristofyas ve Başpapaz Hrisostomos efendiler bu Bizans oyununu kuralına göre oynuyorlar!..Bu oyunu bozmak için çaba sarf etmek gerekmezmi?..Eğer böyle bir acıyı görmek varsa kaderde, ölüm bir an önce kapımı çalsın derim..

Ne demişti Ata’lar, Dedeler?.. Hatırlayın!.. Tarih sayfaları bu gerçeği büyük bir acı ile yazar :

‘’ Yıl 1878 Son Osmanlı Sancağını toplamış Mağosa limanından ayrılırken, boynu bükük kalmış olan ada Türk’leri torunlarının kulağına şöyle fısıldamışlardı: Bugün gidiyorlar ama bir gün yine gelecekler. O günleri bizler göremeyeceğiz ama sizler göreceksiniz!..’’

KıbrısTürk’ü; Mehmetçiğin adaya dönüşünü 1960’da, şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayının Atalarımızın ayrıldığı yere; yani Mağosaya ayak bastığını görerek o gururu yaşadı..Kıbrıs Türk Halkını yok etmek isteyenlere, adadan tamamen çıkarılmalarına inat bu kahraman halk direndi..Özgürlük, egemenlik, devlet, vatan sahibi olmak rüya dediler!..Yarım asır boyunca Anavatanına kavuşmayı bekleyen Mücahitlerimizle, ‘’ Bekledin de Gelmedi ‘’ şarkılarına konu ederek alay ettiler!..Ama 35 yıl önce Mehmetçiğin muzaffer süngüsünü tadınca ‘’Rüya’’ sanılan herşeyin gerçekleştiği gördüler..

Sevgili kardeşlerim, Sevgili Kıbrıs Türk Gençleri; Şimdi bu gerçeklerden vazgeçerek, tüm yaşananlar bir rüyaymış demeni istiyorlar!..Ama yanılıyorlar..Asıl rüyayı onlar görüyorlar..Çözümün adına ‘’ Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti ‘’ demeye çalışıyorlar!..Varsın bu rüyayı görmeye devam etsinler!.. Varsın o masanın etrafına dizilenler; sana sormadan, senin onayını almadan, önlerine gelen tüm tavizlere çözüm için yapıyoruz o halde ‘’evet ‘’ desinler!..

Ama esas olan Kıbrıs Türk Halkının söyleyeceği ‘’ Evet ‘’ önemlidir beyler!..Sayın görüşmeciler!..Onlar, ada tarihi boyunca sadece aşağıdaki gerçeğe onay verdiler..’ Evet’ dediler:

‘’ Kıbrıs adası Atamdan yadigar Vatan Toprağımdır.Bu Vatan için on binlerce Şehidim var.. Kefeni Ay Yıldızlı Bayrağım olan..Bu şanlı Bayrak göndere çekildi son kez bir daha indirilemez..Bu halk Vatan topraklarında bir devlet kurdu adı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olan, tarih sayfalarından silinemez..’’


Atilla ÇİLİNGİR..

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Sayın Komutanım Pek Değerli Büyüğüm Atilla Çillingir;vurgulamış olduğunuz gerçeklerin şiddetli üzüntüsü içerisinde naçizane kanımı belirtmek isterim:rumlar bahsettiğiniz gibi bizans oyununu korkak ve yüreksiz değersiz ataları gibi çok iyi oynuyorlar.fakat benim merek ettiğim hiç bir yöneticimiz bunlara çıkıp annan planına biz evet dedik fakat siz hayır dediğiniz anda hukuken bu plan geçersizdir bu sebeple tarafımızdan yok sayılmaktadır demiyormu??demiyorsa neden sizce?kaldı ki 2004 yılında evet denen bir planın şimdi gündeme getirilmesi müzakere hukukuna ve siyasi terbiyeye ne kadar uyar??bütün bunları yok saysak bile-ki sayamayız-vatan toprağı üzerinde yapılan hiç bir pazarlık bir temele oturtulamaz kanımca oturtulacağı tek temel vatan hainliğidir!!BURADA EN BÜYÜK KORKUM ŞUDUR ACABA BU TOPRAK VERMEYİ İÇEREN PLAN BM NEZDİNDE HAZIRLANIP 2010 NİSANDA REFERANDUM ŞEKLİNDE KIBRISLI SOYDAŞLARIMIZIN ÖNÜNE GELİRSE VE 2004 TE OLDUĞU GİBİ SOYDAŞLARIMIZA YÜZLERCE YABANCI ÖRGÜT,KİŞİ VE HATTA BELKİ YÖNETİCİLERİNDE ISRAR VE DAYATMALARI İLE TEKRAR EVET DEDİRTİLİRSE O ZAMAN SİZCE NE OLACAKTIR?BİLİYORUM BU SORU BİLE SORULMASI ÜZÜNTÜ VEREN BİR SORUDUR ANCAK SİZİNDE BAZI YAZILARINIZDA BELİRTTİĞİNİZ ÜZERE İHTİMAL OLARAK HER HUSUSU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURMAK ADINA VE AMACIYLA BUNU KENDİMİZE SORMAK ZORUNDAYIZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM. Saygılarımla...

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Attila Hocam, teşekkürler, makalenizi okurken yeni coşkular içerisine girdim.

Birol Bey, izninizle ben cevap vermek istedim sorunuza. Çok doğru bir tespit yapmışsınız, ancak dolaylama içermeksizin tek bir cevabı olabilir kanımca bunun; öyle bir şey olursa, ak da kara da belli olacaktır, Türk milleti kendini asla satmayacaktır, satanlar ise kendi onuruna ihanet etmiş kişiler olarak Türklük şerefinden yoksun olduklarını göstermiş olacaklardır.

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Bige-tuğ Tulken Kardeşim;konu hakkındaki tespit ve görüşlerime değerli görüşlerinizi kattığınız için çok teşekkür ederim.size tamamen katılıyorum.ihtimal konusu ettiğimiz böyle vahim bir durumla karşılaşırsak bu vahim durumun altına imza atanlar bunun hesabını 72 MİLYON TÜRK VE 230000 KIBRISLI SOYDAŞIMIZA VE EN ÖNEMLİSİ ŞANLI TÜRK TAİRHİMİZE VEREMEYECEKLERDİR. Saygılarımla..

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

" Yıl 1878 Son Osmanlı Sancağını toplamış Mağosa limanından ayrılırken, boynu bükük kalmış olan ada Türk’leri torunlarının kulağına şöyle fısıldamışlardı: Bugün gidiyorlar ama bir gün yine gelecekler. O günleri bizler göremeyeceğiz ama sizler göreceksiniz!..’’ şeklinde naklediyor Muhterem Komutanım yazısında...


20 Temmuz 1974 günü Jetlerimiz Kıbrıs Semalarında uçarken, paraşütçülerimiz pıtırcık çiçekleri misali gökten süzülürken, çıkarma gemilerindeki Mehmetçikler Adaya çıktıklarında onları bağrına basan Kıbrıslı kardeşlerimizin "GELDİLER NİHAYET İŞTE GELDİLER" hasret nidalarının kaynağı olan bu sözleri bize aktardığı güzel yazısı için Muhterem Komutanıma teşekkürlerimi arz ederim. Evet, 1878 de Ada'da boynu bükük mahzun kalan Türk'ler Türk Askerinin Adaya geri dönüşlerini göremediler ama bizler Temmuz 1974 de bunu gördüğümüz gibi Özgür ve Bağımsız KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİNİ de gördük şükürler olsun. Daha da güzel günler göreceğiz Türk'ün şanlı büyüklüğü açısından...


Saygılarımla....


Bülent Baysal

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Otağımızın Değerli Üyeleri;
Sn. Bülent Baysal ve Birol Kardeşlerim..
Tüm milli davalarımız ama özellikle Kıbrıs Milli Davamız konusundaki hassasiyetinizi yakinen takip ederek ilgi ve yorumlarınızdan güç alıyorum..
Değerli Birol Kardeşim,
24 Nisan 2004 tarihinde Kıbrıs Türk Halkına zorla kabul ettirilen Annan isimli tuzak plana Rum'lar Hayır dediği günden itibaren bu planının varlığıda sona ermiştir!..BM kayıtları da böyle diyor!.. Ama gel gör ki bu planı görülmemiş baskılarla kabul eden Kıbrıs Türk'ü sanki suç işlemiş gibi bu gün de aynı baskı ve dayatma ile karşı karşıyadır..Hatırlayalım geçtiğimiz yıl 20 Temmuz törenlerinde Lefkoşada Annan planı zemininde ulaşılacak bir çözümün kabul göreceği mesajlarını veren T.C hükümetinin temsilcisi kimdi?..2004 YILINDAN SONRA GEÇEN 5 YILLIK SÜREÇTE ANNAN PLANI ZEMİNİNDE anlaşma olabileceği ısrarını sürdüren Başbakan Erdoğan değilmidir?..Şunu asla unutmayınız ki Kıbrıs Türk Tarihi boyunca ada da ki liderler Türk Hükümetleri ne dediyse onu uygulamıştır..Ama bu güne kadar hiç bir Türk Hükümeti, neredeyse Rum'a entegrasyonu kanaviçe gibi işleyerek bunu çözüm adı altında sunmaya hazırlanan bir görüşmecinin ardında bu kadar güçlü bir siyasi destek sağlamamıştır!..Artık siyasilarin icraatlarının ve uygulanan siyasi modellerin bittiği noktadayız..Bu Mücahit halk, Kahraman Kıbrıs TÜRK Halkı eğer vatan topraklarına sahip çıkma azmi ve iradesini göstermez ise şundan hiç şüpheniz olmasın ki Annan Planını dahi arayacağımız bir felaket bizi beklemektedir!..Bu benim bu güne kadar hiç teleffuz etmediğim bir varsayım..Ama tekraren ifade ediyorum ki!..Her anlaşma türlü varsayımlar üzerine kurulur..Bu anlaşma taslaklarındaki varsayımlar halkın onayını müteakiben gerçeğe döner!..Temennim o dur ki Kıbrıs taki tek gerçek yazımın sonunda ki cümleler olarak kalabilsin!..
Sayın Baysal,
Yorumunuzda ki iyi niyet ve görüşlerinize tamamen katılıyorum..Ancak şu da unutulmaması gereken bir gerçektir ki!..Eğer Annan ya da benzeri bir plan ile 2010 tarihinde Referanduma gidilir ve bu plan 24 Nisan 2004 tarihindeki gibi bir kabus ile sonuçlanırsa!..İnanınız ki 1878 yılında ki gibi adayı terk edecek olan askerlerimizi boynu bükük olarak izleyecek olan Kıbrıs Türk'ü bir daha onları ada da görebilir mi? İşte asıl sorulması gereken soru budur!..Tekrar ifade ediyorum bu bir varsayım!.. Ancak böyle bir varsayım gerçeğe dönecek olursa?..Lozanda kurulmuş olan tüm dengeler Yunanın lehine sonuçlanmış olacaktır..Böyle bir teslimiyete Yüce Türk Ulusunun asla onay vermeyeceği umudumu hala muhafaza ediyorum..Allah Türk'lük Dünyasının yardımcısı olsun..
Sevgi ve Saygılarımla..
Atilla ÇİLİNGİR..

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Sayın Komutanım, bence çok özet olarak İSTİKBAL Türkiye'de ve Kıbrıs Cumhuriyetinde yönetimlerin Türk Milliyetçiliği kavramına dayalı olarak değişmesine ve Tanrı'nın indinde Lider yaratılmış bir Lidere sahip olmamıza bağlıdır.

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Bize birlik, beraberlik, Vatana ve Ulusa Vefa, Sevgi ile bağlılık anlayışlarını ön plana çıkaracak, gerektiğinde Canını feda edebilecek Türk Ulusunun bir mensubu olma şerefini özümlemiş Türk İnsanlarına yön verebilecek "ÇİZMELERİ KAPISININ ÖNÜNDE HAZIR BEKLEYEN" bir Lider gereklidir açıklamasıyla Sayın Bülent Bey'e katılıyorum.

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

sayın ;Atilla ÇİLİNGİR ; makalenizle bizleri tekrar duygu ve TÜRK lük çoşkusu ile bir an yaşattınız .inanınki TÜRKİYE de 7 den 70 e her TÜRK evladı KIBRIS ı seviyor ve onun Kutsal bir emanet oldugunu biliyor .Dediginiz bir gün ( umarım gelmez) eger Kıbrıs ı ; rum a ,yunan a satma planları uygulamadan fiiliyata geçerse ; bu ülkenin vatanın gençleri , boş durmayacaktır. göze ,göz,dişe diş.

Vatan topragı kutsaldır,kaderine terk edilemez.

VATAN ı satanlarsa asla af edilmez.

Saygılarımla. TTK ve Y/ TMT.

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Zamanında ne için savaşıyorduk?

Doğma büyüme Kıbrıslı olan Devlet büyüklerimiz nasıl geçmişini unutur hale gelir? Unutmadıkları belli. Belli ise ortada bir hiyanet var.

Rumların sadece ada toprağında gözü yok. Amaçları hem Trabzonu hem İstanbul'u alıp Bizans'ı kurmak. Ne tüfekle ne taşla ne sopayla!!! Hainlik, riyakarlık,yalan ile... Sonuçta içeride bunlara yardım olacak birileri çıkarsa emellerine yakınlaşmaları an meselesidir.
Sayılarını hemen hemen biliyoruz. Yes be annemciler, Denktaş düşmanları, AB hayranları...

Onlar bir Rum gibi Türk askerinin adadan çıkmasını istemektedirler. Onları, Türkiye tarafındaki destekçileri de her fırsatta hemen her şeyi tersyüz ederek Türk Ordusunu bir şekilde suçlamakta, kendi devletini bir şekilde karalamakta, “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmayı” demokrat ve aydın olmak, insan haklarını savunmak olarak pazarlamaktadır.

A'dan Z'ye Türk'üm diyen herkesi okumaya ve araiştırıp üstünde ne kadar toz varsa silkelemesini istiyorum. Sadece düşman dışarda değil. Kıbrıs Ata YAdigarıdır. Bunun Sonsuza kadar bekçileri ise biziz! Rumdan ne dost ne de ayağımızın altına post olur.

Senelerdir oynadıkları oyunlara kanmayalım. Unutmayalım ki hala Başpiskoposları Kin Kapısı önünde diplomalarını alıp yemin ediyorlar. Neye yemin ediyorlar? İnanınki dedikleri gibi ne dostluk ne kardeşlik ne de diyalog için. Türk Kanı için!!!

Yazınız için teşekkür ederim. Her zaman ki gibi insanın milli duygularını kabartıp, atalarımızın zor durumlarını okudukça daha da bilinçlendiren güzel bir yazı yazmışsınız. Tekrar teşekkürler.

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Sayın Komutanım Pek Değerli Büyüğüm Atilla Çilingir;beni ve tüm arkadaşlarımızı son derece aydınlatıcı ve bir o kadar da uyarıcı cevaplarınızdan dolayı öncelikle çok teşekkür ederim.o kadar önemli hususlara ve değerli varsayımlara değinmişiniz ki cevap yazmak ve istişarede bulunmaktan kendimi alamadım.lütfen hoş görünüz.izninizle aşama aşama tespitlerinizden yola çıkarak naçizane kanımca çok önemli gördüğüm şu hususları belirtmek isterim:gerekli iradenin Kıbrıslı Soydaşlarımız tarafından gösterilmemesi halinde annan planını dahi arayacağımız bir felaket olur tespiti kanımca çok doğru.bu felaketi biraz açarsak yani resmen masa başında gözlerimizin önünde Kuzey Kıbrısı AB, yunan ve rum ikilisi tarafından bir araç olarak kullanılmak suretiyle kaybedersek ve Kuzey Kıbrıs Birleşik Kıbrıs adı altında bir AB ülkesi olursa;işte o zaman AB VE AB üyesi ülkeler üyelik için kapıda bekleyen türkiye ordularını askerlerini AB liği topraklarından çek derse ki bu aşamada bütün bunlar hukuki bir zemine bizanslılar ve diğer AB ülkelerince oturtulmuş olacaktır.acaba bahsettiğimiz ve bahsettiğiniz felaket bu mu olur?bu sorudan hareketle;bu sorumu sizin Sayın Bülent Baysal Kardeşime cevaben yazdığınız bölümdeki ifadeniz ile ilişkilendirerek ikinci aşamadaki tespitime izninizle geçmek isterim:bahsi geçen ifadeniz:1878 yılındaki gibi adayı terk edecek olan askerlerimizi boynu bükük olarak izleyecek olan Kıbrıs Türkü bir daha adada onları görebilirmi?bu durumda lozanda kurulmuş olan tüm dengeler yunanın lehine sonuçlanır.işte bu ifadeniz çok önemli tartışılması gereken husus bence buradadır.benim burada size ve tüm arkadaşlarıma sormak istediğim ise şudur:Kuzey Kıbrıs bu şekilde hain haçlıların korkak bizanslıların eline geçtiğinde ve sizinde belirttiğiniz üzere lozanda kurulmuş olan tüm dengeler yunan lehine sonuçlandığında ikinci 20 TEMMUZ BARIŞ VEYA ADI BU DURUMDA NE OLUR BİLEMİYORUM HAREKATI BENZERİ BİR ASKERİ HAREKATIN TARAFIMIZDAN GERÇEKLEŞTİRİLME OLASILIĞI SİZCE NEDİR?VE BU DURUM GERÇEKLEŞİRSE BU HAREKATIMIZI DAYANDIRACAĞIMIZ HUKUKİ ZEMİN VE BUNUN TÜRKİYE AÇISINDAN SONUÇLARI NE OLUR?ÇÜNKÜ ÇOK İYİ BİLDİĞİNİZ ÜZERE LOZANDAKİ DENGELERİ BAŞKOMUTAN MARAŞEL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE ONUN KAHRAMAN ASKERLERİ KURMUŞTUR.VARSAYIMSAL OLARAK GELİNEBİLECEK BÖYLE BİR NOKTADA BU DENGENİN SAĞLANMASININ ŞİDDETLİ ÖNEMİ NAÇİZANE KANIMCA ORTADADIR.TEKRAR SİZİN VE TÜM ARKADAŞLARIMIZIN İYİ NİYETİNİ İSTEYEREK VE BİLEREK VE BUNA MUKABİL KENDİMİ BÜTÜN BUNLARI SİZİNDE BELİRTTİĞİNİZ GİBİ BİR VARSAYIM OLARAK BİR İHTİMAL OLARAK SORMAK ZARURETİ İÇERİSİNDE HİSSETTİM. Saygılarımla...

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Değerli Kardeşim Birol,
İçerisinde önemli sorular olan yorumunuz için teşekkürler..Şu anda Kıbrıs'ta yürütülen müzakerelerde bu gün gelinen noktanın en önemli yanı Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin temelini oluşturacak olan tek kimlik,tek egemenlik ve tek devlet konularının her iki müzakereci tarafından kabul edilmiş olmasıdır!..Kaldı ki Rum lider her defasında Çözümün, yeni bir oluşumun içinde değil!.. Mevcut Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinde bulunacağını ifade ederek Annan planın da bulunan ve federasyonun çatısının içerisinde yer alacağı öngörülen Kıbrıs Türk Eyaletini bile ( Bu eyalet Annan planında, hep PARÇA TÜRK DEVLETİ olarak tercüme edilerek zihinler bulandırılmıştı!..) kabul etmemekte ve Kıbrıs Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı olarak adanın kuzeyinin Türkiye tarafından işgal edilmiş olduğunu ileri sürerek karşısında ki muhatap görüşmeciyi K.K.T.C Cumhurbaşkanı değil '' Kıbrıs Halkının bir parçası olan!..'' Türk toplumunun lideri olarak görmektedir!..İşte bu noktaya dikkat çekmek için Annan planını dahi arayacak bir yeni plan ile karşı karşıya kalabiliriz yorumunu yaptım..Ada dan askerimizin ayrılışını 1878 yılında ki o acı gün ile mukayese ederken..Annan planın uygulansaydı!.. 5 yıl içerisinde sadece bir alay kadar mevcudumuzun kalacağı ve bu alayında sınırlı silah gücü olabileceği ve BM'in izni olmadan kışlasından dahi çıkamayacağı maddesini yorumladığınızda günün birinde ne ile karşılaşabileceğimizin daha iyi anlaşılması için bu tarihi örneği vardim!..Lozanda ki Türk Yunan dengesine gelince!.. Bu denge, Batı Trakya ve Ege Adalarından çekilişimizin ardından Kıbrıs'ta ki stratejik çıkarlarımızın savunulması ile kurulmuştur..Bu dengenin göz ardı edilemeyecek en önemli unsuru, Türkiyenin açık denizlere ve uluslararası sulara açılan tek penceresi olan Kıbrıs'tır.. Bu stratejik öneme ilaveten adanın çok önemli uluslararası deniz nakliyatını ve Orta Doğuda ki petrol yataklarını kontrol etmesi ve adanın çevresinde ki zengin petrol yataklarının varlığı; Türkiye için Kıbrıs adasının ne kadar önemli olduğunun en çarpıcı kanıtlarıdır..Ayrıca ada daki tarihsel varlığımızın geçmişi, ata yadigarı bu topraklarda ki Şühedanın varlığı ve 35 yıldır dalgalanan Ay Yıldızlı Şanlı Bayrağımız; bu adanın Türk Milleti için ne kadar önemli olduğunu ve vazgeçilmezliğini ortaya koyan en çarpıcı manevi yönü ve moral gücüdür...
Değerli Kardeşim,
Kore savaşlarından sonra Türk Milletinin bağrından çıkan Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri;Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Yüce Meclisince Görevlendirilmesi ve 1959-1960 ZÜRİH VE LONDRA ANDLAŞMALARININ T.C'ne vermiş olduğu GARANTÖRLÜK yetkisini kullanarak Kıbrıs Türk'ünün Rum'lar tarafından topyekun olarak öldürülmesine mani olmak ve adanın Yunanistana ilhakına da mani olarak Lozan da kurulan dengenin bozulmasına önlemek amacı ile 20 Temmuz 1974 de ki MUTLU KIBRIS BARIŞ HAREKATINI icra ederek yurt dışında bir harekat gerçekleştirmiştir.. 1955 yılından sonra bozulan Barışı yeniden tesis ederek o günden beri Ada daki barışın da en büyük teminatı olmuştur..Bu harekat aynı zamanda Yunanistana yeniden Demokrasinin gelmesinin de en önemli nedeni olmuştur..Zira Yunanistanda ki Cunta idaresi 1974 tarihinde devre dışı kalmıştır!..Bu uzun açıklamanın ardından söyleyebileceğim son şey..
Kıbrıs hala Türk Milleti için çok büyük önem arz eden Milli bir davadır..Bu milli davamız ile ilgili olarak T.B.M.M nin yıllar önce almış olduğu karar halen geçerliliğini korumaktadır..Devlet'lerin varlığı Milletlerin tercihi ile şekillenir..Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı her dönemde Milletimizin Milli Menfaatlerine olan sadakati ile temayüz etmiştir..Siyasetçiler ve uygulanan siyasetler gelip geçicidir!..Önemli olan devletimizin devamlılığı ve devlet politikalarının değişmezliğidir..Eğer bir gün Kıbrıs'ta ya da bir başka bölgede Devletimizin ali menfaatleri 20 Temmuz gibi bir harekatı gerektirirse..Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri Devletinin ve Milletinin emrinde olarak her türlü tehdidi ve tehlikeyi berteraf edecek güce sahiptir..Yeter ki siyasi irade 20 Temmuz 1974 de ki gibi bir duruş ve uygulama sergileyebilsin!..

Sevgi ve saygılarımla..
Atilla ÇİLİNGİR..

Cevap: Evsiz Kalmaya ve Göç’e Hazırmısınız?..

Talat Kıbrıs'taki Türk Toplumunun lideri olamaz, Lider Muhterem Rauf Denktaş'tır. Talat hasbelkader adına demokrasi denilen ve "TÜFENK İCAT OLDU MERTLİK BOZULDU" misali bilgisayar sisteminin etkileşimine girmesiyle (son örnek İran) istenirse her yöne çekilebilen esnek, seçim hileleri ile dolu olabildiği düşünülebilen enteresan bir sistem tarafından Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına seçilmiş bir kişidir. Bugün Cumhurbaşkanı olmamasına rağmen Lider DENKTAŞ'tır diyorsak bu da açıklamanın bir başka yönüdür. Anlayan bir dakika durmaz terkeder koltuğu.
Eğer Rum tarafı Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ile muhatap olmadığını, muhatabının "Kuzeydeki Türk Eyaletinin" (!!) lideri olduğunu iddia ediyorsa 2 hatırlatma onlara. Birincisi Kuzeydeki eyalet dediğin; sistemi, meclisi, her türlü kamu kurumu, hükümeti ve hepsinden önemlisi BAĞIMSIZLIĞI olan asil bir Türk Cumhuriyeti, KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'dir, İkincisi ise bu toplumun "görüşme yapılacak Lideri" Muhterem Rauf Denktaş'tır. Bu da benden palikarya bozuntularına ve ağabeyleri Avrupa Birliği baronlarına bir hatırlatma olsun. Esasen GERÇEK DE BUDUR.