Dünyanın en nefret edilen ülkesi 60 yaşında!

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Dünyanın en nefret edilen ülkesi 60 yaşında!



Bu yazımızda İsrailin 60. kuruluş yıldönümünü tarihe kan, gözyaşı, işgaller, haksız cana kıyma, varlığı uğruna kendi halkını hiçe sayan, Şeytanın ders aldığı ülke olarak tanımlanan, varlığı ile dünya düzenini bozup fesat çıkaran ülke namıyla bilinen İsrailin 60. yıl kutlamasına ayırdık.
1.jpg
İsrailden neden bu kadar nefret edilir ve neden bu kadar çekinilir. Nefret sebebi elbetteki aşikar, peki çekinilme sebebi nedir? ABD... Zira dünyanın süper gücü olan ABD her şart ve koşulda Ortadoğuyu kapitalizmin pençesine itmek için, emperyalist emellerine kavuşmak için İsraili bir piyon gibi kullanmakta. İsrailde "Arzı Mev-ud" Hayali olan vadedilmiş toprakları ele geçirmek için ABD yi bir piyon gibi kullanmakta. anlayacağımız Alan memnun veren memnun.
lubnanbebekaf7.jpg
şunu belirtmeliyim ki, İnsanlar doğar büyür hastalanır yaşlanır ve ölür. Devletlerde bunun gibidir. Eğer düzgün yaşamışsanız ömrünüz uzun olur. Osmanlı İmparatorluğunun 630 yıl yaşadığını düşünürsek en bariz örnek budur. fakat zulüm üzerine kurulu bir devlet yapılanmanız varsa 100 yıl kadar yaşarsınız. SSCB örneğinde olduğu gibi. İsrailin yaşam süreside bana kalırsa ülke olarak 100 yılı bulamayacaktır. ABD nin yaşam süreside. lakin şunuda belirtelim. Devletlerin hastalanması uzun yıllar alır ölümüde. Benim ABD ekonomistleri ve diğer ülke analistlerinin bilgilerine dayanarak öngörüm ABD önümüzdeki 25 yıl içerisinde süper güç olma gücünü tamamen yitirecek. sıradan bir 2. dünya ülkesi olacak. İsrailde bu süper gücün yıkılması ile kendisine yeni bir hami arayışlına girecektir. fakat olaylara tanık olan devletlerin İsraili bu kadar gözü kapalı korumayacağı kanaatindeyim.
zulum.jpg
Her hali ile milletlerin gönlüne nefret tohumları eken İsrailin kuruluş öyküsünü Haber Editör den aynen aktarıyoruz.

28 Ağustos 1897

97840.jpg

200 kadar Yahudi delege, Avusturyalı bir gazeteci olan Yahudi Theodor Herzl liderliğinde Basel'de toplandı. I. Siyonist Kongre adı verilen bu toplantıda, Dünya Siyonist Teşkilâtı kuruldu. O zamana kadar sadece bir "fikir"den ibaret sayılan "Yahudilerin Filistin'de devlet kurma" hayali, o günden itibaren "hedef" haline getirildi. Herzl, İsrail'in bağımsızlığını resmen ilan etmesinden 51 yıl önceki bu toplantıda "Ben Basel'de İsrail'i kurdum. En geç 50 yıl içinde bu gerçek olacak" dedi. Toplantının ardından Sultan Abdülhamit Han'a giden Herzl, Osmanlı'ya ekonomik, siyasi ve askeri destekte bulunma sözleri vermesine rağmen, Sultan'dan, beklediği cevabı alamadı.
9 Mayıs 1916
filistin.gif

İngiltere ve Fransa, dünya savaşının devam ettiği günlerde gizli bir anlaşma yaparak Ortadoğu topraklarını paylaştı. SykesPicot Antlaşması'na göre Hayta ve Akka limanları İngiltere'nin kontrolünde olacak ve Filistin'de uluslar arası bir yönetim kurulacaktı.
2 Kasım 1917
gw_balfour_01.jpg

İngiliz savaş kabinesi dışişleri bakanı Althur Balfour, Siyonist liderlerden Lord Rothschild'e bir mektup göndererek, Filistin topraklarında bir Yahudi devleti kurulmasına İngilizlerin tam destek vereceklerini söyledi. Literatüre "Balfour Deklerasyonu" olarak geçen bu gelişme, daha sonra Fransa, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından da olumlu karşılandı.
24 Temmuz 1922
Image57003.jpg

Bugünkü Birleşmiş Milletlerin atası olan Milletler Cemiyeti. Filistin topraklarının İngiliz mandası tarafından idare edilmesine karar verdi. Böylece İngiltere zayıf kaldığı Ortadoğu'da gözü kulağı olacak devletin temellerini resmen atmış oldu.
29 Kasım 1947
nazi.h2.gif

Nazi zulmünde kaçan ve akın akın Filistin topraklarına göç eden Yahudiler büyük sorun teşkil etmeye başladı. Bunun üzerine 29 Kasım 1947'de Birleşmiş Milletler tarihi bir oylama için toplandı, ikinci Cihan Harbi'nin hemen ardından İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin oylamaya konu ettiği mesele, Filistin'deki durumun netliğe kavuşması yönündeydi. Küresel ihanet ordusunun 'netlik' dediği şey, Filistin topraklarının bir bölümünün Yahudilere "İsrail" adıyla tahsis edilmesinden başkası değildi. Oylamaya katılan 56 ülkeden 33'ü iki devletli bu planın lehine oy kullandı.
14 Mayıs 1948
bengurion13d04893la6.jpg

Yahudilerin "Ulusun Atası" unvanını verdikleri David BenGurion, Tel Aviv'de İsrail'in bağımsızlık bildirgesini okudu, İsrail artık dünya devletlerinden bir devletti.' 1947'de kararlaştırılan sürecin bir parçası olan bu gelişme, kutsal Ortadoğu'nun kan kırmızıya boyanmasını tetikleyen olay namıyla tarihe geçti.
15 Mayıs 1948
64744.jpg

İsrail'in bağımsızlığının hemen ardından, Suriye, Irak, Lübnan, Mısır ve Ürdün şiddetle karşı oldukları bu devlete karşı savaş açtı. Arap-israil savaşlarının bu ilkinde 6 bin civarında İsrail askeri öldü ancak İsrail, küresel ihanet ordusunun desteğini ardına alarak galip geldi.
24 Şubat 1949
foto826.jpg

BM nezdinde yapılan ateşkes görüşmelerinde, Filistin toprakları,
masadaki devletlerarasında pay edildi. Buna göre sahil şeridi, Celile ve Necef'i İsrail, Gazze'yi Mısır, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) kentlerini Ürdün aldı. Kudüs ise, ikiye bölünerek, batısı İsrail yönetimine, doğusu Ürdün yönetimine bırakıldı. Diğer deyişle, Batı Şeria ve Gazze dışında kalan bölgeler İsrail'in oldu. Bu antlaşmayla birlikte 700 binden fazla Filistinli göç etmek zorunda kalarak mülteci durumuna düştü.
29 Ekim 1956
harita2.jpg

Mısırlı lider Cemal Abdulnasır'ın, Süveyş Kanalı'nın işletmesini kamulaştırdığını 26 Temmuz'daki ilanının arından İsrail Mısır'a saldırdı. Menfaatleri çakışan Fransa ve İngiltere'nin İsrail ile birlikte hareket ettikleri bu savaşta, Sina Yarımadası İsrail tarafından işgal edildi. Fransa ve İngiltere'nin bu savaştaki rolü daha önceden belirlenmişti, iki ülke İsrail'i frenlemek için" duruma müdahale edecek ve Süveyş Kanalı'nın kontrolünü eline alacaktı. ABD ve Sovyetler Birliği'nin müdahalesiyle saldırı sonlandırıldı. İsrail Sina'dan geri çekildi. Bölgenin gayrıresmi kontrolü İngiltere'den ABD'ye geçmiş oldu.
5 Haziran 1967
1485_a.jpg

İsrail ile Mısır-Suriye-Ürdün üçlüsünden oluşan Arap ittifakı arasında 6 gün boyunca süren "Altı Gün Savaşları" başladı. Topraklarını 4 kat büyüttüğü savaşın neticesinde İsrail, Mısır'dan Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi'ni, Ürdün'den Doğu Kudüs ve Batı Şeria'yı, Suriye'den Golan Tepelerini aldı. Birleşmiş Milletlerin kararına her zamanki gibi itibar etmeyen İsrail, resmen işgalci statüsüne düştü.
6 Ekim 1973
mereto2.jpg

Mısır ve Suriye'nin, İsrail'in kökünü kazımak için harekete geçtiler. Lübnan ve Ürdün'ün de kayıtdışı destek verdiği bu ittifakın ilk hedefi, Sina Yarımadası ve Golan Tepelerinin geri alınmasıydı. İsrail'in en büyük bayramını kutladığı gün olan Yom Kippur'da başlayan savaşta İsrail ilkin Golan bölgesini, ardından Sina cephesini savunma fikriyle harekete geçti. 22 Ekim'e kadar süren savaş boyunca İsrail kanadı 6 bin, Arap ittifakı ise 8 bin 500 kişi kayıp verdi, İsrail'in nısbi kayba uğradığı Yom Kippur Savaşı sonrasında, ülkenin birçok yönden, koruyucusu ve besleyicisi ABD'ye daha bağımlı hale geldi.
17 Eylül 1978
gelisalamet81.jpg

Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat ile İsrail Başbakanı Menahem Begin, ABD Başkanı Jimmy Carter'ın nezaretinde uzlaştı. Camp David Sözleşmesi adıyla bilinen bu uzlaşma, altı ay sonra imzalanacak İsrailMısır Barış Antlaşmasının temelini oluşturdu.
26 Mart 1979
115.jpg

Washington'da masaya oturan İsrail ve Mısır, Araplarla İsrail arasında 1948'den bu yana süren çatışmanın sona erdirilmesini kararlaştırdı. Antlaşmaya göre iki ülke birbirini karşılıklı olarak tanıyacak ve İsrail Altı Gün Savaşları ile işgal ettiği Sina Yarımadası'ndan çekilecekti. Arap toplumunun yoğun baskılarına rağmen Enver Sedat bu antlaşmayı imzaladı.
6 Haziran 1982
Yasser-arafat-1999.jpg

1974'ten itibaren Filistin'in tek yumruk direnişi olarak kayıtlara geçen Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Lübnan'daki varlığından rahatsız olan İsrail, Londra Büyükelçisinin öldürülmesini bahane ederek bu ülkeyi işgale başladı. Lübnan'da askeri gücü bulunan Suriye, işgale tepki vermedi. 14-18 Eylül tarihleri arasındaysa Ariel Şaron'a "Beyrut Kasabı" lakabının verilmesiyle sonlanan, Sabra ve Şatilla Katliamı gerçekleşti. Lübnanlı Falanjistler Sabra ve Şatilla kamplarında kalan binlerce Filistinliyi Şaron'un gözetiminde katletti. 1985 Şubat'ında İsrail Lübnan'dan çekilmeye başladı. Çekilirken Lübnan'ın güneyinde özel bir "güvenlik hattı" oluşturdu. İsrail, bu işgalin ardında 19 bin ölü ve 30 bin yaralı bıraktı.
8 Aralık 1987
300021362_e314677171_o.jpg

Gazze'de bir Yahudi kamyoneti Cebeliye Mülteci Kampı'nda yaşayan Filistinli işçileri taşıyan bir araca çarptı. Olay sonucunda 4 Filistinli hayatını kaybetti, 9 Filistinli yaralandı. Filistinliler olayın basit bir kazadan ibaret olmadığını biliyordu, İsrail, bir gün önce öldürülen bir Yahudi'nin "intikamını almıştı." Bunun üzerine Gazze islam Üniversitesi öğrencileri yaralıların bulunduğu hastanenin etrafında toplanarak tüm Filistinlileri direnişe çağırdı. Boylelikle I. intifada başlamış oldu. Gazze'de başlayan şanlı İntifada, kısa sürede Batı Şeria'ya da yayıldı. Filistin artık tek parçaydı.
13 Eylül 1993
arafat-rabin_wh.jpg

Filistin'in efsanevi lideri Yaser Arafat ve İsrail Başbakanı izak Rabin, Oslo'da bir araya geldi, imzalanan Oslo ilkeler Deklarasyonu ile İsrail 5 yıl içerisinde Gazze ve Batı Şeria'nın Eriha kentinde işgalini sonlandıracağını taahhüt etti. İsrail'in çekileceği bu bölgelerde kontrol FKÖ'ye geçecekti. O zamana kadar direniş içerisinde olan Filistin adına Arafat ise bu antlaşmada İsrail'in var olma hakkını tanıdığını bildirdi.
4 Mayıs 1994
gazze4.gif

Gazze ve Eriha'da bir özerk yönetim oluşturulmasını öngören Kahire Antlaşması imzalandı. Buna göre Filistin topraklarının yüzde 5'inden daha az bir kısmında özerk yönetim kurulacaktı. Özerk yönetimin yerel hizmetleri yürütme ve iç güvenliği sağlama dışında hiçbir yetkiye sahip olmaması kararlaştırıldı. Buna karşılık olarak da İsrail'in diğer Filistin toprakları üzerindeki hakimiyeti resmen tanındı.
26 Ekim 1994
İsrail ve Ürdün barış antlaşması imzaladı. Bill Clinton'ın huzurunda imzalanan antlaşma, iki ülkenin savaş baltalarını toprağa gömdü. Taraflar ticari ilişkileri geliştirmek hususunda da bazı taahhütlerde bulundu.
23 Ekim 1998
2412546_370.jpg

Yaser Arafat ve Benyamin Netanyahu, Wye River Memorandumu ile İsrail'in Batı Şeria'nın bir kısmından üç aşamada çekilmesi ve FKÖ sözleşmesinde yer alan "israil'in tamamen ortadan kaldırılması" hükmünün geçersiz kılınması yönünde anlaştı. Ayrıca Gazze'de bir Filistin havaalanı kurulması ve Gazze-Batı Şeria arasında Filistinlilerin geçişini sağlayacak iki adet ulaşım koridoru açılması bu toplantıda hükme bağlandı.
27 Temmuz 2000
bar0-010.jpg

İkinci Camp David Zirvesi "hüsranla" sonuçlandı. ABD Başkanı Clinton'ın "çabalarıyla" gerçekleştirilen zirvede, İsrail Başbakanı Ehud Barak, "Filistin devletinin bağımsızlığı, Batı Şeria'dan çekilme ve buradaki Yahudi yerleşimlerinin geleceği ile Filistinli mültecilere tazminat" konularında tavizler vermeyi kabul etti. Ancak Yaser Arafat, Barak'ın "Kudüs'ün tamamında İsrail'in varlığını kabul edin" şeklindeki "işgale devam" şartını reddetti. Zira Doğu Kudüs Filistinlilerindi, hep öyle kalacaktı.
28 Eylül 2000
217915.jpg

Beyrut Kasabı Şaron, silahlı yüzlerce korumasıyla El Aksa'yı ziyaret etti. Bu, Şaron için bir nevi gövde gösterisiydi. Şaron'un "Kudüs bizimdir" anlamına gelen bu hareketi II. intifada'yı başlattı. Çatışmalar kısa sürede yayıldı. Protestocu Filistinliler İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef oldular. Dünyanın gözü önünde gerçekleşen bu katliam, aynı zamanda, "ılımlı" Barak'ın gözden düşüp, "şahin" Şaron'un yükselişine neden oldu. Bir devlet liderinin seçimle başa gelmesine önayak olan bir gelişme, suçsuz insanların hunharca katledilmesi olarak tarihe geçti böylece.
15 Ağustos 2005
hamas%20parade%20gaza%20053004.jpg

38 yıllık resmi işgalin ardından İsrail Gazze'den çekilmeye başladı. Şaron, hem Gazze'den İsrail'e sızan direnişçilerin önünü kesmek hem de dünyaya "Ben işgalci değilim" demek istiyordu. Öte yandan Gazze ile Batı Şeria bağlantısını izolasyonla koparmayı ve Gazzelilere "Bakın, başınıza ne geliyorsa başınızdaki bu HAMAS yüzünden geliyor" propagandasını yutturmayı amaçlıyordu. Ancak son tahlilde kazanan HAMAS oldu. Halk HAMAS'a ve onun direnişine daha sıkı sarıldı. Bu, bir nevi, çiçeği burnunda HAMAS iktidarının ilk icraatıydı.
12 Temmuz 2006
610812-19-36_n.jpg

Lübnan Hizbullah Partisi'nin askeri kanadı, iki İsrail askerini kaçırarak rehin aldı. Güney Lübnan'da Hizbullah tehlikesinden bir an evvel kurtulmak isteyen İsrail için bundan iyi fırsat olamazdı, iki askerini kurtarmak ve Hizbullah'ı yok etmek için Lübnan'a saldırıya geçen israil, tarihinin en büyük bozgunlarından birine uğradı.
Hasan Nasrallah komutasındaki Hizbullah'ın başı tuttuğu Direniş, "yenilmez" İsrail ordularına 33 günde unutamayacakları bir ders verdi. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, son yüzyıla damgasını vuran en meşhur direniş önderlerinden biri haline geldi. İsrail'in fiyakası bu kez çok fena bozuldu. Nasrallah'ın da dediği gibi, yenilgi artık imkansızdı.
23 Ocak 2008
hamas_war0402.jpg

Tüm giriş çıkışlarını kapattığı Gazze'ye havadan ve karadan saldırmaya başlayan İsrail, HAMAS'ın direnişiyle neye uğradığını şaşırdı. Gazzeli kahramanlar, Mısır Rafah sınır kapısını HAMAS'ın bombalarıyla delerek ambargoya kafa tuttular. "Düşmanı bozguna uğrattık" diyen HAMAS'ın direnişi, 3 Martta İsrail geri çekilmeye zorladı.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Cevap: Dünyanın en nefret edilen ülkesi 60 yaşında!

Yahudinin 2000 yıllık stratejisi.Adamlar çalışıyor iman ediyor başarıyor =))
 

Depresif Hayalet

New member
Katılım
20 Tem 2008
Mesajlar
232
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ankara
Cevap: Dünyanın en nefret edilen ülkesi 60 yaşında!

Biz ise çalışmak yerine sadece iman ediyoruz,şuna benzetiyorum;bir araba alırız,marka veya modeline bakmaksızın değer veririz çünkü bizimdir.Bagajına veya panjuruna "Maaşallah" yazarız,sürücü kapısına ise besmeleyi.Bu arada nazar boncuğunu da ihmal etmeyiz,arabamız değerli ya!Hatta dikiz aynasına bir de muska takalım,olmazsa olmaz!Sonra geçeriz direksiyona ve trafik kazalarında dünya birincisi oluruz!
1-İman önemlidir.
2-Arabayı Allah değil,biz kullanırız.
3-Kaza yapınca "takdir-i İlahi" deme lüksümüz olamaz.
4-Allah verdiği aklı kullanmamızı,okumamızı ve gelişmemizi ister.
5-Biz "Maaşalah" yazmaya devam ederiz.
6-Önümüze hedefler koyup çalışmak bize ağır geldiğinden bu işleri başkalarının yapmasını bekler ve körü körüne destekleriz.
sonra ne mi olur?Ortada değil mi?!
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
Cevap: Dünyanın en nefret edilen ülkesi 60 yaşında!

Biz kendimize fazla güveniyoruz, hepsi bu. Onlar kendilerine güvenmiyor. Düşmanlarını iyi tanıyor..

Tüm yahudilerin canları cehenneme...
 
Üst