Daniş Karabelen Paşa'yı Anarken...

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DANİŞ KARABELEN PAŞA'YI ANARKEN...

Kıbrıs Türkü, bağımsızlığına ve özgürlüğüne ulaşmak için çok namüsait şartlarda yıllarca mukavemet ve mücadele vermiştir. Bu görkemli, şanlı ve onurlu mücadelenin öncüleri bugün artık aramızda değiller. İşte dün Efsanevi Mukavemet Teşkilatı TMT’ nin yaratılmasında öncü rol üslenenlerden Daniş Karabelen Paşa’nın ebediyete yolcu edilişinin 29. Anma günü için Kırıkkale Mücahitler Evinde idik.

O Kırıkkale Mücahitler Evi ki, dünden bugüne mimari yapısı değişmiş olsa da, geçmişte pek çok tarihi olaya tanıklık ettiği gerçeğini değiştirmez. Ben bu özelliğiyle Kırıkkale Mücahitler Evi’nin altın bir neslin uğrak yeri, törensel de olsa anma, anılma, hatırlama ve hatırlanma yeri olarak milli bir kutsallığı da içinde yaşattığına inanırım.

İllaki, mukavemetçilerin, mücahitlerin bu ortama girdiklerinde; milli mücadele ve mukavemeti ; çok farklı mekanlarda sürdürülüp, gerçekleşmiş olsa da geçmişi film şeridi misali gözden geçirdikleri kanaatindeyim.Bilindiği üzere, kan ve gözyaşının oluk oluk aktığı O günlerde, yoklukla çaresizlik; Kıbrıs Türk insanını çelik kıskaç gibi sarmaktaydı. Ancak esarete düşmemek için yılgınlığa karanlığa dur demek gerekirdi.

Karanlıktan aydınlığa çıkmak ise ancak, Türk ulusuna özgü; iman, inanç ve kararlılıkla mümkün olacaktı. İşte Daniş Karabelen paşamız gibi niceleri; Kıbrıs Türkünü 1950’lili yıllardan itibaren, imkansızın var edildiği, zorun yenildiği, ölümün öldürüldüğü; kutsal, kurtuluş ve varoluş mücadelesini kazanması için hem teşkilatlamışlar, hem de yüreklendirip cesaretlendirmişlerdir. Hepsinin ruhları şad mekanları cennet olsun!

Yılmaz Bora başkanımızın ifade ettiği gibi mücadele; –mukavemetçilerle başlamış, mücahitlerle bütünleşilerek zorluklar aşılmış, nihayetinde Mehmetçikle kucaklaşılmış- ve Zafer böylece kazanılmıştır. İnanıyorum ki, her mukavemetçinin, her mücahidin hafızasında sadece Türk ulusuna özgü bu kutsal mücadele; tatlısıyla acısıyla yine aynı tazeliğini korumaktadır .

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Başkanı Sn. Yılmaz Bora Anma Töreninde yaptığı kısa konuşmada içinden geçilen sürece yönelik kısa cümlelerle, yaşamsal önemi olan konuların altını çizmiş, hatırlatmalar yapmış, kimi yerlere haklı göndermelerde bulunmuştur:

-Ulusal Davamızı genç nesillere anlatılmasını hepimizin değişmez görevi olduğunu tekrarlamak isterim.-

-Nereden nereye ve nasıl geldiğimizi unutamayız ve unutturmamalıyız.-

-Bizim bu günlere ulaşmamızı hazırlayıp sağlayanları, gazilerimizi kahramanlarımızı minnet ve şükranla anıyoruz.-

-Bugünkü aşamadan (yani KKTC ‘den ve onun var olduğundan)bir adım dahi geri adım atmanın mümkün olmadığı gerçeği artık herkesçe kabul edilmelidir-

-Ne var ki, son zamanlarda bazı kesimlerce sık sık ortaya konan eylemler yüzünden halkımız içteki sorunlar karşısında yıldırılmak ve umutsuzluğa itilmek istenmektedir. Görsel ve yazılı basında bazı ciddi sorunlarla beraber, olağan günlük olayların yansıtılma sebebiyle, (halkımıza) tamamen karamsarlık ve umutsuzluk telkin edilmektedir. Sokakta karşılaştığımız insanlarımızı ikna etmekte zorluklarla karşılaşmaktayız. KALENİN İÇERDEN ÇÖKERTİLMESİNE SEYİRCİ KALINMAMALIDIR.-

-Bir ülkede ulusal basın, ulusal ekonomi ve ulusal eğitim yoksa; o ülkedeki rejimin başarılı olması ve halkı huzur içinde yaşatması çok zayıf bir ihtimaldir. Bütün bunları dikkate alarak, planlı ve programlı bir şekilde; hakka hukuka dayanan bir icraata halkımızın büyük bir gereksinimi vardır.

-Anavatanımızla birlikte çıktığımız bu haklı ve onurlu yolda tüm zorlukları aşacağımıza inancımız tamdır.-“

Ufak değişikliklerle Başkan BORAN’IN konuşmasını siz okurlarımla paylaşmak istedim. Sn. Başkanın ifadelerini biraz daha açıp aralayalım;

Bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün timsali Devletimizi kurmak kolay olmamıştır. Bu herkesin malumudur. Kurmak kadar, geliştirerek yaşatıp geleceğe taşımak Kıbrıs Türk halkının tüm katmanlarının birinci görevi ve sorumluluğu değil midir?

Ülkede, iktidarıyla muhalefetiyle Devlet bütünlüğümüzü korumak adına fikir, inanç ve güç birliği yapmak durumundayız. Ülkeyi idare edenlerin iç bünyedeki olumsuz gelişmelerin önünü almak asli görevleri değil midir?

Kimi olumsuzlukları vesile edip, halkımızı umutsuzluğa ve yılgınlığa sokma gayreti içinde olan odakların varlığı özellikle;siyasi parti, sendika ve basınıyla ortadayken; Ulusal basınımız destekleniyor mu? Hatta güçlü bir ulusal basınımız var mıdır? Ulusal eğitimimiz kimi odakların grev ,eylem ve isyana varan karşı duruşlarıyla tökezletilirken; bu yılgınlık bu ürkeklik niye ?Halkımızın ezici çoğunluğu bunu ısrarla sormaktadır. Dış destekli basın halkın devletine ve geleceğine güven duymaması için elden gelen her menhur girişimleri yapmaktadır.

Sendikalar Anayasal hak kılıfı altına saklanarak yargı da dahil tüm kutsallarımıza dil uzatmaktadır. Devletin varlığını asla kabullenmemiş olanlar karşısında KKTC savunmasız bırakılamaz! Sn. BORA başkanın vurguladığı gibi kalenin içten çökertilmesine sessiz kalınamaz! Ürkeklik, atalet, dağınıklık ve beceriksizliğin beraberinde çözülmeyi getireceği inkar edilemez bir gerçek değil midir? Herkes sorumluluk bilincinde olmalı, halk arasına nifak tohumu ekenlerin başarılı olmalarına fırsat verilmemelidir.
 
Üst