Can Dündar hakkında SUÇ DUYURUSU

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
1226364062.jpg
Prof. Ercan, “Film, cumhuriyet değerleri ve Atatürk’ün saygınlığına saldırıyor. Bunların aşındırılmasına izin vermeyiz” dedi.​




Can Dündar’a suç duyurusu

Prof. Dr Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Atatürk’ün hayatının anlatıldığı “Mustafa” adlı film ve yapımcısı Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu. Prof. Dr Ahmet Ercan ile Prof. Dr. Orhan Kural ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcisi Şişli Adliyesi’ne gelerek, Can Dündar’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği “Mustafa” adlı film ve Dündar hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bulunmak için, Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım seçilirken, Ahmet Ercan ve Orhan Kural ile beraberindekiler, ellerindeki Türk bayrakları ile adliyeye girdiler. Suç duyurusunun ardından çıkışta basın mensuplarına açıklama yapan Prof. Dr. Ahmet Ercan, Mustafa filmi için yargıya başvurduklarını belirterek, “Çünkü film cumhuriyetin değerlerini, Türkiye’nin birliğini ve Atatürk’ün saygınlığını aşındırıcı bir nitelik taşıyor. Asla bunların aşındırılmasına izin vermeyiz. Eğer Atatürk’ün saygınlığa giderse, ülke parçalanır ve bölünür. Dolayısıyla buna izin vermeyiz. Bu konuda Can Dündar hakkında suç duyurusunda bulunduk” dedi. Filmde Cumhuriyet değerleri ve Atatürk’ün aşındırıldığını söyleyen Ercan, “Bu yüzden suç duyurusunda bulunuyoruz. Parçalanmış ve bölücü düşünceler bu filmde aşılanmıştır. Atatürk düşkün gösteriliyor. Düşkün biri üniformalarını giyip Hatay’ı almaya gidiyor. Türk milletini küçük düşürücü bir film. Gösterimden kaldırılmasını istiyoruz. Buna özgürlük denilemez. Eğer Can Dündar’ın özgürlüğü Türk ulusunun özgürlüğünü zedeliyorsa o özgürlük ve hürriyet değildir” diye konuştu. (İHA)

Prof. Ahmet Ercan ile Prof. Orhan Kural ve bazı sivil toplum kuruluşlarının Şişli Adliyesi’ne giderek yaptıkları suç duyurusunda, “Film Cumhuriyetin değerlerini, Türkiye’nin birliğini ve Atatürk’ün saygınlığını aşındırıcı bir nitelik taşıyor” denildi.

Filmin gösterimden kaldırılmasını istedik

Prof Dr. Orhan Kural ise filmin belgesel niteliğinde olduğunun söylendiğini ve bu nedenle filmi 2 defa izlediğini ifade ederek, “Mesela bugün Atatürk’ün ölüm yıl dönümü. Atatürk’ün ölümünde binlerce kişi ağlamıştır. Filmde Atatürk’ün ölümüyle ilgili halkın üzüntüsü anlatılmamış. Filmde Atatürk devamlı yalnız, işi gücü olmayan, komutan kimliğinin dışında yalnızlığa itilmiş bir kişi olarak nitelendirilmiş. Aynı zamanda bu filmde gençlere sigara içmeyi aşılamak için Atatürk’ün kullanıldığını görüyoruz. Zaten bu filmin sponsoruna dikkatli bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Burada Atatürk içki ve sigara içen biri olarak gösterilmiş. Bu filmi yüzlerce çocuk izleyecek. Türkiye de bundan daha iyi sigara reklamı yapılamazdı herhalde. Bu filmin gösterimden kaldırılmasını istedik. Biran öncede Can Dündar hakkında soruşturma açılmasını istedik” diye konuştu.

Sarıgül: Atatürk’ü negatif gösteriyor

Şişli Belediyesi’nin Atatürk’ü ölümünün 70’inci yılında anmak amacıyla Atatürk İnkılap Müzesi önünde düzenlediği törene, çeşitli okullardan öğrenciler ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende konuşan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, “Şimdi Atatürk’ün mirasını satarak ticaret yapmak isteyenler var. Bu ülke insanının ortak ve yüce değerleri var. Bu değerler üzerinden kimse siyaset ve ticaret yapmasın. Benim ülke insanımın kurtarıcısına, baş tacı ettiği komutanına, cumhurbaşkanına, Atatürk’üne kimse Mustafa diyemez. O, Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bizim örfümüzde, adetimizde, geleneğimizde ve geçmişimizde böyle bir hitap yoktur. Büyük kahramanları millet nasıl anlıyorsa öyle anlatmak gerekiyor” diye konuştu.

Sarıgül, şöyle konuştu: “O bizim Cumhurbaşkanımız, Kurtuluş Savaşı’nın muzaffer kahramanı, Çanakkale destanını yazan muzaffer komutanımız ve Türk milletinin Mustafa Kemal Paşası’dır. Demokrasi kahramanımızdır. Bu filmin hemen yayından kaldırılması lazım. Bu film doğru değil. Ben binlerce öğrencimi bu filme götürmek istiyordum ama filmi gördükten sonra hiç kimseyi götürmeyi arzu etmiyorum. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve bütün siyasi parti genel başkanlarını göreve çağırıyorum. Filmin sadece ismi değil, içeriğini de yanlış buluyorum. Atatürk’ü ne yazık ki negatif gösteren bir hava içinde. Atatürk’ün olumlu yanları değil de negatif yönlerine bakılmış. Bunu doğru bulmuyorum.” (AA)


Sabih Kanadoğlu: Sipariş belgesel

Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu, Pamukkale Üniversitesi’nde (PAÜ) düzenlenen 10 Kasım Atatürk’ü Anma Törenleri konuşmasının başında Mustafa Belgeseli’ni eleştirdi. PAÜ Kongre Merkezi’nde düzenlenen anma töreni PAÜ Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Orkestra ve Korosu’nun oratoryosunu büyük beğeniyle izleyen Sabih Kanadoğlu’nun yaptığı konuşmada, “Bize Atatürk’ü anlatan Pamukkale Üniversitesi Orkestra ve Korosu’nu yürekten kutluyorum. Bu anlatım sanırım sipariş üzerine belgesel hazırlayan birçok kişiye örnek olmalıdır” diye başlayan sözleri dakikalarca alkışlandı.

Başarısız bir yorum

Kanadoğlu, konuşmasının ardından basın mensuplarının Mustafa Belgeseli ile ilgili sorusuna şöyle karşılık verdi: “Mustafa Belgeseli birinin düşüncelerinin araya yerleştirilmesi suretiyle olumlu olmayan bir Atatürk çizgisi çizme peşinde. O yönüyle başarısız. Film yönüyle, belgesel değil de Can Dündar’ın yorumu olarak kabul ediyorum.” (İHA)
 

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
'Mustafa'da sinsi sansür

1226268832.jpg


Ceviz Kabuğu’ndan kaçmaz!

Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun ART’de canlı yayımlanan programı Ceviz Kabuğu’nda Can Dündar’ın ’Mustafa’ filmiyle ilgili gerçekler gün ışığına çıkarıldı. Programa katılan yazar Sinan Meydan, Dündar’ın, Atatürk’ün not defterindeki “Tanrı birdir ve büyüktür”, “Türk olmaktan gurur duyuyorum” ifadelerini sansürlediğine dikkat çekti.

Yeniçağ dağıtmıştı

12 yIldIr Atatürk üzerine araştırmalar yapan Sinan Meydan, ”Dündar’ın ’Ben buldum’ dediği Atatürk’ün not defterlerini, 1985’te Ali Mithat İnan buldu. Yüksek lisans tezi olarak da kullanıldı. Dündar, defterleri birkaç yerde sansürlemiş” dedi. Gazeteniz Yeniçağ, Atatürk’ün not defterlerinden hazırlanan kitabı, geçen yıl okurlarına armağan etmişti.

CAN DÜNDAR’IN ŞİFRELERİ KIRILIYOR

Belgesel ama belgesi yok!
Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu, ’belgesel’olarak sunulan filmin belgelere dayanmadığına dikkat çekerek, “Filmin, Ata’ya karşı Batı’dan saldırıların arttığı döneme denk gelmesi düşündürücü” dedi.

Yunan olsam beğenirdim!
Gazetecİ Rahmi Turan, filmdeki tuzaklara dikkat çekti: Bir İngiliz ya da Yunan olsam bu filmi severdim. Filme öyle cümleler yerleştirilmiş ki, gençlerin bilinçaltına yanlış düşünceler şırınga ediyor.

Tam bir hayal kırıklığı oldu
FİLMİ izleyince tam bir hayal kırıklığına uğradığını belirten CHP’li Necla Arat, “Sanki bir psikanaliz yapılmaya çalışılmış. Devrim yasalarına saldırmak için her şeyi yapıyorlar” diye konuştu.

Cumhuriyeti yıkmak için Atatürk’e saldırıyorlar
Ceviz Kabuğu’nda masaya yatırılan ’Mustafa’ filmine tepki yağdı. Belgesel hakkında yorumda bulunanlar “Gençlerin bilinçaltı zehirleniyor. Hedef laik cumhuriyet” ortak görüşünde birleşti

Can Dündar’ın “Mustafa” filmiyle yeniden tartışma alanına çekilen Mustafa Kemal Atatürk hakkında yapılan eleştiriler ve gerçekler bu hafta Ceviz Kabuğu’nda masaya yatırıldı. Toplumun değişik kesimlerinyle Atatürk’ün nasıl algılandığının konuşulduğu program, halktan yine yoğun ilgi gördü. İzleyiciler yaklaşık beş buçuk saat süren Ceviz Kabuğu’nu telefon, faks ve e-mail yağmuruna tuttu. Usta Gazeteci Hulki Cevizoğlu’nun hazırlayıp sunduğu ART’de canlı yayınlanan Ceviz Kabuğu’na konuk olan CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Necla Arat, “Benim Mustafa Kemal’im uçurumun kenarında yıkık bir devletten içeride ve dışarıda saygı gören yepyeni bir devlet yarattı” dedi. Arat, Can Dündar’ın filminde karga kovalayan, yalnız, mutsuz ve korkuları olan bir Atatürk profili çıkarmasını eleştirerek, Mustafa Kemal’in o yıllarda Avrupa’da yapılması hayal bile edilemeyecek şeyleri başardığını söyledi.

Şüpheye düşüren bir film
Hürriyet Gazetesi Yazarı Rahmi Turan da telefon konuğu olduğu Ceviz Kabuğu’nda, Atatürk’e yöneltilen haksız eleştiriler ve Mustafa filmi hakkında önemli tespit ve değerlendirmelerde bulundu. “Belgesiz belgeselleri halka yutturmaya çalışıyorlar” diyen Rahmi Turan, filmde bazı cümlelerle kasıtlı olarak Türk gençlerinin bilinçaltına yanlış fikirler şırıngalandığını kaydetti. Turan şöyle konuştu: “Laik cumhuriyeti yok etmek isteyenlerin önündeki en büyük engel, Atatürk’e olan bağlılık. Bu bağlılık olduğu sürece Türkiye’ye hiçbir şey olmayacağının farkındalar. Bu yüzden öncelikli hedeflerini onu yıkmak olarak belirlemişler. İnsanlara yanlış şeyleri belgesel olarak yutturmaya çalışıyorlar. Gençlerin beyinlerindeki Atatürk imajını yıkmak amaç. Filme öyle cümleler yerleştirilmiş ki; bunlar gençlerin bilinçaltına yanlış düşünceler şırınga ediyor. Atatürk’ün muhteşem devrimlerinden şüpheye düşürüyor insan. Belge falan yok ortada. Bu ”yerseniz!“ diye bir tabir var ya, aynen o.”

Bir İngiliz olsam beğenirdim
Rahmi Turan, Atatürk’ü tanıyan birisi için filmin çok üzücü olduğunu ifade etti. “Teknik olarak iyi ama, ben bu filmi bir İngiliz bir Yunan falan olarak izlesem beğenirdim” diyen Turan, ayrıca filmde Atatürk’ü neden Yorgo adındaki bir Yunanlı çocuğun canlandırdığını da anlamadığını, bu durumun tuhafına gittiğini söyledi. Turan “Belgelere falan dayanmış değil ama adı belgesel işte... Atatürk, korkak ve paranoyak gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hangi ulus önderini böyle görmek ister?”
diye sordu.

Belgesiz belgeseller yapılıyor
Usta Gazeteci Hulki Cevizoğlu programda Atatürk’le ilgili belge olmadığını söyleyenlere karşı çıktı. Cevizoğlu, “içine girdiğinizde okuması bir ömürde bitmeyecek kadar çok kitap var” dedi ve devam etti: “Atatürk’le ilgili belge yok deniyor, ama aslında o kadar çok ki; içine girildiğinde okuması bir ömür sürecek kadar kitap var. Bugün belgesiz belgeseller yapılıyor. Herkesin her yerde söyledikleri belge olamaz. Belge olmanın şartları var. Belge olarak karşımıza çıkarılanlar yıllar önce çürütülmüş iddialar ... Bu yapılan filmin Batılıların bizi bölme, Atatürk’ü yok etme çalışmalarının hız kazandığı bir döneme denk düşmesi de düşündürücü.” Atatürk hakkında “diktatör mü yoksa demokrat mı?” diye sorulmasının çok saçma bir şey olduğunu vurgulayan Cevizoğlu “ortamı soyutlayarak soru sormak yorum yapmak doğru değil. O dönemde Mustafa Kemal’in yaptığı gibi bir şeyi yapan yok ki... Mustafa Kemal’in insan yönünü çıkardık deniyor... İnsan Mustafa Kemal demek çocuk Mustafa Kemal demek mi? İnsan yanları deyince akla özel hayatı aşkları mı gelmeli?.. Zincirleri kırılan düşünce sahipleri
Atatürk’ü eleştiriyor...” dedi.

Benim için tam bir hayal kırıklığı oldu
Filmde Mustafa Kemal’in yalnız, çaresiz ve korkular içinde gösterilmesine hem konuklardan hem de izleyicilerden büyük tepki geldi. CHP’li Necla Arat, filmi izledikten sonra tam bir hayal kırıklığına uğradığını ve filmde sanki bir psikanaliz yapılmaya çalışıldığını ifade etti. Arat, yapılan bütün saldırıların altındaki amacın devrim yasalarını ortadan kaldırmak olduğunu dile getirdi. Arat şöyle konuştu: “Hayal kırıklığına uğradım. Açıkçası film beklentilerimi karşılamadı. Can Dündar, kendi Mustafa Kemal’ini anlattığını söylüyor... Benim Mustafa Kemal’im uçurumun kıyısında yıkık bir devletten içerde ve dışarıda saygı duyulan yeni bir devlet yarattı. Mustafa Kemal’in cumhuriyeti tam bağımsızlığı temel alıyor... Akla vurulan zincirleri ortadan kaldırmaya çalışıyor... Tartışmalar somut bilgilere dayanmalı. Belirli sınırları olmalı yapılan eleştiri ve tartışmaların...”

Türklük ve Müslümanlıkla ilgili bölümler sansürlendi

Filmde Atatürk’ün dinle ilgili zayıflığına vurgu yapıldığını belirten tarihçi Sinan Meydan, “Can Dündar, Ata’nın not defterlerinden yararlanırken ’Tanrı birdir ve büyüktür’, ’Türk olmaktan gurur duyuyorum’ ifadelerini görmezden gelmiş” dedi

Programın en çarpıcı anlardan biri de Truva Yayınları tarih yazarı Sinan Meydan’ın telefonla bağlanarak Atatürk’ün not defterlerinin yıllar önce zaten bulunduğunu açıkladığı anlar oldu. Meydan, “12 yıldır Atatürk’ü üzerine araştırmalar yapıyor onu anlamaya çalışıyorum. Ama 12 yıldır okuduğum Atatürk, Can Dündar’ın filmindeki Atatürk’e bırakın benzemeyi, yanından bile geçmiyor” diyerek başladığı konuşmasına önemli bir gerçeği gündeme getirerek devam etti. Meydan, Dündar’ın ilk kez kendisinin bulduğunu söylediği Atatürk’ün not defterlerinin 1985’te Ali Mithat İnan tarafından bulunduğunu ve yüksek lisans tezi olarak kullanıldığını söyledi.

Bu ifadeler nerede!
Bu defterlerin 1996’da da kitap haline getirildiğini kaydeden Meydan, Dündar’ın bu notları sansürlediğini de dile getirdi. Meydan şöyle devam etti: “Film izlendiğinde Atatürk’ün dinle ilgili zayıflığı konusunda vurgu yapılıyor. İzleyende böyle bir izlenim bırakıyor ve Can Dündar bu durumu Atatürk’ün defterlerine dayandırıyor. 18 numaralı not defterinde -yıl 1924- Atatürk ileride yapacaklarını sıralıyor ve sonuna iki kalın çizgi çekip Osmanlıca ”Tanrı birdir ve büyüktür“ yazıyor. Bu nerede?.. Dündar, Atatürk’ün Selanikli olmaktan gurur duyduğunu yazıyor. 24 numaralı günlükte de Türk olmaktan duyduğu gururdan söz ediyor. Bu nerede?.. Melankolik yalnızlığı içinde korkular duyan bir Mustafa Kemal gösteriliyor. Böyle bir Mustafa Kemal yok. Ölmeden 6 ay öncesine kadar Maya uygarlığını, Türklerin kökenini arayan, Hatay meselesini namus meselesi yapan bir Atatürk var. Elbette insan, aşırı yüceltmelere karşı çıkan bir insan O. Ben de sizden biriyim, kimseyi kendinizden fazla görmeyin diyen biri...”

Can Dündar’ın “İlk kez ben buldum” dediği not defterleri, 1996’da Ali Mithat İnan tarafından “Atatürk’ün Not Defterleri” adıyla kitaplaştırılmıştı. Yeniçağ gazetesi ise bu dev eseri geçen yıl okuyucularına armağan etmişti.

Atatürk değil Atatürkçüler yalnız
Hulki Cevizoğlu, Atatürk’ün filmde gösterildiği gibi terkedilmiş bir yalnızlık içinde değil, yalnızlığı seçmiş olabileceğine vurgu yaptı. Cevizoğlu, “Terkedilmiş olmakla yalnızlığı seçmiş olmak başka şeylerdir. Bir getto, cemaat oluşturulmuş. ”Camia“ diyorlar buna... Eğer bu cemaatin üyesi değilseniz, asla yaptığınız işe sahip çıkılmıyor. Bugün Atatürk değil ama, Atatürkçüler yalnızlığa itilmiş durumda. Atatürk’ün değil de Atatürkçülerin bir filmi yapılsa, bu yalnızlık görülebilir” dedi. Yeniçağ Gazetesi yazarı Serap Besimoğlu da filmde yansıtılan Atatürk’ün yalnızlığının çok normal bir şey olduğunu söyledi. Besimoğlu “Ülkesi için büyük hayalleri olan bir insanın yalnız olması normaldir” dedi. Filmde hep Grek alt yapısı olan müziklerin olmasını da eleştiren Besimoğlu, “Türkiye’nin dünyaca başarılı pek çok müzik dehası var. Neden onlardan birinin eserleri ile Kurtuluş Savaşı mücadelesinin ruhunu yansıtan o mücadeleyi hissettirecek müzikler yoktu burada?” diye sordu.

Onu anlamak isteyen Anıtkabir’e gitsin
Bu haftaki Ceviz Kabuğu’nda pek çok izleyici telefonla bağlanarak Atatürk hakkındaki düşüncelerini, O’nu nasıl bildiklerini ve yapılan eleştirilere gösterdikleri tepkileri anlattılar. İşte onlardan bazıları:

Hayal kırıklığına uğradım
Mehtap Başaran-Öğretmen:
“4. sınıfları okutuyorum. Filmin fragmanlarını izlediğimde öğrencilerimi de götürebilirim diye düşünmüştüm ama elbette kendim izlemeden götüremezdim. İzlediğimdeyse hayal kırıklığına uğradım... Bugün Anadolu’da Mustafa Kemal’in Kuran’ı yere atıp tekmelediği anlatılıyor hala... Başka filmlerde yapıldı bu şekilde dünyada... Mesela Cesur Yürek adlı bir filmle İskoç halkının kurtuluşu bütün dünyaya anlatıldı. Orada da özel hayata giriliyor ama bu durum o toplumlarda bir kaos yaratmadı. İnsanlar ellerini vicdanlarına koysunlar. Her şey bitmiş anlamına gelmiyor bugün yaşadıklarımız.”

Ne Mutlu Türküm diyene!
Ünal Kocatepe-Almanya:
“Atatürk bizim ruhumuzdur. Ne Mutlu Türküm diyene! Onu tam olarak anlamak isteyen Anıtkabir’e gitsin. Orada her şey ortada...”
Murat Durgun-Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi: “Bugün Atatürk bu şekilde nasıl konuşuluyor. Atatürk bu şekilde tartışmaların içindeyse öncelikle biz eğitimcilerin suçu bu...”

Dehalar böyle anlatılmaz
Erkal Vardar-Emekli Deniz Astsubayı: “Bu filmde yüzyılın dehası ele alınıyor. Onun hakkında bir film yapılıyor ama onun okuduğu kitaplara yer verilmiyor. Eğer onun okuduğu kitaplara yer verilseydi içki içmeye zamanının olamayacağı ortaya çıkardı. ”Tarih tekerrürdür“ diyorlar ya; ders almadığımız için bugün de tarih tekerrür ediyor.”

Neden özel hayat
Abdurrahman Çotuk-Felsefe Öğretmeni: “Ülkenin bunca sorunu varken neden Mustafa Kemal’in özel hayatına giriliyor. Yapılan bu filmlere Gazi’nin yaşam felsefesi neden yansıtılmıyor.”

Rüstem Yağcı-Makine Mühendisi: “Atatürk’ün liderliğinde, devlet adamlığında, dehasında karalanacak bir şey bulamadılar, o yüzden özel hayatına giriyorlar.”

İkinci Orhan Pamuk mu olmak istiyor!
Nuri Işık-İngilizce Öğretmeni: “Bu filmle Can Dündar Türk toplumuna ne gibi bir fayda sağlamış oldu? Son derece zamansız, anlamsız, gereksizdi... Kendisinde ikinci bir Orhan Pamuk olma peşinde mi?”

Murat Yılmaz-Lise Öğrencisi: “Filmde Atatürk’ün çok yanlış gösterildiğine inanıyorum. Beni ilgilendiren O’nun devlet adamlığı. Arkadaşlarımın akıllarında kalan bir kadına mektuplar yazdığı onun peşinde koştuğu. Metrekareye binlerce kurşunun düştüğü Çanakkale’de korkmayan bir insan, karanlıktan korkmaz diye düşünüyorum.”

Filmden memnun kalanlar da varmış!
Ceviz Kabuğu’nu arayarak görüşlerini paylaşanlar arasında Can Dündar’ın filmini destekleyen, Atatürk’ü bu yönüyle görmekten rahatsız olmayanlar da vardı..

Murat Balıkçı-Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi: “Mustafa filmine haksızlık ediliyor. Benim okuduğum, bildiğim Atatürk’ten farklı yönleri olduğunu gördüm. Dünyaya kafa tutan bir liderin korkuları olduğunu gördüm.”

Ersoy Altınışık-Öğretmen: “Ben bu anlatılanlardan başka bir film izledim ya da bu tartışılan benim izlediğim film değil. Ben Can Dündar’ın iyi niyetinden hiç şüphe etmiyorum.”
 
Üst