Boyundaki Kanlı Alyans, Bayrağımızın Üstündeki Telli Duvak...

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
BOYUNDAKİ KANLI ALYANS,
BAYRAĞIMIZIN ÜSTÜNDEKİ
TELLİ DUVAK…


‘’ Ey acı, yüreğimde kopan fırtınaların sen bile olamazsın adı! Bundan böyle seni nasıl tanımlamalı? Bu nasıl bir duygu böyle? Kelimeler kifayet etmiyor bu tanımı yapmaya, bunun cevabını sen söyle! ‘’

Günlerimiz, gecelerimiz hep aynı duygular ile anılır oldu! An geçmiyor ki, yaşanmasın yeni bir acı…
Duyulan feryatlar insanlarımızın yüreklerini dağlıyor. Analar, babalar, eşler, kardeşler, çocuklar, yüreğinde vatan sevdası, bayrak aşkı, Türk Milletinin ferdi olmanın gururunu taşıyan milyonlar; Şehitlerine, o acılı görüntülerine ağlıyor…
Bu görüntülerin içinde iki fotoğraf karesi!
Birisinde, boynuna Şehidinin alyansını takan bir eş. O eş ki; ‘Kardelenlere’ simge olmuş, yüreğinde ki ülke aşkını, aydınlık dünyayı, sevgiyi, taze beyinlere adamış bir eğitim sevdalısı; aynı zamanda bir anne. Diğeri ise vatan sevdası, millet sevgisi ile dopdolu, Atatürk’e hayranlığı ile temayüz etmiş pırıl, pırıl bir Türk kızı. Aziz bedenini sarmalayan Ay Yıldızlı Al Bayrağımızın üzerinde ise gelinlik duvağı…
Ateş düştüğü yeri yakmış yürekler kan ağlıyor. Çevrelerinde yaslı yürekler, çehreler üzgün, yüzler asık! Ama ne çare ki giden canlar geri dönmüyor…
Şimdi yine soruyorum ‘’Ey Acı’’ söyle, sen söyle! Bu görüntüler karşısında, yüreklerden taşan duygular nasıl tanımlanmalı?
‘’ İnsanın yaşamı kendi yonttuğu bir heykeldir.’ Demiş çok değerli bir yazarımız, yazdığı yazının başlığında.
Ey ağalar, beyler, kimi kalemşorlar, kimi siyasi açılım sahibi siyasiler! Bulundukları makamlar ile görevlendirilmiş kişiler!
Bir yaşamınızın, hamuru ile oluşturduğunuz heykelinize, bir de yukarıdaki, o iki fotoğraf karesine bakınız! O tarifi imkânsız duygular ile dopdolu görüntülere bir kez daha bakınız ve duyumsayınız! Ne hissediyorsunuz?
Durun, durun o bilinen edanız ile öfkeye kapılmayın! Bağırıp, çağırmayın! Bu insani duyguları neden yazılara konu yapıyorsunuz diyerek, yazan kalemlere kızmayın!
Sadece bir kez, evet bir kez sorun şu soruyu kendinize! ‘’Eğer böyle bir acıyı ben de yaşasaydım, canımdan giden o can parçama bakıp ne hissederdim?’’ Yanıt verebiliyor musunuz? Verdiğiniz yanıtların dışında çözüm üretip, bu yaşanan acıları ortadan kaldırabiliyor musunuz?
Ama bakın o iki fotoğraf karesinden çıkan iki yiğit ses var… Birisi Kardelen Öğretmen Elif’in, diğeri ise telli duvağını giyemeden Şehit düşen 16 yaşındaki Buse’nin:
O kahraman Şehit kocasından, Yiğit erkeğinden ona emanet kalan 3 yaşındaki kızı, Eylül’üne sarılmış dimdik duran, Kardelen Elif Bölük Öğretmenin ağzından çıkan tokat gibi o cümleler:
‘’ Eşimin alyansının üzerinde kanı var. Onun kanı yerde kalmayacak. Oğlum yok ama kızım var. Onu da bu vatan uğrunda asker yapacağım. Kızım babasız değil. Bu devletin, Türkiye’nin çocuğu o. Eşimi silahını çıkaramadan vurdular. Bunun öcünü alacak devletim, bütün Türkiye eşimin arkasında. Bayrağımız, devletimiz, vatanımız sağ olsun. Bu saldırıyı yapanlar birer maşa, şerefsiz hain…’’
Bir de; sadece ülkesine faydalı bir genç olmaktan başka hiçbir amacı olmayan, aynı zamanda Atatürkçü düşüncenin ve Türk Gencinin aydınlık yüzü. Henüz 16 yaşında. Hayatının baharında ki o kısacık ama cesur yürekli yaşamı, terörün o kahpeliğine kurban giden Şehit Kızımız Buse Sarıyağ’ın, Atatürk’ü ne kadar çok sevdiğini anlatan şu söylediklerine kulak verelim:
‘’ O masmavi gözlere bir kez olsun bakabilmek için nelerimi vermezdim ki. Ayağının tozu olsam o gurur yeter bana Atam. Şu an en büyük hedefim ne biliyor musun? Sana ulaşabilmek kimi gülüp geçse de buna inanıyorum, mühim olan bu değil mi zaten? Tıpkı senin bir zamanlar kim ne derse desin inandığın şeyin peşinden gittiğin gibi. Ben de gideceğim… Çünkü ben senden öğrendim; inanmayı umutla bağlanmayı, kendine güveni ve kararlı olmayı… Ve bunları yaparken senin aydınlattığın yolda kim ne derse desin sapmadan dimdik yürüyeceğim…’’
İşte Türk Ulusunun bir ferdi olmaktan, Vatanına, Atasına bağlı olan ve kimliğinden onur ve gurur duyan iki cesur yürekli yiğit ‘Türk Gencinin’ sesi…
Bu nasıl bir duygudur Ey Acı? Bu sorunun cevabını artık sen değil, bu ülkeyi yönetenler vermeli!
Be hey terör batağına saplanmış; yüzü, şerefi, kimliği ve beyni olmayan pislikler! Bu toprakların bedeli, Şehit kanları ile ödenmiştir hala anlayamadınız mı? İmralı’nın canavarı, yılanın başı size ne söylerse söylesin, ne umut aşılarsa aşılasın; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk Milleti ile bir bütündür bölünmez…
Beyhude umutlarınıza yanıt aramayın! Bu güzel ülke topraklarını, kana bulmak adına türlü ihanet odaklarını umut sanmayın!
Bu ülke topraklarının sınırları hala misak-ı millidir. Vatanımızın hamuru, Yüce Atatürk’ün mührünü taşır…
Bu mührün rengi al kırmızıdır, rengini Şehitlerimizin kanından alır. O kan ki Çanakkale’dir, Dumlupınar’dır, Sakarya’dır…
Tarihe yön veren, çağ açıp, çağ kapayan insanlık tarihi ile var olan TÜRK’ÜN adıdır…
Bu ad; kıvançta ve tasada bir ve beraber olmuş, vatan bellediği bu topraklar uğruna seve, seve hayatlarını feda eden yurttaşlarımızın kimliğini taşır…
Böyle bir muazzama ile baş etmek kolay mıdır sanırsın? Kimi içi boş söylemler, seni sakın ola ki aldatmasın!
Bu söylemlerimi hamasi nutuklara benzeterek, geçiştirmeye de kimse kalkışmasın! Yüce Türk Ulusunun nitelikleri hiçbir millete benzemez. Bu nitelikleri bilen bilir, bilmek istemeyenlere ne kadar anlatsak fark etmez!
Halkın gerçeklerini görmezden gelenleri, küçümseyenleri; tarihin gerçekleri ile sabittir, ‘Yüce Türk Milleti’ asla affetmez…
Terör belasını önlemek adına, ‘asker ne istediyse verdim söylemleri de yetmez.’ Ya da artan terörün yanıtını, Genel Kurmay versin’ sorusu hiçbir eylem ile örtüşmez!
Siyasi duruşunu türlü açılımlara bağlamış olan, söylemleri ile eylemleri arasında uyum sorunu olan bir siyasi iktidarın son uygulamalarına baktığımızda; bu noktadan sonra ne söylesek, ne yazsak onlar için bir anlam ifade etmez!
Hele, hele son bir- iki aydır artan terör olaylarının sebep olduğu Şehit görüntülerinin bu acıları yaşanırken; bugün ekranlara yansıyan ve güneydoğuda mevcut 90 belediye başkanının ‘’ Demokratik Özerklik!’’ talep edeceği haberinin yanına, bir de mevcut hükümetin içerisinden bir sesin, teröre çözüm olsun diyerek,‘’sınır taşımayı‘’ konuşalım önerisini de eklersek!
Dünya basını söz birliği etmişçesine, son 11 Şehit’imizi sonsuzluğa uğradığımız o günlerde; hükümetin Kürt politikasının iflas ettiğini çarpıcı bir şekilde ortaya koymuşken!
Bundan sonrasının cevabını Türkiye’deki ilk seçimlerde, milletimiz hür iradesi ile seçim sandığında verecektir. Atatürk İlke ve İnkılâplarına olan bağlılığından vazgeçmeden, ulus-devlet özelliğimizi unutmadan, laik, demokratik ve hukuk devleti yurttaşı olmanın gururu ve sadakatiyle…

‘’ Ey acı! Yüreklere kor ateş düşmüş yanıyor her biri, ülkem ve ülkemin yurttaşları bu görüntülere layık değil. Artık çek git, karabasan gibi çöktüğün vatan topraklarımızın üzerinden… Görmezden gelinen, yok sayılan milli ve ulvi değerlerimiz, sevgi ile saygı yeniden dönsün geri… Bizlere bu duyguları yaşatanları da al git! Yeniden yeşertelim umutla beklediğimiz o güzel günleri… ’’

‘’ Korkma Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak…’’


Atilla ÇİLİNGİR
25.Haziran.2010
 
Üst