Bıktık Usandık Yahu

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
BIKTIK USANDIK YAHU

Rasgele, Kanal “T” de Dilek’in programını yakaladım.

İzleyebildiğim kadar izledim. Konuğu, CTP-BG başkanı Ferdi Sabit Soyer dostumuz ile “Türkiyeli-Kıbrıslı” tartışmalarını ve daha değişik diğer konuları ele alacaklardı. Maalesef, zamanlarını tek bir konu ile doldurmuş oldular. Türkiyeli-Kıbrıslı, Türkiyelileri Kıbrıslılar istemez, kimlikle girişler, kontrolsüz nüfus akışı, yerleşenler, istismar edilen insanlar ve emekleri derken telefonla programa katılanların ikide birde CTP yi ve Ferdi Soyeri (bir zamanlar hükümetin başı idi ya) acımasızca eleştirmeleri bardağı taşırdı ve Soyer öfkelendi, “Bıktık usandık yahu , bıktık be, nedir bu siyasi, politik saldırılar. Biz mi bu hallere getirdik... Biz CTP olarak karşı mı çıktık, biz mi geçirdik,,,, biz kayıt altına almaya çalıştık ve aldık... emeği, ucuz işcileri sömürenler.... sokaklarda ben... satamn çocukları görmek istemiyorum.... onlar da insan.

Önemli olan insanlıktır, dini, dili, Türk mü, Rum mu, Senagalli mi, hristiyan mı ... müslüman mı.... insanlıktır, insan olmaktır önemli olan, onların da aramızda yaşama hakları vardır, Güneyde de, başka yerlerde de.... bu lakırdılar sorunun esasıdır, tartışmak, değerlendirmek, yeni oluşlumlar bulmak, incelemek...200 bin gitti, onların yerlerine 60 bini yerleştiremedik, hala eş değerine alamayanlar var, biz miyiz sorumlu, yanlış yapan hep” ve benzeri sözlerle, veryansın etti demagoji yapmayaa kalkışan katılımcılara . Oldukca da sinirlenmişti. Ben Soyeri hiç böyle görmemiştim. Haksız da değildi yani. Her kötü sayılan icraat CTP ye ait, diğerlerinin yaptıklarına bakan eden, inceleyen, değerlendiren yok gibi.

İskeleden katılan birisi o kadar ileri gitti ki, ne söylediğini de kulakları işitmez oldu. Yüzlerce Kıbrıslı Türk güneye yerleşmiş de boyunlarına istavroz takmış da... CTP ve Talatmış sorumlu.

Haklı olarak Soyer kükredi, “senin kim olduğunu biliyorum...bizim kim olduğumuzu da biliyorlar. Politika, Talat onu yaptı, CTP bunu yaptı, yeter be bıktık usandık bunları duymaktan, sürekli suçlanmaktan, siz yaptıklarınıa bakınız”. Ankaradan arayan bir başka katılımcı çok gerçekci konuştu, altını çizdi. Nüfus cüzdanı, kimlik kartı ile KKTC ye girşi çıkışlar kontrol altına alınmalı, durdurulmalıdır çağrısında bulundu. Kendisi Türkiyeli, eşi Kıbrıslı imiş.

Yurttaşlık almış.. Binlercesinin kimlikle girişlerini, sığınmalarını, iş, ikamet sorunları yarattıklarını, eğitim, sağlık hizmetlerinin aksamasına sebep olduklarını vurguladı.

İşitebildiğim kadar izledim. Çünkü, Londradan da katılanlar oldu, sırada bekleyenlerin çok olduğunu söyledi Dilek kısa kesmelerini, soru sormalarını istedi. Yayında, iletişimde galiba biraz arızalanma vardı. İşttiğim kadaryle, şu sonucu çıkarttım.

Soyerin de bahsettiği gibi şimdi de Türkiyeli-Kıbrıslı tartışması çıkaranlar, Türkiyelileri Kıbrıslılar istemez havası yaratanlar bizzat çıkar peşindedirler. Bu tartışmalardan beslenmenin yollarını bulmaktadırlar. Yazık, günah olmuyor mu? Bağımsız, egemen bir devlet ve hükümet varsa Kuzey Kıbrısta, elbette kuralları, yasaları, uluslararası yasalara , AB yasalarına, normlarına uyumluluk sağlaması söz konusudur.

Kendi yasalarını da harfiyen uygulamakla yükümlüdür.

Uygulamayacaksa neden yasa çıkartıyor?

KKTC ye çalışmak ve yerleşmek için gelenler pasaportla giriş yapacak sa yapacak. Turist ise, gezmeye gelmişse başka uygulama varsa o uygulanacak. Ama, kontrolsüz, denetimsiz , kimlikle giriş yapıp ondan sonra ailesini de buralara taşımak, yasal sayılamaz ve gereken hukuki, yasal işlemler uygulanmalıdır. Yoksa, Kıbrıslılar Türkiyelileri istemezler de hepsini CTP bir gemiye doldurup geri Türkiyeye gönderecek iddiaları ile gün etmek yanlıştır. CTP nin yada başka bir siyasi partinin, hükümetin haddine mi buraya yerleşmiş olan Türkiyeli kardeşleri bir gemiye doldurup geri göndermek. Yok öyle bir işlem yada niyet. Ama, bir devlet ve de hükümet yasalarını uygulamazsa, siyasi amaçlarla birbirlerini suçlamaaya yönelirse, kimse işin içinden çıkamaz.

Somak lazım. Sakin bir İstanbullu mahallesinde, ansızın 5-10 yabancı aile peyda olursa, mahallenin huzurunu kaçırırsa, hırsızlık, kavga, soygun, cinayet başlarsa, acaba, o İstanbullu mahallesinde yerleşen bu yeni yerleşikleri mahalle sakinleri kabul eder mi, ayni sokakta yaşamalarını ister mi?

Adam gibi oturan, çalışan, kimseye zarar vermeyen, iş güç, zanaat sahibi, sakin insanları kim kovabilir mahallesinden. İşte Kıbrısın kuzeyinde de yaşanan tartışmaya bu açıdan bakılmalıdır. Kıbrıslılar Türkiyelileri istemezmiş. Yalan yanlış. İster İngiliz, Arap, Rus, Yahudi, Alman, Fransız , isterse hatta Rum olsun, KKTC yasalarına, nizam ve asayişine uyan , ister hristiyan ister Müslüman ister siyah ister beyaz olsun, KKTC ye girer de çıkar da, buralarda yaşayabilir de. Yeter ki insanca davransın, yürürlükteki yasalara, devlete ve hükümete, buranın orijinal nüfusuna saygılı olsun. Irkcılık körüklenmemeli. O kadar. Yetti be artık, bıktık usandık kasıtlı çıkartılan saçmalıklardan Rumlar bir zamanlar Kalamaralara (Yunanlılara) kötü gözle bakıyor ve onları istemiyorlardı havası yaratılmıştı. Başlarına gelmedik bela kalmadı. Şimdi de bizim buralarda Kıbrıslı Türkler Türkiyelileri (yerleşikleri, yürükleri) istemiyorlar iddialarını kasıtlı olarak ortaya atanlar, acaba, nenyin peşindedirler, evvala onu aramalı bulmalı ve karşı önlemler almalıdır.

Keşke, Dileğin ve halkın daha fazla soruları ile karşılaşsaydı Soyer. O da hükümet başkanlığı yaptı. Bildiği çok şeyler vardır. Doyurucu yanıtlar verebilirdi. 13 üncü maaşın ödenip ödenmeyeceği konusunda da verdiği yanıt gibi.
 
Üst