Berlin Duvarı

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Berlin Duvarı



Berlin Duvarı Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar.

Batı'da yıllarca "Utanç duvarı" olarak da anılan bu betondan sınır, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.



II. Dünya Savaşı´nın sonunda savaşı kaybeden Almanya ve başkenti Berlin işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Kısa süre sonra Batı ittifakı benzer şekilde olan yönetim birimlerini birleştirdi ve tek bir yönetim bölümüne dönüştü. Sovyetler ise bu birleşmeye karşı çıktı. Batılı işgal kuvvetleri Versailles'ten ders almış ve Almanya´yı tekrar inşaya girişmişken, Sovyetler intikam duygusuyla hareket etti ve Doğu Almanya´daki Almanları cezalandırmaya girişti. Ekonomisi çok kötü, siyasi yönetimi aşırı otoriter olan Doğu Almanya'dan Batı'ya kaçışlar başlamıştı. Sovyetlerden kaçış büyük ölçüde Berlin'den gerçekleşiyordu. Zamanla tel örgü ve mevzuat değişiklikleri de batıya kaçışı engelleyemez duruma gelmişti. Sovyetler, Batı Berlin'i Sovyetlerin içinde bir fesat yuvası, kapitalizmin kalesi, karşı propaganda merkezi olarak gördüğü için Berlin Duvarı'nı örmeyi çözüm olarak benimsedi. Duvarın kendisi 1961'de kurulmuştur; ancak Doğu ile Batı Almanya arasındaki katı sınır daha 1952'de çizilmişti. Amaç, sistemin ihtiyaç duyduğu ama sisteme ihtiyaç duymayan eğitimli ve genç insanların kaçmasını engellemekti. Ancak sadece Berlin metrosunu kullanarak 1955 yılına kadar 1950'lerin başında büyük bir ekonomik büyüme yakalayan Batı Almanya'ya 270 bin insan kaçmıştır. Berlin Duvarı bunun üzerine dönemin SED lideri Walter Ulbricht'in bir şeyler yapılması gerektiği konusunda Sovyet liderlerine danışması ve onaylarını alması sonucu kurulmuştur.

Duvar Doğu Almanya’nın gittikçe daha da kötüleşen ekonomisine ek olarak, genç ve eğitimli kesimin de Batı Berlin’e sürekli geçiş yapmasıyla (1949-1961 yılları arasında sayıları 2,6 milyonu bulmuştur), Doğu Almanya meclisinin kararıyla 12-13 Ağustos 1961’de bir gecede örülmüştür. Planları tamamiyle gizlilik içinde gerçekleşmiştir. Öyle ki SED genel sekreteri Walter Ulbricht’in 15 Haziran 1961’de, Doğu Berlin’deki bir konferansta Batı Berlinli muhabir Annamarie Doherr’in sorusuna verdiği yanıtta geçen “Niemand hat die Absicht, eine Mauer zu errichten” (kimsenin bir duvar inşa etmeye niyeti yok) cümlesi bunun açık kanıtıdır. Duvarın ilk oluşturulan hali geçişleri engellemeyince yükseltilmiş mayın tarlaları köpekli askerler gözcü kuleleriyle geçiş tamamen engellenmiştir.

1961 yılında Berlin Duvarı'nın yerine önce sadece basit bir tel örgü çekildi. Daha sonra bu örgünün yerine adı "Utanç duvarı" olarak da bilinen Berlin Duvarı inşa edildi ve bu tel örgü duvarın üstünde yeniden yeraldı. Doğu ve Bati Berlin'in arasındaki bu duvar, aslında biri 3,5 digeri 4,5 metrelik iki çelik parçadan oluşuyordu. Doğu tarafına bakan duvar kaçmaya yeltenecek insanların kolay görünmesi için beyaza boyanmıştı. Buna karşılık Batı Almanya'ya bakan taraf ise grafitti ve çizimlerle doluydu. Doğu kısmında duvar boyunca yerde çelik kapanlar ve mayın tarlaları bulunuyordu, 186 yüksek gözetleme kulesi ve yüzlerce lamba konmuştu. Doğu tarafında motorsikletli ve yaya polisler ve köpekler de kontrol halindeydi. Duvar boyunca 25 karayolu, demiryolu ve suyolu sınır kapısı yeralıyordu. Tüm bu kontrol ve gözetlemelere rağmen, yaklaşık 5 bin kişi tüneller, evde yaptıkları balonlar ve bunun gibi yollarla, Dogu'dan Batı'ya kaçmayı başardı.

Duvarla birlikte Doğu'dan Batı'ya kaçışlarda en büyük dramlardan biri de Bernauer Strasse'de yaşandı. Nitekim bu sokaktaki evler Doğu'da yeralmalarına rağmen ön cepheleri Batı'daydı. İlk başlarda pencerelerden yaralanmayı ve sakatlanmayı göze alan kaçışlar oldu, sonraları bunu önlemek için evlerin pencereleri tuğlalandı. Kısa bir süre sonra ise bu evler tamamen yıkılarak yerlerine duvar örüldü. Doğu'dan Batı'ya kaçmak isterken yaşamını yitiren ilk kişi olarak bilinen Ida Siekmann, 22 Auğustos 1961'de işte burada can vermişti. Günümüzde eski Berlin duvarının bu bölgesinde duvarın bazı kalıntıları ve konuyla ilgili bir müze bulunmaktadır.

24 Ağustos 1961'de ise ilk kez silah gücüyle 24 yaşındaki Günter Litfin'in kaçışı ölümcül olarak engellendi. Sınır nöbetçilerin mermileriyle yaşamını yitiren son kişi ise, duvarın yıkılmasından 9 ay kadar önce 6 Şubat 1989'te kaçmaya çalışan Chris Gueffroy oldu. Berlin duvarını aşmak isterken can verenlerin sayısı hala kesin olarak bilinmemekle birlikte, en az 86 en fazla ise 238 olduğu tahmin edilmektedir.

Berlin Duvarı'nın yıkılışı


1989 yılı başlarında Alman Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti, isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler Birliği dahilindeki diğer Doğu Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla beraber binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslavakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin başkentlerine akın etti ve buralarda bulunan Amerikan, İngiliz, Fransız büyükelçiliklerine sığındı. Daha sonra da bu sığınmacılar özel trenlerle Doğu Bloğu dışındaki ülkelere kaçmaya başladılar. Kaçışın bu kadar yoğun olduğu bir durumda Dogu Almanya Hükümeti duruma bir çözüm bulmak için toplandı. Burada yaşayan insanlar artık bu şekilde zaten Doğu Almanya'dan çkaçabildiklerine göre duvarın bir anlamı kalmamıştı.

Doğu Alman hükümeti, duvarın kaldırılmasına onay vermişti. 9 Ağustos 1989'da bu kararı halka açıklamak üzere bir basın toplantısı düzenlendi. Karar açıklandığı andan itibaren duvarın iki tarafında yüz binlerce insan birikmeye başladı. Gece yarısına doğru hükümet ilk olarak Brandenburg Kapısı'ndan başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldırdı. Her iki Almanya tarafından yaklaşan insanlar duvarın üzerinde buluştular. İnsan seli bir saat içinde yüz binlere ulaştı ve ardından Batı tarafından gelen dozerlerle duvar tamamen yıkıldı. Alman Demokratik Cumhuriyeti de duvardan sonra çok fazla dayanmamış, 13 Ekim 1990´da resmen sona ermiştir.

Duvar yıkıldıktan bir süre sonra yapılan ankette halkın bir kısmının duvar yıkılmadan önce daha memnun olduğu görülmüştür. Bunun başlıca sebeplerinden birisi, Doğu tarafında insanların eğitim, sağlık gibi hizmetleri parasız alıyor olması ve sosyalizmin nispeten eşit koşullar sağlıyor olmasıydı. Duvarın yıkılmasıyla beraber bu tarz hizmetlerin eksikliği duyulmaya başlandı, Batı Almanya'nın kapitalist sistemine ve rekabet ortamına uyum güçlükleri yaşandı. Batı tarafındakiler ise Doğu'nun yapılandırılmasına yönelik ek vergilerden rahatsızlık duymaktaydılar. İki Almanya'nın birleşmesinden sonra Batı Almanya'dan ve uluslararası sermaye çevrelerinden Doğu'ya sermaye akışı gerçekleşti. Emeğin daha ucuz olduğu bu bölgelerde ücretler hala Almanya'nın batı bölgelerine göre daha düşük seyretmektedir. Halen, Almanya'nın en yüksek işsizlik oranları Doğu şehirlerindedir. Sosyalizm döneminde işsizlik gibi bir soruna sahip olmayan Doğu Almanya vatandaşları, duvarın yıkılmasıyla birlikte kapitalist ekonominin farklı koşullarıyla karşı karşıya kaldı.

Berlin Duvarı yıkıldı, sorunlar büyüdü



Bir kenti hatta ülkeyi ikiye bölen Berlin Duvarı'nın yıkılışının üzerinden 15 yıl geçti. Ancak ne Doğulular memnun ne Batılılar. Beş Alman'dan biri duvarı geri istiyor.

Bir kenti, ülkeyi hatta dünya üzerindeki siyasal sistemleri ikiye böldü Berlin Duvarı yıllarca. 1961'de inşa edildiğinde yaşanan şaşkınlık yerini çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanan kaçma girişimlerine bıraktı. Demokratik Doğu Almanya ile Federal Almanya Cumhuriyeti'ni ayıran duvar, 9 Kasım 1989'da yıkıldı. Ancak gelinen noktada artan sorunlar ve ekonomik problemler Almanlar'ın bir kısmının "Duvarı geri istiyoruz" demesine neden oluyor... Berlin'nde, 13 Ağustos 1961 sabahı, işlerine ve okullarına gitmek için yola çıkanlar karşılarında bir duvar gördü. İnşasına 16 milyon mark harcanan 166 kilometre uzunluğundaki Berlin Duvarı, bir ülkeyi bölüyordu. Bu ayrılığa dayanamayan ve Batı'ya kaçmak isteyen Rudolf Urban, 19 Ağustos 1961'de Berlin Duvar'ının ilk kurbanı oldu. Fakat onun başarısızlığı insanları özgürlüğe kaçma fikrinden alıkoyamayacak, 5 bin 43 kişi duvarı aşıp Batı'ya ulaşacak ama 239'u sınırda Doğu Almanya askerleri tarafından vurulacak ya da gölde boğulacaktı.


oğu ve Batı Almanya'yı geçmişte ayıran Brandenburg Kapısı

Şehri böldüğü 28 yıl boyunca duvar iki taraf arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve daha birçok alanda telafisi çok zor farklılıklar meydana getirdi. Doğu Almanya ekonomik olarak bağımlı olduğu Sovyetler Birliği'nin etkisi altında iken Batı Almanya, Avrupa'nın en güçlü ekonomisine sahip olma yolunda büyük bir hızla ilerliyordu. Duvarın batısında yaşayanlar doğuya seyahat etme, yakınlarını görebilme şansına sahipti. Bir taraf bolluk ve rahatlık içinde yaşarken, diğer taraf yokluk içinde, çikolata, muz, şeker ve sakız gibi "onlar için lüks" sayılabilecek ürünlerin hasretini çekiyordu. Kardeş olarak nitelendirdikleri Doğu Almanya'nın bu durumu bütün Almanları rahatsız etmeye başladı.

SSCB lideri Gorbaçov'un "Yeniden Yapılanma ve Şeffaflık" (Glasnost ve Perestroyka) yanlısı olduğunu gören, dönemin Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl, siyasi kariyerini tehlikeye atarak Doğu'yla görüşmelere başladı. Birleşmeyi isteyenler çoğunlukta olmasına rağmen, buna inanmayanlarda vardı. Helmut Kohl, "Birleşme ya şimdi olacak ya da hiçbir zaman" diyerek, bu itirazlara son noktayı koydu.

TARİHİ GÜN
9 Kasım 1989'da duvar açıldı, her iki taraftan insanlar bu tarihi ana tanık olmak için duvara akın etti. Berlinliler'in dediği gibi, "İkiye ayrılmış gökyüzü nihayet birleşmişti". Bir gecede, bir ülkeyi ikiye bölen duvar, yine bir günde iki ülkeyi bir bayrak altında toplamıştı. Hasret bitmiş, sevenler, akrabalar birleşmişti; her şey çok daha güzel olacaktı. Ama Batı, Doğulular'ın 28 yıl önce bıraktığı Batı değildi artık. Batı Berlin'i dolduran çoğunluğu Türk yabancılar, kendilerinin hayal bile edemeyecekleri şartlarda yaşıyorlardı. Doğulular, özellikle yabancıların yaşam standartları ve sahip olduklarını kıskanmaya başlayacaktı. Ayrı oldukları 28 yıl boyunca "Biz kardeşiz, bir milletiz" diyen Alman toplumu hala Doğulu-Batılı kavgasını yaşıyor. Fiilen varolmayan "duvar", zihinlerde varlığını sürdürüyor. Batı'dan daha fazla pay talep eden Doğulular'ın bir kısmı Berlin Duvarı'nı geri istiyor. Batıda yaşayanlar, Doğu'dan gelenleri hor görüyor, onları da ülkelerindeki yabancılarla aynı kategoriye koyuyor.

Duvarın yıkılmasından sonra Batı'ya akın eden, burada en ağır işlerde çalışan Doğulular da, yavaş yavaş terk ettikleri evlerine geri dönüyor. Araştırmalar her beş Alman'dan birinin duvarı geri istediğini gösteriyor. Doğu'nun kalkınması için, duvar yıkıldığından bu yana her Alman vatandaşı devlete vergi ödüyor. Doğu'ya yapılan devasa yatırımlar ise Alman ekonomisini sarsıyor. Ülkede giderek artan işsizlik de başka bir sorun. Doğu kökenli Almanlar çözümü, yabancıların ülkeyi terk etmesinde görüyor. Bu durum, ilk günden itibaren ülke siyasetini de etkiledi. Helmut Kohl'ü koltuğunu Gerhard Schröder'e vermek zorunda bırakan sorunların ne zaman ve nasıl çözüleceği ise merak konusu.

berlin_duvari-300x228.jpg


Berlin_duvari_yikilirken.jpg






berlin-duvari.jpg



ACF390D.jpg


berlin_duvar__1237975851.jpg


Berlinduvari_1978.jpg




 
Üst