Ateş Düştüğü Yeri Yakarmış !

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKARMIŞ!

Evet, bu kez de ateş düştüğü yeri yaktı maalesef. Van depremini ilk duyduğumda çok üzülmüş, korku ve heyecanla haberleri izlemeye başlamıştım. Fakat her vatandaş gibi, ne kadar üzülsem de kulağım haberlerde olmasına rağmen normal günlük işlerime de bakıyordum.

Oysa bu felaketin benimde içime ateş düşüreceğinden, beni de derinden yaralayacağından haberim yoktu. Unutmuştum orada benim de canlarımın olduğunu. Teyzemin kızının da orada olduğunu, onun da bu felaketle sarsıldığını unutmuştum. Teyzemin kızı, bir sene önce Van Erciş’e tayini çıkan kızının yanına gitmişti. Gözbebeği kızının beyi askere gidince o da kızını ve torununu yalnız bırakmamak için. Çalıştığı sağlık hizmetinden emekliliğini isteyip, yavrusunun yanına gitmişti. O da bilmiyordu bir sene sonra deprem felaketiyle yüreğine ateş düşeceğini.

Teyzemin kızı ve beyi 3 dakikayla bu felaketten kıl payı kurtulurlar. Onlar dışarıya çıktıktan 3 dakika sonra deprem olur ve geri geldiklerinde yavrularının yaşadığı evin yerinde, moloz ve beton yığını olmuş bir göçükle karşılaşırlar. İşte o andan itibaren feryatlar, çırpınmalar ve umutla bekleyiş başlıyor. Bin bir umutla, sevgiyle, korkuyla büyüttüğü kızı tonlarca ağırlığında ki göçüğün altındaydı. Henüz anneanne olmanın güzelliğini ona yaşatan, yüreği titreyerek sevdiği biricik meleği de o enkazın altındaydı. Anne 30, bebek ise bir yaşında. Yıllarca sağlık sektöründe nice hayatlar kurtarmış, nice kurtaramadığı canlar görmüştü o anneanne. Fakat şimdi kurtarılmasını beklediği canlar kendi canıydı, kendi sevgili yavrularıydı ve çaresizlik içinde 3 gündür hiçbir şey yapamamanın acısını yaşıyordu.

Bense canlarımın yaşadığı bu dramdan habersiz onların Van’da olduklarını unutmuş deprem haberlerini izlemeye devam ederken, aldığım bir telefonla benim de yüreğime o ateş düştü, işte o zaman o deprem görüntüleri benim için bambaşka bir anlam kazandı. Her mucize haberinde o isimleri duyabilmenin heyecanıyla sarsıldım. Fakat bir türlü o mutlu haberi alamıyordum. Kurtulan vatandaşlarımıza seviniyordum, fakat buruk bir sevinç oluyordu bu. Dualar ediyordum. Daha önce tüm depremzedeler için dua ederken şimdi o canlarım içinde dua ediyordum. Her aldığım mucize haberlerinin ardından o mucizeleri bizimde yaşamamız için dua etmenin, deprem felaketini bu kadar yakından hissetmenin ne demek olduğunu da o zaman anladım.

Evet, her deprem haberi yüreklerimizi yakıyordu. Hayatını kaybeden vatandaşlarımız için derin üzüntüler duyuyordum. Fakat hiç birisi benimde yüreğimi yakan, içimi sızlatan bu acıya benzemiyordu. İşte buydu “ateş düştüğü yeri yakar” denilen.

Maalesef bu yazıyı hazırladığım saatlerde de hala sevinçli bir haber alamamanın, giderek de azalan umutlarımızın sarsıntısını yaşıyorum. Umutla beklemeye de devam ediyorum. Bir mucize bekliyorum. Onların da orada bir yerde umutla kurtarılmayı beklediklerini düşünüyorum.

Bir gerçeği daha bize yeniden hatırlattı Van depremi. Deprem değil, binalar can alıyor sözünün gerçekliği bir kez daha ortaya çıktı. Canlarımın göçük altında kaldığı beş katlı binanın etrafında ki binalar dimdik ayakta dururken o bina adeta yerle bir olmuştu. Neden acaba? Neden o koca bina kumdan kaleler gibi yıkılıp, onlarca insana mezar olmuştu. Acaba bu binanın yapımında gereken imar kurallarına uymayan mimar, mühendis ve müteahhit ve bu inşaatlara izin veren belediye başkanı rahat uyuyabiliyor muydu? Vicdanları hiç mi sızlamıyordu? Türkiye büyük bir fay hattı özerinde bulunuyor. Buna göre tüm yapıların depreme dayanıklı yapılması gerekmiyor mu? Her yaşanan depremde binlerle konuşulan can kayıpları vermemize rağmen hala bu inşaatlarda ki denetimsizlik, denetimlerde ki kayırmacılık usulsüzlük neden oluyor. Niye insanlarımızı tekrar tekrar aynı acıyı yaşamaya mahkum ediyor bu vicdansız insanlar. Tüm bu sorumlulara gereken cezayı veremeyen hükümetin de vicdanı rahat mı acaba? Japonya da bir deprem sonrasında bir vatandaşı trafikte yaşadığı panik sonunda kaza yapıp canını kaybedince, o ilin Belediye başkanı, bu ölümün ağırlığı altında ezilerek, o ölümden kendisini sorumlu hissettiği harakiri yapıyor. Yani intihar ediyor. İşte sorumluluk budur. Binlerce kişinin canına mal olan bizim sorumlular ne yapıyor?


Ayla Berkin
26.10.2011