Atatürk`ün Pilot Kızları

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Atatürk`ün Pilot Kızları



’’Biz, burada Türk kadınını farklı algılıyorsak da, ilk kadın savaş pilotu Atatürk`ün manevi kızı Sabiha Gökçen’dir. O, 1936 yılında Türk Hava Kuvvetleri’nde uçtu ve inanmayacaksınız ama bugün için, Türkiye, Avrupa’nın en fazla kadın savaş pilotuna sahip ülkeleri arasındadır’’ diyordu sergi rehberimiz Dominik Imhof, dinleyenlerin şaşkın bakışları arasında.

Öyle ya! Son dönemlerde Türkiye gündeme sıkça türban ve laiklik tartışmalarıyla geliyor. Kadına açılan kapıların çoğunda, Atatürk Türkiyesinin öncü veya ilk olduğunu nasıl bilsinler!

Daha geçenlerde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendisini İngiliz savaş gemisinde kabul eden Kraliçe II. Elizabeth’in‚ ’’Sizin de ordunuzda kadın askerleriniz var mı?’’ sorusuna karşılık, ’’Bizim, NATO çerçevesinde yapılan devriye uçuşlarında F-16 savaş uçaklarını kullanan kadın pilotlarımız bile var’’ demek zorunda kalmıştı.

İsviçre’nin Thun şehri Güzel Sanatlar Müzesi’nde uçma sevdalısı Danimarkalı sanatçı Simone Aarberg Kaern’in‚ open sky (Açık Gökyüzü) adlı sergisindeyiz. Sergi salonunun merkezinde sayılacak açık-aydınlık alanda, üç kadın askeri pilotumuzu‚’Top-Gun’’ filminden fırlamışçasına görüntüleyen bir fotoğraf bütün duvarı kaplıyordu.

Bu pilotlarımız, mağrur bakışlarında ve duruşlarında kesinlikle işini bilen ve seven insanların özgünlüğü ile poz vermişlerdi.

Simone Aarberg Kaern çalışmalarında uçma hayalini ve kadının uçuş dünyasındaki yerini yıllardır inceliyor. Çalışmalarında fotoğraf , video ve obje sanatını kullanarak, kadın pilotların durumlarını, uçmanın sosyal, tarihsel ve politik boyutlarıyla birleştirerek işliyor.

Ilk olarak 1995 yılında, II. Dünya savaşına katılmış Amerikan kadın askeri pilotlarıyla görüşme isteği, ancak pilotluk brövesi edinmesi koşuluyla kabul ediliyor. Aksi takdirde onları anlamasının mümkün olamayacağı söyleniyor. Simone, pilotluk brövesini alıyor ve
II. Dünya Savaşı’nda ABD adına pilot olarak görev yapan kadınlarla yaptığı röportajları, “Sky Sisters” (Göklerin kızları) adıyla, kısa bir belgesel film haline getiriyor. Bu belgesel sayesinde, uçma sevgileri ayrıntılı olarak işlenen bu kadınların hepsinin, ne yazık ki savaş sonrası sivil hayata dönmek durumunda kaldıklarını öğreniyoruz.

Simone, 1999-2007 yılları arasında hazırladığı “Sisters of the Red Star ” (Kızıl yıldızın kızları) ile bu kez de II. Dünya Savaşı’nda Rus Hava Kuvvetleri’ne hizmet etmiş kadın pilotları, bir çeşit video kolaj çalışması ile belgesel haline getiriyor. Sanatçı, bu son sergisine, önceki çalışmalarının yanına, Türk, Afgan ve İsviçreli kadın pilotlarla yaptığı çalışmaları da ekliyor.

Aslında bu serginin temeli, 2002 yılında Danimarka`da bir gazete haberiyle atılmış. Simone, günlük bir gazetede Afganistan’ın ilk kadın askeri pilotu olmak isteyen 17 yaşındaki Farial ile ilgili bir haber okumuş. Ona uçmayı öğretebilme isteğiyle, Kopenhag `dan başlayıp Kabil`de bitecek olan yolculuğun haritasını da böylece çıkartmış. Eşini motive edip, gerekli izinleri de aldıktan sonra, 100 gün sürecek bu yolculuğa, 1962 model iki kişilik Piper Colt uçağıyla başlamış. Yolculuk, zorlu, tehlikeli ve bir de bürokratik sebeplerle ağır aksak sürse de yılmamış Simone. Uçuş kartları, fotoğraflar ve video kayıtları ile Farial’a ilişkin tüm misyonunu görüntülemiş. “Smiling in a War Zone” (Cephede Tebessüm) isimli Farial misyonunu konu olan bu belgesel filmi, 2005 yılında Emmy ödülüne aday gösterilmiş.

Simone, başka kısa filmlerle bu misyon baglamında yaşadıklarını da görüntülemiş. Hatta Taliban rejiminin kültür mirasi katliamına da duyarsiz kalmamis ve döneme ait belgeleri, fotograflari, Farial ile ilgili bölüme eklemiş.

Ucuşun önemli duraklarından biri de bizim kadın pilotlarımızla karşılaştığı Konya 3. Ana Jet Üssü olmuş. Simone, burada “Freedom flighters ” (özgürlüge uçanlar) ekibinden Aylin ve Saniye adlı pilotlarla özel izin alarak görüşmüş; Hem uçuş esnasında, hem de özel yaşamlarında onları görüntülemiş. Klişe olsa bile, onların mutfakta bulaşık yıkarkenki halleri ile bir ’Top-Gun’’ yıldızı gibi olan ulasılmaz duruşlarını yan yana sergilemiş. Simone serginin bu bölümünde herşeyi ona borçlu olduğumuz Atatürk`ün büstünün orada olması gerektiğini çok iyi kavramış ve Bern Büyükelçiliği’nden O’nun büstünü temin ederek en güzel köşeye yerleştirmiş.

Bu sergi vesilesiyle, İsviçre `de henüz bir kadın jet pilotu olmadiğından ve ancak 1995 yılından itibaren, savaşa katılma durumları olmayan, daha çok ulaşımı sağlamakla görevlendirilen kadın helikopter pilotları bulunduğundan haberdar oluyoruz.

Danimarkalı belgeselci, Türkiye’den sonra nihayet Kabil’e ve Farial’e ulaştığında, ayrıca Afganlı ikiz kadın helikopter pilotlarının varlığından haberdar olur. Böylece, Lipoma ve Latifa adlı Afganlı ikiz kızkardeşlerin, MI-17 helikopter pilotuyken, Taliban rejimi ile birlikte ülkeden kaçmak ve 7 yıl süreyle ülke dışında yaşamak zorunda kalmalarının öyküsü de girer belgesele.

Misyon, sonunda Farial`in kocaman gülen gözleri ile sona erer.

Sergiyi gururla gezdim, Ata’nın şu sözlerini orada saygıyla hatırladım:

” Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”

Doc. Dr. B. Nazan Aslan Walpoth
[email protected]


NOT: Redakte eden sayın Asiye Bendon`a çok teşekkür ederim.

 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Biz TÜRK KADINLARI ATA'mıza şükran borçluyuz...Dha dünyanın en gelişmiş ülkelerinde kadınlara siyasi haklar verilmemişken; ATATÜRK TÜRK Kadınına, 1930 da belediye, 1933 de muhtarlık, 1934 te ise milletvekilliği seçimlerine seçme ve seçilme hakkını vermişti...Ayrıca DEVRE'nin paylaşım yazısında görüldüğü üzere dünyanın ilk kadın savaş pilotlarını bile yetiştirmişti...:)TÜRK kadını tarih boyunca daima erkeğinin yanında yer almış savaş meydanlarında bile onu yalnız bırakmamıştı.Namuslu ve iffetli olmasıyla tanınmış olan TÜRK KADINI KURTULUŞ SAVAŞI'nda da savaşçılığıyla dünyaya parmak ısırtmıştı...:)Paylaşımın için çok teşekkürler evlat...:)
 
Üst