Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
19 MAYIS COŞKU İLE SOKAKLARDA KUTLANDI.
Etkiye tepkinin bir göstergesiydi dün olanlar. Vatandaşın gazı bayağı alındı. Bu coşku onlara bir yıl yeter. Bu bir yılda diğerleri de oldukça yol kat eder 2023’e doğru. Adamlar anıtkabire çıkmaz oldu. Bizler çıksak ne çıkmasak ne. Başbakan bir zamanlar ne diyordu. “Anıtkabir’e gidip de orada sap gibi durmanın ne gereği var” işte artık bu gereksiz işi yapmıyorlar. Buna itiraz edecek irade var mı? Yok. Etmeye kalkanların hali malum.
Bırakın başbakan ve avenesini, genelkurmay başkanı bile çıkmıyor artık anıtkabir’e. Artık onlar da cumhuriyetin ordusu, Atatürk’ün askerleri değiller. Cübbelilerin, sarıklıların ordusu oldular. Kılık kıyafet değişikliğine Genelkurmaydan bir itiraz geldi mi? Hayır!
Bazı belediye başkanları ne diyordu. “80 yıllık karanlığı yıkmaya geldik” evet işte 80 küsur yıllık karanlık yıkılıyor. Atatürk ilke ve devrimleri tamamen ortadan kaldırılıyor. Hükümet, 14 Eylül 2011 tarihinde KHK ile Bakanlığın Teşkilat Yasası’nda yaptığı değişiklikle MEB görevleri arasında olan “Atatürk İnkılâp ve İlkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı” yurttaşlar yetiştirme ifadelerini kaldırdı. Tepkimiz ne oldu.
Ve sizler Allah razı olsun meydanları doldurup, cumhuriyetinize sahip çıktığınızı sanarak bir yıl daha avunacaksınız. Fakat seçim günü geldiğinde yine göreceksiniz ki açık ara farkla 1923 ve 1919’u lanetleyenler yine iktidar. Merak etmeyin sizler bu coşkunun kalıntıları ile avunurken, o cumhuriyet mitinglerinin intikamının alındığı gibi, bu sözde kutlamaların da intikamı alınacaktır,
Kusura bakmayın dünkü tablolar benimde yüreğimi coşturdu. Benim de gözlerimi yaşarttı ama o kadar. Tüm bu yapılanların cevabı değildi. Bu coşku, sandığı getirmedikçe, sandığa yansımadıkça ancak kendimizi tatminden öteye geçmez. Fazla değil bir bayramı daha böyle kutlayalım. Bizler de “bayramlar işte böyle kutlanır!” demeye başlayacağız. Adamlar, iktidara gelirken ne demişlerdi değişikliği alıştıra, alıştıra, sindire, sindire getireceğiz.
Evet, beyler ve bayanlar, alışıyoruz, sindiriyoruz maalesef. Vekillerimiz de koltuk sevdasından vazgeçmediği müddetçe onlar da sindirecektir. ABD korkusunu içlerinden atmadıkları sürece onlarda meydanlarda vatandaşın gazını alırken, kendi gazlarını da alıp, mecliste yine o iradenin esiri olacaklardır. Sindireceklerdir.
Dün bayramımızı kutlamaya ne elim vardı ne de dilim. devletinin göstermelik bayram kutlamaları yaptığı, Atatürk’ü yok saydığı bir bayramı kutlamak istemiyorum. Vatandaşının Atatürk ilke ve devrimlerinin kaldırılmasına göz yumarak iktidarın gösterdiği yolda gittiği bir bayramı kutlamak istemiyorum. Vatanım esir olmuşken, parça parça bölünüp satılırken, güney doğum PKK’ya, Batım ABD’ye peşkeş çekilirken bu bayramları kutlamak istemiyorum. İçim kan ağlarken, gülemiyorum. Türkiye’nin doğum günü dediğiniz gün aslında maalesef ölüm günüydü. Bunu göremiyorsunuz ya işte ona yanıyorum. Bayramımız değil de yok oluşumuz kutlu olsun.
Uzun zamandır yazı yazmaktan vazgeçmiş, daha doğrusu kahretmiş tim. artık bu vurdumduymazlığımız, bu olacakları göre göre teslim oluşumuz beni bıktırmış yazı yazmaktan soğutmuştu. fakat daha fazla dayanamadım ve 19 Mayıs hakkında ki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. yayımlayıp yayımlamayacağınızı bilmiyorum ama en azından beni anlayacağınızı sanıyorum.
Saygılarımla...
Ayla Berkin