Yalnız Ölene mi Ağlanır ?

asena aylin-58

New member
Katılım
7 May 2009
Mesajlar
109
Tepkime puanı
0
Puanları
0
5317690rk5hy1.jpg



NEDEN???
O kadar ölüm gördük, o kadar ölü gördük ki, artık boğazı kesilen biri bile bize normal geliyor. Hergün televizyonlarda, haberlerde, dizilerde, filmlerde hatta çizgi filmlerde bile ölümün yeri var. Fakat her ne hikmetse uzaktan davulun sesi hoş geliyorda ölüm bizim başımıza gelince şaşkına dönüyoruz. Allah'ı hatırlıyor ve ”hiç beklemiyorduk” diyoruz. Halbuki ölümün her an gelebileceğini ve zamanının gizli olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki neden ölüm bu kadar yakınken bize bu kadar uzak? Neden rabıta-ı mevt hayat felsefemizin bir parçası değil. Elhamdülillah müslümanız. Allah'a iman ediyor, İslam hak din, biliyoruz. Peki neden ölümün hak olduğu ve birgün mutlaka komşularımıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize hatta kendi başımıza geleceği gerçeğinden
bu kadar uzak yaşıyoruz. Neden bir yere gideceğimiz zaman günler hatta haftalar öncesinden hazırlık yapıyorda, asıl istirahatgahımız olan ahirete giderken durağımız olan kabir alemi için hazırlık yapmıyoruz. Neden ölüm bize bu kadar yakınken bu kadar uzak?

ÖLEN BİR KİŞİ MİDİR?
Ölen sayı olarak bir kişi olsada aslında gerçekten ölen bir kişi midir? Bir ölünün ardından kaç kişinin içinde yaşayan bir insan ölür? Ölen bir kişiyse bu bir kişinin arkasından bazen binler hatta milyonlar göz yaşı döker ve cenazesini kaldırmaya 4-5 kişi yeterken, neden binlerce kişi mezarı başına kadar gider? Ölen bir kişiyse neden onlarca kişinin hesapları değişir? Bir kişi ölür ama iki-üç belki daha fazla çocuk öksüz ve yetim kalır. Ölen sadece kendine ölmez. Onu seven herkesin içinde bir insan ölür. Herkesin bir parçası da onunla birlikte ölür ama gömülmez. Uzun bir süre daha ölen o parçaları yanan yüreğimizin morgunda soğutmaya çalışır dururuz. Her derde deva ”zaman merheminden” sürdükçe ya söner içimizdeki ateş ya da korlar küllenir ama sönmez.

ÖLENE KAÇ GÜN AĞLANIR?
Peki kaç gün daha ağlanır vefatın ardından? Kaç gün gülmez çehreler? Yalnız köşelere çekilip ağlamak isteriz kaç akşam daha. Bir eşya, bir hatıra, bir hayal canlanır gözümüzde ve gözlerimiz göz yaşlarına dar gelir. Sonra hayat devam eder. Ah acımasız hayat. Ölenle ölünmezmiş. Ölene kadar yaşamaya mecburuz ne de olsa. Ölene kadar ölene ağlanmaz ya . Çünkü veren de O, alan da.

ÖLENE Mİ AĞLANIR YALNIZ?
Kalanların dilinden dökülen en alışageldiğimiz sözlerden biridir ”Bizi kime bırakıpta gidiyorsun?” sözü. Ölene mi ağlar kalanlar sadece yoksa kalana mı? Geride kalan yetimlere, öksüzlere de ağlamaz mı insan. Ölenin eşi kendi yalnızlığına ağlamaz mı? İnsan aslında içinde ölen parçasına ağlamazmı biraz da...

NEDEN?
Öyleyse neden hala ölüm uzak bir ülke haritamızda?
Neden komşumuz değil, neden yok geleceğe ait planlarımızda?
Ölüm ne sandığımız kadar uzak bize, ne de ömrümüz sandığımız kadar uzun.
Ya ölmeden ağlayın kendi halinize, ya da ölene artık ağlamayın susun!

(Alıntı).....
 
Üst