Gaflet ve Delalet
TÜRK Dünyasının önemli aydınlarından; Şair, Yazar Bahtiyar Vahapzade, 13.Şubat.2009 günü Azerbeycan'ın başkenti Bakü'de 84 yaşında vefat etti. Türk Dünyasının başı sağ olsun. Bu Türk Büyüğüne Allah gani rahmet eylesin, yattığı yar nur ile dolsun.
VAHAPZADE BİR YAZISINDA TÜRKİYE TÜRKLERİNE ŞÖYLE HİTAP EDİYORDU;
Yüzümü büyük Türkiye´ye çevirerek diyorum: Ey şanlı tarihe sahip olan büyük Türkiye! Unutma ki, biz seni kendimiz için örnek biliyoruz. Bunun için de sınır sınıra yaşadığın büyük Türk dünyasını perişan etmeye, sana dikilen gözleri kapatmaya, sana beslenilen ümitleri yok etmeye senin hakkın yok. Ortak atamız Bilge Kağan´ın sözlerini kulaklarına küpe yap: ´Ey Türk, silkin ve kendine dön!´
Bahtiyar VAHAPZADE
1 Nisan 1998
Vahapzade’nin büyük ümitlerle hitap ettiği Türk Ulusu bugün nereye, ne yöne, ne meseleye baksanız bir gaflet uykusunda…Mustafa Kemal Atatürk’ün aşıladığı o ilerici ülkü sanki küllenmeye bırakılmış, insanlarımız birbirine düşmüş, bir tahtırevallinin tepesinden aşağıya doğru kayıyoruz. Yabancılar gelip, bizim kendi Meclisimizde ahkam kesiyor, talimatlar veriyor, bizi birbirimize düşürmek için, gaflet uykumuzdan yararlanıp her türlü naneyi yiyor. Türk Milletinin ahvali bu olmamalıdır.
İşte size halihazır durumumuzu göstermek için bir hikaye, okuyup ders almak lazım;
Müslüman Türk’e Haram" çeşmesi
Vaktiyle Bursa’ da bir vatandaş, eski adı “Yahudilik Yolağzı”, bu günkü adı Arap Şükrü olan muhitte bir çeşme yaptırmış ve basına bir kitabe eklemiş: “Her kula helâl, Müslüman Türk’e haram!..”
O zamanlarda Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye. Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş.“Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye ceşme yap, ama suyunu Müslüman Türk’e yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.
Adam:
- “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış:
- “Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman Türk ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş.
Demiş ama, bir yandan da merak edermiş:
- “Nedir gerekçen?..” diye sormuş.
Adam:
- “Bir tek Sultan’a derim…”
diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş,...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış:
- “De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman Türk’e haram yazarsın?..”
Adam, bası önünde konuşur:
- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”
- “Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?..”
- “O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”
- “Eeee?!..”
- “Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak? ” Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, baslarında Museviler, “ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim...”Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş… Bir hafta dolunca, adam:
- “Sultanım, artik bırakmak zamanıdır” demiş..
Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler…
Az zaman geçmiş ki, adam:
—Ayni işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş.
Ayni şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine...
Sultan:
- “Bitti mi?..” demiş adama.
- “Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.
- “Şimdi nedir isteğin?..”
- “Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden…”
Adamın dediğini yapmışlar, Ulu cami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...Ve ne olmuş bilin bakalım?.Bir Allah’ın kulu çıkıp da, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış. Geçmiş bir hafta, “nerde imam” diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri… Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:
- “Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”
- “Kim bilir ne halt etti de tevkif edildi!..”
- “Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara…”
- “Sorma, sorma...”
Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:
- “Eee, ne olacak şimdi?..
Adam:
- “Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”
“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:
- “Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslüman Türk halkına su helâl edilir mi?..”
Sultan acı acı tebessüm etmiş:
- “Hava bile haram, hava bile!..”
HAYIR Kardeşlerim, Türk'e hava da su da, Allah'ın insana ihsan ettiği her güzel şey anasının ak sütü gibi helaldir. Bu tarih boyunca böyle olmuş, ancak anladığım ve yaşadığımız olaylardan çıkardığım kadarıyla Türk'ün Büyüklüğünün ve içinde bulunduğumuz dönemde sahip olduğu değerli Yurdu Anadolu ve çevresindeki doğal zenginliklerin ekonomik yönden kıymetini idrak eden, tarih boyunca emperyalist ve zalim olmuş hristiyan batının bu zenginliklere ulaşmak için Türk Ulusu'na uyguladığı anestezilerle bu büyük millet uyutulmakta, gaflete ve delalete ve birbirine düşürülmeye çalışılmaktadır.
Bu böyle olmayacak. Yarın 19 Nisan 2009 da BÜYÜK UYANIŞ, silkinip kendine dönme Kıbrıs'ımızda başlayacaktır. Yavruvatandaki Türk'ler, Türk'lük gurur ve şuuru bilinciyle BİRLİĞE, ULUSAL BİRLİĞE doğru ilk adımı atacaklardır.
Allah yardımcımız olsun.
Saygı ve sevgilerimle
B.Baysal