Bu millete katrani süt diye yutturdunuz.
Bu millete katrani süt diye yutturdunuz AZIZ okuyucularim, ozanlar milletlerin irfanina, izanina, idrakine ve imanina ayna tutarlar... Mehmet Emin Yurdakul “Unutma ki sairleri haykirmayan bir millet, / Sevenleri toprak olmus öksüz çocuk gibidir” diyor.
Görüyor ve üzülüyoruz ki millet irâdesini hiçe sayip darbelerden medet umanlar; milletten bir türlü alamadiklari destegi, e-muhtiralarin gölgesine siginarak saglamaya çalisanlar; “Iktidardaki Teslimiyet”e tepki için meydanlara toplanan yüz binleri istismar edenler; darbe özlemiyle yatip darbe özlemiyle kalkan diktaci, tahakkümcü “o kafalar”; demokrasiden, Atatürk’ün fikirlerinden, laikligin asil tarifinden nasiplenmemis sahte demokratlar, sahte Atatürkçüler ve sahte laikler, aslinda AB’ye teslimiyet yolunda beraber yürüdükleri su “Isportaci Zihniyeti” alt edebilmek için maalesef Müslüman Türk Milleti’nin bütün manevî degerlerine saldiriyorlar. Miting kürsülerinde Türk Milleti’ne ihanet ve hakaret edenler, “pembesinden kizilina” bütün sola “birlesin” çigirtkanligi yapiyor. Utanmasalar bölücü PKK çetesinin legal görüntülü uzantilarina, bilcümle “dana”lara bile tekrar kucak açip, Islam ve Türk düsmanliginda birlesecekler...
Cumhurun kendisine güvenmeyip Cumhuriyet’e sahip çikar görünenler mi dersiniz, geçmiste Öcalan canîsinden icâzet alip, APO kontenjanindan Zana’larla birlikte su soldan dikteli zihniyetin listelerine dalmaya çalisan beyinden aksak “elemanlari” mi ararsiniz? Hemen hepsi Türk’e ve Islâm’a hakaretten, hatta ihanetten sabikali... Sanli Bayragimizin “solcu tahakkümde birlik ugruna” düpedüz istismar edildigi bu mitinglerin öncülerinden tamamina yakini “hepimiz Ermeniyiz” prangasini beyinlerine gönüllü geçirmis parsacilar...
Evet, bazi iyi niyetli okuyucularimiz, “AB devlet politikamizdir” lafini dillerinden düsürmeyen bu “gidiler”in, AKP zihniyetine galabe çalabilmek için, cehaletlerinden ötürü sapla samani biri birine katarak millî ve manevî degerlerimize yaptiklari saldirilarin tesiriyle, su “Teslimiyetçi Zihniyet”i, neredeyse kokulu sabunla arinmis ve ak-pak olmus saniyorlar.
Yazik, çok yazik ki içinde bulundugumuz vaziyet çok naziktir. Hani sadece adi “Osmanli” olan o banka reklamindaki gibi; “yoktur aslinda biri birlerinden farklari...” Hepsinin istismar üzerine dönüyor çarklari!.. Kimi devletin ilkelerini, kimi milletin hassasiyetlerini istismardan asla vazgeçmiyorlar. Ancak Müslüman Türk Milleti sahnelenen “kutuplastirma tiyatrosunun” farkindadir.
Iste “Çagimizin Dede Korkut’u” Ozan Arif, yaklasik 1 yil önce milletimize sundugu “Ak mi? Kara mi?” destaninda, AKP’nin Müslüman Türk Milleti’nin merhametini ve iyi niyetini istismar edisini bakiniz nasil dile getiriyor:
Ak mi Kara mi?
Evet, Sayin Basbakan Tayyip Bey hazretleri;
Arattiniz siz sizden önceki namertleri,
Nasil dile getirsem açtiginiz dertleri,
Bir degisme masali, bir de ak tutturdunuz,
Bu millete karayi, ak diye yutturdunuz...
Bak Tayyip Bey, ben öyle kolay kolay söz demem,
Amma yeri geldi mi sözümü esirgemem,
Riyaset-i Cumhur’mus, Basbakan’mis dinlemem,
(Her üç misradan sonra nakarat beyti)
Zaten biraz bilirsin, bir parça tanisiriz,
Ne elden akil alir, ne ele danisiriz,
Biz adamin yüzüne erkekçe konusuruz
.....
Degistiniz, aksiniz, tamam, iyi, çok güzel,
“Ak” lâfinin üstünde özel duralim, özel!..
Yahu bu “Ak” diyenler, hep mi böyle müptezel?
Ecevit’te bir zaman “Ak”li lâflar etmisti,
“Ak günler” diye diye tepemizde bitmisti,
Ve aynen anamizi aglatarak gitmisti...
Önce sunu kabul et: “Sözüne uymuyorsun!”
Sana oy verenleri, kat’iyen duymuyorsun,
Vermeyeni zaten hiç insandan saymiyorsun,
Hükümetin de ayni, hem acemi, hem hamlar,
Koskoca koltuklarda, küçük küçük adamlar,
Sizi de kusatmis o, ihaleci yamyamlar,
Ekonomi, istikrar “çok düzelmis canim çok,”
Ne düzeldi arkadas, bos lâflara karnim tok!
Olanda zaten vardi, olmayanda yine yok!
Isçi, memur, emekli, refaha mi eristi?
Yani siz geldiniz de, hangi hâller degisti?
Yine kazik yiyoruz, atan eller degisti...
.......
Tayyip Bey basariniz göz boyamak, aldatmak,
“IMF”li dürzüler gelince havlu tutmak,
Yaptiginiz tek sey var, paradan sifir atmak,
Ondan da süpheliyim, gerçi Allah biliyor,
Iktisatçi olanlar bu isi irdeliyor,
Alti sifir gitti mi? Yedinci mi geliyor!?
Basörtüsü ne oldu? Dilin konussun, dilin,
Bizimkiler fos çikti, siz çözün, hadi gelin,
Takke düstü Tayyip Bey, kelin göründü, kelin,
Carttir-curttur anlamam, türbanliyi sattiniz,
Korkunuzdan bu isin üzerine yattiniz,
Siz bile hanimlari evlere kapatiniz,
...
Saginiza bir akrep, solunuza bir yilan,
Alir almaz dedin ki: “Türk’lük ney?” falan-filân,
“Türk degil Türkiyeli” olmakmis mühim olan,
Bu nasil bir ifade, amacin ney, gayen ney?
Basbakan’in agzinda ne geziyor böyle sey?
Ben o zaman sorarim: “Türk müsünüz Tayyip Bey”
...
Yahu size ne oldu? Siz böyle degildiniz,
Kirk yillik çizginizi, bir kalem de sildiniz,
Avrupa’ya çatarken, önünde egildiniz.
Böylesine geçmisten kopmaya gerek var mi?
Brüksel’de el-etek öpme gerek var mi?
Bu “AB”ye bu kadar tapmaya gerek var mi?
...
Bir siir okuyordun, hatirla, daha dündü,
Hani kubbe migferin, minareler süngündü,
Hadi çizgin degisti, dinin de mi ters döndü?
Yaniniza bir “papaz”, bir de “haham” seçtiniz,
“Imam” zaten hazirdi, baslarina geçtiniz,
Antalya’da dinlerin bahçesini açtiniz,
Ve bahçenin gülleri tez büyüdü, kokuyor!
Misyonerler her yerde sanki mekik dokuyor,
Sayende çoluk-çocuk, artik Incil okuyor,
On yedi aralikta, Brüksel’de tuttunuz,
O imzayi millete hiç sormadan attiniz,
Biz “Lozan” kötü derken, siz “Sevr”i hortlattiniz,
Talabani, Barzani, kanimiza giriyor,
Ankara’da bu pustlar, izzet-ikram görüyor,
Ne oluyor? Devletin ciddiyeti eriyor!
Ne karaymis Kibris’ta soydasin yazgilari,
Kan agliyor Türkmen’in hoyrati, ezgileri,
Nerde kaldi Devlet’in kirmizi çizgileri?
Çizgilerden vazgeçtik, çizgi-mizgi hiç yok da,
Nokta bile kalmadi, kirmizi bir tek nokta,
Bir yanda Kibris sokta, bir yanda Kerkük sokta,
Velhasili Tayyip Bey, Allah size boy vermis,
Gerisini maalesef, sanki kapip koyvermis,
Demek ki millet size, boyun için oy vermis,
Ah su basim bas olsa, bir bitse benim derdim,
Ozan Arif olarak, size neler ederdim,
Sizi var ya, üç ayda, bitirmezsem namerdim,
Bir degisme masali, bir de ak tutturdunuz,
Bu millete katrani süt diye yutturdunuz.
Servet Kabaklı