Türk bayraği yere düşmez-ahiska..

Mustafa KÖSE

Dost Üyeler
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
Puanları
0
" ALPARSLAN GRUBU'NA KALKAN ELLER KIRILIR ..YETMEZ ..
---------------------------------------------------------

Mustafa KÖSE
Tarih Bilinci
ALPARSLAN GRUBU: 22 -

“ TÜRK BAYRAĞI YERE DÜŞMEZ “

Konu: M.M.
İlgi: Kafkas İleri Harekatı,
kaybedilen İller, Ahıska..

AHILKELEĞİ FETHEDEN KUMANDAN -
BİNBAŞI HÜSEYİN AVNİ ALPARSLAN ..
------------------------------------------------------------------------------------------
1917’ de ihtilalciler Moskova’yı ele geçirip Çarlık yıkılınca, Erzincan antlaşması imzalandı. Rusya’dan gelen gemiler bölgemizde Görele’ye geliyor ve askerlerini Rusya ’ya götürüyordu. Sahile biriken binlerce Rus askeri bağırışıyor, yüksek ve garip bir ses uğultusu taa uzaklardan duyuluyordu. Bolşevik yanlısı askerler gemilerle gidiyordu. Gemilere binmek için izdiham oluyor askerler birbirlerini eziyordu. Ancak Rus Ordusunun Çarlık yanlısı subayları, erleri ve Ermeniler kaldılar. Ordumuzun karşı harekatıyla Rus ve Ermenileri kovalayan öncü kuvvetler arasında, yaralı bacağı ile Topal Osman Ağa ve adamları en önlerde Batum’a ulaştı. Erzincan, Bayburt, Tortum, Erzurum, Batum, Kars kurtarıldı. Karşımızda savaşan Ermeni kuvvetleriydi. Ruslar olmayınca tutunamadılar. Kafkas ordumuz ileri bir harekatla hemen tüm Azerbaycan’ı ele geçirdi. Hüseyin Avni Bey (ALPARSLAN) bu savaşlarda önemli görevler gerçekleştirdi.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Rusya’da Ekim İhtilali; Çarlık Rus Orduları Anadolu’nun ortalarına, kanlı savaşlarla dirensek de vatanımızı işgal ederek dayanmışlar, hayal ve hedefleri olan sıcak denizlere yani Akdeniz’e ulaşmak için yeni saldırılar planlıyorlardı. Ancak iç gelişmeler bütün planlarını bozdu. Zaten uzun zamandır, Rusya ve elinde bulundurduğu orta Asya başta o büyük topraklarda karışıklıklar hiç eksik olmuyordu. Ancak, işçi-köylü iktidarını getireceğini, uluslara kaderini tayin hakkı vereceğini söyleyen Bolşevik(Kominist) partisi ciddi şekilde legal ve illegal örgütlenmiş bulunuyordu. Başlayan ayaklanma yayılmış bilhassa Moskava’yı, başkenti hedef almıştı. Ayaklanma topraklarımızda bulunan Rus askerlerine de sıçramış, disiplinsizlik ve firarlar artmış hatta askeri birlikler dağılmaya başlamıştı. Harşıt boylarından beri Erzincan Anlaşması devamında hızlı bir çekilme başlayacaktı.Fransızbüyük ihtilalinden sonra Rusya’da başlayan fikir akımları müstebit çarlık idaresinin önlemlerine rağmen gelişti. 1914’te harp başladığı zaman Rusya tam anlamıyla bir kaynaşma halindeydi. Duma’nın açılması, fikir akımlarının ortaya atılmasını kolaylaştırmış, çarlık yönetimine karşı mücadeleyi şiddetlendirmişti. Uzun zaman devam eden harbin zorluklarına katlanılmasına rağmen başarının elde edilememesi, boğazlar açılamadığından Müttefiklerden beklenen gerekli yardımın alınamaması, Rus iç siyasi durumunda gerginliği arttırmış, açlık artmıştı. 8 Mart 1917’de halk ve işlerini bırakan işçiler, Petersburg sokaklarında idare aleyhine gösterilere başladı. Petersburg sokaklarında hükümet kuvvetleri ile ayaklananlar arasında çarpışmalar iki gün devam etti. Çarlık idaresi aleyhine karşı, karşıt gruplar arasında eylem birliği sağlandı. 10 Mart 1917’de durum gerçek bir ihtilal halini aldı ve 12 Mart 1917’de Petersburg’da “İşçi ve Askerin Sovyeti” kuruldu. Sovyet yetkilileri ve Duma temsilcileri arasında iki gün devam eden görüşmeler sonunda, 14 Mart 1917’de geçici bir hükümet kurulması ve Çar’ın istifa ettirilmesi kararlaştırıldı. Prens Lvov başkanlığında teşekkül eden geçici hükümette ihtilalci sosyalist Kerensky Harbiye Bakanı oldu. Askerlerden bir destek göremeyen Çar, 16 Mart 1917’de istifa etti. Böylelikle 300 senedir devam eden Romonof hükümdarlığı’da sona erdi. (Çarlığın yıkılmasında, Rusya ve Orta Asya’da ki Türklerin büyük rolü olmuştur. Bu konu artık aydınlanmaktadır. Örneğin Sultan Galiyev ..)Geçici hükümet harbe devam kararındadır. Lenin de Nisan ayında Petersburg’a gelerek “barış, hürriyet” ve bütün iktidar Sovyetlere” propagandası ile azınlıktaki Bolşeviklerin gücünü arttırdı. İhtilal hükümetinde söz sahibi olan Kerensky, Kafkas Orduları Başkomutanı Grandük Nikola’yı görevinden aldı ve yerine Ordu Komutanı General Yüdeniç’i atadı. Bir ihtilalci olmayan Yüdeniç’te görevinden alınarak yerine General Perjavalski getirildi. Rus ihtilalinin muvaffak olması üzerine, 3ncü Ordu Cephesi’nde ellerine beyaz bayraklarla siperlerinden çıkan Rus erlerinin barış ve cumhuriyet lehinde tezahürat yapmaya başladıkları görüldü. Cephenin muhtelif kesimlerinden, Rus erleri tarafından devamlı “mükaleme” istekleri gelmektedir. Cephedeki Rus erlerinin savaşmak istemediklerini, sulh istediklerini her fırsatta açıklamalarına rağmen Rus Kafkas Ordusu emir ve komuta heyeti harbe devam kararında olduklarından, Rus mevzii baskınları ve topçu ateşi devam ederken Rus donanması da harbe devam taraftarı olduğundan, Karadeniz kıyısındaki kentlerimize saldırılarına devam etmektedir. Rus Kafkas Ordusu içinde, harp aleyhinde ve sulh lehindeki hareketler o kadar artmıştır ki 2 nci Ordu cephesinde, Mayıs ayında, Rus 6ncı Kafkas Tümeni isyan ederek silahlarını bırakmış ve tümen cephe gerisine alınmıştır. Ancak pek çok yerde örneğin, Erzincan’daki Müslüman halka Ermeni birlikleri tarafından en şen’i tecavüzler yapılmaktadır(1).
VlU2ZXBUZFlaLVdhVk06


AZERBEYCAN BAŞŞEHRİ BAKÜ'DE GECE ..
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Karadeniz’in Kurtuluşu, Kafkas İleri Harekatı ve Mütareke
Çarlık Rusya'da Bolşevik İhtilâli'nin olması (Ekim 1917) sebebiyle Kafkas Cephesinde Ruslar ile yaptığımız savaş sona ermiş ve Bolşevik Rusya ile 18 Aralık 1917 tarihinde Erzincan Mütarekesi imzalanmıştı. Rus askeri birlikleri Mütareke şartlarına uygun olarak cephelerden çekilmiş ancak, Ermeni kuvvetleri boşaltılan bölgelerde işgal ve mezalimlerini sürdürmeye devam ediyorlardı. Bunun üzerine işgal edilen topraklan kurtarmak üzere Ordumuz Kafkas İleri Harekâtına başladı. Rusya’da Ekim 1917 İhtilalinin olması, zaten iç huzursuzluk yaşayan Rus ordusu da disiplini iyice bozdu. Karışıklığında etkisiyle Nisan 1917’de savaş eski şiddetini kaybetmiştir. Rus askerleri cephede yer yer beyaz bayrak açarak yakında barış olacak diye askerlerimize bağrışıyorlardı. Ancak Rus donanması 21 Nisanda Giresun ve Ordu’yu bombardıman etti. Rus muhrip ve gemileri, geceleri ışıldaklarla işaret vererek, daha evvel getirdikleri ve diğer Rum ve Ermeni çetelerini alıp kaçırıyorlardı. Buna engel olmaya çalışan sahil gözetleme kuvvetlerimizi de bombalıyorlardı. 10 Şubat 1918 tarihinde bu harekâta katılan Hüseyin Avni Bey birliğinin başında Harşit'tan Trabzon istikametine doğru ilerlemeye başladı. Birliklerimiz tarafından 14 Şubat 1918 tarihinde Eynesil, 15 Şubat Vakfıkebir ve 17 Şubat'ta Akçaabat düşmandan geri alındı. 24 Şubat 1918
Pazar günü ise Trabzon işgalden kurtarıldı. Trabzon Mevki Kumandanlığına Hüseyin Avni Bey getirildi. Ancak bu görevi kısa sürdü. Hüseyin Avni Bey, 30 Mart 1918'de 123ncü Piyade Alayı'nm başında Trabzon'dan Batum istikametine hareket etti. 2 Nisan 1918 günü birlikleriyle Mapavri'ye (Çayeli)girdi. Bu arada 37nci Kafkas tümeni ise 28 Mart 1918’de Artvin’i, 30 Mart 1918 günü de Ardanuç’u zaptetmişti. 3 Mart 1928 de tarihinde Osmanlı Hükümeti ile Bolşevik Rusya arasında Brest - Ltovsk Anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre 1878 yılında (93 Harbi) elimizden çıkmış olan yerlerin (Batum, Kars, Ardahan, Artvin gibi) halkın oyu alınmak şartıyla Türkiye’ye geri verilmesi kabul ediliyordu. Anlaşma gereği yapılan halk oylamasında üç sancak ahalisi de %100'e yakın bir ekseriyetle anavatana kavuşma arzusunu ortaya koymuştu. Bunun üzerine orduları- mıza gerekli talimat verilmiş ve harekât başlamıştı.
005.jpg

AHISKA TÜRK OYUNU ..
---------------------------------------------------------------------------------------------------------- ORTA ASYA YOLU:
AZERBEYCAN’A KAFKASYA’YA DOĞRU..
Kafkas İleri Harekâtı; Birinci Kafkas Kolordusu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa komutasındaki birlikler Erzincan-Erzurum hattından, 2 nci Kafkas Kolordusu Kumandanı Yakup Şevki Paşa emrindeki birlikler ise Trabzon-Bayburt hattından ilerlemeye başladılar.Hüseyin Avni Bey, 10 Nisan 1918 tarihinde 2nci Kafkas Kolordusu emrinde bulunan müstakil 123ncü Alay Kumandanlığına -110ncu Alay Komutan Vekilliği de uhdesinde kalmak üzere tayin edildi. Kafkas İleri Harekâtında Ardahan, Kars, Çıldır ve Ahılkelek'te[1] görev yaptı. Bölgedeki milisleri teşkilâtlandırdı. Mahalli hükümetlerin kurulmasına öncülük etti. Genel Kurmay Başkanlığı'nın yayınladığı Kafkas Cephesiyle ilgili eserde konuyla ilgili şu bilgiler yer alıyor: Arhavi'deki 123ncü Piyade Alayı'na (iki taburlu) iki makineli tüfek ve bir dağ top takımı ile 110ncu Kafkas Alay Komutanı Vekili Binbaşı Hüseyin Avni Bey Komutasında Ardahan 'a gitmesi emri verildi. 123ncü Alay (Ardahan Müfrezesi) komutanı, grup emrinde olarak bölgedeki milisleri teşkilâtlandıracak ve Ardahan 'da hakimiyet tesis edecek. Buralardaki muharebelerde kazandığı başarılar üzerine Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası ile taltif edilen Hüseyin Avni Bey, 3 ncü Fırkanın 8 nci Alay Kumandanlığına getirildi. Hüseyin Avni Bey'in Kafkas Cephesindeki diğerbaşarılarını da yine kendi kaleminden aktaralım: Temmuz 333 (1917) tarihinde İkisivriler'de Rus baskılarını bilâ hadise (hadisesiz) def ettirdim. Kumandanım 9'uncu Fırka Kumandanı Rüştü Paşa Hazretleri idi. 7 Nisan 1918 tarihinde Batum'un güneyindeki, Halveçari sırtlarıyla Erge tabyasını zabtettim. Kumandanım 37nci Fırka Kumandanı Miralay(Albay) Kâzım Bey (Kâzım Özalp) idi. 20 Mayıs 1918 tarihinde Çıldırda Karzak Kariyesi’ndeki Ermeni kuvvetlerine taarruz ettim ve mahvettim. Kumandanım Şevki Paşa[1] Hazretleri idi. 31 Mayıs 1918 tarihinde Alay
mücadelenin yanında yerli halkı teşkilâtlandırarak kendilerini savunur hale getirmek için çalışıyordu. Ermeni ve Gürcülerin iki alayı ile şiddetli muharebelerden sonra Ahıkelek’i işgal ettim. Kumandanım Şevki Paşa hazretleri idi. 9 Haziran 334. (9 Haziran 1918)'de Gümrü ile Ahılkelek arasındaki sahada tahşid (toplanan) Ermeni kuvvetleri üzerine taarruzla kısm-ı azamını imha ettim ve Şevki Paşa hazretlerinden teşekkür telgrafı aldım.
T24.ht1.gif


Genel Kurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan 3ncü Ordu harekâtını anlatan eserde Binbaşı Hüseyin Avni Bey'in kumandasındaki 123ncü alayın Ahılkelek'i fethini ATASE Arşivi vesikalarına dayandırarak “Hudutlarımız içine alınması gereken Ahılkelek'in zabt edilmesine Karzak'taki 123ncü Kafkas Alayı memur edildi ve 3 Haziran 1918 de Ahılkelek'i zabtetti" açıklamasıyla yer veriliyor(1).

Nuri Paşa’nın emrindeki Ordumuz karargâhı Bakü'de olmak üzere bütün Azerbaycan'ı ele geçirmiş ve Dağıstan'da Petroskaya'ya taarruz ediyordu. Ancak ……..

Mütarekenin ağır şartlarına uymak zorunda kalan birliklerimiz; 1918'in Aralık başlarında, Hüseyin Avni Bey'in birliklerinin bulunduğu Ahıska, Ahılkelek ve Gümrü'yü, 20 gün sonra ise bütün Elviye-i Selase'yi tahliye etti. 24 Aralık 1918 tarihinde 1914 yılındaki hudutlarımızın gerisine çekilmiş olduk. Almanya ile yapılan kader birliğinin sonu böyle olmuştu.. Kafkas İlleri, Azerbeycan, Ahılkelek, Ahıska, ah AHISKA … !


Açık gerçek şudur ki Türk Orduları içteki hainlerden kaynaklanan olaylar dışında hemen hiçbir zaman Vatan topraklarını, savaşmadan, kan dökmeden vermemişlerdir.. Türk Ulusu’nun yabancı müttefiklerine güvenmek kayıpların başlıca nedeni olmuştur. Bu coğrafyada kendi gücüne güvenmek, güçlü olmak zorundasın..

BUGÜNLERE BAKALIM, AYNİ OYUNLAR ..

İşte bu günde açıkçası her kesimden de dış güçlerin hizmetinde, maaşlı, makam sahibi, kalem sahibi silahşörler fazlasıyla işbaşındadır. Bu işleride öncelikle, Türk kimliğine, ATATÜRK’e düşman, halkının çok büyük kısmının karşı olduğu halde, satılmış bazı etnik gurp mensuplarına yaptırmaktadırlar. Bizim insanlarımız bu casusları, saf ve temiz düşünceyle teşhis edememektedir. Ancak artık Türk’e karşı saldırı üstüne saldırı düzenleyen bu güruhların tespitini yapmak, tedbirini almak ve gereğini yapmak çok geç olmadan zorunlu hale gelmiştir. Türk’e kalkan eller kırılmalıdır. Diğer ülkelerde tarih boyunca Türk’e çektirilen zulümlerin, katliamların sonu yok .. Kendi Vatanımızda da Türkler mi? ezilecek, hem de haksız yere.. Türk Bayrağı’nı yere düşürmeyelim..

Ak koyunla, kara koyun belli olsun, artık yeter .. Ne yazık ki bu işte birtakım etnik grupların mensubu olduğunu öne çıkaranlar baş roldedir.. Halbuki Türkiye’yi meydana getiren 81 ilinde yaşayan halkımızın büyük çoğunluğu Türk kimliğinden değil rahatsızlık, gurur duymaktadır. Bugün bütün illerimizden, teröre karşı savaşırken şehit düşen MEHMETÇİK’lerin haberi gelmektedir. Şehit nereli olursa olsun büyük milletimizin, şehidin tabutuna sarılışı aynidir, anaların gözyaşı aynidir, yalan mı ..

Evet Türk Ulusu’nun büyük sorunları vardır. İŞ, AŞ SORUNU, EKMEK DAVASI, EŞİTÇE GELİR DAĞILIMI, YABANCILARA VERİLECEĞİNE, YOKSUL KÖYLÜLERİMİZE VERİLMESİ GEREKEN “TORAK” DAVASI .. Daha iyi eğitim, dünyadaki bilimsel gelişmelerde öne çıkan bilim adamları, milli sanayi, milli silah sanayi .. Tam bağımsız dış siyaset, onurlu duruş, Avrupa kapısında diz çökeceğine, Asya’ya, Avrasya’ya, uzak doğuya, Türk dünyasına açılım, ortaklıklar .. TÜRK BİRLİĞİ .. Niye olmasın ..İşte böyle, suni gündemlerle oyalanılmasa, psikolojik savaşın Türkiye düşmanlarının sunduğu, “ zehirli meyvaları” adeta üstüne atlayıp yutmasak .. Gerçek sorunlara yönelsek, büyük hedeflere koşsak kötümü olur .. OLMAZ .. OLMAZ EFENDİM ..

Türkiye’ye, Türk kimliği’ne, bölünmez bütünlüğümüze karşı yoğun bir harekat içindedirler.. Bunu yazmadan geçemiyeceğim .. Devlet kalıcıdır, farzı mahal kurumların içinde yanlış yapan, hukuksuzluğa vede yolsuzluğa bulaşan insanlar olabilir. Açıktır ki, özellikle son yıllarda, devletin diğer kurumlarındaki yolsuzluk konusundaki çürümüşlüğe bakarsak, en çok bu konuda tedbir alan, gerekirse işlem yapan TSK’dır. Ne yazık ki bugün, işgal ve savaşlarda yediden yetmişe gönüllü asker olan bir Millet, Ordusuna düşman hale, önemli bir kesimiyle getirilmeye çalışılıyor ..

Amaçlanan, Ulus Devletin, Cumhuriyetin ve Atatürk ilkelerinin tasfiyesidir. Yazıktır .. O Ordu, elbet eleştirilecek konular olabilir ama, Cumhuriyet’in kuruluşundan alırsak, 90 yıldır, sınırlarından itibaren bayrak inmeden, sözde dinsel hassasiyetle sapur supur konuşanlara inat, doksanbin camisinden ezan sesi dinmeden, bu vatanda nöbet tutmuştur. Yetmişbeş milyonluk genç nüfusuyla bu milletin her ferdi zaten onun mensubudur. Eksik ve kusurlar varsa bu hepimizindir.

Hep geçmişin yanlışlarıyla umutsuz duruş, Atatürkçü, akılcı ve bilimsel bir düşünce değildir, güneş her gün yeniden doğmaktadır, geleceğe, yeni hedeflere yönelmeliyiz. Üstelik, sınırlarımızın korunmasından öte, ancak tam bağımsız, güçlü, ülkelerin yapabileceği şekilde, TÜRK ORDUSU, 1974’te KIBRIS’ta büyük bir zafer kazanmıştır. Kıbrısta ki zafer ezgin milletin onurunu yükseltmiş, TÜRK BAYRAĞI’nı yükseltmiştir.


İşte bu Türkiye düşmanı içte ve dışta taraftarı çok, mali gücü sonsuz hakikisinden fitne ve fesat hareketinin, kamuoyunda oluşturdukları bilgi kirliliği, asılsız haberlerdir. Türk Ulusu’nun, ulusal değerlerine, Vatanına ve Cumhuriyeti’ne bağlılığını, inançlarını yok etmek hedefleridir. İşte OPERASYON budur. Türkiye Cumhuriyeti’nin savunma mekanizmalarını zafiyete uğratmaktır.. BAŞARAMIYACAKLARDIR….



Çünkü, TÜRK BAYRAĞI YERE DÜŞMEZ ..
HEM DE KENDİ VATAN’INDA ..


MUSTAFA KÖSE – 27.09.2008 – SAMSUN..


GÜNCELLEME: 24.06.2009- SAMSUN ..
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

ahiska-turklerinin-gurcistan-a-donus-sureci_o.jpg

AHISKA TÜRKLERİ GÜRCİSTAN'A DÖNÜYOR ..
-------------------------------------------------------------------------------------
AHISKA VE AHISKA TÜRKLERİ ..

“ 1578 yılından 1828 Rus işgaline kadar Anadolu'dan bölgeye yerleştirilen ve Anadolu Türklüğü'nün ayrılmaz bir parçası olan Ahıska Türkleri'nin asıl vatanı bugünkü Gürcistan Cumhuriyeti'nin toprakları içinde kalan ve Türkiye ile komşu olan Ahıska, Ahılkelek, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovka vilayetleridir. Buraya yerleşen Türkler'e Ahıska Türkleri denmesinin sebebi ise bu vilayetleri içine alan bölgenin coğrafi isminin Ahıska olmasından ileri gelmektedir. “Gürcistan’ın Mesheti bölgesinin Müslüman Türk nüfusuna verilen addır. Rusların bu bölgeye verdiği coğrafî isim, Mesketya'dır. Bundan dolayı Meshet Türkleri olarak da adlandırılırlar. Sürgün; Bu nüfus, 1944 yılında totaliter Stalin tarafından iki saat içinde tren vagonlarına doldurularak, gidecekleri yere kadar aşağı dahi inmemek koşulu ile kapalı tren vagonlarında Orta Asya’ya sürülerek Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’a yerleştirildi. Bu sürgün Stalin'in karadeniz kıyılarını Türklerden temizleme operasyonunun bir parçası olduğu Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra açıklanan arşivlerde ortaya çıkmıştır. Aynı kaderi paylaşan Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinin bu hazin sürgününde binlercesi yolda öldü. Ahıska Türkleri, bugün eski Sovyetler Birliği coğrafyasına dağılmış olarak yaşamaktadırlar. Ahıska Türkleri etnik olarak Türk'tür, nüfusunun 300.000 dolayında olduğu tahmin edilmektedir. Ahıska, Gürcistan'ın güneyinde bulunan bir bölgedir. Kıpçak Türkleri arasında yer alan uruğlar-boylar bu bölgeye yerleştikleri için Ahıska Türkü adını almışlardır. Gürcistan sınırları dahilinde bulunan bu bölgenin coğrafî adının dışında, mevcut mekana yerleşen Türk boylarının isimleri dışında bu coğrafyayla hiçbir ilişkileri yoktur. Ahıska Türklerinin bir geçiş noktası olan Kafkaslara yerleşmiş olması, kavimler kapısı olan bu bölgede yaşayan bazı kavimlere, Ahıska Türklerinin etnik yönden bağlı olabileceği düşüncesini doğurmuştur. Bunun içinde, Ahıska Türklerinin Gürcü, Tatar, Azerî ve Kıpçak boylarına mensup olabileceği üzerinde durulmuştur. Kullanılan dilin, kültürel yapının, fizikî özelliklerin (antropolojik hususiyetlerin) Gürcülere kesinlikle benzerlik göstermediği görülmüştür. (Kaynak: Mustafa Malkan, 'Ahıska Türklerinin Menşei ve Tarihi Gelişim Seyirleri') Özbekistan’ın Fergana vadisinde yaşayan Meshet ya da Ahıska Türkleri, 1989 yılında, Rusların kışkırttığı etnik bir gerilim sonrasında büyük bir kıyıma uğratıldı. Bu trajedinin ardından bölgedeki nüfus tamamen göç etmek zorunda kaldı. Gürcistan yönetimi, 1990’larda etnik olarak Gürcü kökenli Meshileri nüfusu ülkeye yerleştireceğini duyurdu. Bu karar, Samtshe-Cavaheti
bölgesinde yaşayan Ermeni nüfus arasında tepkiye yol açtı. Azerbaycan, Dağlık Karabağ’dan göç ettirilen nüfusla ilgili sorunlarına karşın Ahıska Türklerinin bir kısmını kabul etti ve topraklarına yerleştirdi.

Türkiye, Ahıska Türklerinin kendi topraklarına yerleştirilmesini talep etmektedir. Öte yandan Türkiye, az sayıdaki Ahıska Türk nüfusunu ülkenin doğusuna yerleştirdi. Rusya Federasyonu’nun Krasnodar bölgesine yerleştirilen Ahıska Türkleri, Rus Kazakların Türk karşıtı tepkileriyle yüz yüzedir. Rusya’daki Ahıska Türklerinden 5.000 kadarı ABD’de çeşitli kentlere yerleştirilmiştir. Gürcistan, 2006 yılında bu nüfusun Gürcistan’a yerleştirilmesi için ciddi çalışmalara başlamış ve bu çalışma programını Türkiye ile paylaşmaktadır. Ancak çalışmalar yeterli olmamakta, yerlerinden zorla sürülen bu insanların malk ve mülkleri derhal asıl sahiplerine iade edilmesi gerekirken Gürcistan hükumeti ekonomik gerekçeler göstererek işi ağırdan almaktadır.
Ahıska Türkleri, günlük hayatta ana dilleri olan Türkçe'yi kullanmaktadırlar. Konuşma ağızları bu gün kuzey Anadolu’da kullanılan Türkçe'yle birebirdir. Ana dili Gürcüce ya da Rusça olan Ahıska Türkü yoktur. (Vikipendi)

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------Yakup Şevki Paşa (Orgeneral Yakup Şevki Subaşı);(Doğ. 1876 –ölüm.. Aralık 1939): Birinci Dünya Harbi'nde ve Milli Mücadele'de görevdeğerli komutanlarımızdandır. 2nci Kafkas Kolordusu Kumandanlığı donemde müstakil 123ncü Alay Kumandanı Binbaşı Hüseyin Avni Bey 2. Kafkas Kolordusu’na bağlı olarak Kafkas Harekâtında görev yapmıştı. Yakup Şevki vatansever ve ileri görüşlü bir kumandandı. Güney Kafkasya ve Erzurum Ordu Kumandanlığını yaptığı gibi 9 ncu Ordu Kumandanı olarak Karadeniz Bölgesinde, mütareke şartlarına direnmiş, Pontııs ve Ermeni çetelerine karşı yerli kuvvetlerin kurulmasını sağlamış ve desteklemiştir.

Nuri Paşa/Nuri Killigil(Doğ.1889-Ölm.1949) ;Enver Paşa’nın kardeşi. Kafkasya harekatında komutan olarak görev yaptı. Mütarekeden sonra İngilizler tarafından tutuklanarak konduğu Ardahan Hapishanesinden firar etti.Ardından gittiği Kafkasya ve Azerbeycan’da emperyalistlere karşı isyan eden Müslümanlara liderlik yaptı. 1 Dünya Savaşı’ndan sonra işadamı oldu ve II Dünya savaşının sonunda sanayi alanına girerek İstanbul’da silah ve mühimmat fabrikası kurdu. Fabrika 2 Mart 1949 günü büyük bir patlamayla havaya uçtu. Müessif kazada Nuri Paşa hayatını kaybetti.

Ahılkelek; Gürcistan'ın batısında, Türkiye hududuna yakın bir şehir.” Genel Kurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan 3ncü Ordu harekâtını konu alan eserde Binbaşı Hüseyin Avni Bey'in kumandasındaki 123ncü Alayın Ahılkelek'i fethini ATASE Arşivi vesikalarına dayandırarak, “Hudutlarımız içine alınması gereken Ahılkelek'in zabt edilmesine Karzak'taki 123ncü Kafkas Alayı memur edildi ve 3 Haziran 1918 de Ahılkelek'i zabtetti" ifadesiyle yer veriliyor.

KAYNAKÇA:
1 - TC. Genel Kurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordu Harekâtı, Ankara 1993, C II.
2- Sakarya Şehidi Binbaşı Hüseyin Avni Bey, Hacıettahoğlu, İ – Atlas Yay..1999..
------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 
Üst