Sözde değil, gerçek soykırım !

  • Konbuyu başlatan SALUR
  • Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 4:44

SALUR

Dost Üyeler
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
859
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
(the_aci_show)
18 Mayıs 2005'te sabahın erken saatlerinde Kırım'ın dört bir yanından gelen katılımcılar Akmescit'in geniş Merkez Meydanını doldurmaya başladılar. Ellerinde "Taraq Tamğalı Kökbayraq"lar, pankartlar ile vakur bir şekilde meydandaki yerlerini aldılar. Hiçbir karışıklık, taşkınlık olmadı.
Hava mayıs ayına göre çok sıcaktı. 1944 sürgününü yaşayan kartanalar, kartbabalar şemsiyelerle güneşten korunmaya çalışıyorlardı. Kırım'ın uzak şehirlerinden bebekleriyle mitinge katılmak üzere gelen kadınlar göze çarpıyordu. Miting şehitler için dualar ve Kırım Tatar milli marşı Ant Etkenmen'in çalınması ile başladı. Kırım Tatar Türklerinin efsanevî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Akmescit (Simferopol) Kültür Sarayı'nın balkonundan meydanı doldurmuş binlerce vatandaşına hitap etti. Sürgünün 61. matem yıldönümünde milletin vaziyetini ve alınacak tedbirleri anlattı.
Diaspora temsilcilerinden derneğimiz başkanı Celal Içten, Romanya'daki liderlerden Necat Sali, Romanya milletvekili Aledin Amet halka hitap ettiler.
Kırım'ın yeni başbakanı Anatoliy Matviyenko'nun konuşması esnasında kısa süreli bir protesto oldu. Ancak Kırımoğlu ve Ukrayna milletvekili Refat Çubar'ın müdahalesi ile protestolar kesildi. Kırım Özerk Cumhuriyeti hükümeti yetkilileri Kırım Tatarlarına karşı iyi niyetlerini beyan ettiler.
Tarihin kaydettiği en zalim diktatörlerden olan Stalin'in emri ile 18 Mayıs 1944 gecesi Kırım Tatarları anavatanlarından sürüldüler. Urallar, Sibirya ve Orta Asya'da Özbekistan çöllerindeki toplama kamplarında ağır şartlar altında yaşadılar. Koskoca bir milletin erkekleri Kızıl Ordu'ya alınmış ve ikinci dünya savaşında Almanlara karşı savaşırken "Almanlarla işbirliği yaptılar" gerekçesi ile topyekün sürgüne gönderildiler. Hayvan vagonlarına bindirilen, çoğu kadın, yaşlı ve çocuklardan oluşan masum insanlar günlerce sürecek bir ölüm yolculuğuna çıktılar.
Yol boyunca temel ihtiyaçlarını bile gideremeyen bir millet nüfusunun yarısını kaybetti. Cenazelerin gömülmesine bile müsaade edilmedi. Çaresiz Kırım Tatarları anasının, babasının, çocuğunun naaşını çakallara bırakıp ölüm katarlarındaki belirsiz yolculuklarına devam ettiler
Sovyet resmî rakamlarına göre yaklaşık 200 bin kişi devlet eliyle sürgüne gönderildi. Sürgün esnasında ve takip eden ilk yıl içinde yine anlı şanlı Sovyet devletinin resmi rakamlarına göre 60 bini çocuk, 40 bini kadın ve 12 bini erkek olmak üzere toplam 112 bin kişi hayatını kaybetti.
Aşağıda sıralanan beş yasak eylem, -ulusal, etnik, ırksal veya dini bir grubu tamamen ya da kısmen yok etmek kastıyla işlenirse- soykırım suçunu oluşturur:

  1. Bir grubun üyelerini öldürülmesi
  2. Bir grubun üyelerinin ciddi bedensel veya zihinsel zarara uğratılması
  3. Bir grubun yaşam koşullarının üyelerine fiziksel zarar verilmesi amacıyla bilerek zorlaştırılması
  4. Bir grup içinde yeni doğumların önlenmesi
  5. Bir grubun çocuklarının zorla başka bir gruba aktarılması.
Bu suçların -özellikle ilk üçü- Kırım Tatarlarına karşı devlet tarafından kasıtlı olarak işlenmiştir.
Gerçekte sürgüne gönderilenler ve yollarda ya da gidilen yerlerdeki insanlık dışı yaşam şartlarında ölenlerin sayısı çok daha fazlaydı.
Stalin'in ölümünden sonra Sovyetler Birliği Kırım Tatarlarına yapılanların yanlış olduğunu resmen kabul etti, ama haklarını iade etmedi. Kırım Tatar Türkleri vatanlarına dönebilmek için on yıllarca süren demokratik bir mücadeleye giriştiler. Hiçbir zaman teröre başvurmadılar. Millî Hareket tarihinde bir tek kurşun dahi atılmadı.
Bugün yaklaşık 300 bin kişi vatanına döndü. Halen sürgün yerlerinde, özellikle Özbekistan'da yaşayan, 150-200.000 Kırım Tatarı da ekonomik imkanları bulur bulmaz Kırım'a dönecek.
*​
Bir takım asılsız iddialar ile sözde Ermeni soykırımını dünyanın gündemine taşıyanlar, sözde insan hakları savunucuları, sözde politikacılar, sözde devlet adamları ise Kırım'daki gerçek soykırımı görmezden gelmektedir.
ASALA terörü ile dünyanın öğrendiği (!) mesnetsiz iddiaları gerçek varsayıp parlamentolarında kanun olarak kabul edenler yok edilmek istenen bir milletin acılarını gözardı etmekteler.
Kırım Özerk Cumhuriyeti parlamentosu 19 Mayıs 2005'teki oturumunda Rus milletvekillerinin oyu ile sözde Ermeni soykırımını kabul eden bir karar aldı. Bu karara parlamentodaki 7 Kırım Tatar milletvekili şiddetle itiraz ettiler. Bunun üzerine parlamento başkanı Boris Deyç kararı imzalamayacağını açıkladı.
Rusya'nın dümen suyundaki özerk parlamento gerçek soykırıma uğrayan Kırım Tatarlarının haklarının iadesi için yükselen çığlıkları ise duymazdan geliyor.
*​
1783'teki Rus işgali ile başlayan karanlık dönemde uygulanan sistematik baskılar neticesinde yüzbinlerce Kırım Tatarı Aktopraklar diyerek kutsiyet atfettikleri Türkiye'ye göç etmek zorunda kalmışlardır. Zulmün zirvesi ise 18 Mayıs 1944'teki sürgündür.
1944 ve sonrasında yaşananlar gerçek bir soykırımdır.
not:Alıntıdır
 
Üst