Şanlı Malta Kuşatması
ve Sakız Adası'nın Fethi
Osmanlı Devleti'nin büyük zaferi ile sonuçlanan ve Türkler'in
Batı Akdeniz'den çıkarılamayacağını bir kere daha ortaya koyan
Cerbe Deniz Zaferi'nden sonra dikkatler bu kez
Malta'ya çevrildi. Çünkü Mısır, Trablusgarp, Cezayir ve diğer bazı önemli yerlerin idare ve emniyeti
Malta’nın
Osmanlı idaresinde bulunmasını gerektiriyordu.
Rodos Adası’nın
Osmanlılar tarafından 1522'deki fethinden sonra buradan çıkarılan
Saint Jean Şövalyeleri Şarlken tarafından
Malta'ya yerleştirilmişti. Ada, kısa bir zaman içinde şövalyeler tarafından çok güçlü ve zararlı bir hale getirilmişti. Korsanlık faaliyetleriyle ticaret gemilerini vurmak suretiyle
Osmanlı ticaretine zarar veriyor ve nihayet
Osmanlılar'a karşı yapılan bütün savaşlara iştirak ediyorlardı. Ayrıca Hıristiyan korsan gemileri için de güvenli bir sığınak konumundaydılar. Bütün bu sebeplerden dolayı
Osmanlı Devleti yönünü
Malta'ya çevirdi.
İspanyollar ise
Malta’nın düşmesi durumunda bunun aleyhlerine çok kötü sonuçlar doğurabileceğini ve
Osmanlı Donanması'nın
Sicilya, Napoli ve çevresine kadar ulaşacağını bildiklerinden
Malta’nın savunmasına büyük bir önem veriyorlardı.
Osmanlı yönetimi
Malta Seferi konusunda acele etmemesine rağmen bir
Türk gemisinin
Zenta ve
Kefalonya Adaları arasında
7 Malta korsan gemisi tarafından ele geçirilmesi üzerine "
Ahali-i İslâm-i Nüsret encâma zarar ve haşaretten hâli olmayan"
Malta'nın alınması için hazırlıklara başladı.
Haliç, Gelibolu ve
Sinop tersanelerinde yeni gemiler inşa ve mevcudular tamir edilip kalafatlanırken, bazı gönüllü reisler için
Rodos'ta l8 oturaklı kaliteler yaptırılması yoluna da gidildi.
Osmanlı Donanması, 29 Mart l565'te
300'e yakın irili ufaklı gemi ve
45.000 kişiden oluşan büyük bir ordu ile
Malta'ya hareket ederek
l9 Mayıs’ta adaya asker çıkardı. Ancak
Turgut Reis, kuşatmanın birinci ayında
Sant Elmo burçları önünde atılan bir top güllesinin çarptığı kayadan fırlayan bir taşın başına isabet etmesi sonucu şehit oldu.
Saint Helen Kalesi 17 günde (24 Haziran l565) fethedilmekle beraber asıl maksat olan
Malta kuşatıldı. Son kale olan
Malta bütün varlığıyla direnmekteydi. Çok şiddetle devam eden çarpışmalarda
Osmanlı ordusu
20.000 şehit verdi. Kalenin hem sağlam bir mevkide bulunması hem de çok kuvvetli surlarla çevrili olmasının yanında adanın gereği gibi abluka altına alınamaması da dışardan sürekli takviye yardımların gelmesine sebep oluyordu. Kuşatmanın uzamasından dolayı donanmanın maruz kaldığı erzak ve malzeme sıkıntısı da adanın fethine imkan vermedi.
Sicilya genel valisinin
İspanya, Fransa ve
Papalık desteğiyle
72 kadırga ve
10.000 askerle yardıma gelmesi ve deniz mevsiminin geçmekte olduğunun görülmesi üzerine kalenin alınamayacağı anlaşılarak kuşatmaya son verildi. Nihayet
Serdar Mustafa Paşa 11 Eylül'de asker ve malzemeyi gemilere yükleterek dönmek üzere denize açıldı.
Sakız Adası'nın Fethi
Kanunî Sultan Süleyman ertesi yıl
Malta'ya diyet olmak üzere
Sakız Adası'nı Osmanlı hakimiyetine almak için
Donanma'ya hareket emri verdi. Mart-Nisan 1566'da
Kaptan-ı Derya Piyale Paşa 70 parça kadırga ile denize açılıp adanın karsısındaki
Çeşme’ye geldi. donanmanın
Çeşme’ye geldiğini gören
Sakız yönetimi hediye ve vaadlerle
Osmanlı'yı vazgeçirmeye çalıştılarsa da başaramadılar. Bunun üzerine 14 Nisan 1566'da
Sakız’a çıkan
Piyâle Paşa ve leventleri kan dökmeden adayı ele geçirip bütünüyle
Osmanlı topraklarına kattılar. Adaya muhafızlar koyan
Piyâle Paşa Sakız Adası'nın en büyük kilisesini de camiye çevirdi. Böylece
Ceneviz,
Ege'deki son kolonisini de kaybetmiş oldu.
Türkler'in adayı ele geçirmesi,
Katolik Cenevizliler'in baskılarından bıkan yerli
Rumlar tarafından da sevinçle karşılandı. Böylece
Sakız Adası da diğer komşu adalar gibi
Osmanlı hakimiyetinin sağladığı müsamaha iklimine girmiş oldu.
Sakız Adası’nın bütünüyle
Osmanlı hakimiyetine girdiği haberini alan Kanuni "
Eyi tedarik olunmuş" diyerek memnuniyetini belirtti.
Piyâle Paşa’ya gönderilen hükümde ise,
Sakız’ın bir sancak halinde
Kaptan Paşa Eeyâleti'ne katılması uygun görülerek adanın gelirleri ile nüfus tespiti yapıldı ve
Sakız’ın ileri gelenleri de
İstanbul’a gönderildi.