Özel Kuvvetler Komutanlığı

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
İkinci Dünya Savaşının ardından başlayan kutuplaşmalar devletlerin güvenlik açısından yeniden organize olmalarını gerektirmiştir.Bu gereksinimler özellikle soğuk savaş döneminde ordularında kendi bünyesi içinde asimetrik tehditleri analiz edip karşı koyabilecek yeni birimler oluşturmasını sağlamıştır.
Bu maksatla 1952 yılında dönemin Yüksek Savunma Kurulu'nun kararıyla Milli Avcı Birlikleri kurulmuştur.Kuruluş aşamasında özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği alınmış birliğin temel eğitimi ve teçhizat ihtiyacı A.B.D.den karşılanmıştır,
Kurulduğu dönemde görevi kabaca, silahlı kuvvetlerin düşman hatları ötesindeki faliyetlerini kolaylaştıracak çalışmalar yapması olarak belirlenmiştir,bu kaba tanımlama kısaca ordunun ihtiyaç duyduğu istihbarat bilgilerinin toplanması ve cephe ötesinde belirlenen kilit operasyonlarda görev almak olarak açıklanabilir.
İlerleyen zaman içerisinde Milli Avcı Birlikleri gelişimini modern çağın gereklerine uygun olarak sürdürmüş ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin reorganizasyonu kapsamında 1992 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı adını almıştır.

Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın Görevleri

Özel Kuvvetler Komutanlığı sıcak çatışma,asimetrik tehditlere karşı koyma,düşman hatlarının ötesinde istihbarat toplama,düşman derinliklerinde özel harekat,arama-kurtarma gibi görevlerin yanı sıra seferberlik ve savaş hallerinde halkın örgütlenmesi silahlandırılması ve kontrolü gibi görevler üstlenir.

Özel Kuvvetler Komutanlığı Personelinin Genel Özellikleri

Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın personel ihtiyacı gönüllülük esasına göre kıtalardan ve sınıf okullarından karşılanır.
Subay ve astsubaylardan oluşan personelin seçiminde ağır görev şartlarına uyum sağlayabilecek bedeni ve fikri yeteneğe sahip kişilerin aranması esas alınır.
Özel Kuvvetlere seçilen her personel 42 ay sürecek zorlu eğitim sürecini başarıyla tamamladığı takdirde bu komutanlık bünyesindeki özel birliklerde görev almaya hak kazanır.

Halk arasında Bordo Bereliler olarak bilinen bu birliğin mensupları üstün savaş yeteneklerine sahip şartlar ne olursa olsun verilen görevi yerine getirme konusunda uzman politik ve ekonomik konuları çok yakından takip eden gerektiğinde diplomatlık görevi üstlenebilecek kadar devlet-dünya siyasetine yakın,farklı kültürlere çok kolay adapte olabilen bunun yanında komando, paraşüt, hayat-ı idame,su altı savunma-taaruz istihbarat konularında uzmanlaşmış elit askerlerdir.

Yurt içinde 72 haftalık temel nitelik kursu gören personel, akabinde ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimi alır.Bu süre zarfında aldıkları eğitimler şunlardır;

-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-Teşhis- tanıma ve tanımlama
-Hayatı idame
-Kaçma kurtulma
-Hedef tarifi - Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri
-Yer ekip komutanlığı
-Tahrip teknikleri - mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-Psikolojik harekat kursları
-Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-En az bir yabancı dil eğitimi
-Yöresel dil ve kültürel eğitimler

Ayrıca 2000 yılında Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde kurulan Doğal Afet Arama Kurtarma ( DAK ) birliği her türlü doğal afetde arama-kurtarma faliyeti icra edecek kabiliyete sahiptir.DAK timleri yurdun her köşesine 3 saat gibi kısa sürede ulaşıp afet bölgesinde hem halkın güvenliğini sağlayacak çalışmaları organize eder hemde elindeki modern cihazlarla arama-kurtarma çalışmalarda yer alır.
Bordo Bereliler, ileri teknoloji ürünü cihazlar ve silah sistemleri ile donatılmış üstün eğitim ve esnek bir komuta sistemine sahip çok maksatlı bir kuvvettir.


Kurtuluş Karadeniz


İkinci dünya savaşı İtalya ve Nazi Almanyası nın yenilgisinin yanı sıra, Amerika nın atom bombası atarak Hiroşima ve nagazaki de gerçekleştirdiği kitlesel ölümle son buldu derken ikinci dünya savaşını patlayan bu bombalarla ortaya çıkan soğuk savaş takip etti.
Bu savaşın temelinde doğu Avrupa ülkelerinin de komünizmi tercih etmesi Amerika yı Sovyetler Birliği nin yanı sıra komünizminde tehdit etmesi yer aldı.Sovyetler Birliği ile iş birliğine gitti hatta kontrolü altına girerek tehditi teke indirdi ama komünizmin Batı Avrupa ile sınırlı kalmayıp Afrika ve asya ülkelerinde de hızla yayılması tehditin ne kadar büyük olduğunu gözler önüne seriyordu.
Amerika düşmanın önünü kesme yolunu istihbarat örgütleri ve gizli ordular oluşturarak bunları kullanmakta buldu.Nitekim Ulusal Güvenlik konseyi NSC ve Merkezi haber alma teşkilatı CİA i kurdu.Aslında Amerikanın stratejik hizmetler bürosu OSS isimli bir istihbarat merkezi mevcuttu ama artık komünizm isimli bir düşman vardı ve Amerikanın gerekirse örtülü operasyonlar yapabilecek bir gizli sesrvise ihtiyacı vardı.Bu amaçla CİA kuruldu ve komünizm ile savaşta ana rol CİA e verildi.
Bu gizli orduların oluşturulma fikri ise nazi subayı olan Reinhard Gehlen e aitti. Gehlene göre Hitlerden sonra komünizm ile sadece Amerika baş edebilirdi.Bu amaçla 1945 te Amerika ya teslim oldu.Kızıl ordu ve Stalin hakkında bir takım belgeleri sundu ve 129 sayfalık bir sunum verdi.Gehlen den etkilenen Amerika Gehlen i CİA in başına geçirilen Allen Dulles ile temasa geçirdiler.Gehlen in kuracağı gizli ordu Almanya da yeni bir hükümet kurulana kadar Amerika tarafından finanse edilecekti.
Gehlen gizli ordularını kurmakla meşgulken git gide yayılan komünizm Amerika yı her geçen gün daha da korkutmaktaydı.Bu amaçla stratejik noktalarda bulunan ülkeler ile iş birliği arayışındaydı ve akla gelen ilk isim Türkiye idi.Soğuk savaşın başlamasıyla Amerika nın Türkiye ye askeri ve maddi yardımı da başladı. Amerika nın asıl amacı Sovyetler birliğine karşı Türkiyeyi tampon bölge yapmaktı.5 ekim 1947 de genel kurmay başkanı Salih Omurtak başkanlığındaki heyet amerikaya gönderildi.
Bu görüşme bir dönüm noktası oldu.Alınan karar Türk subaylarının Amerikaya gönderilip komünizme karşı gerilla eğitimi alması.
Türkiye de solculara karşı olan baskı gittikçe artarken Alparslan Türkeş ve Turgut Sunalp in liste başı olduğu ekip özel harp eğitimi görüyordu.Bu sırada ise subaylarını Amerika ya eğitime gönderen Türkiye nato ya girmek istiyordu.Yalnız Türkiye nin ilk talebi kabul edilmedi ama ısrarcı davranan Türkiye talebini sürekli yeniliyordu.Tam bu sırada Amerika yanlısı kuzey kore 38 paralelde yer alan güney kore topraklarına girdi. Bu Türkiye için Amerika yaranmak adına eşsiz bir fırsattı.25 Temmuz 1950 de Tuğgeneral Tahsin yazıcıoğlu komutasında bir tugay gönderildi.Bu sırada güney korede gönüllü olarak askere katılan 2000 çinli ülkemiz için zor anların başlangıcı oldu ve ilk tugay ağır kaıyplar verdi.
Buna karşılık ikinci bir tugay kore ye gönderildi.Tugay komutanı ise Amerika daki eğitimini tamamlamış Turgut Sunalpti.Amerika da ki eğitimini tamamlayan bazı subaylarda bu tugay içinde özel harp tekniklerini pratiğe dökmek amacıyla güney koreye yollandı ama ikinci tugayın çok şiddetli bir çatışma fırsatının olmaması durumundan daha çok Amerika da öğretilen istihbarat ve sorgulama tekniklerini kullanma fırsatını bulabildiler.

Savaş sona erdiğinde nato bünyesindeki ülkeler Sovyetler birlğinin batı Avrupa ülkelerini işgal etme çabasında bulunacağı korkusu sarmıştı.Bu durum Amerika ve ingiltereyi yeni yollar arayışına götürdü ve gizli orduların kurulmasında karar kıldılar.
Bu gizli orduların kuruluşunu CİA ve MI6 üstlendi. Profösyonel askerlerin katılımı dahilinde gizli orduların kurulmasında ülkelerin askeri ve istihbarat birimleri etkin rol aldı.Örgütlerin kurucuları Amerika da eğitimden geçti.Teknik destek silah yardımı hatta bu silahların saklanacağı gizli depolar oluşturuldu.Bunların tüm kaynağı Amerikaydı. Özel harbin tek unsuru askerler değildi.İşgal sırasında yer altı operasyonları düzenleyebilecek sivillerde mevcuttu.Bu siviller meslek grubu ayırt edilmeksizin seçildi.Kamplarda sıkı bir özel harp eğitiminden geçirilen sivillere örgüte yeni siviller bularak katma yetkisi verildi.
Nato ülkelerinde oluşturulan bu gizli ordulara tarihine bulundukları konuma vs isimler verildi.Natoya bağlı ilk gizli ordu İtalya da oluşturuldu ve adı roma kılıcı anlamına gelen gladio oldu.Fransa dada İtalya daki kadar etkin bir komünist hareket vardı.Fransa da kurulan gizli ordunun adı rüzgar gülü anlamına gelen rose des vent konuldu.İtalya ve Fransayı Portekiz takip etti ve bu gizli ordu aginter press yani aginter yayıncılık adını aldı.Ardından Belçika da kurulan gizli ordunun adı İtalya nın ki ile aynı anlama gelen glavie adını aldı.Norveç in gizli örgütü rocambole ise özel harp dairesine yakın bir tarihte kurulmuştur.Danimarkadaki gizli ordu ise adını mitolojik kahraman absalon dan almıştır.ortaçağ da elinde kılıcıyla Rusları yenilgiye uğratan bir psikopos un adıydı.Fransanın hemen ardından gizli bir ordu kuran yünanistanın gizli ordusunun adı ise koyun postu oldu.Nato üyesi olmayan İsviçre nin gizli örgütünün adı gizli müdaafa örgütü, Avusturya nın ki gezici spor ve dostluk birliği, isveçin ki ise silah kardeşliği idi.
Sonunda Türkiye koreye asker gönderme amacına ulaşmış 19 eylül 1951 de nato Türkiye nin katılımını onaylamıştır.Artık nato üyesi olan Türkiye ise soyvetler birliği işgaline karşı bir gizli örgütün kurulması gerekçesini kabul etmiştir.Amerika ve ingilterenin rehberliğinde oluşturulan bu ordular daha önce İtalya, Fransa, Almanya, yünanistan ve Belçika da kululmuştu.
Sovyetler Birliğine en yakın ülke Türkiye idi ve en kolay istihbarat türkiğye üzerinden sağlana bilirdi.Diğer ülkelerde de olduğu gibi Amerika nın rehberliği ile kurulan gizli ordulardan biri Türkiye de de kuruldu ve adı özel harp dairesi oldu.Gizlilik nedeni ile kağıt üzerinde seferberlik tetik kurulu olarak gösterildi.Kurulan harp dairesi diğer gizli ordular ile aynı işi görecekti.Komünizm ile mücadele.Özel harp dairesi kurulduktan hemen sonra genel kurmay ikinci başkanlığına bağlandı ki bu da gizliliğin boyutunu ortaya koyuyor.
Özel harp dairesinin başına Daniş Karbelen komutan olarak atandıktan sonra yavaş yavaş dairenin kadrosu oluşturulmaya başlandı.Karbelen Genel kurmay tarafından tam yetkili ilan edildi.Dolayısı ile dairede görev yapacak subay astsubayları kendisi seçiyordu.
Özel harp dairesini oluşturan askeri unsurların oluşturulması için İzmir menteş kampı özel harp dairesi kampı olarak kuruldu ve başına yine karbelen getirildi.eğitilen personele kore de uygulanan özel harp ve örtülü operasyon teknikleri öğretildi.Görevleri ise komünistlere karşı halkı örgütlemek,direniş ağı kurup tüm ülkeye yaymak,sabotaj,suikast ve benzeri yıpratma operasyonları yapmaktı.
Özel harp dairesinde Sovyetler birliğine karşı cephe gerisinde direnişte askeri unsurların yanı sıra sivil unsurlara da görev verildi.Örgütün ikinci unsurunu oluşturan sivillerin kaydı özel harp dairesinde kod isimler ile yapılıyor özel harpçi siviller kesinlikle birbirini tanımıyordu.Her tür meslek grubundan seçilip bir çoğu lise ve yüksekokul bitimi dönemlerinde daireye alınıyor,Amerikalıların gösterdiği özel harp teknikleri sivil unsurlarada öğretiliyordu. Daha önemli bir durum ise Amerika nın yardımı ile oluşturulan silah depolarını bölgeye ait görevi bulunan siviller de biliyordu.Görevleri işgal durumunda bu silahları depolardan çıkarmaktı.İleri yıllarda askeri unsurların bordo bereliler ismini alınca sivil unsurlarda beyaz kuvvetler ismini almıştır.
Özel harp soğuk savaşa uygun taktik ve strateji içeren yöntemlerden biriydi.Zaman zaman gayri nizami harp,sınırlı harp,özel savaş,kontrgerilla savaşı gibi adlarla anılan özel harp de askeri bir terimdir.Ancak burada orduların her türlü saldırı ile karşı karşıya kalması durumu söz konusu olduğundan olay sadece askeri boyut ile sınırlı değil siyasal ve ekonomik boyutlarıda kapsayan bir işlevi var.

Türkiyenin natoya üyeliği sadece silahlı kuvvetlerde yapısal değişikliklere yol açmadı.Silahlı kuvvetlerden sonra en büyük yapısal değişiklik dönemin istihbarat teşkilatı Milli Amele Hizmetleri(MAH) de oldu.Natoya bağlı tüm ülkelerin gizli ordularının kuruluşunda ülkenin istihbarat servisleri etkin görev almıştı ama özel harp dairesinin kuruluşunda Mah yer almadı.Ancak özel harp dairesi kurulduktan sonra Amerikalılar MAH a da el attılar ve ilk Özel harp dairesi ve Mah ın ortak çalışmasının temeli atılmış oldu.Bu ortak çalışma Tümgeneral Behçet Türkmen in mahın başına geçirilmesi ile oldu.
Kurtuluş savaşı yıllarında istihbarat çokta koordineli olmayan başka örgütler tarafından yürütüldü.Savaştan sonra ise bu faliyetler genel kurmay istihbarat dairelerine ve ordu müffetişliklerine verildi.Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise Türkiye güçlü bir istihbarat örgütü kurmanın ilk adımlarını attı, Almanyadan yardım istendi ve bu amaçla albay walter Nikolai 1926 yılında Türkiye ye gelerek çalışmalara başladı.Bu faliyetlerin sonuç vermesi ile MAH 6 ocak 1927 de kuruldu.
Alt yapı kadrosu asker ve sivillerden oluşan MAH ın ilk başta espiyonaj,kontrespiyonaj,propaganda,teknik ve destek faliyetleri olarak adlandırılan dört ana şubesi vardı.Özellikle espiyonaj şubesi tamamen askerlerden oluşuyordu.Bu nedenle teşkilat Genel Kurmay Başkanlığına bağlıydı.Dolayısıyla MAH uzun yıllar Genel Kurmayın bir birimi gibi çalıştı.
Yaşanan gelişlemer ve özellikle MAH ın kuruluşundan beri dillrde dolanan MAH CİA kontrolünde mi gibi söylentilerin detayları 27 mayıs 1960 darbesinden sonra yassı ada yargılanmalarında su yüzüne çıktı.CIA den alınan paralar yargılamanın örtülü ödenek bölümünde ortaya çıktı.
CIA in denetimine girmesi ve Özel Harp Dairesi ile ortak çalışmasından itibarem MAH içinde artık asıl düşman komünizm di.Amerikalıların isteği MAH ın sadece istihbarat faliyetinde değil ayrıca operasyonlarda düzenleyecek kabiliyete sahip olmasıydı.Bu nedenle anılal kararla MAH bünyesindeki subaylarında özel harp eğitiminden geçirilmesi karar kılındı ve 1954 yılında dört subay Amerikaya gönderildi.Dört subay içinde en rütbeli olan ise yüzbaşı Fuat Doğuydu.
Yaklaşık bir yıl süren eğitimin sonunda Türkiye ye dönen ekibin şimdiki görevi bu teknikleri diğer personele öğretmekti.Bunun için CIA tarafından hemen emirgan da bir okul kuruldu.Adı İstihbarat okulu olan bu özel harp eğitim merkezinin baş öğretmeni Fuat Doğuydu.Her bir detaya değinilerek verilen bu eğitimler sonucu artık MAH personeli operasyonda yapabilecek kabiliyete sahip oldu.Türkeş gibi daha gençken İsmet İnönü nün ismini bildiği Fuat Doğu 14 eylül 1954 te MAH a geçti.
Adnan menderes hükümeti zamanında 1950 li yılların ortasında gündemde kıbrıs sorunu vardı.Yünanistan 25 temmuz 1955 te birleşmiş milletler den kıbrıs konusunu gündemine almasını isteyerek sorunu uluslar arası platforma taşıdı ki akabinde sorun uluslar arası büyük bir anlaşmazlığa dönüştü ve artık kıbrıs Türkiyenin iç politikasını belirlemeye başladı.
Bu dönemde ermeni,yahudi ve rum vatandaşları rahatsız eden gelişmeler yaşanıyordu.İstanbuldaki rum ve ermeniler kapılarında haç işareti ile karşılaştılar.Aynı günlerde İstanbulun bazı semtlerinde bazı kişiler tarafından Kıbrısın tamamen Türk olduğunu gösteren haritalar dağıtıyordu ve bu kişileri kimse tanımıyordu.
Bu olayların yanı sıra Özel Harp Dairesinde de gerginlik ve hareketlilik hakimdi.Özel Harp Dairesi başkanı Karbelen görevden alındı 28.Tümen komutanlığı yardımcılığına atandı.Yerinede yeni komutan atanmadı.Karbelen in yeni göreve başladığı sıralarda expres gazetesinde Atatürkün Selanikteki evine bomba atıldığı haberi yayımlandı ve gazete kentin belli bölgelerine hızla dağıtıldı.Öte yandan Taksim meydanında izin alınmadan bir miting yapıldı.Mitingin ardından olaylar çıkmaya başladı.Gayrimüslümlerin sıklıkla yaşadığı bölgelerde iş yerleri taşlandı ve evlere saldırılar düzenlendi.Olayların gidişatından elde edilen izlenim bariz olarak saldırgan grupların hedefleri önceden bildiğini gösteriyordu.Yağma gruplarının ellerinde adresler olduğu kesinliğe kavuştu.Bu adresler MAH ve Özel Harp Dairesine verilen listelerdi.
Ev ve dükkanların yanı sıra kilise ve mezarlıklarada saldırılar düzenlendi korkunç zararlar verildi.Saldırılar İstanbulun akabinde gazetede yayımlanan haber doğrultusunda izmire de sıçradı ve saldırının hedefi konak meydanına çekilmiş Yünan bayrağı oldu.
Gayrimüslümlerin evlerinin işaretlenmesinden bu yana istanbul polisi alarmdaydı.Olaylar başladığında polisler seyretmekle yetindi.Ne kadar yardım istensede polislerin verebildiği tek cevap birşey yapamam oldu.Polise hırsızlık ve yangın olayları dışındakilere göz yumun emri gelmişti.
Olayların başlamasının ardından sıkı yönetim ilan edildi.Sıkıyönetim komutanı Nurettin Aknoz İstanbulu Beyazıt,Beyoğlu ve kadıköy olarak 3 bölgeye ayırdı.Yağmalama eylemlerine katılanları yargılamak adına bu üç bölgede askeri mahkemeler kuruldu ama Tüm yargılananlar hakkında bir süre sonra iddialar ve dosyalar düşürüldü.

Adnan Menderesin komünistlerin kışkırtması olduğunu belirtmesi üzerine sıkı yönetim komutanı aknozun talimatıyla komünist avına çıkıldı.Polis çoğu bilindik isimler olmak üzere tahrik etmek ve yağmaya katılmak suçlamasıyla 48 kişiyi göz altına aldı.Bunun yanı sıra Aknoz da tüm yayınların komünistler tarafından yapıldığının yazılması talimatı verdi.Nato ve üyesi ülkeler sıkı yönetim ve hükümet aleyhine kesinlikle yazı ve haber yer almayacaktı.
Öte yandan bombalama haberini veren istihbaratçı Mithat Perin in sahibi olduğu expres gazetesinin o sayıyı yayına hazırlayan Gökşin Sipahioğlu olayların istihbarat örgütü MAH tarafından organize edildiğini yazıyordu.Hemen ardından yıllar sonra konuşan bir isim vardı.Orgenerel Sabri Yirmibeşoğlu.Yaptığı açıklamayla 6-7 eylül olaylarının ayakta alkışlamaya değer bir şekilde koordine olmuş bir özel harp işi olduğunu belirtmiştir.
Özel harp dairesinin ilk gizli eylem alanı kıbrıs oldu.Özel harp dairesi elini çabuk tutmuş üç ay önceden adaya gidilip sivil unsurlar örgütlenmeye başlamıştı bile.Öte yandan yünanistan gizli ordusu koyun postu da kıbrıstaki rumları örgütleme yoluna gitti.Dolayısı ile Özel Harp dairesi yünanlıların sivillerden kurduğu EOKA örgütü ile karşı karşıya geldi.Türklerde sivillere eğitim vererek kara çete, volkan gibi örgütler kurdular ancak bu örgütler EOKA ya karşı organize de sıkıntı çekiyordu.İstenen ülkeden askeri ve silah desteği verilmesiydi.Sonunda Adnan Menderes hükümeti de adada gizli bir örgütün kurulmasını istedi.Amaç adanın bir bölümünde Türk devleti kurulmasını sağlamaktı.
Gizli örgütün kululma çalışmalarına başlayan İsmail Tansu detaylı bir proje hazırladı içeriğinde kurulacak gizli karargahlara kadar en detaylı bilgiler yer aldı.Bu sırada örgütün liderliği yarbay Rıza Vuruşkana verildi.1 ağustos 1958 de kurulan yavru özel harekat timi TMT nin ilk dört kişilik hücresi oluşturuldu.İlk etapta ise adaya 5 subay 14 te yedek subay gönderildi.
Adaya giden özel harpçilere maske görevler bulunarak kamufle sağlandı.TMT lideri Vuruşkanın maske görevi müffetişlikti.Hiç bir yasal dayanağı olmayan bu örgütün silah ve cephane teminatı ile Milli Savunma bakanı Ethem Menderes ilgileniyordu.Bakanlık ilk olarak adaya gönderilecek silahlara çürük raporu çıkartıyor daha sonrada depolardan çıkartılıyordu.Sonradanda adaya sevk ediliyordu.Bunun akabinde ada ile Ankara Özel harp dairesi arasındaki iletişimde kullanılmak üzere Türkiye ye olası bir sovetler işgalinde Nato ile temas kurmak için verilen telsizler kullanıldı.Amerikalıların denetimde telsizlerin yokluğunu farketmemeleri için kutular peynir kalıplarıyla doldurulup tekrar gömüldü.

Kıbrısta TMT içinde görev alacak siviller uçakla adadan Türkiyeye getiriliyor eğitim veriliyor ve tekrar adaya getirilirken yeinleri Türkiyeye getiriliyor hiç bir boşluk yaşanmıyordu.

Özel Harp Dairesi nin özel harp tekniklerini uyguladığı ilk yer kıbrıs oldu bunuda kendi bünyesindeki TMT ile yaptı.

27 mayıs 1960 ta Milli Birlik Komitesini oluşturan 38 subayın yönetime el koyduğu açıklanarak Türkiye ileride daha şiddetlilerini yaşayacağı ilk askeri darbeyi gördü.Orgeneral Cemal Gürsel liderliğindeki komite ordu içinde tasfiyelere başladı,dört bin subay emekli edildi.İlginç olan ise Amerikanın tüm masraflarını karşıladığı Özel Harp dairesinin başında bulunan Karbelende emekliye sevk edilen subaylar arasındaydı.

Bu darbe Özel Harp Dairesi için bir dönüm noktası niteliği taşıyordu.Çünkü Özel Harp Dairesi bünyesinde emekli edilen tek subay Karbelen değildi.Bunun yanı sıra onu aşkın subay emekli edildi ve yerlerine yenileri atanmadı.Milli savunma bakanlığından gelen ödenekte kesildi.Bu nedenle de dairenin tüm yükü Yarbay İsmail tansu üzerine kalmıştı.Oda bunun üzerine harekete geçerek daire ile ilgili planları öğrenmek istiyordu.Bu nedenle Başbakan müsteşarı Alparslan Türkeşten randevu aldı.Türkeş tüm bu olanlar doğrultusunda dairenin komünizm ile mücadeleden uzaklaştığı, menderesin istihbarat örgütü olarak çalıştığı izlenimini edinmişti.

Tansu ise Kıbrıs konusundaki hassasiyetten adadaki faaliyetlerden deşifre olma tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını dile getirdi.Bunun üzerine Türkeş Dairenin kapanmayacağını ve tüm isteklerin karşılanacağının garantisini verdi.Aradan üç gün geçti.Ne paradan ne subaylardan haber yoktu.Bunun üzerine Tansu tekrar Türkeş ile görüşmeye gitti.Sorunların hallolmadığını gören Türkeş Dışişleri bakanı Selim alperi çağırarak ödeneğin teminini hemen sağladı ve dairenin sorunları çözüldü.

Darbeden sonra görevden alınan Karbeelenin yerine uzun süre komutan atanmadı.Emekliye sevk edilen subaylar arasında dairenin kurmay başkan ve başkan yardımcısıda olduğundan dolayı neredeyse dairenin başı boş gibiyi.Üstüne Alparslan Türkeşin sürgün edilmesinden sonra Milli Savunma Bakanlığından gelen parada kesildi ama Amerikadan gelen parada hiç bir aksaklık söz konusu değildi.Yedi ay sonra özel harp dairesi yeni komutanına kavuştu.Emekli albay Faruk Ateşdağlı.Yalnız bu Faruk Ateşdağlının istediği bir görev değildi.Bu yüzden daire işleri ile pek ilgilenmedi.Yine tüm sorumluluk İsmail Tansunun omuzlarında devam etti.Bu ilgisizlikten dolayı kısa süre içinde Ateşdağlı görevden alındı hemen ardından dairenin gördüğü en düşük rütbeli subay göreve atandı.

Kurmay Binbaşı Şaban Başsoy.Yaklaşık iki yıl Özel harp Dairesi görevini yürüttükten sonra yerine 27 mayısın en aktif üyelerinden Albay Sezai Okan atandı.

27 mayıs darbesini en sancılı atlatan askeri birlik özel harp dairesi oldu.Bİr sürü subay görevden alındı,yenileri atanmadı.Daireye gelen örtülü ödenekte aksamalar oldu hatta kesildi.Dairenin başı boş kalmasın diye atanan üç komutanda daire ile pek ilgili olmadı.Bu sıralarda Türkiye kendi içinde önemli gelişmeler yaşıyordu.Yassıada da idama mahkum edilen Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan dar ağacına yollandı.Referandum ve seçim yapıldı, en önemlisi ise genel kurmay başkanlığı koltuğuna Cevdet Sunay oturdu.Türkiye için adeta yeni bir dönem başlıyordu.
Bu yeni dönemin baş düşmanı yine komünizmdi çünkü 27 mayıs anayasasının yarattığı ortamda sosyalist fikirler tartişmaya çok açıktı.Bu sebeple özellikle öğrenciler arasında sol görüş hızla yayılıyordu.Bu durumdan rahatsız olan Cevdet Sunay devleti kurtarma planını yürürlüğe koydu.Düşman yine aynıydı ve bu sefer komünistlere karşı devletin yeni silahı islamcılardı.Her yerde devlet desteği ile Türkiyenin menfaatleri için dinci dernekler açılıyordu.Tüm bu olaylar sürerken genel seçimler geldi ve Süleyman Demirel başbakan oldu.Yeni hükümet göreve başlar başlamaz iki kurumda önemli değişiklikler oldu.MİT ve özel harp dairesi.Özel harp dairesi başına Tuğgeneral Recai Engin atandı.Yeni kamplar açıldı, ödenek arttırıldı.Özel harp dairesi yavaş yavaş eski ihtişyasaklı kelime kavuşurken MİT da da köklü değişiklikler yapıldı.Fuat Doğu MİT müsteşarlığına getirilirken istihbarat daire başkanlığına ise Cihat Akyol getirildi.Ne var ki bu iki özel harp eğitimli subayda ileri zamanlarda her gün karşı karşıya gelmeye başladı ve MİT te gergin bir hava hakim olmaya başlamıştı.Cihat Akyol Mİt müsteşarlığının kendi hakkı olduğunu savunmasına karşın Fuat Doğu da Akyolu koltuğunda gözü olmasıyla suçluyordu.Sonunda Süleyman Demirel kavgaya müdahale etti ve Cihat Akyol Özel Harp Dairesi başına getirildi ve bunun akabindeki bir değişiklikte dairenin adı seferberlik tetik kurulu yerine Özel Harp Dairesi yani gerçek adını almıştı.
Cihat Akyolun Özel Harp Dairesi başına gelmesi bir dönüm noktasıydı.Akyol dairede yeni bir yapılanmaya gitti.Varlığını bugün bile sürdüren amerikan askeri yapısı ve teknikleri ile birlikleri ve timleri yeniden dizayn etti.Bu sırada da gün geçtikçe gelişen dairenin artık küçük kaldığı kanaatince dairenin seviyesi tümene yükseltilmişti.
Bu değişiklikler etkisini kısa zamanda Türkiye üzerinde gösterdi.Yeniden yapılanan özel harp dairesi etkinliğini sol hareketi önleme eylemlerinde gösterdi.İslamcıların ve ülkücülerin baş rol oynadığı olaylar ve siyasal cinayetler bu dönemde yaygınlaştı.Tüm bunlar Cihat Akyolun daire başında iken hazırladığı broşür ve kitapçıklarda yer alıyor,provakasyon eylemlerin etkinliği detaylı olarak anlatılıyordu.Akyolun tüm anlattıklarının en son noktası darbe.12 mart ve 12 eylül gibi.Bir çok gizli ordunun da kullandığı bir teknik olduğuda aşikardır.Siyasal cinayetler işleniyor,bombalar patlıyor,katliamlar gerçekleştiriliyor,sol görüşlü öğrenciler ile ırkçılar karşı karşıya getiriliyor.Amaç ise halk bıkması ve gelecek yönetime razı olmasıdır.

Komünizmle mücadelenin bir parçası olan ülkücüler Türkeşin açtığı komando kamplarında gördükleri eğitim sonrası militan örgütlenmeye gidiyorlardı ve komünizme karşı şiddeti meşru sayıyorlardı.Onlara göre devlet komünizme karşı hiç birşey yapmıyordu o halde onların birşeyler yapması gerekiyordu.Türkeş açtığı kamplarda ülkücüleri hızla teşkilatlandırırken buradaki çalışma programı detayları ile ilk kez 1970 yılında emniyet müdürlüğünün hazırladığı raporda yer aldı.Raporda en göze batan ve en korkunç detay ise silahlı eğitim veriliyor olması gerçeğiydi!
Özel harp dairesi başkanı Cihat Akyol ABD başkanı kennedy nin soğuk savaş süreci politikalarını sıkı takip ediyordu.Kennedy o dönemde komünizm ile mücadelede yeni bir askeri kuvvetten bahsediyordu.Özel kuvvetler!Türkiyede de Özel harp dairesi bünyesinde özel birimler kurulma girişimleri başlamıştı.Ne var ki hızlı ilerleme kaydedilemiyordu.Bunun üzerine Cihat Akyol ekibi ile birlikte Amerika özel kuvvetler komutanlığını görmeye gitti.Akyol ve ekibi detaylı bilgiler ile geri döndü.Cihat Akyol bu bilgileri özel harp dairesi bünyesinde uygulamaya koyulurken komando kamplarında militanlaşmaya giden ülkücüler sokaklara çıkmaya başlamıştı.Hedefleri solcu öğrenciler,aydınlar ve bilim adamlarıydı.Amaç sol hareketin önünü kesmekti ve buna kimse dur demiyordu.
Ülkücülerin sokaklara dökülmesinin ardından hergün yeni bir olay yaşanıyor, peş peşe solcu öğrencileri öldürüyorlardı.Bu dönemde kimler tarafından işlendiği bilinmeyen cinayetler kayıtlara geçmiyordu.En son bir Tıp fakültesini basan ülkücülerinin silahlarının ordu malı olduğu tespit edildi.Cinayette kullanılan 6815296 seri numaralı silahın Jandarma teğmen Mustafa İlerisoy a kayıtlı olduğu ortaya çıktı.İster istemez akıllara özel harp dairesinin sivil unsurları ülkücülermi sorusu geliyordu.

1971 yılında Cihat Akyolun kuramına uyan provakasyon eylemleri başladı.Üniversite öğrencileri öldürüldü,bombalar patlatıldı,katliamlar gerçekleştirildi,sivil unsurlar sokağa döküldü sonunda 12 mart 1971 günü darbe gerçekleştirildi.Sıkıyönetim ilan edildi,özgürlükler askıya alındı hatta kullanılmaz hale getirildi.Darbe sola karşı yapıldı.Sürgünler,gözaltılar,işkenceler başladı.Orduda kendi içinde sola karşı bir tasfiye girişine başladı.Amaç ülkeyi yeniden biçimlendirmekti.
Gözaltına alınan kişiler için özel işkenceler ve sorgu merkezleri hazırlandı.İstanbuldaki merkez Ziverbey köşküydü.Sorgu ekibini özel harp eğitimi almış subaylar ve emniyetten bazı isimler oluşturuyordu.Köşkte sol görüşü savunduğu için gözaltına alınan bir çoğu tanınmış isimler işkencelere maruz kalıyordu.
Köşkteki işkenceci komutanlardan biri tanıdık bir isimdi.Turgut Sunalp.Sunalp emekli olduktan sonra verdiği demeçlerde sorgulara katıldığını açıkladı.Üstelik işkenceli sorguları yapanların özel eğitimli olduğunuda itiraf etti.
27 mayıstaki gibi Özel harp dairesi 12 mart darbesinden de etkilendi ve bu sefer hedefte iki önemli isim vardı.Fuat Doğu ve Cihat Akyol.İlk görevden alınan Fuat Doğu oldu iki ay sonra Lizbon büyük elçiliğine atandı.Cihat Akyol ise tasfiye edileceğini anlamasının üserine bir dilekçe ile kıtaya çıkmak istediğini beyan etti ve talebi hemen kabul edilerek yeni görev yeri Trakya Tümen Komutanlığına ataması yapıldı.Cihat Akyolun yerine ise hiç vakit kaybedilmeden Tuğgeneral Kemal Yamak atandı.
1973 yıllarına gelinmesine rağmen iki yıl önce gerçekleşen darbenin etkileri hala sürüyordu.Bu iki yıldan beri Özel Harp Dairesinin başkanlığını Yamak yürütüyordu.Sıkı yönetim komutanı ise Akyoldan önce Özel harp dairesi başkanlığını yapan Recai Engin.
Tüm generallerinde olduğu gibi Kemal Yamak ve Recai Enginin de gözleri yapılacak olan yüksek askeri şuradaydı.Her ikiside görevlerinde kalmak istiyordu ve neticede istedikleri oldu.
Bu sırada gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde koltuğa oramiral Fahri Korutürk oturdu.Yeni cumhurbaşkanını seçmiş olan Türkiye için kritik bir dönemdi.Çünkü genel seçimlerde yaklaşmıştı.Kritik olan ise iki yıldır yönetimin askerin elinde oluşu,yönetime gelecek isimlerin bu yüzden çok önemli oluşuydu.
Bu seçimlere sert konuşmalarıyla damga vuran bir isim vardı.Bülent Ecevit.Bu konularla ilgili ilk açıklamasını Mitin ne yaptığı karanlıktır diyerek istihbarat teşkilatı hakkında yapmıştı ki seçim tarihi yaklaştıkça açıklamalarda sertleşiyordu.Bu kez ziverbeydeki olaylarla ortaya çıkan kontrgerilla ve işkencecilerden hesap soracağını söyledi ve seçim zamanı geldiğinde açılan sandıklardan chp çıktı.Dolayısı ile başbakanlık koltuğu Ecevitin oldu.
Seçim meydanlarında kontrgerilladan hesap soracağız diyen Ecevit zamala büyük süprizlere şahid oldu.İlk önce Ecevitin makam telefonunun MİT üzerine kayıtlı olduğu ortaya çıktı.Başbakanı bile rahatça dinliyorlardı.Şayet bu konu Ecevitin konuştuklarımda sakınca içeren bir şey yok açıklamasıyla kapatıldı.
Asıl sürpriz ise Ecevitin kontrgerilla olarak bildiği varlığından dahi haberdar olmadığı özel harp dairesi Ecevitin ayağına geliyordu.1974 yılında her yıl alınan ödenek pek sağlıklı olmadı.Yamakın Amerikalı yetkililerle görüşmesi pek sağlıklı olmadı.

İhtiyaç olan yeni silahların haberleşme sistemlerinin yenilerinin verileceğini yalnız bu maliyetin ödenekten kesileceğini belirttiler.Özel harp dairesi ödeneği alamadı.Akabinde gerekli paranın örtülü ödenekten sağlanması teklifi ortaya sürüldü.Yalnız bir sorun vardı.Bu ödeneğin kontrolü başbakanın elindeydi.Teklifin kabul edilmesi çok zor bir ihtimaldi ama yinede Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar randevu alarak Bülent Ecevit ile görüşmeye gitti.Bu görüşme dairenin deşifre olduğu andı.
Ecevit ilk defa gizli bir kuruluştan haberdar oluyordu.Semih Sancar yanında özel harp dairesine ait evraklarda getirmişti.İstenilen paranın yüksek olması nedeniyle bir dşüneyim diyerek evrakları Sancardan aldı.Bu Ecevit için eşi bulunmaz bir fırsattı.Ödeneği sağlaması Özel harp dairesini kontrol altına almak demekti.Ödeneği verecekti ama özel harp dairesinin tüm girdi çıktılarını öğrenme şartını sunuyordu.Ecevit hemen özel harp dairesi hakkında bir brifing istedi.Genelkurmay başkanı Semih Sancar Eceviti arayarak brifing verileceğini söyledi.Ecevit daire hakkında brifing alacak ikinci siyasetçiydi.Brifing çok gizli tutulmuştu.Semih Sancar ve Kemal Yamak eşliğinde brifing başladı.Yalnız bir nokta Ecevitin kuşkularına kuşku eklemişti.Bunun sebebi Özel harp dairesinin sivil uzantılarının olmasıydı.
Özel harp dairesinin varlığından artık haberdar olan Ecevit dairenin sivil unsurlarını iptal etmek için girişimlerde bulunduysa da bu konu askıya alındı çünkü daha öenmli gelişmeler yaşanıyordu.Ecevit başbakanlık koltuğunda ve TSK 20 temmuz 1974 te kıbrısa çıktı.Adada aktif görev alan birimlerden biri ise özel harp dairesiydi.Daireye ek bir görebde tahsis edildi.Adadaki tüm istihbarat faaliyetlerini özel harp dairesi yürütmeye başladı.Ancak hareketin son günlerine yaklaşılmasına rağmen Genel Kurmaya da Deniz Kuvvetleri Komutanlığına da bir bilgi gelmiyordu.Sonunda görevi Genel kurmay istihbarat dairesi üstlendi ve deniz kuvvetlerine istihbarat sağlandı.Yamak a göre Deniz kuvvetleri komutanı Kemal Kayacan ın istediği tüm bilgiler albüm halinde gönderildi ancak çok gizli damgalı olduğundan askerler tarafından ilgili komutanlıklara gönderilmek yerine arşive kaldırılmıştı.Özel harp dairesinin istihbarat toplamaması nedeniyle ilk gece genel kurmay ile adaya çıkmaya çalışan birlikler arasında irtibat sağlanamadı.Ancak bir sonraki gün irtibat sağlanabildi.
Harekatın birinci aşamasının sonunda barış görüşmeleri başladı.Ama konferanslar devam ederken Rumların oyalama taktiğini uyguladıkları görüşünü edinilmesi üzerine Türk birlikleri adanın üç te birlik alanını kontrol altına aldı.Özel harp dairesinin harekat sırasında hiçbir istihbarat sağlamaması Kıbrıs nedeniyle dairenin üstüne gitmeyen Ecevitte pişmanlık yarattı.
Kıbrıs harekatı devam ederken Özel harp dairesi başkanı Yamak ta cenevrede konferanstaydı ama kulağı Türkiyedeydi.Nedeni ise tayin haberini bekliyordu.Konferans sırasında Yamaka Özel harp dairesi başkanlığından alındığı haberi geldi.Yamakın yeni görev yeri 4.Zırhlı tugay komutanlığı oldu.Hiç beklemeden yerine Tüğgeneral Sabri Yirmibeşoğlu atandı.
Sabri Yirmibeşoğlunun Özel harp dairesi başkanlığına geçtiği sıralarda ülkücülerin eylemleri yeniden başladı.12 mart darbesinden sonra bu eylemler kesilmişti ama komünizm tekrar diriliyor gerekçesiyle ülkücüler yeniden harekete geçiyorlardı ve bunun önünü açan siyasi gelişmeler yaşandı.Milliyetçi cephe hükümeti kuruldu.Hükümetin kurulmasıyla özel harp dairesinin savaş dönemi için eğittiği ve ülkücüler arasından seçilen sivil unsurlarda sokağa çıktı.Kapatılan komando kampları yeniden açıldı sivil unsurlar bombalı eğitime dahi tabi tutuldu.Kamptan çıkan yer altı unsurlarını oluşturan Vatansever ülkücüler artık üniversiteler ve sokaklardaydı

1976 dan itibaren ise vurucu güç olarak yaklaşık 50 kişilik bir ekip ortaya çıktı.Ekibin lideri ise Abdullah Çatlıydı.Abdullah Çatlı ile ilgili karanlık bilgiler Özel harp dairesinde görevli bir subay olan Korkut Ekenin itirafıyla ortaya çıktı.En önemlisi ise Korkut Ekenin Abdullah Çatlının Özel Harp Dairesinin sivil unsurlarınan olduğu itirafıdır.
Sabri Yirmibeşoğlu özel harp dairesi görevini iki yıl sürdürdü ve dairede ki çalışmaların çizgisini hiç bozmadan başarıyla devam ettirdi.Özel harp dairesinde görevini devam ettirirken 1 eylül 1976 tarihinden itibaren Türkiyeye verilen Nato istihbarat daire başkanlığı boşalıyordu.Askeri şurada bu göreve Yirmibeşoğlunun bu göreve getirilmesine karar verildi ve özel harp dairesi görevinden alındı.Yerine ise örgütçü ve askeri disiplini ile ön plana çıkan Tuğgeneral Atilla Erdoğan atandı.

Bu sırada tekrar faaliyete geçenikomando kamplarında eğitimlerden çıkan sivil unsurların yarattığı katliamlar gittikçe artıyordu.Bunun yanı sıra sol muhalefette kendini hissettirmeye başlamıştı.Özellikle işçiler sokaklara dökülüyordu.Tam bir direniş sergiliyorlardı ve sol bu hareketliliğini en güçlü şekilde 1 mayıs kutlamalarında gösterdi.Herkezin korkusu bu kutlamayı solcuların greve dönüştürmesiydi ve öylede oldu.Bu sırada Ecevit tekrar meydanlardaydı ve en çok vurgu yaptığı konu yine kontrgerillaydı.Özel harp dairesi adını zikir etmese de kontrgerilla hakkında mitinglerde konuşarak Türkiyenin önündeki seçimler için epey oy topluyordu.
1 Mayıs günü geldiğinde sol gruplar yavaş yavaş büyük bir coşkuyla taksim meydanına ilerliyordu.Her yer bayraklarla doluydu.Herkez büyük bir coşku içindeyken bir el silah sesi duyuldu,ardından iki el.İnsanlar ne olduğunu kestiremiyor panikliyordu.Çok geçmeden yaylım ateşi başladı.Sol grupların kaçabileceği tüm yollar kapatılmıştı.Özellikle dikkatleri çeken sular idaresinin üstünden ateş açan tetikçilerdi.Resmen bir ölüm tuzağı kurulmuştu.20 dakika süren provakasyon amaçlı saldırıda 34 kişi öldü ve bir çok kişi yaralandı.
1 mayıs vahşetini gerçekleştirenler amacına ulaşmıştı.Terörün boyutu halkı korkutmuş, kimseler sokağa çıkmaz olmuştu.Bu durum yaklaşan seçimlerde iktidar olması beklenen CHP nin işini zorlaştırıyordu.Bu durum Bülent Eceviti rahatsız ediyordu ve bu vahşette hiçbir iz kalmaması kusursuz bir plan olması nedeniyle aklına ilk olarak özel harp dairesi geliydu.Bunun akabinde Ecevit cumhurbaşkanı Fahri Korutürkü daire hakkında bilgilendirmeye karar verdi.Bunun için 6 mayısta Çankaya köşküne çıktı ancak Korutürk Ecevitten anlattıklarını yazılı olarak göndermesini istedi.Ecevit Korutürkün isteğini yerine getirerek bir mektupla durumu Korutürke bildirdi.Bu mektup Türkiye için dönüm noktalarından biriydi.Sır gibi gizlenen özel harp dairesi artık cumhurbaşkanlığında ki resmi belgelere girmiş oldu.Ecevitin mektubu çok önemli bilgiler içeriyordu.Özel harp dairesinin tüm inceliklerini mektupta belirtmişti.Bunun üzerine Korutürk te mektuba resmiyet kazandırarak birer kopyasını genelkurmay başkanı Sancar ve başbakan Süleyman Demirele gönderdi.
1 mayıs katliamından sonra özel harp dairesinin eylemlerini gündeme getiren Ecevitte hedefti artık.Yaklaşan seçimler dolayısı ile meydanlara çıkan Ecevitin saldırılar peşini bırakmıyordu.Bu yüzden Ecevit gittiği her yerde önemli derecede güvenlik önlemleri aldırıyordu.
Artık seçimlere beş gün kalmışken Ecevit çalışmalarına devam ederken önemli ve herkezi şaşırtan bir gelişme oldu.1 haziran 1977 günü kara kuvvetleri komutanı Namık kemal Ersun emekliye sevk edildi.Üstelik iki ay sonra yapılacak askeri şura beklenmeden.Bir süre sonra açıklama yapan genel kurmay başkanı Sancar TSK macera peşinde koşanlara asla iltifat etmeyecektir açıklamasını yaptı.Ancak bir yıl sonra bu sözlerin anlamı ortaya çıktı.Namık Kemal Ersun CHP nin iktidara gelmesini önlemek için darbe hazırlığına girişmişti.Sık sık darbe girişimi için istanbula giden Ersun Özel harp dairesi çıkışlı generaller subaylar ile bir araya geliyordu.Seçim kararının alınmasından sonra terör hızlandı, olaylar artış kazandı ve 1 mayıs vahşeti gerçekleştirildi.Dolayısı ile 1 mayıs katliamının arkasında Ersun ve ekibi vardı.Darbe girişiminin arkasındaki fiili isim ise Alparslan Türkeşti.İki ay sonra askeri şura yapıldı ve Ersunun ekibinin tasfiyesi kararı alındı.Akabinde 850 subay ordudan atıldı.Atılanlar arasında özel harp eski başkanı Recai Engin ve korgeneral Musa Öğünde vardı.

5 haziran 1977 de Ersun emekliye sevk edilerek Özel harpçilerin darbe girişiminin önüne geçilmiş oldu.Başbakan Süleyman Demirel darbecilerin önünün tamamen kesildiğini düşünüyordu.Ancak Ecevitin hükümeti kurmasıyla özel harpçiler tekrar harekete geçti.Unutulan bir isim vardı.Orgeneral Vecihi Akın.Özel harp dairesininde kendisine bağlı olduğu Akının Ersuna çok yakın olduğu biliniyordu.Ama ne diğerleri gibi emekliye sevkedildi ne de kızağa çekildi.Ancak Doğan Öz cinayetinden sonra Akın İzmirde nato karargahına atanarak kızağa çekildi.Nedeni ise yeni bir darbe hazırlığıydı.Gizli toplantılar ve grişimler oldu.Bu darbe girişiminin istihbaratını ise MİT sağladı.Yine bir sonuç alınamamış bir darbe girişimi oldu.
1978 li yıllara gelinmişti.Büyür Reis Abdullah Çatlının liderliğindeki 50 kişilik ekibin yarattığı terör hızını gün geçtikçe arttırıyordu.Büyük eylemler cinayetler hatta alışığa gelmemiş adrese bomba yollamak gibi bir sürü eylem gerçekleştiriyorlardı.Bu sırada sivil unsurların hedefi haline gelen Ecevit 1978 yılının yazında Sarıkamıştaydı.Bunun üzerine Kahramanmaraştaki sivil unsurlar Türkiye tarihindeki en büyük katliam planlarından birini uygulamaya başladı.Siyasal cinayetlerden katliamlardan sonra sıra inanç ayrımcılığı yaratmaktı.Bu katliamda tıpkı 1 mayıs gibi özel harp tarzı bir olaydı.Bu kez hedef Alevilerdi.
Türkiyeyi 12 eylül darbesine götüren olaylardan biri Kahramanmaraş olaylarıdır.BU dönemde Türkeş başbakan yardımcısıydı ve MİT ve diğer istihbarat örgütlerinin tek hakimiydi.Türkeş bu dönemde bir planı devreye soktu.Bu plana göre Kahramanmaraş gibi kentler Türklüğün kökenlerinin bulunduğu kentlerdi ve bu kentlerdeki alevi ve solcular dokuyu bozuyordu.Bu kentler ülkücü örgütlenmenin cephesi yapılmalıydı.Olaylar hemen başladı.Eylemler başladı bombalar atılmaya başlandı.Hiç ara verilmeden olaylar ikinci günde devam etti.Alevilerin evleri dükkanları yağmalandı.En ilgi çekeni de güvenlik güçlerinin ortada olmamasıydı.Olaylar aynı 6-7 eylül olaylarını andırır nitelikteydi.
Hemen 13 ilde sıkı yönetim uygulandı.Sonunda yönetime askerde aktif şekilde dahil oldu.Bülent Ecevite göre Kahramanmaraş olaylarının asıl amacı hükümeti sıkıyönetime mecbur bırakmaktı.Evet amaç kesinlikle buydu.
Kahramanmaraş olaylarının aynısı Çorumda da organize edildi.Yine hedef Alevilerdi.Evleri tarandı yağmalandı kayıplar verdirildi ana Kahramanmaraş olayları kadar aktif bir durum olmamıştı.Kusursuz bir organizasyon ile sivil unsurlar istediği noktaya ulaşmıştı.
1980 yılında suaikastler doruk noktasına ulaştı. Kahramanmaraş , çorum yanı sıra öyle katliamlar oluyordu ki resmen darbeyi çağırır nitelikteydi ve sonunda çağırılan darbe 12 eylül sabahı geldi.Siyasi partiler sivil toplum kuruluşları kapatıldı, meclis feshedildi.Yüzlerce kayıp verildi idamlar oldu işkencelerde ölenler oldu.Bu kez darbeden MHP de nasibini aldı ancak Çatlı ve Oral Çelik gibi devletle bağlantılı darbeye ortam hazırlayan kişiler çoktan yurtdışına kaçmıştı.
Sivil unsurlarının darbeye ortam hazırladığı özel harp dairesi darbe de de aktif görev aldı.Darbeyi hazırlayan Orgenerel Haydar Saltıktı.Saltık darbeden bir yıl önce çok özel bir birim kurdu.Çok gizli bir dosya hazırladı ve komutanlara sundu.Bu darbe planı hazırlanırken üç kurumdan yararlanıldı.Genel kurmay harekat başkanlığı, genel kurmay istihbarat başkanlığı ve özel harp dairesi ve doğrudan Saltığa bağlı olması nedeniyle istihbarat kaynağı özel harp dairesiydi.
12 eylül darbesi Türkiyenin miladı oldu.Özel harp dairesinde 12 eylülden sonra değişiklikler oldu.İlk değişen ise dairenin başkanı oldu.Tuğgeneral Aydın İlter Kenan Evren tarafından dairenin başına getirildi.
Özel harp dairesinin hareketli günleri darbeden sonra geride kaldı.Yalnızca ASALA operasyonları yapıldı.Hedef olan komünistler yargılanmış idam edilmiş, ceza evlerine konmuştu.Bu dönemde özel harp dairesinin kökeninde değişikler yapılıyordu.Operasyonel görevler üstlenecek özel birlikler kuruluyordu.Sürekli eğitim gören bu birlikler herhangi bir operasyonda verilecek görevi bekliyorlardı.
İlter özel harp dairesinin başındaki görevini 3 yıl sürdürdü.İlter görevini 1983 te Tuğgeneral Cumhur Evcile devretti.

Özel harp dairesinde her yıl bir ekip Amerikan özel kuvvetleri kamplarına gönderiliyordu ve zamanla bu kamplara gönderilen subay sayıları arttı.Giden yeni ekip arasında ilk sırada yer alan iki isim vardı.Korkut Eken ve Eşref Hatipoğlu.Amerikan özel kuvvetlerinin aldığı eğitimin bire bir aynısını aldılar.
Bu ekiplerin Amerikadan dönmesiyle birkaç yıl önce kurulan ama pasif kalan özel birlikler komutanlığı tam olarak aktif hale geçirildi.Bu komutanlık başına ise Korkut Eken getirildi.1984 yılında iki yıl süren bu sıkı eğitimlerin sonunda bu timlerin sayısı dört olmuştu.Tamamen subay ve astsubaylardan oluşuyordu.
Yeni timlerin oluşturulması çalışmaları sürerken Türkiye yep yeni bir tehditle tanıştı.pkk(terör örgütü)(terör örgütü).15 ağustos 1984 günü akşam 21:00 sularında Siirtin eruh Hakkarinin Şemdinli ilçeleri silahlı bir grup tarafından basılmıştı.Büyük bir şaşkınlık vardı çünkü hiç kimsenin beklemediği bir şeydi.Tüm yasadışı faaliyet yapacak kişiler darbe dolayısıyla etkisiz hale getirilmişti.Bu tarih pkk(terör örgütü)(terör örgütü) ile tanıştığımız tarih oldu ve örgüt Türkiye ye karşı gerilla savaşını başlatmıştı.Bölgede ne polis ne de asker tam manasıyla bir direniş gösterememişti.Akıllara gelen ilk isim Özel harp dairesi oldu ve hazırlanan timlerin güneydoğuya gönderilme kararı alındı.Ardından dört özel tim bölgeye kaydırıldı.Timlerin başında ise binbaşı Korkut Eken vardı.Yıllardır illegal görevlerde yer alan özel harp dairesinin artık resmi ve legal bir görevi vardı.pkk(terör örgütü)(terör örgütü) ile çatışmaya giriyorlardı.Bu artık yüzüstüne çıkmanın belirtileriydi.Bu çatışmalarda astsubay Yüksel Batır yaşamını yitirdi.Batır özel harp dairesinin ilk şehidi olarak kabul edildi.
Artık özel harp dairesi iyice yüz üstüne çıkmıştı.Hatta ilk defa basın karşısına geçtiler.Özel harp dairesi başkanı sıfatıyla basın karşısına çıkan ilk komutan Tuğgeneral Kemal Yılmaz oldu.Kemal Yılmaz görevi devraldıktan altı ay sonra korgeneral Doğan Beyazıt la basın karşısına geçerek soruları cevaplandırdılar ama soruların cevaplanması kontrgerilla tartışmasının kapanması yerine dahada ateşlenmesini sağladı.Bu sırada genel kurmay başkanlığına Doğan Güreş paşa getirildi.Güreş paşanında rahatsızlığı özel harp dairesiydi.Daire hakkındaki tartışmaların son bulmayacağını görüyordu.Çünkü NATO bünyesindeki diğer gizli ordular tartışmaların kurbanı olarak çli yavrusu gibi dağıtılmışlardı.
Ordu pkk(terör örgütü)(terör örgütü) ile mücadele için kullanılan Özel harp dairesini kapatmak,sivil unsurlarını dağıtmak yerine yeni bir yapılanmaya gitti.Bu yapılanma ile bizzat Güreş paşa ilgilendi.Bu yapılanma için Güreş para İngiltere ardından Amerikaya giderek iki benzer özel kuvvetleri görerek özel harp dairesinin yapısında da değişikliğe gitti ve 1991 eylülde dairenin adı Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değiştirildi.BU ismin verilmesinin sebeplerinden biri kontrgerilla suçlamasının üstünü kapatmak.Diğeri ise pkk(terör örgütü)(terör örgütü) terörüne karşı son teknoloji ile donanımlı özel eğitimli askerlerle savaşmak.
Özel kuvvetler komutanlığı bugün üç unsurdan oluşuyor;

Bunlardan birincisi işgal ve savaş durumunda cephe gerisinde düşmanı bozguna uğratacak adı seferberlik tetik kurulu yani özel harp dairesinin ilk adı olan sivil unsurlar.Özel harp dairesi özel kuvvetler komutanlığı adını aldığında sivillerin bağlı olduğu birim bir daireye dönüştürüldü, sayılrında artışa gidildi.
İkinci temel yapı ise savaş ve işgal sırasında geri örgütlenmeyi yapacak askerlerden oluşuyor.Bu askerlerin bağlı olduğu Muharebe Arama Kurtarma(MAK)birliğidir.Özel kuvvetlerin en iyi yetişmiş subay astsubaylarının yer aldığı bu birim savaş ve işgal durumlarında cephe gerisinde çok kritik noktalarda görev yapmak için eğitiliyor.
Üçüncü temel yapı ise terör olaylarında görev yapan timlerin bağlı bulunduğu özel kuvvetler oluşturuyor.Tugay seviyesinde olan bu kuvvet amerikan özel kuvvetleri feyz alınarak yapılandırılmıştır.Bu kuvvet bordo bereliler olarakta biliniyor ve ağırlık bu kuvvetin eğitilmesine daha çok veriliyor.

Silahlı kuvvetler içinde en seçkin birlik olan özel kuvvetler personeli tamamen gönüllülük esasına göre seçiliyor.Eğitim tam 3.5 yıl sürüyor.iki yılı temel özel harp eğitimiyle geçiyor ve eğitimdeki istihbarat dersleri önemli yer tutuyor.Gizli haberleşme,Gizli faaliyetlere giriş, gizli harekat tekniği,mülakat sorgulama, takip ve takipten kurtulma,istihbarat ve istihbarata karşı koyma vb. Askeri derslerde gayri nizami harp üzerine kurulu:keşif, dikiz ve gözlem,hedef analizi,tahrip, gerilla harekatı,kurtarma kaçırma, psikolojik harekat,liderlik sabotaj,karadan ikmal,gizli hava harekatı,gizli deniz harekatı,hayatı idame,sualtı taruz, paraşüt, sızma, suikast, sabotaj, komando, yakın dövüş, harita okuma, taktik akın, kaçma kurtulma,pusu vb.
Temel lurslar harici eğitim sürecinin büyük bir bölümü tatbikatlarla geçiyor.Bir yıl uzmanlaşacakları alan ile ilgili eğitim görüyorlar.Eğitimin son altı ayında ise alana hazırlık olması açısından operasyonlara geçiliyor.Bu süre zarfında çok sıkı bir yabancı dil eğitiminden geçiriliyorlar.Kursların bitmesi eğitimin bitmesi anlamına gelmiyor.Timler eğitimlerini sürekli tazeliyor ama pkk(terör örgütü)(terör örgütü) ile mücadele buna pek fırsat bırakmıyor.Diğer ülkelerde yapay hedefler üzerinde çalışan kuvvetlerin yanı sıra özel kuvvetlerimiz güneydoğuda aldığı tecrübeleri kullanıyor.Her tür doğa koşuluna göre yetiştiriliyor,her tür teknoloji ile donatılıyorlar.Subay ve astsubaylardan oluşuyor.Rütbelere göre A ve B timlerine ayrılıyor.A timinde tamamen subaylar yer alıyor.Bu timde görev alan subaylara geleceğin generalleri gözüyle bakılıyor.B timleri ise astsubaylardan oluşuyor.Tim komutanı ise bir subay oluyor.Son dönemde ise uzman çavuşlarda özel kuvvetlere alınmaya başlandı.Güneydoğuda bugün pkk(terör örgütü)(terör örgütü) ile bu timler çatışmaya giriyor.
Kurulduğu tarihten beri aksiliklere yılmayan kaderi diğer ülkelerin gizli ordularının tam tersine dağılmak yerine yeniden yapılanarak güçlü bir unsur olarak ortaya çıkan TSK in gözbebeği özel kuvvetler komutanlığı günümüzde de geçmişten beri olduğu gibi görevlerini layık ı ile sürdürmektedir...


Size sunduğum bu yazıyı hazırlarken özellikle Ecevit Kılıçın Özel Harp Dairesi isimli kitabından çok yararlandığımı belirtmek isterim.Yararlı olması dileği ile
 
Üst