Ne Zaman Öğrenecekler

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
NE ZAMAN ÖĞRENECEKLER

Rahmetli Hazım Remzi, Kitapcı Gökmen, Rüstem ve diğerleri yurt dışında yayınlanan gazete ve dergileri ithal edip satarlardı.
Türkiyeden en başta Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazeteleri , Guardian, Independent vs. İngiltereden, Times vs. Amerikadan ... Kıbrısla ve Kıbrıs Türk toplumu ile ilgili yazıları, yorumları büyük merakla sayfaları karıştırarak arardık. Nadiren yer verirlerdi sayfalarında Kıbrısa ve oradaki Türklere...
Kıbrısa ilk ilgiyi gösteren ve sayfalarında yer veren hatırladığım kadarı ile Hürriyet gazetesi idi.. Çünkü Kıbrıstaki Türk varlığını ve Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesini dünyaya duyuran bu gazetenin sahipleri Simavilerdi. Zaman içinde Kıbrısta sürtüşmeler, kanlı çarpışmalar ve hem İngilizlere hem de Rumlara karşı direniş başlayınca diğer Türkiye gazeteleri de olaylara el attı ve sayfalarını bizlere açtı. Adaya muhabirler göndererek, burdaki Kıbrıslı Türklerden muhabirler seçerek bürolar açanlar oldu. Anadolu Ajansı da, TRT de büro açanlar arasında yer aldı.. Şimdilerde çoğunun temsilcileri bulunuyor.
Bu günlere gelinceye kadar Kıbrıstaki Türkiye gazetelerinin okuyucuları , radyo-tv izleyicileri sayısında patlama oldu. Yıllar içinde dikkatimi çeken en önemli konu bu medya temsilcilerinin bilgi yetersizliği idi. Öğrenmek isteyenlerle karşılaştığım gibi, herşeyi bildiklerine inanan şarlatanlarla da tanıştım. Gazeteci sayıldığımdan ve de Enformasyon Dairesindeki görevimden dolayı onlarla yakından ilgilendim, gezdirdim, yardımcı oldum.. Mülakatlar hazırladım. Kıbrıs Türk liderleri, politikacıları, önemli iş adamları ile tanıştırdım. Görmek, konuşmak istedikleri, ilk zamanlar, en çok Dr. Fazıl Küçük dü. Daha sonraları hep Rauf Denktaş dı görmek ,konuşmak, mülakat yapmak istedikleri. Bazan ben de yanlarında Denktaş Beyin huzuruna çıkmıştım. İsmail Sivriler, Erol Akıncılar, Nur Baturlar, TRT, AA temsilcileri, Sami Kohenler, Oktay Ekşiler, Reha Muhtarlar, Mehmet Ali Birantlar, Erginler, Ali Kırcalar, Güneri Civaoğluları ve daha birçoğu bizzat Denktaş beyin ve Dr. Küçüğün ağızlarından Kıbrıs davasını işitmişler ve de yayınlar yapmışlardı.
Akademisyenler de, profösörler de, rektörler de onları ziyaret ederek çok şeyler öğrenmişlerdi. Hele KKTC de ünüversiteler çoğaldıkca onların ileri gelenleri de liderlerimizi mutlaka ziyaret etmeyi sürdürmüşlerdir.
Bilmemek ayıp değildir , sorup öğrenmemek ayıptır derlerdi büyüklerimiz. Bir de eklemeyi ihmal etmezlerdi, “her şeyi bildiğini zannetmek ve herkese akıl vermeye kalkışmak daha da büyük ayıptır”. Yaşayarak ,görerek, işiterek haklılıklarını kabullendim. Hala daha görüyoruz, değil mi?
Türkiyenin en yüksek tirajlı gazetelerinde, en çok izleyiciye sahip radyo-tv kanallarında Kıbrısla, Kıbrıs Türkü ile, direnişleri, yaşamları, örgütlenmeleri, ekonomileri ve de seçimleri hakkında yazılar, yorumlar, eleştiriler, analizler yayınlanmaktadır. Çok tutarlılarına rastladığımız gibi çok saçma, yanlış, eksik ve garip olanlarını da görmüyor muyuz?
Şahsen ben gördüm, üzüldüm ve hemen e-mail ile mesajlar gönderdim. Kimlere, biliyor musunuz?
Mehmet Barlasa, Sami Kohene, Emin Çölaşana ve diğerlerine. Erdal Güvene, Hadi Uluemgine de , ötekilere de göndermeyi düşündüm. Vaz geçtim. Çünkü, daha önce gönderdiklerimden tek bir yanıt, ne de bir teşekkür bile almadım. Nedeni belli. Biz kim oluyoruz da hatalarını bulup kendilerine duyuruyoruz!! Çok da çabuk unutanlardırlar, buralara uğradıklarında kendilerine eşlik edişimi, yardımcı oluşumu, bazı mülakatlarda bizzat yanlarında olduğumu, Girne Dome Otelde, Reha muhtarları, Kohenleri, Ekşileri, Birantları BRT programlarına aldığımı da hatırlamazlar.
Kıbrıs Türklerinin liderlerinin Ankarayı ziyaretlerini, ordaki liderlere Kıbrıs elden gidiyor uyarılarını, Türk hükümetlerinden yedikleri azarlamaları bilmiyorlar. Necati Özkanları, Faiz Kaymakları, Dr. Küçükleri, Denktaşları, Berberoğlularını, Zeka beyleri, en önemlisi TC Büyük Elçisi Emin Dirvanayı-Kıbrıstaki kavgalarını ve adadan alınmasını- gelmiş geçmiş yönetimleri, oluşturuluşlarını, Kıbrıs Türkünün yoktan varedişlerini, ısrarla kimseye teslim olmayışını, direndiğini... bilmiyorlar. Kulaktan dolma ve yanlış ,tahmini bilgi donatımları ile yayınladıkları yüzünden gülünç olduklarını da bilmiyorlar.
“Tembel, hazır yiyici, İngiliz ve Rum p...i” diyebildikleri bu insanların kurduğu ve “ekmek elden su gölden cumhuriyeti” olduğuna inandıkları KKTC ve tarihi hakkında da yeterli, sağlam bilgileri yoktur.
Yıllarca ,ingiliz sömürge idaresinde ezilen ,ezdirilen Kıbrıs Türk halkının üretkenliğinden, Kıbrıs ekonomisine katkılarından, servetlerinden haberleri yok. Kıbrıstaki yaşam düzeyinin yüksek oluşu nedeniyle Türkiyedeki yaşam düzeyi kıyaslaması yapamayan ve farkların nerden kaynaklandığını düşünemeyen, sormayan araştırmayan bu ünlü gazeteciler Kıbrıs Türklerini, aç, işsiz, tembel, verimsiz, asalak mı zannediyorlar. Eğer o duruma gelmişlerse, mutlaka getirilmişlerdir. Masa başında veya kameralar önünde Kıbrıs Türklerini aşağılamaktan vaz geçsinler. Doğru dürüst, gerçekci yayınlar yapsınlar. Kıbrıs Türkü ile Türk ulusu arasına nifak sokmasınlar. Türkiyede Asgari ücret şu kadardır, KKTC de yıllık gelir 14 bin dolardır safsataları ile oyalanmasınlar. Eroğlu çomak sokacakmış Kıbrıs müzakerelerine. Ne haddine ,ey kalemşörler.!! Kıbrısta çözüm ve anlaşma olacaksa hangi Kıbrıslı Türk onu engelleyebilir. Yoksa KKTC nin dış politikası diye birşeyciği olmadığını, burada iktidara her kim gelirse, kim müzakereci olursa onları yönlendirenin Ankara olduğunu da mı bilmiyor Türkiyenin o ünlü, eşsiz gazetecileri ?
Ne zaman öğrenecekler, çok merak ediyorum.

Yazar Özcan Özcanhan
 
Üst