Manda Derisine Lüzum Yok Artık!...

Vedat Kuşaklı

Onursal Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
MANDA DERİSİNE LÜZUM YOK ARTIK!...

‘’Usta yazar Cengiz Aytmatov’un küresel kelimesi mankurt. Robot insan, ne denirse itirazsız yapan kişi anlamında kullanılıyor.

Çok yeni kaybettiğimiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanındaki Nayman Ana söylencesi, mankurtu “kafa derisi diri diri yüzüldükten sonra üzerine geçirilen manda derisi güneşte kurudukça büzüşüp beyni eriyen ve hafızası yok olan esir” olarak tarifler. Kişi fiziksel zorlamayla belleğini yitirip, sadece komutları algılayan bir tutsağa dönüşür ve bir mankurt olur.

Kökünü unutan; bir mankurttur.

Kültürel hafızasını kaybeden; mankurttur.

Baskıya boyun eğen; bir mankurttur.

Köleleşen; mankurttur.

Sorgusuz kabullenen; mankurttur.

Silikleşen, susan insan; bir mankurttur.

Kendisine yabancılaşan; bir mankurttur.

Sosyal hafızasını yitiren; bir mankurttur.

Değerlerini unutan; mankurttur.

Ve ona her şeyi yaptırabiliriz.

TV’de “Atatürk’ü sevmiyorum” da dedirtebiliriz, “Cemaat evinde şunları gördüm” de… Kanada’ya iltica da ettirebiliriz. Ya da bütün dindarları AKP’li, tüm CHP’lileri ateist yapar, örtülü kızları “Biliyoruz, aslında siz şeriat istiyorsunuz” diye okul kapısından döndürür, tüm akademisyenleri biliminsanı sanar, mankurtlaşır, mankurtlaştırırız. Velhasıl çeşitli tiplerde mankurtlar yapabiliriz. İş neyi, kimden, nasıl istediğimize kalmış.

Atatürk’ü tartışmamak bir mankurtizasyondur. Mankurtlar bunu, bizi kendileştirmek için yapmak isterler. Atatürk’e tek koldan sahip çıkmak ve diğerlerini düşmanlaştırmak ancak mankurt kafasıyla olabilir. Demokrasisiz Cumhuriyet sevdası da, tamamiyle mankurtlaştırma işaretidir.

Nayman Ana, mankurt oğlu tarafından vuruluyor romanda. Kırgızların düşman komşusu Juan-Juanlar, bakıyor ki Nayman Ana oğlunu kurtaracak, Mankurt’a “Şu kadını öldür” diyorlar. Beyni erimiş ve hafızası silinmiş Mankurt, geçmişi sıfırlandığından emre kayıtsız şartsız itaat ediyor. Annesini öldürüyor.

Genç bir hanım, ekranlara çıkıp, samimî dindarların yara alacağını, memleketin günlerce bunu konuşacağını, yapışacak lekelerin yıllarca çıkmayacağını bile bile “Atatürk’ü sevmiyorum”, “Humeyni’yi seviyorum”, “İngiltere sömürgesinde daha rahat ederdik” gibi laflar ediyorsa, mankurttur.

Bu hanım değerlerini yitirmiştir. Geçmişini unutmuştur. Sevse de sevmese de, Kurtuluş Savaşı’nda ülkemizi toparlayan ve mandacıların elinden alan Atatürk’ü, dine laf etmek isteyenlere karşı malzeme yapmıştır. Bu yüzden mankurttur. Bir dindar değil, Atatürk düşmanı bir dinci gibi görünen mankurttur.

Ve sonrasındaki basın toplantıları, röportajlar, dindarlara laf etmeler, “Dini bana bağlamayın” demeler de etrafını mankurtlaştırma adımlarından başka bir şey değildir.

Sanırım artık her söze atlamadan, her oyuna gelmeden önce kendimize dönüp bakmalı ve “Mankurtlaştırılabileceklerden miyiz?” diye sormalıyız. En yakınımızı, canımızı, ciğerimizi vurmamak için…

Umutla kalın’’

Suna Akar isimli değerli bir yazarımızdır.Halen yazı çalışmalarını aktif olarak sürdürmemektedir.Üst satırlardaki makale kendisine aittir.Kendisinden bu makalesinin bazı kısımlarını kullanmak istediğime dair izin istedim.İstediğim şekilde makalesini değerlendirebileceğim konusunda bana yetki verdi,sağ olsun.Ama ben bu makaleye pek kıyamadım ve hiç değiştirmeden aynen siz değerli okurlarıma sundum.

BU MAKALEYE İLAVELERİM ŞUNLARDIR EY TÜRK MİLLETİ,EY BÜTÜN DÜNYA!
ARTIK,BUNDAN BÖYLE MANDA DERİSİNE LÜZUM YOKTUR.TELEVİZYONLAR VAR,İNTERNET VAR,CEP TELEFONLARI VAR,GAZETE VAR,RADYO VAR.KISACASI MEDYA DENİLEN ÇELİKTEN DERİLER DİREK OLARAK BEYİN HÜCRELERİMİZE GEÇİRİLMİŞ VE İNSANLARIMIZ MANKURT VAZİYETTE DOLAŞIYORLAR.

NOT: Bu mankurtlaştırma faaliyetlerine,içimizdeki cahillerin veya hainlerin bilerek veya bilmeyerek destek vermesi;mankurtlaşmaktan da ürkütücüdür.
 
Üst