Kıbrısta Son Durum Ve Liderlerin Söylemleri

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
KIBRISTA SON DURUM
VE LİDERLERİN SÖYLEMLERİ…

‘’ Tarih, yaşanan gerçeklere tanıklık eder. Kimilerinin tarih adına yazdıkları senaryolara değil! ‘’


Özellikle 21. Aralık. 1963 Tarihinden beri Kıbrıs’ta yaşanan tarihi bir gerçek vardır. Bu gerçeğin adı:

Kıbrıs Türk Halkının adada ki, varoluş ve yaşam haklarının Rumlar tarafından gasp edilmesi ve bu tarihi gerçeğin yok farz edilerek, Rumların ve ardında ki bilinen güçlerin yıllardan beri oynadığı oyunlar ve ortaya konulan türlü tuzaklı senaryolar ile çeke, çeke Türk’lerin elinden alınmak istenmesidir... O tarihten bu güne kadar değişen hiçbir şey yoktur! Rumların hedefi Enosistir. Yani tek hedefleri, adanın Yunanistan’a ilhakıdır. Bundan başka amaçları da yoktur!

1960 yılında kurulan ‘Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin’ kurucu ve anayasal ortağı olan Kıbrıs Türk Halkının; bu devletin içerisinde kendisine tanınmış olan her türlü, hukuki, tarihi ve ekonomik hakkı; diğer kurucu ortak Rumlar tarafından gasp edilirken, ne yazık ki, bu devletin garantörlüğünü üstlenmiş olan Türkiye dışındaki ülkeler, ABD, İngiltere, Yunanistan ve BM, bu gayrı yasal gaspa sessiz kalmış, görmezden gelmişlerdir!

Günümüzde de aynı görmezlikler, hukuksuzluklar ve hak gaspı devam etmektedir! Kıbrıs adasında yakın tarihi iyi bilenler, iyi değerlendirenler, bu tarihi gerçeklere yön verenler artık şu hususu kabul etmek zorundadır! Kıbrıs adasında 36 yıldan beri yaşanan bir başka gerçek daha vardır!

Bu gerçek:

Kıbrıs Türk halkının, 50’li yıllardan beri, Rumların gerçekleştirdiği yasa dışı tüm ambargolara, mezalime ve kendilerini yok etmek adına maruz kaldıkları soykırım ayıbına rağmen, Anavatan Türkiye’nin de desteği ile Rum’un karşısında direnmeleri, diz çökmemeleri ve temeli 1974 yılında atılan, 27 yıl önce kurmuş oldukları, K.K.T.C Devletine sahip çıkmalarıdır…

1974 yılında özgürlüğe ve egemenliğine kavuşan Kıbrıs Türk Halkı; 2008 Mayısından beri taraflar arasında devam eden müzakereler sürecinde ve bu gerçeğin dışında, kimilerinin oynamaya çalıştıkları oyunları ve tarihi yeniden yazıyoruz söylemleri ile oluşturulmaya çalışılan teslimiyetçi senaryoları asla kabul etmeyecektir…

İki yıldan beri devam eden bu süreçte, Kıbrıs Türk Halkı; siyasi anlamda çok güzel bir sınav vermiş, 2004 yılında kendisine kurulan Annan tuzak planının destekçilerine, Rumlarla birlikte, ‘’ Birleşik Kıbrıs’’ hedefini güderek, tek egemenlik ve tek devlet hayalperestlerine; hem milletvekili seçiminde, hem de cumhurbaşkanlığı seçiminde iyi bir ders vererek onları seçim sandığına gömmüştür…

Bugüne bakıldığında Kıbrıs konusunda taraflar arası müzakereler devam etmektedir. Geçen ay BM Genel Sekreterinin koordinatörlüğünde New York’ta yapılan üçlü görüşmede Ocak 2011 tarihinde taraflar yeniden bir araya gelecektir. BM Genel Sekreteri Bay Ban, bu iki aylık zamanda, taraflara pratik çözümler üretmeleri tavsiyesinde bulunmuştur.

Pekiyi bu üçlü toplantı sonrasında BM Genel Sekreterinin basına yansıyan açıklamaları sonrasında, Kıbrıs’ta liderlerin söylemleri nasıldır?

Güney Rum kesimi lideri Bay Hristofyas, BM Genel Sekreterinin bu görüşme ve sonrası açıklamalarından hiç de memnun değildir!

Görüşmeler sonrasında, Güney Rum kesimi lideri Hristofyas; Rum Ulusal Konseyi ve Rum Ortodoks Kilisesinin değişmeyen/değiştirilemeyecek olan kırmızıçizgileri doğrultusunda yapmış olduğu açıklamalar ile yıllardan beri oynadıkları oyunun peşindedir! Bu oyunun hedefinde, Türk Askerinin adayı terk etmesi ve Türkiye’nin adanın garantör ülke olmasının ortadan kaldırılması vardır. Bu hedefleri gerçekleşinceye kadar, Rumlar halen devam etmekte olan müzakere masasına konulan hiçbir yeni öneriye ve çözüm modeline evet demeyecektir!

Hristofyas, Rumların değişmeyen bu milli politikasını kullanarak 2011 yılında Güney Rum kesiminde yapılacak olan, seçime kadar zaman kazanmanın peşindedir 2011 yılının Ocak ayında, BM Genel sekreterinin koordinatörlüğünde yapılacak olan liderler zirvesinde de pratik çözüm yerine, değişmesi mümkün olmayan bu görüşleri ile gelecektir!

Kıbrıs Türk Halkının 19. Nisan. 2010 Tarihinde seçmiş olduğu 3’ncü Cumhurbaşkanı Sn. Dr. Derviş Eroğlu; kendisinden önceki Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Türk Halkının müzakerecisi; Bay Talat’tan görevi devir aldıktan sonra, seçim öncesinde halkına vermiş olduğu sözler çerçevesinde yoluna devam etmektedir. Kendisinden önce ki Cumhurbaşkanının sık, sık ifade ettiği gibi:’’Tek egemenlik, tek halk ve tek devlet’’ açıklamalarının yerine, Kıbrıs Türk Halkının egemenliğinden ve ayrı bir halk olduğundan vazgeçilemeyeceğini, kalıcı bir anlaşmanın olabilmesi için yan, yana yaşayabilecek iki ayrı egemen devlet yapısından, Türkiye’nin garantörlüğü konusundan ve Türk Askerinin varlığından asla taviz vermeyeceklerini ifade etmektedir.

Çünkü bağımsızlık; Kıbrıs Türk’ü için birilerinin söylediği gibi, ‘’ Uğruna ölünecek Leyla’’ değil! Tam tersine yıllardan beri bu hakkı elde edebilmek için verilen şehitlerin simgesi ve Türk’ün en önemli karakteridir. Tıpkı Yüce Atatürk’ün buyurdukları gibi, ‘’Bağımsızlık Türk’ün Karakteridir.’’

Ayrıca Türkiye’nin AB süreci ile ilgili olarak, her defasında ek protokol dayatması ile Kıbrıs konusunda taviz vermeye zorlanması ve Rum-Yunan ikilisinin bu sürecin önüne Kıbrıs meselesini koymasına onların anlayacakları lisan ile cevap verilmesinin zamanı gelmiş ve geçmek üzeredir! Bu süreci yöneten siyasilerin, iç politikaya ve kamuoyuna söyledikleri ve verdiği mesajlar, uluslar arası arenadaki, muhataplarına söylenmeli ve Rum- Yunan ikilisinin anlaşmaya yanaşmaz bu tutumları karşısında! Kıbrıs konusunda ki sabrımızın sona erdiği ve bundan sonraki yol haritamızın 27 yıldır, adada var olan K.K.T.C Devletinin tanıtılması yönünde olacağı ve bu konuda çalışmalara başlanacağı açık bir şekilde ifade edilmelidir…

Kıbrıs’ta taraflar arasında yukarıda özet olarak ifade ettiğim, böylesine görüş ayrılıkları mevcutken, önümüzde ki dönem hem Güney Rum kesiminde ve hem de Anavatan Türkiye’de yapılacak olan çok kritik ve önemli iki seçim varken! Bu seçimler öncesinde, Kıbrıs konusunda herhangi bir sonuç alınabilir mi?

Kıbrıs Milli Davamıza, millilik vasfını, Yüce Türk Milleti vermiştir. Milli Davalar; o davanın millilik vasfının yılmadan, usanmadan savunulması ile kazanılabilir. O nedenle Kıbrıs konusunda günümüze kadar savunulan ve T.B.M.M’ de kabul edilen kırmızıçizgilerimiz, hala geçerlidir.

Unutulmasın ki yakın tarihimizde yaşanan Girit örneği bunun en çarpıcı ve en acı olanıdır! Rum-Yunan ikilisi, Girit’i ele geçirebilmek için tam 90yıl beklemiştir!

Bu defa da, Kıbrıs’ı ele geçirebilmek için aynı sabırla beklemektedir! Ama şurası unutulmasın ki, Kıbrıs adasında Lozan da kurulmuş Türk Yunan dengesi vardır.

Yüce Türk Ulusu Kıbrıs Milli Davamızın, hiçbir neden uğruna kaybedilmesine müsaade etmeyecektir.

Çünkü Kıbrıs, Türkiye’nin ön cephesidir…


Atilla ÇİLİNGİR

10.Aralık.2010
 
Üst