Kıbrıs Sorununun Uluslararası Alana Kayması

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Kıbrıs Sorununun Uluslararası Alana Kayması


İngiltere'de 1955'te hükümet değişmiş ve Muhafazakar Parti iktidara gelmişti. Yeni hükümet, kangren haline gelen Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmek için Yunanistan ile Türkiye'yi 30 Haziran 1955'te Londra'da bir konferansa davet etti. 29 Ağustos'ta başlayan Londra Konferansı'nda Yunanistan "ENOSİS", Türkiye ise "Statükonun devamı veya Kıbrıs'ın Türkiye'ye ilhak edilmesi" tezini savunurlarken; İngiltere "Self-government(muhtar bir yönetim tarzı)" öne sürdü. Taraflar arasında herhangi bir yakınlaşma sağlanamadan konferans 7 Eylül 1955 tarihinde dağıldı.
Londra Konferansı'nın Türkler açısından en önemli sonucu, Kıbrıs sorununda Türkiye'nin de taraf olduğu gerçeğinin dünya kamuoyunun gözleri önüne serilmesi oldu. Yunanistan bunun üzerine 23 Eylül 1955 tarihinde konuyu tekrar Birleşmiş Milletler'e götürdü. Ancak BM'den herhangi bir karar alınamadı(1).

İngiltere'nin Kıbrıs Valisi Mareşal Harding terör eylemlerinin artması üzerine başta Makarios olmak üzere Rum liderleri ile "sef-governement" üzerinde anlaşmaya çalıştı. Kıbrıs Rum liderlerinin "ENOSİS" dışında herhangi bir görüşqmeye yanaşmamaları üzerine İngiliz yönetimi Başpiskopos Makarios, Girne Metropoliti Kipriyanu ve diğer Rum liderlerini Atina'Ya gitmek üzereyken tutuklatarak (9 Mart 1956), Hint Okyanusu'ndaki Sychelle Adaları'na sürdü(2). Ancak Rum terörü gittikçe yoğunlaştı.
Bu arada İngiltere Başbakanı McMillan, 12 temmuz 1956'da, Kıbrıs'a içişlerinde bağımsız bir yönetim biçimi teklifinde bulundu. Lord Radcliffe ise yeni Kıbrıs anayasasını hazırlamakla görevlendirildi.Radcliffe'nin hazırladığı anayasa 19 Aralık 1956 tarihinde açıklandı. Kıbrıs Türkleri için "taksim" tezine de açık olduğu gerekçesiyle Yunanistan, "Radcliffe Anayasası"nı reddetti.
Rum terörü adada şiddetini daha da artırmıştı. Bunun üzerine İngilizler harekete geçmek zorunda kaldılar. 1957 yılı başından itibaren EOKA'ya yönelik İngiliz baskısı kısa zamanda sonuç vermekte gecikmedi. Masum ve silahsız insanlara karış terör estiren çetelerin büyük kısmı ya yakalandı ya da öldürüldü. Bunun üzerine EOKA 14 Mart 1957'de Makarios'un serbest bırakılması karşılığında terör eylemlerine son vereceğini açıklamak zorunda kaldı. Birbirlerine suçlayan İngiltere ve Yunanistan, 18 Şubat 1957'de konuyu ayrı ayrı BM'ye götürdüler. Bu arada 20 Mart 1957'te NATO Genel Sekreteri Lord Ismay, Kıbrıs konusunda arabuluculuk yapmak üzere taraflara başvurdu. Türkiye'nin olumlu yaklaşımına karşılık Yunanistan NATO Genel Sekreterinin teklifini reddetti(3).
Yunanistan'ın olumsuz tavrına ek olarak 1957 Ekiminden itibaren EOKA'nın terör eylemlerinin yeniden yoğunlaşmaya başladı. Bunun üzerine Türkler, Albay Rıza Vuruşkan'ın çabalarıyla Türk Mukavemet Teşkilatı'nı (TMT) kurdular(1957).
21 Ekim 1957'de, Kıbrıs Valisi Harding'in yerine Jamaika Valisi Sir Hugh Foot tayin edildi. İngiltere Başbakanı Harold McMillan yeni bir plan hazırlayarak adanın Türk ve Rum tarafı ile Yunanistan, Türkiye ve İngiltere'nin ortak olacağı bir yönetimin kurulabilmesi teklifini ortaya attı. Yunanistan yine olumsuz bir yaklaşım içine girdi. Bu kez İngiltere kararlı bir biçimde hareket etmek zorunda kaldı. Türkiye'nin planı olumlu karşıladığını bildirmesi üzerine İngiltere, 1 Ekim 1958'te planı yürürlüğe koyacağını taraflara resmen bildirdi.
Dönemin NATO Genel Sekreteri Paul S. Spaak arabuluculuk önerisi ile birlikte McMillan planına yakın bir plan hazırlayarak Yunanistan'ın yapılacak üçlü bir konferansa katılmasını istedi. Ancak Yunanistan bu öneriyi de kabul etmedi.
İngiltere, Yunanistan'ın bu olumsuz yaklaşımı karşısında 1 Ekim 1958'de McMillan planını resmen yürürlüğe koydu. Plan gereğince bir Türk temsilci fiilen göreve başladı(4).
Kıbrıs mücadelesinde önemli bir süreç başlamıştı. Çünkü Türkiye fiilen Kıbrıs yönetiminde söz sahibi olmuştur. Yunanistan bu yeni gelişme karşısında, NATO Genel Sekreteri Spaak'ın önerileri ile fiili durumu kabul etmediğini ilan ederek konuyu tekrar BM'ye götürdü. 25 Kasım - 5 Aralık 1958 tarihleri arasındaki görüşmelerde, demokratik ve adil bir çözüm bulunması için tarafların gayret göstermesi gerektiği şeklinde bir karar suretinin kabul edildi. Bu karar sureti, Yunanistan'ı görüşme masasına oturmak zorunda bıraktı.
DİPNOTLAR:
1) Armaoğlu, Fahir-; 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, s. 125-126, 177-178.
2) Oberling, Pierre-; Bellapais'e Giden Yol, Ankara 1987, s. 46.
3) Gürel, Şükrü Sina-; Kıbrıs Tarihi (1878-1960), Ankara 1974, Cilt 2, s. 129.
4) Halkın Sesi gazetesi, 30 Eylül 1958.
 
Üst