Kıbrıs Sorununun Kronolojik Olarak Tarihi Gelişimi

Gökçen

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,079
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Web sitesi
www.kibris1974.com
1571 KIBRIS’IN OSMANLILAR TARAFINDAN FETHİ

Kıbrıs 1571 yılında 70 bin şehit verilerek, Osmanlı İmparatorluğu tarafindan fethedilip, İmparatorluğun bir parçası olur. Kıbrıs adası 307 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olarak kalmıştır.

1878 KIBRIS’IN İNGİLTERE’YE KİRALANMASI

Osmanlı İmparatorluğu, 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra Rusların Ayestafanos Anlaşması ile sağladığı üstünlüğü ortadan kaldırmak için İngiltere’nin baskı ve direnmeleri sonucu Ada’yı 04 Haziran 1878 tarihinde yapılan anlaşma ile yıllık 92.000 altın kira karşılığı İngiltere’ye vermiştir. 01 Temmuz 1878 protokolüne göre Rusya işgal ettiği Osmanlı topraklarından (Batum-Ardahan) çekilirse Kıbrıs Osmanlılara geri verilecekti.

1914 İNGİLTERE’NİN KIBRIS’I İLHAKI

Osmanlı İmparatorluğunun 1 nci Dünya harbine girmesini müteakip İngiltere 29 Ekim 1914’te tek taraflı olarak Adayı ilhak etmiştir.

1923 İNGİLTERE’NİN KIBRIS’I İLHAKI’NIN KABUL EDİLMESİ

Lozan Anlaşması ile Türkiye İngiltere’nin tek taraflı ilhakını kabul eder. Adayı İngilizlerin ilhak etmesini müteakip “Enosis"’in gerçekleşeceğine inanan ortodoks papazları; İngiliz idaresini Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleşmesine bir vasıta olarak görmüşlerdir. İngilizlerin Rumlara gösterdiği hoşgörü, Rumların enosis arzularını arttırmış ve bir yerde teşvik etmiştir. Esasen “enosis” Rumca birleşme anlamına gelmekte, Kıbrıs için Yunanistan (Anavatan) ile birleşme demektir.

1931 RUMLARIN ENOSİS AYAKLANMALARI

Rumlar ENOSİS’i gerçekleştirmek için ilk defa isyan başlatmıştır. İsyan sonunda Meclis dağılmış, Ada’da sıkı yönetim ve baskı rejimi uygulanmaya başlanmıştır.

1954 KIBRIS SORUNUNUN İLK DEFA BM’İN GÜNDEMİNE GETİRİLMESİ

Yunanistan, Rum Ortodoks Kilisesinin 1950 yılında düzenlediği ve doğal olarak sadece Adadaki Rum halkının katıldığı sahte referandumun sonucunu bahane ederek Kıbrıs Rumlarına o yıllarda Dünyada popüler bir akım olan Self-Determinasyon hakkını kazandırmak ve bu hakkı Adayı Yunanistan ile birleştirmek doğrultusunda kullandırmak maksadıyla 1954 yılında BM’e başvurur. Bu vesile ile bm gündemine giren Kıbrıs meselesi ab,abd ve diğer ülke ve uluslararası toplulukların girişimi ile halen uluslararası platformda çözüme kavuşturulmaya çalışılan bir mesele olarak Dünya gündemindeki yerini muhafaza etmektedir.

1955 EOKA’NIN KURULMASI

Enosis faaliyetleri 1950’den sonra hız kazanmış ve Kilise tarafindan teşvik edilmiştir. Kıbrıs adasını Yunanistan’a bağlamak için kurulmuş olan “eoka” tedhiş örgütünün kurulmasi için ilk gizli görüşmeler, 2 Temmuz 1952’de Makarios’un başkanlığında Atina’da gerçekleşmiştir. Bunu takip eden dönemde “İhtilal Konseyi” kurulmuş ve kurucular enosİs yemini etmiştir. 1954 yılı başlarında, Kıbrıs’a gizli silah sevkiyatı başlamış ve eoka lideri Grivas 9 Kasım 1954’te gizlice Kıbrıs’a gelmiştir. İlk bombalı eylemini 1955 yılında yapan “eoka” örgütü Ada’daki İngiliz ve Türkleri hedef almış, 1957 yılından itibaren tamamen Türklere karşı eylem yapmaya başlamıştır.

1955 LONDRA KONFERANSI

2 nci Dünya Harbi ve Rumların bu sırada yürüttüğü enosis faaliyetleri üzerine İngiltere’nin Kıbrıs politikasında değişiklik meydana gelmeye başlamış ve 29 Ağustos 1955’te Türkiye ile Yunanistan’ı Londra’da bir konferansa çağırmıştır. Bu konferansta Yunanistan Kıbrıs Rumlarının Self-Determinasyon hakkını kullanması ve bu yol ile Ada’nın kendisine ilhakını, Türkiye ise Ada’daki her iki toplumun da Self-Determinasyon hakları olduğunu ve eğer Ada’nın statüsünde bir değişiklik olacaksa Ada’nın gerçek sahibine geri verilmesi gerektiğini savunur. Londra Konferansı’ndan herhangi bir sonuç çıkmamasına rağmen Türkiye bu vesile ile Kıbrıs meselesine uluslararası platformda taraf olmuş olur.

1958 TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATININ KURULMASI

Rumların sistematik bir şekilde Türkleri Ada’dan gönderme ve direnmeleri yok etme faaliyetleri karşısında bu dönemde Türkler de örgütlenme ve bu asimilasyona karşı koyma gereği duymuşlardır. Bunun üzerine Kıbrıs Türkleri’nin onur ve şerefini namus ve haysiyetini korumak, özgürlük mücadelesini gerçekleştirmek için, Türkiye’nin de katkısıyla ulusal direniş örgütleri Karaçete, Volkan, 9 Eylül ve en sonunda Türk Mukavemet Teşkilatı (tmt) 1958 yılında kurulmuştur. Türk Mukavemet Teşkilatı Kıbrıs Türk direniş tarihinde yeni bir dönemi oluşturmuş, Kıbrıs Türk halkından aldIğı güçle 1974 Mutlu Barış Harekatına kadar Ada’da Rumlara karşı direnişin simgesi olmuştur.

1959-1960 ZÜRİH VE LONDRA ANLAŞMALARI İLE KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN KURULMASI

Kıbrıs Rumlarının enosİs için başlattığı silahlı kampanyaya Kıbrıs Türklerinin “Taksim” talebiyle karşı çıkması üzerine bir orta yol bulma arayışları başlar. Bu arayışların sonucunda ortaya çıkan ve Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve abd tarafindan benimsenen formül enosİs veya taksim değil, Adanın bağımsızlığıdır; Kıbrıs, iki toplumun ortak egemenliğine ve yönetimine dayalı, iki eşit toplumun içiçe yaşayacaği bir Cumhuriyet olacaktır. Bu çerçeve içerisinde 1959 Zürih ve Londra Anlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur.

Bu Anlaşmaları, İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın yanı sıra Kıbrıs Türk ve Rum temsilcileri de eşit statüde iki kurucu olarak imzalamışlardır.

Bu Antlaşmalar sonucunda, 16 Ağustos 1960’ta , iki halkın ortak egemenliğinde ve yönetiminde iki toplumlu bir Cumhuriyet doğmuştur.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasına esas teşkil eden Zürih ve Londra Anlaşmaları çerçevesinde oluşturulan Kıbrıs anayasasında; parlamento, hükümet, kamu yönetimi yapılanmasında %70 Rum, %30 Türk, Polis ve Jandarmanın yapılanmasında %60 Rum, %40 Türk oranları esası getirilmiştir. Türk olan Cumhurbaşkanı yardımcısı’na dışişleri, savunma, güvenlik konularında tam VETO hakkı verilmiş ve ortak parlamentoda ise “Vergi”, “Seçim” gibi temel konularda Türk ve Rum Milletvekillerinin ayrı çoğunluğu öngörülmüştür. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası, fonksiyonel federatif özellikler yanında konfederal özellikler de taşıyordu.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yaratan Zürih ve Londra Antlaşmaları’nın önemli bir sonucu da, 1878’de Ada’dan ayrılan Türk askerinin yeniden Ada’ya dönüşüdür. Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı 650 kişilik mevcudu ile 1 Ağustos 1960 günü Ada’ya gelmiştir. Böylece Ada Türkleri, Türk askerinin Ada’dan ayrıldığı ve Rumların Ada’yı Yunanistan’a bağlama girişimlerini sürdürdüğü bir sürecin sonunda Ada’daki haklarını nihayet yasal bir zemine oturtma imkanına sahip olmuştur.

· Londra ve Zürih Anlaşmalari EK-A’dadır.

1962-1963 MAKARİOS’UN KIBRIS ANAYASASINDA DEĞİŞİKLİKLER YAPMA GİRİŞİMİ

Kıbrıs Cumhuriyeti Kıbrıs Rumları tarafindan bağımsızlıktan ziyade enosİs için bir sıçrama tahtası olarak görülmekteydi. Makarios, Kıbrıs Türkleri’nin 1960 Anlaşmaları çerçevesinde elde ettiği hakları çok fazla buluyor ve Türklere haklar tanıyan 13 Madde’de değişiklik yapmak istiyordu. Yapmak istediği değişiklikler Cumhuriyetin iki toplumlu yapısını ve iki toplumun eşitliğini ortadan kaldırmaya ve enosİs yolunu açmaya yöneliktir. Makarios 22 Kasım 1962 tarihinde Ankara’yı Kıbrıs Cumhurbaşkanı sıfatı ile ziyaret eder ve anayasanın değiştirilmesi gerektiğini belirtir. 16 Aralık 1963 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Makarios’un tekliflerini reddettiğini açıkladı. Müteakiben, Makarios 1960 Anlaşmalarının geçersiz olduğunu açıklar, Türk Milletvekilleri Meclise sokulmaz.

Kıbrıs sorununa genel olarak bakıldığında; batılıların iddia ettiği gibi Kıbrıs sorunu Türkiye’nin 1974 yılındaki müdahalesi ile başlamamış aksine 1963 yılında Rumların tek yanlı olarak Kıbrıs anayasasını yok etme ve Kıbrıs’ı tek başına yönetme girişimleriyle başlamıştır.

· Makarios’un 13 Maddelik değişiklik önerileri EK-B’dedir.

ARALIK 1963 RUMLARIN ADA’NIN HER YANINDA TÜRKLERE KARŞI SALDIRIYA GEÇMESİ

Kıbrıs Türkleri, Cumhuriyetin kurucusu, eşit-ortak bir halk statüsünde iken, bir Rum devletinde, etkisiz, basit bir azınlık statüsüne düşürmeyi amaçlayan anayasa değişiklik önerilerini reddedince, Yunan subayları tarafindan gizlice eğitilip silahlandırılan beş bin kişilik gizli eoka gücü, 950 kişilik Yunan Alayı mensupları ile beraber 21 Aralık 1963’de Ada’nın her yanında Türklere karşı saldırıya geçmiştir.

OCAK 1964 LONDRA KONFERANSI VE FEDERASYONUN GÜNDEME GELMESİ

Kıbrıs Türklerini hedef alan silahlı saldırılar ve katliamların tırmanması karşısında Türkiye iki uçağına Kıbrıs üzerinde alçak uçuş yaptırır ve İngilizlerin arabuluculuğu ile Makarios bir ateşkese ve Londra’da düzenlenecek olan bir konferansa katılmaya ikna edilir. 15 Ocak 1964 tarihinde Kıbrıs’taki iki toplum temsilcilerinin yanında Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin katılımıyla Londra’da düzenlenen konferansta Rum-Yunan ikilisi Londra ve Zürih Antlaşmalarının gözden geçirilmesini ve anayasanın daha önce belirttikleri şekilde değiştirilmesini talep eder. Kıbrıs Türk toplumu ise artık iki toplumun birlikte yaşayamayacağını vurgulayıp, iki kesimli ve iki toplumlu bir federasyon kurulmasını önerir. Konferanstan bir sonuç alınamamasına karşılık “Federasyon” Kıbrıs meselesinde ilk kez gündeme gelmiş olur.

MART 1964 BMBG’NÜN ADA’YA GELMESİ VE RUMLARIN “KIBRIS HÜKÜMETİ” OLARAK TANINMASI

4 Mart 1964 tarihinde bm güvenlik konseyinde alınan 364 sayılı kararla bm Barış Gücü (unficyp) kurulur. Fakat, aynı karar ile “Kıbrıs Hükümeti” Adada şiddeti ve kan dökülmesini önleyecek her türlü tedbiri almaya davet edilir. Türk Hükümeti ise Adada kan dökülmesine bir an önce son vermek amacıyla Kıbrıs Rumlarına hitaben “Kıbrıs Hükümeti” ifadesinin yer aldığı bu karara olumlu oy verir. Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nün (bmbg) Kıbrıs’taki görevlerini belirleyen Antlaşma “Kıbrıs Hükümeti” adına Makarios tarafından imzalanır. bm bu tarihten sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rum-Yunan ikilisi tarafından yıkılmış olmasına bakmaksızın, varlığının devam ettiğini ve Kıbrıs Rum yönetimin de Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olduğunu kabul etmeyi sürdürür.

abd 15 Temmuz 1964 tarihinde Acheson Planı diye bilinen planı ortaya atar. Bu plana göre Karpaz Yarımadası’nda Ada yüzölçümünün %5’ini oluşturan bir bölge Türkiye’ye üs olarak verilecek, buna karşılık Türkiye’de adanın Yunanistan’a ilhakını kabul edecektir. Buna ilaveten, Ada, ikisi Türk idaresinde olmak üzere, altı kantona bölünecek, Kıbrıs Türklerine azınlık hakları verilecek ve Metis Adası da Türkiye’ye devredilecektir. Plan Rumlar tarafından “Şartsız enosİs İhtiva Etmediği” için, Türkler tarafından ise prensip olarak kabul edilmez. Bunun üzerine abd 2 nci Acheson Planı olarak bilinen bir plan ortaya koyar. Bu plana göre Komikebir’in batısında yaklaşık 2000 mil²lik bir bölge Türkiye’ye 50 yılliğına kiralanacak ve Kıbrıs Türklerinin hakları abd tarafından garanti altına alınacaktır. Her iki taraf da planı yine ayni gerekçeler ile reddeder.

AĞUSTOS 1964 RUMLARIN ERENKÖY’E SALDIRISI

Rumlar Kıbrıs Türklerinin Türkiye’ye çıkış kapısı olan Erenköy’ü ele geçirmek ve Ada’ya hapsetmek için 6 Ağustos 1964’te Erenköy’e saldırmışlardır. Erenköy’de çoğunluğu Türkiye’de öğrenci olarak bulunan gençlerden oluşan Türk mücahitleri kahramanca direnmişler ve Rumlara geçit vermemişlerdir.

1965 PLAZA RAPORU

bm Güvenlik Konseyi tarafından arabuluculuk görevine atanan Ekvator devlet başkanı Plaza 1965 yılında Türklere azınlık hakları ve bu şartlarda yaşamak istemeyenlere de Türkiye’ye göç edebilme hakkı önerir. Bu öneri Rum-Yunan görüşleri ile tamamen aynı doğrultudadır. Aynı dönemde Türk tarafının yaklaşımı Adanın %38’lik kuzey bölümünün Türk toplumuna bırakılması ile oluşturulacak coğrafi zemine dayalı bir federasyon kurulması merkezindedir. Rum-Yunan tarafı ise Kıbrıs Türklerine azınlık hakları önermektedir. Sonuç olarak, Türk tarafı Plaza’nın yetkisini aştığını ve kendisini artık arabulucu olarak kabul edemeyeceğini bildirir.

NİSAN 1966 AKRİTAS PLANININ BASINDA YAYIMLANMASI

Kıbrıs Ada’sını gizlice Yunanistan’a bağlamak ve “enosİs”i gerçekleştirmek için hazırlanan bu plan, ana hatları ile; Makarios’un verdiği demeçlerden de anlaşılacaği gibi esas gaye olan “enosİs”in değişmediği, enosİs’e ulaşmak için her türlü vasıtanın deneneceği, Kıbrıs davasının diplomatik çevrelere ve dünya kamuoyuna “Kıbrıs Halkının Self-Determinasyon Hakkı” şeklinde sunulacağı, Ada’nın Rumlar tarafından idare edildiği, Türklerin ise olumsuz ve engelleyici olduğu, Planın uygulanması için gerekli askeri tedbirleri kapsamaktadır.

1967 RUMLARIN GEÇİTKALE-BOĞAZİÇİ KÖYLERİNE SALDIRISI

1967 yılında Rumların Geçitkale-Boğaziçi köylerine yaptıkları saldırılar sırasında daha fazla Türk kanının akmasını önlemek için Türk uçaklarının Kıbrıs üzerinde ihtar uçuşları yapmaları üzerine Makarios “Eğer Türkiye Kıbrıs Türklerini kurtarmak için müdahale edecek olursa kurtaracak tek Türk bulamayacaktır” demiştir. Türkiye’nin Kıbrıs’a asker gönderme girişimleri batılı müttefiklerimiz tarafından durdurulmuş, sorunların müzakerelerle çözülmesi tavsiye edilmiştir.

ARALIK 1967 GEÇİCİ TÜRK YÖNETİMİNİN KURULMASI

Aralık 1963 tarihinden sonra Kıbrıs Türklerinin kontrolü altında bulunan bölgelerde “Genel Komite” altında kendi kendini yöneten halk 28 Aralık 1967 tarihinde geçici Türk yönetimini kurar. Geçici Türk yönetimi, 1960 Anlaşmalarının gerekleri tekrar sağlanana kadar Türk kontrolü altında bulunan tüm bölgelerde Kıbrıs Türklerinin kendi kendilerini yönetmesi ve karşı karşıya kalınan sorunların daha organize bir şekilde çözülebilmesi amacıyla kurulur.

HAZİRAN 1968 YÜZ YÜZE GÖRÜŞMELERİN BAŞLAMASI

Denktaş ve Klerides arasındaki yüz yüze görüşmeler, bm himayesinde başlar. Görüşmeler

Kıbrıs anayasasının tekrar gözden geçirilmesi maksadıyla yapılır. 1971 yılına kadar süren görüşmeler, 1972 yılından itibaren Türkiye, Yunanistan ve bm temsilcilerinin de katılımıyla beşli olarak devam eder ve 1974 yılında sonuçsuz olarak sona erer. Çünkü Rumların gayesi, Türklere 1960 anayasası’ndaki hakları dahi vermemek ve Türk toplumunu bir azınlık statüsü içinde tutmaktı. Böyle bir gayenin ilerisi ise şüphesiz enosİs idi.

1971 KIBRIS TÜRK YÖNETİMİ VE OTONOM KIBRIS TÜRK YÖNETİMİNİN KURULMASI

1971 yılında “Kıbrıs Türk Yönetimi” ve daha sonra da “ Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi” kurulur. Bu sayede, Kıbrıs Türkü bir yandan toplumlararası görüşmelere iştirak etmeye, bir yandan da 1960 Anlaşmaları ile çizilen çerçeve içerisinde kendi kendini yönetmeye devam eder.

15 TEMMUZ 1974 MAKARİOS’A DARBE YAPILMASI

Toplumlararası görüşmelerin uzaması, ne olursa olsun enosİs’i gerçekleştirerek Yunan Halkinin desteğini kazanmak isteyen Yunan Cuntasını kızdırmıştı. Yunan hükümeti, Ada’nın ilhak edilme zamanının geldiğine inanıyor, fakat Makarios’u da bu ilhak için engel olarak görüyordu. Bu sebeple Atina, Ada’daki Yunan subayları vasıtası ile, Makarios aleyhine birtakım faaliyetlere girerek, onu iktidardan düşürmeye çalışır.

15 Temmuz 1974 günü, eski EOKA teröristlerinden, cinayetleri ile meşhur Nikos Sampson, Rum Milli Muhafiz Teşkilatı’nı da yanına alarak, yaptığı bir darbe ile Makarios’u devirdi ve Kıbrıs Elen Cumhuriyetini ilan ederek Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı (enosis) teşebbüsü gerçekleştirilmiştir.

Türkiye, Sampson Darbesini, Anayasa düzeninin yıkılması, gayri meşru bir idarenin kurulması ve Kıbrıs konusundaki Antlaşmaların ihlali olarak gördüğünü belirterek, yeni idareyi tanımadığını bildirmiştir. Keza İngiltere sert bir şekilde, yeni hükümeti tanımadığını ilan etmiştir. Amerika, daha ılımlı bir açıklama ile, hadiseyi onaylamadığını ve hükümeti tanımadığını bildirmiştir.

Türkiye, meydana gelen gelişmeler karşısında garantörlük Antlaşmasının dördüncü maddesinin verdiği yetkiye dayanarak, İngiltere ile beraber Kıbrıs’a müdahale etmeye karar vermiştir.

Öte yandan, abd’nin Atina üzerindeki baskılarına rağmen, Yunan Cuntası Kıbrıs’taki Yunan subaylarını ve terörist Sampson’un geri çekilmesini kabul etmemiş, nato’da yapılan müzakerelerde aynı tavrı devam ettirmişlerdir. Hatta Türkiye’nin müdahalesi halinde kendilerinin de Kıbrıs’a kuvvet yollayacaklarını belirtmişlerdir. Ancak Yunan Cuntası da, Türkiye’nin müdahalesine ihtimal vermemiştir.

20 TEMMUZ 1974 MUTLU BARIŞ HAREKATI

Başbakan Bülent ecevİt, Londra’da yaptığı görüşmelerden bir sonuç alamamış ve İngiltere’ye Ada’ya tek başına müdahalede bulunacağını bildirerek 19 Temmuz akşamı Londra’dan dönmüş ve Türk Silahlı Kuvvetleri 20 Temmuz 1974 tarihinde, Garanti Antlaşmasına dayanarak Mutlu Barış Harekatı’na başlamıştır.

20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen birinci Mutlu Barış Harekatı ile Kıbrıs Türkü, topyekün imha olmaktan kurtularak özgürlüğüne kavuşmuştur.

Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Harekatı’nın daha ilk günü, 20 Temmuz tarihinde aldığı 353 sayılı kararla, tarafları Ateşkese ve Ada’daki bütün yabancı kuvvetleri Ada’dan çekilmeye ve bütün ülkeleri Kıbrıs’ın egemenlik, bağımsızlık ve toprak bütünlüğüne saygıya davet etmiştir.

Gerek abd’nin Türkiye ve Yunanistan nezdindeki girişimleri neticesi ve gerekse Kıbrıs’taki çıkarmanın askeri durumu dolayısıyla Türkiye, Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararını kabul ederek 22 Temmuz 1974 saat 17.00’den itibaren Ateşkes ilan etmiştir.

25 TEMMUZ – 14 AĞUSTOS 1974 CENEVRE GÖRÜŞMELERİ

Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları 25 Temmuz tarihinde Cenevre’de toplandılar ve altı günlük bir çalışmadan sonra 30 Temmuz’da “Cenevre Deklarasyonu” denen belgeyi imzaladılar. Bu deklarasyona göre; Kıbrıs Rumları ile Türk Birlikleri arasında BM kontrolünde bir güvenlik bölgesi oluşturulacak, Rum Birlikleri işgal ettikleri Türk köylerinden çekilecek, karma köylerin güvenliğinin sağlanmasi ise bmbg’nce sağlanacaktı.

İkinci Cenevre Konferansı 8 Ağustos’da Kıbrıs Türk toplumu lideri Rauf R.Denktaş ile Kıbrıs Rum toplumu lideri Glafkos klerides’in de katılımı ile başladı. Kıbrıs’ta anayasa düzenini kurma amacı ile yapılan bu ikinci toplantıda, Türk tarafı, coğrafi esasa dayalı bir federatif sistem teklif etmiştir. Ancak, bu federatif sistem kantonlara dayalı bir federatif sistem de olabilecekti. Fakat Kıbrıs Rum ve Yunan tarafının, anayasa düzeni konusunda kesin bir tavır almaktan kaçınıp, işi oyalama yoluna götürmesi ve ayrıca Kıbrıs’ta da Türklere karşı saldırılara devam edip, 30 Temmuz deklarasyonuna uymamaları üzerine ikinci Cenevre Konferansı 14 Ağustos sabahının ilk saatlerinde Türk heyeti tarafından kesilmiştir.

14 AĞUSTOS 1974 İKİNCİ MUTLU BARIŞ HAREKATI

14 Ağustos sabahında Türk Silahlı Kuvvetleri ikinci Mutlu Barış Harekatına başlamıştır. İkinci Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı, 16 Ağustos 1974 akşamı saat 19.00’dan itibaren Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aynı gün ve 360 sayılı kararına uyarak Ateşkesi kabul etmesi ile sona ermiştir. İki gün içinde Türk Silahlı Kuvvetleri Gazi Mağusa – Lefkoşa – Lefke çizgisine ulaşarak Ada’nın %35’ini ele geçirmişlerdi.

İkinci Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı, birincisinin aksine, dünya kamuoyunda Türkiye’nin aleyhine bir havanın doğmasına sebep olmuştur. Birinci Harekat bir hukuki müdahale olarak kabul edilse de, ikinci Harekat bir toprak işgali olarak anlaşılmıştır. Kimse, Türk Toplumunun 11 yıldır çekmekte olduğu ızdırapları, Rumların işledikleri cinayetleri ve Rum saldırılarını düşünmek istememiştir.

Güvenlik Konseyi’nin 16 Ağustos 1974 tarihli ve 360 sayılı kararıyla o tarihte Ateşkes sağlanmış, ancak ateşkes hattının kesin çizgileri bir anlaşmayla tespit edilmemiştir. Türk ve Rum ateşkes hatlarının arasındaki alan, ara bölge olarak kabul edilmiş ve 16 Ağustos 1974 tarihinden itibaren bmbg kontrolüne bırakılmıştır.

13 ŞUBAT 1975 KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİNİN KURULUŞU

Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edilerek, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oluşturulması yönünde hazır olunduğu vurgulanmıştır. Ancak iki eşit federe devlet temelinde bir federasyon yerine, kendi egemenliklerinde üniter bir devlet isteyen Rumlar bunu reddetmiştir.

EYLÜL 1975 NÜFUS DEĞİŞİMİNİN YAPILMASI

1974 yılında gerçekleştirilen Barış Harekatı sonrasında, Ada’da toprak, nüfus ve güvenlik açısından yeni koşullar oluşmuştur. Bu gelişmeyi müteakip 1975 yılında Cenevre’de Türk ve Rum temsilciler arasında nüfus değişimi anlaşması yapılarak, Eylül 1975 ayı içerisinde 65.000 Türk’ün Kuzeye geçmesi sağlanmıştır. Böylece nüfus bakımından da homojen iki kesim meydana gelmiştir.

2 ŞUBAT 1977 DENKTAŞ-MAKARİOS DORUK ANLAŞMASI

1977 yılında başlayan ve makarios’un ölümü ile duraksayan toplumlararası görüşme süreci Kiprianu’nun Cumhurbaşkanı olmasıyla devam eder. Mayıs 1983’e kadar devam eden bu süreç sonunda bazı konularda fikir birliğine varılmış; ancak bu tarihte Rum yönetiminin konuyu tek yanlı olarak bm Genel Kurulu’na götürmesi ve kuruldan Türk tarafı aleyhine haksız bir karar çıkarması ile görüşmeler kesilmiştir. 1977 yılında bm genel sekreterinin gözetiminde yapılan Makarios-Denktaş görüşmeleri sonucunda aşağıdaki konuları kapsayan bir ilke antlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmaya göre ;

- Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsız, bağlantısız ve iki toplumlu olmalıdır.

- Her toplumun yönetimi altındaki topraklar, ekonomik ve toprak verimliliği ile toprak mülkiyeti esasları ışığında görüşülmelidir.

- Dolaşım ve yerleşim özgürlüğü, mülkiyet hakkı gibi prensip meseleleri müzakereye açıktır. Bunların görüşülmesinde iki toplumlu federal sistem ve Türk toplumu yönünden doğabilecek güçlükler de dikkate alınacaktır.

- Federal hükümetin görev ve yetkileri devletin birliği ve devletin iki toplumlu mahiyetini koruyacak şekilde olacaktır.

19 MAYIS 1979 DENKTAŞ-KİPRİANU DORUK ANLAŞMASI

1979 yılında Cumhurbaşkanı Rauf R.denktaş ve makarios’un yerini alan Kiprianu arasında gerçekleşen görüşmelerde ise 1977 yılında yapılan ilke antlaşmasına ve bm kararlarına sadık kalınarak, Cumhuriyet’in tüm vatandaşlarının insan haklarına ve temel özgürlüklerine saygı gösterilmesi, görüşmelerin tüm toprak ve anayasa konularını kapsaması, Maraş ile ilgili bir antlaşmaya varıldığı takdirde Maraş’ın açılması, görüşmeleri olumsuz şekilde etkileyecek davranışlardan kaçınılması, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin askerden arındırılması ve Cumhuriyetin bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ile başka bir ülke ile kısmen veya bir bütün olarak birleştirilmemesi hususunda gerekli garantilerin alınması konularında fikir birliğine varılmıştır.

1977 ve 1979 doruk anlaşmalarıyla iki toplumlu, iki bölgeli federal bir çözümün ana hatları belirlenmiş, ancak 1977 Ağustos ayında makarios’un ölümünden sonra gelen Rum liderleri bu anlaşmaların öngördüğü, iki kesimlilik, iki toplumluluk ve eşitlik ilkesinden kurtulmaya çalıştıkları için görüşmeler çıkmaza girmiştir.

15 KASIM 1983 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN İLANI

1982 yılının başlarından itibaren Türk ve Rum Toplumları Ada’da kalıcı ve adil bir barışın sağlanması için anlaşma çalışmalarına başlamışlar ancak, Rumların uzlaşmaz tutumu karşısında herhangi bir netice alınamamıştır. Rumlar, başta abd olmak üzere batılı ülkelerde Kıbrıs Türk Toplumu ve Türkiye aleyhinde kamuoyu oluşturma gayretlerini arttırmışlardır.

Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılması için, 20 yıldır yaptıkları terör, katliam ve Kıbrıs Türklerini federal bir sistem içinde eşit bir taraf olarak kabul etmemesine bir cevap olarak, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu bütün dünyaya ilan edilmiştir.

bmgs Perez de cuellar, 7-8 Ağustos 1984 tarihlerinde iki tarafın temsilcileriyle Viyana’da 10 Eylül –26 Kasım 1984 tarihleri arasında da iki taraf lideriyle New York’ta görüşmeler yapmış, görüşmelerin sonunda yeni bir zirveye imkan veren bir anlaşma taslağı (27 Kasım Belgesi) hazırlanarak taraflara sunulmuştur.

OCAK 1985 NEW YORK ZİRVESİ

Taraflar daha önceden mutabakata varılan anlaşma taslağını imzalamak maksadıyla; 17 Ocak 1985 tarihinde New York’ta tekrar bir araya gelmiştir. gkry Başkanı Kipriyanu, daha önce mutabık kalınan konuları yeniden müzakere etmek isteyince bir kez daha sonuç alınamamış, dolayısıyla anlaşma umudu bir kez daha Rumlar tarafından yok edilmiştir.

BM Genel Sekreteri Perez De guellar’in, 29 Mart 1986 günü Kıbrıs Türk ve Rum tarafına sunduğu yeni anlaşma taslağı sayın Denktaş tarafından kabul edilmesine rağmen, Rumlar yine oyalama taktiğine başvurarak imzalamayı reddetmişlerdir.



1988-1990 DENKTAŞ-VASİLİU GÖRÜŞMELERİ

GKRY bölgesinde Kipriyanu Şubat 1988’deki seçimleri kaybederek, yerine Vasiliu seçilmiştir. Bu gelişmeler üzerine 25 Ağustos 1988’de iki lider Cenevre’de bir araya gelmişler, karşılıklı görüşmeler 2 Mart 1990 tarihine kadar sürmüş ve bir sonuç alınamamıştır.

03 TEMMUZ 1990 GKRY’NİN AVRUPA BİRLİĞİNE BAŞVURUSU

Bundan sonra Kıbrıs meselesinde en önemli gelişme, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin 03 Temmuz 1990 tarihinde, tek yanlı olarak tüm Kıbrıs adına tam üyelik için AB’ne başvuruda bulunması olmuştur. Gerek kktc ve gerekse Türkiye hukuken bu başvurunun yapılamayacağını bildirdilerse de, Avrupa Birliği, bu itirazları dinlemeden Rum başvurusunu incelemeye almıştır.

1992 GALİ FİKİRLER DİZİSİ

BMGS Butros GALİ’NİN göreve başladığı, 1992 yılbaşından itibaren soruna çözüm bulmayı amaçlayan toplumlararası görüşmeler önemli ölçüde hız kazanmıştır. bmgs’nin gözetiminde, 18-23 Haziran 1992 tarihleri arasında New York’ta birinci tur görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler esnasında, kktc Cumhurbaşkanı denktaş’a toprak konusuna ilişkin bir harita (%28.2) gösterilmiş ve görüşleri istenilmiştir. Güzelyurt ve 37 Türk köyünün Rumlara verilmesi, Karpaz’da bir Rum kantonunun oluşturulması ve onbinlerce Rum’un Kuzey’e dönmesi öngörülmüştür. denktaş bu haritayı 40.000 Türk’ü yeniden göçmen durumuna sokacağı gerekçesiyle reddetmiştir.

kktc cumhurbaşkanı denktaş bu haritayı reddederek ancak bir paket anlaşma çerçevesinde toprakta %29 (+) oranına inebileceğini ve güzelyurt bölgesinin Rum tarafında bırakılmayacağını açıkladı. 15 temmuz’da başlayan 2 nci turda ise bm genel sekreteri başka bir çözüm planı sundu. Bu plana göre, kıbrıs Rum ve Türk Toplumlarının ortak vatanıdır ve iki toplum arasındaki ilişkiler azınlık-çoğunluk ilişkileri değil, Federal kıbrıs Hükümeti’nin iki toplumu arasındaki ilişkilerdir. gali fikirler demeti kıbrıs’ın tek uluslararası kimliğe sahip bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü korunan, siyasi eşitliğe sahip, iki toplumlu, iki kesimli federasyona dayalı bir devlet olmasını ve bu devletin kısmen veya tamamen bir başka ülke ile birleşmesini veya ayrılma ve bölünmesini yasaklamasını, güvence altına alınmasını öngörmekeydi. Aynı şekilde toplumlardan birinin çıkarlarına ters düşen önlemler alınmasına fırsat vermeyecek şekilde güç dağılımı yapılması ve iki federe devletin eşit ve benzer güçlere ve işlevlere sahip olması öngörülmekteydi.

“Gali Fikirler Dizisi” olarak bilinen bu önerilerin 91 maddesi için Türk tarafi “Kabul Edilebilir”, kalan 9 maddesi için de “Müzakere Edilebilir” görüşü bildirmiş, ancak gkry tarafı bu önerileri tümüyle reddetmiştir.

16 KASIM 1993 RUM-YUNAN ORTAK SAVUNMA DOKTRİNİNİN İMZALANMASI

gkry, bir taraftan ab’ne girmeye çalışırken, diğer taraftan 16 kasım 1993’te atina’da yunanistan ile ortak savunma doktrini imzalamıştır. bu doktrine göre gkry, yunanistan’in savunma planları kapsamına alınmış gkry’nin savunma imkan ve kabiliyetleri arttırılmıştır. doktrin’in diğer taraftan önemi de kıbrıs ile ilgili bütün kararların gkry ve yunanistan ile ortak alınacak olmasıdır.

bahse konu doktrin kıbrıs türkleri tarafından büyük bir endişe ile karşılanmış ve benzer bir anlaşmanın da türkiye ile kktc arasında yapılması çağrısı yapılmıştır.

1994 GÜVEN ARTTIRICI ÖNLEMLER PAKETİ

bm genel sekreteri ada’daki iki toplum arasında güven bunalımı olduğunu ifade etmiş ve bu mevcut güven bunalımını ortadan kaldırmak için 1994 yılında güven arttırıcı önlemler (gaö) paketini ortaya koyarak iki toplum insanlarının yakın ve beraber çalışabilecekleri, iki toplumun müşterek yerlerde faaliyet gösterebilecekleri ve böylece iki taraf insanlarının birbirlerine güven duyabilecekleri ortamı sergileyebilecekleri uygulamalar esas alınmıştır. buna göre;

- gazi mağusa’daki kapalı maraş Bölgesi’nin bm kontrolünde iskana açılması, buradaki tesislerin işletilmesi, her iki toplum insanlarının yan yana ve hatta iç içe çalışmalarının sağlanması,

- lefkoşa uluslararası havaalanı’nın bm kontrolünde yeniden hizmete açılması,

- müşterek projeler geliştirilerek, beraber işletilmesi öngörülmüştür.

yapılan müzakereler sonucu, gaö paketi türk tarafınca kabul edilmiş, fakat mevcut statüyü kalıcı hale getirmiş olacağı ve türk tarafına uygulanan ekonomik ambargoyu zayıflatacağı gerekçesi ile, rum tarafinca reddedilmiştir.

06 MART 1995 AB’NİN KIBRIS’IN ÜYELİK SÜRECİNİ BAŞLATMA KARARI ALMASI

rum yönetimi enosİs hayalini gerçekleştirmek için önce yunanistan ile bir “ortak savunma doktrini” imzalayarak kendisini askeri açıdan kuvvetlendirmeye çalışmış ve daha sonra kktc ile sürdürülen görüşmelerden bir sonuç alamayacağını düşünerek, 1990 yılında müracaat ettiği ab üyeliği için gayretlerini arttırmıştır. böylece gkry, kktc ile sürdürülen görüşmelerden sonuç alınamasa dahi, ab sayesinde enosİs hayalini gerçekleştirebileceğini hesaplıyordu. bu arada ab ise, rum tarafı’nın enosİs hayalini görmezden gelerek ve 1960 cumhuriyeti’ni tamamen göz ardı ederek haksız bir biçimde sadece gkry’ni muhatap alarak kıbrıs’ın üyelik sürecini 06 mart 1995 tarihinden itibaren başlatması kararıyla, toplumlararası görüşmeler tamamen kesilmiştir.

20 OCAK 1997 TC CUMHURBAŞKANI DEMİREL İLE KKTC CUMHURBAŞKANI DENKTAŞ ARASINDA ORTAK DEKLARASYON İMZALANMASI

03 ocak 1997 tarihinde, rum yönetiminin, rusya’dan s-300 füzelerinin alınmasını öngören antlaşmayı, İngiltere’nin karşı çıkmasına rağmen imzalaması üzerine, 20 Ocak 1997 tarihinde tc cumhurbaşkanı demİrel ile kktc cumhurbaşkanı denktaş arasında bir ortak deklarasyon imzalanmıştır. Deklarasyonda özetle;

- türkiye’nin ada’daki garantisinin devam edeceği,

- kktc’ne yapılan bir saldırının, türkiye’ye karşı yapılan bir saldırı olarak kabul edileceği,

- yunanistan’in Kıbrıs’ta deniz ve hava üssü kurma faaliyetlerine devam etmesi durumunda, kktc’nde de aynı nitelikli deniz ve hava üsleri’nin kurulacağı,

- Ada’da çok uluslu bir gücün konuşlandırılmasına izin verilmeyeceği,

- ab’nin Rum Yönetimine üyelik yolunda yaktığı yeşil ışığın kabul edilemez olduğu,

- Rumların ab konusunda atacağı her adımın, kktc ile tc arasındakı bütünleşme sürecini hızlandıracağı vurgulanmıştır.

09-12 TEMMUZ 1997 DENKTAŞ-KLERİDES NEW YORK GÖRÜŞMELERİ

DENKTAŞ-KLERİDES doğrudan görüşmeleri, new york’ta troutbeck’te bm gözetiminde başlar.

BMGS, KOFİ ANNAN açılış konuşmasında her iki tarafı, Kıbrıs’ta bir anlaşma için ilerlemeler sağlama çabaları arayışı içerisinde olmaya davet eder. Görüşmeler süresince bm özel danışmanı diago kordovez (arabulucu) tarafından gizli bir belge her iki lidere sunulur. (rum basını tarafından, medyaya sızdırılır.)

her iki lider prosedüre ve içeriğe itirazda bulunur. klerides egemenlik ve siyasi eşitlik konularında değişiklik önerisinde bulunur ve insan hakları ile ilgili birçok konunun yer almasını ister. denktaş siyasi eşitlik ve Kıbrıs Türk halkının egemenliği ve ab üyeliğinin ancak bir çözümden sonra ve her iki toplumun ayrı ayrı yapacağı referandumdan sonra mümkün olabilmesi (gali’nin önerilerindeki gibi) önerilerinde bulunur.

12 temmuz tarihinde bm genel sekreteri’nin kıbrıs özel temsilcisi cordovez belgenin bir özet şeklini sunar. görüşmeler her iki liderin bu belge üzerinde çalışmak için zamana ihtiyaç duymaları gerekçesiyle ertelenir. görüşmelerin ikinci turunun 11 – 18 ağustos tarihleri arasında isviçre’de yapılmasına karar verilir.

11-15 AĞUSTOS 1997 DENKTAŞ-KLERİDES GLİON GÖRÜŞMELERİ

denktaş ve klerides ağustos 1997’de glion’da bm genel sekreteri’nin kıbrıs özel temsilcisi diego cordovez’in hazır bulunduğu toplantıda bir araya gelmişlerdir. Toplantıda sn.denktaş; “ab’nin gkry’nin tek taraflı başvurusunu iptal etmesini, bu başvurusunun yasal olmadığını” belirtmiş, klerides “Eğer ab müzakereleri devam etmezse görüşmelere devam etmeyeceğini” açıklamıştır. sn. denktaş aynı zamanda s-300 füze sistemlerinin de ada’ya gelmesinin uygun olmadığını belirtmiştir. glion’da herhangi bir müzakere yapılamadan girişimler olumsuz sona ermiştir.

12-13 ARALIK 1997 AB LÜKSEMBURG ZİRVESİNDE RUMLARLA TEK YANLI ÜYELİK MÜZAKERELERİNİN BAŞLATILACAĞININ AÇIKLANMASI

rumlarla tek yanlı üyelik müzakerelerinin başlatılacağının açıklandığı aralık 1997 ab lüksemburg zirvesi kararları, zaten eşitsizlik temeli üzerine oturtulan “toplumlararası görüşme” sürecinin de sonu olmuştur. rumlar ve ab’nin Kıbrıs’ta federal bir çözüm için o güne kadar oluşturulan tüm parametreleri gözardı etmeleri neticesinde Kıbrıs türk tarafı, bundan böyle ancak iki devlet temelinden hareketle müzakereye katılabileceğini açıklamıştır.

31 AĞUSTOS 1998 KONFEDERASYON ÖNERİSİNİN AÇIKLANMASI

Kıbrıs Türk tarafı, AB’nin tek yanlı tutumuyla tıkanan sürecin yolunu açmanın adadaki iki halkın eşitliğini resmileştirmekten geçtiği düşüncesiyle “Konfederasyon” önerisini ortaya koymuş ve böylece Adada iki eşit halk ve iki eşit devlet olduğunu vurgulamıştır. 1983 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla temelleri atılan bu girişim sayesinde Kıbrıs Türk Halkı, bir anlaşma olması durumunda, kendi devletine sahip çıkma kararlılığında olduğunu Dünya’ya duyurmuş ve bir anlaşma olsa da olmasa da ulaşabileceği en yüksek mertebe olan kktc'nin yaşatılacağını bir kez daha vurgulamıştır.

EKİM 1998 MEKİK DİPLOMASİSİ

bmgs kofi annan’ın 25 eylül 1998 tarihinde yapmış olduğu, “mekik diplomasisi” önerisine cumhurbaşkanı rauf r.denktaş, gkry lideri glafkos klerides ile birlikte destek vermiştir.

21 ekim 1998 tarihinde ann hercus tarafından yürütülen Mekik Diplomasisi çerçevesinde gerilimin azaltılması, temel ve merkezi konular ile diğer ekonomik ve sosyal konular üzerinde görüşmelere başlanması görüşleri ortaya konmuştur.

haziran 1999’da yapılan g-8’ler zirvesinde, bm Güvenlik Konseyi’nin 1250 sayılı kararı esaslarına göre kıbrıs’ta bm genel sekreteri, taraflar arasında dolaylı görüşmeler yapılması çağrısında bulunmuştur. bu görüşmelerin;

- ön koşulsuz,

- bütün konuları kapsayacak şekilde,

- her konuda anlaşma sağlanıncaya kadar müzakerelere iyi niyet kapsamında devam edilmesi,

- bm’nin bütün karar ve anlaşmalarını kapsayacak şekilde olması belirtilmiştir.

03 ARALIK 1999 – 10 KASIM 2000 DOLAYLI GÖRÜŞMELER

3-14 Aralık 1999 tarihlerinde dolaylı görüşmelerin ilk turu, New York’ta başlamıştır. İkinci tur Cenevre’de 31 Ocak – 8 Şubat 2000 tarihlerinde, üçüncü tur görüşmeler Cenevre’de 24 Temmuz – 4 Ağustos 2000 tarihlerinde, dördüncü tur 22 –29 Eylül 2000 tarihlerinde New York’ta yapılmıştır. Eylül 2000’de yapılan dördüncü tur görüşmelerinde BM Genel Sekreteri’nin yaptığı açıklamalar dikkat çekicidir. Genel Sekreter yaptığı açıklamasında;

“Kıbrıs’ta geniş kapsamlı bir çözüme ulaşmak için yapılan müzakereler, zemin hazırlamak üzere Aralık 1999’dan beri Kıbrıs Rum ve Türk tarafının aracılı görüşmelere iştirakı ile devam etmektedir. Görüşmelerde ilerleme zamanının geldiğine inanıyorum.

Görüşmeler sırasında tarafların kendilerini temsil ettiği, birbirleri ile politik olarak eşit oldukları ve kapsamlı bir çözümün birleşik bir Ada’da refah, güvenlik ve barış içinde bir yaşam için gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu inançla, sorunları çözmek, müzakereleri ön koşulsuz olarak ve iyi niyetle hızlandırmak maksadıyla; kapsamlı çözümde tarafların eşit statüsünün tanınmasının bir gereklilik olduğu sonucuna vardım.” demiştir.

Bu açıklamalar Ekim 2000 ayında GKRY meclisi tarafından oy birliği ile reddedilmiş ve “Kabul Edilemez” olarak nitelendirilmiştir.

Bilahare 1-10 Kasım 2000’de Cenevre’de beşinci tur aracılı görüşmeler yapılmıştır. Kıbrıs Türk tarafı aracılı görüşmeler süresince iki eşit ve egemen devlete dayalı konfederasyon çerçevesindeki kapsamlı çözüm önerilerini tüm detaylarıyla yazılı olarak BM yetkililerine sunmuştur.

Kıbrıs Rum tarafı, BM Genel Sekreteri kofi AnnaN’in 12 Eylül konuşmasında vurguladığı “Eşitlik” kavramını değiştirmek için yoğun çaba harcayarak, dolaylı görüşmelerin beşinci turuna gölge düşürmüştür.

görüşmeler sürerken Türkiye’nin AB katılım ortaklığı belgesinde, Kıbrıs sorununun, çözümlenmesi gereken öncelikli konular arasına alınması, siyasi gündemde dalgalanmalar yaratmıştır. Cumhurbaşkanı Rauf R.denktaş, ab’nin; Kıbrıs sorununu kısa vadeli kriterler arasına almasını, ab’nin Türkiye’ye karşı bir oyunu olarak nitelendirerek, Kıbrıs ile ilgili ifadelerin Türkiye için bir nevi ön şart olduğunu belirtmiştir.

5 nci tur dolaylı görüşmeleri’nin en önemli gelişmesi, 8 Kasım tarihinde bm Genel Sekreteri Kofi annan’ın, kktc cumhurbaşkanı rauf r.denktaş ve Rum Yönetimi Başkanı Glafkos klerides ile yaptığı görüşmede ortaya koymuş olduğu “Sözlü” görüşler olmuştur.

Bu görüşlerin ortaya koymuş olduğu çerçeve, kabul edemeyeceğimiz şu unsurları içermektedir :

- Bölünmez tek egemenlik ve tek vatandaşlık,

- Masaya yeni öneri getirilemeyeceği,

- Mal-mülk iadesi ilkesinin fikirlere dahil edilmesi,

- Olası bir anlaşmada ab normlarının geçerli olacağı,

- Uluslararası polis gücü,

5 nci tur dolaylı görüşmeleri’nin ardından kktc’nde yapılan ilk hükümet açıklamasında; bmgs kofi annan’ın 4 ncü tur dolaylı görüşmelerinde yaptığı açıklamalardan gerilediği ve Genel Sekreter’in belgesinde kelime oyunları ve boşluklar bulunduğu belirtilmiştir.

kktc bakanlar kurulu’nda gelişmeler değerlendirilerek cumhurbaşkanı rauf r. denktaş başkanlığındaki kktc heyeti ankara’ya gitmiş, ankara’da tc cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer, başbakan bülent ecevit ve tc’nin diğer yetkilileriyle kktc cumhurbaşkanı rauf r.denktaş başkanlığındaki kktc heyeti arasında yapılan zirve toplantısından sonra, “Şartların düzelmediği takdirde Kıbrıs Türk tarafının görüşmelere devam etmesinde yarar olmadığı” açıklaması yapılmıştır.

Gelişmeler üzerine, kktc Cumhuriyet Meclisi de 16 Aralık 2000 tarihinde yaptığı olağanüstü toplantıda; dolaylı görüşmeler sürecinin gelmiş olduğu aşama itibarıyla anlamını yitirdiğini, bu sürece devamda yarar görülmediğini, iki eşit taraf arasındaki uzlaşma çabalarının ancak gerçekçi bir zeminde sürdürülebileceğini belirten kararı alarak onaylamıştır.

EYLÜL 2001 GÖRÜŞME DAVETİ

Toplumlararası görüşmelerin kesilmesinden sonra dış baskılar Türkiye ve kktc üzerinde yoğunlaşmaya, Sn. denktaş görüşmeleri terk etmekle ve uzlaşmazlıkla suçlanmaya başlamıştır. Bu arada gkry ile ab arasında yapılan üyelik müzakerelerinde ilerleme olduğu, ab yetkilileri tarafından “gkry’nin ab’ne tam üyeliğinin onaylanması ve sürecin devam ettirilmesi için nihai çözümün beklenmeyeceği” açıklamaları yapılmıştır. BM Genel Sekreteri Ağustos 2001 ayı içinde Avusturya’da Sn. denktaş ile bir görüşme yaparak aracılı görüşmelere tekrar başlanmasını istemiş, Sn. denktaş “Kasım 2000’den beri politik olarak bir gelişme olmadığı, öncelikle ortak zemin yaratılması gerektiğini” belirtmiştir. Bunun üzerine bm genel sekreteri’nin Kıbrıs özel temsilcisi Alvaro De Soto Ada’ya gelerek sn. denktaş ve klerides ile görüşmeler yapmış ve tarafları 12 Eylül 2001 tarihinde New York’ta görüşmelere davet etmiştir. Sn. denktaş ”Politik bakımdan Kasım 2000’den beri bir değişiklik olmadığını, görüşmelerden sonuç almanın mümkün olamayacağını” belirterek daveti reddetmiştir. klerides daveti kabul etmiş, ancak abd’de meydana gelen 11 Eylül 2001 saldırılarından dolayı görüşmeler yapılamamıştır.



KASIM 2001 CUMHURBAŞKANI DENKTAŞ’IN KLERİDES’E YÜZ YÜZE GÖRÜŞME DAVETİ



Sn.denktaş ile ağustos 2001’de görüşen ab’nin genişlemeden sorumlu komisyon üyesi Günter verheugen “gkry’nin ab’ne kabülü için kıbrıs’ta kesin çözümün beklenmeyeceğini, yunanistan’ın 2004 yılında yapılacak olan genişlemeyi veto etmesine imkan verilmeyeceğini” açıklamıştır. ekim 2001 ayı içinde gkry’ni ziyaret eden ab dönem başkanı prodi, kktc’ne geçmeyi reddetmiştir.

sn. denktaş genel politik durumun türk tarafının lehine çevrilmesi için, bu konuda bazı girişimler yapılması gerektiğini belirtmiş ve gkry lideri glafkos klerides’e mektup yazarak yüz yüze görüşme teklifinde bulunmuştur.



04 ARALIK 2001 DENKTAŞ-KLERİDES DOĞRUDAN GÖRÜŞMELERİNİN BAŞLAMASI



04 Aralık 2001 tarihinde ara bölgede bmgs Kıbrıs özel temsilci yardımcısı wlosovicz’in evinde ilk görüşme yapıldı. Görüşmenin ardından özel temsilci de soto aşağıdaki açıklamayı yaptı.

“Kıbrıs rum lideri ekselansları glafkos klerides ile Kıbrıs türk lideri ekselansları rauf denktaş bugün, 4 aralık’ta, Kıbrıs’taki bm misyon şefi’nin ikametgahında, bm genel sekreteri’nin Kıbrıs özel temsilcisi alvaro de soto’nun katılımında yapılan toplantıda aşağıdaki konularda görüş birliğine varmışlardır :



- bm genel sekreteri, iyi niyet misyonu çerçevesinde iki lideri doğrudan görüşmelere davet edecek.



- bu görüşmeler bm gözetiminde Kıbrıs’ta yapılacak ve ocak 2002 ortalarında başlayacak



- Hiçbir önşart olmayacak.



- Bütün konular masada olacak.



- kapsamlı (Bütünsel) bir anlaşmaya ulaşılana kadar iki lider iyi niyetle müzakerelere devam edecek.



- bütün konularda anlaşmaya varılana kadar hiçbir konuda görüş birliğine varıldığı kabul edilmeyecek”



05 ARALIK 2001 KLERİDES’İN KKTC’YE GEÇEREK DENKTAŞ İLE YEMEĞE KATILMASI



5 aralık’ta klerides denktaş’ın konuğu olarak kktc’ne geçti ve cumhurbaşkanlığı sarayında yemeğe katıldı.



29 ARALIK 2001 DENKTAŞ’IN GKRY’NE GEÇEREK KLERİDES İLE YEMEĞE KATILMASI

klerides’in davetiyle, denktaş 29 aralık’ta gkry’ne geçerek klerides’in kızının evinde yemeğe katıldı. yemekte kayıp şahıslar sorunu da görüşülerek çözülmesi için gerekli girişimlerin yapılması yönünde fikir birliğine varılmıştır.

11 OCAK 2002 DENKTAŞ VE KLERİDES’İN KAYIP ŞAHISLAR KONUSUNDA GÖRÜŞMESİ

11 ocak’ta bmgs Kıbrıs özel temsilci yardımcısı zbigniew wlosowicz’in ara bölgedeki evinde kayıp şahıslar ile ilgili yapılan toplantı sonunda iki tarafın birer belge hazırlayıp birbirlerine sunmaları kararlaştırılmıştır. ayrıca kayıplar konusunun doğrudan görüşmeler sürecinden ayrı tutulması kararlaştırıldı.

16 OCAK 2002 DENKTAŞ VE KLERİDES’İN DOĞRUDAN GÖRÜŞMESİ

İki lider 16 ocak’ta ara bölgede biraraya geldiler. toplantı sonunda basına açıklama yapılmaması ve haftada üç gün olmak üzere (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) görüşmelerin devam etmesine karar verildiği açıklandı.



EK-A

LONDRA VE ZÜRİH ANTLAŞMALARI

11 Şubat 1959 Zürih ve 19 Şubat 1959 Londra Antlaşmalarının imzalanması ile Kıbrıs’ta Türk ve Rum taraflarının ortak olduğu bir Cumhuriyet kurulması hususunda önemli bir adım atılır ve Kıbrıs Anayasası, Garanti ve İttifak Antlaşmaları imzalanarak 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti kurulur.

İttifak ve Garanti Antlaşmaları ile 6 Nisan 1960’da törenle imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti anayasası incelendiğinde Türk ve Rum tarafları açısından şu özelliklerin önemli olduğu görülecektir.

Ada’daki kendilerine has özelliklerini devam ettirebilecek iki cemaat, yani Türk ve Rum cemaatleri vardır. Bunları temsil eden iki cemaat meclisi, bütün işlerde ortak hareket edilmesini sağlayacaktır. Cumhuriyetin yönetimiyle ilgili olarak bir “Yasama Meclisi” kurulacak, bu meclisin %70 üyesi Rum, %30 üyesi Türk olacaktır. Cumhuriyetin idaresi “başkanlık” sistemi olup, Cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı ise Türk tarafından seçilecektir. Yürütme Yetkisi Cumhurbaşkanı ve yardımcısında toplanmış olup, 7’si Rum, 3’ü Türk olmak üzere kurulan bir hükümete sahip olacaklardır. Bakanlar Kurulu’nda bütün kararların mutlak çoğunlukla alınması gerekmektedir. Cumhurbaşkanı ve yardımcısının veto hakları bulunmaktadır. İdare ve belediyelerde %70 - % 30 oranı muhafaza edilecek, tamamıyla Türk ve Rum cemaatlerinin oluşturduğu mahallelerin idaresi o cemaatin memurlarına bırakılacaktır. Ayrıca, beş büyük kentte müstakil beş Türk Belediyesi kurulacaktır. Rumlar’ın ve Türkler’in ayrı mahkemeleri olacak ve bunların da üzerinde bir Türk ve iki Rum’dan müteşekkil bir yüksek adalet divanı olacaktır. Başkanlığını ise tarafsız bir hukukçu yapacaktır.

Toplumların ordu, polis ve jandarma teşkilatlarındaki oranı %60 Rum’a karşılık %40 Türk şeklinde olacaktır. Cumhuriyet’in resmi dili Türkçe ve Rumca olarak kabul edildiği gibi Türkiye ve Yunanistan’ın milli ve mahalli bayramlarının da Ada’da cemaatlerce kutlanabilmesi de kabul edilmiştir.

bağımsız Kıbrıs Cumhuriyet’nin kurulması, İngiliz Parlamentosunda görüşülerek 21 Temmuz’da kabul edildi. 29 Temmuz’da Kraliçe tarafından tasdik edildi. 15 Ağustos günü ise İngiltere’nin son Kıbrıs valisi Sir Hugh foot, Kraliçe’nin bağımsızlık beyannamesini okuyarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ilan etti.

GARANTİ ANTLAŞMASI

Bir taraftan Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer taraftan Yunanistan, Türkiye ve Büyük Britanya ve Şimali İrlanda Birleşik Krallığı,

I. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Anayasasının temel maddeleri ile kurulan ve düzenlenen bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin tanınması ve idame edilmesinin müşterek menfaatlari iktizasından olduğunu mülahaza ederek,

II. Bu Anayasa ile ihdas edilen düzene riayeti sağlamak maksadıyla işbirliği yapmayı arzu ederek,

aşağıda gösterildiği üzere anlaşmaya varmışlardır :

MADDE I

Kıbrıs Cumhuriyeti, bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin idamesini ve aynı zamanda anayasasına riayet edilmesini sağlamayı taahhüt eder.

Kıbrıs Cumhuriyeti herhangi bir devlet ile, tamamen veya kısmen herhangi bir siyasi veya iktisadi birliğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla, herhangi diğer bir devlet ile birleşmeyi veya Ada’nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısıyla teşvik edecek her nevi hareketi yasak ilan eder.

MADDE II

Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu Antlaşmanın 1’nci maddesinde gösterilen taahhütlerini nazara alarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini ve aynı azmanda anayasasının temel maddeleriyle kurulan nizami tanırlar ve garanti ederler.

Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, aynı şekilde, kendilerini ilgilendirdiği nispette, Kıbrıs’in herhangi diğer bir devlet ile birleşmesini veya Ada’nın taksimini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, teşvik etmek gayesini güden herhangi bir hareketi yasak etmeyi taahhüt ederler.

MADDE III

Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan ve Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyetinin tesis zamanında Birleşik Krallığın hükümdarlığında kalan bölgelerin bütünlüğüne riayet etmeyi ve bu gün Lefkoşa’da imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tesisine dair antlaşmaya uygun olarak Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından kendisine tanınacak olan hakların Birleşik Krallık tarafından kullanılmasını ve onlardan istifade edilmesini garanti etmeyi taahhüt ederler.

MADDE IV

Bu Antlaşmanın hükümlerine bir riayetsizlik halinde, Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, bu hükümlere riayeti sağlamak için gereken teşebbüsler veya tedbirler hakkında birbirleri ile istişare etmeyi taahhüt ederler.

Müşterek veya anlaşarak hareket mümkün olmadığı takdirde, garanti veren üç devletten her biri bu antlaşma ile ihdas edilen nizami tekrar kurmak münhasır maksadı ile harekete geçmek hakkını muhafaza eder.

İTTİFAK ANTLAŞMASI

Kıbrıs Cumhuriyeti, Yunanistan ve Türkiye,

I. Sulhu idame ettirmek ve birbirlerinin güvenliğini muhafaza etmek müşterek arzusu ile,

II. Sulhun ve güvenliğin muhafazası hususundaki gayretlerinin Birleşmiş Milletler Antlaşmasının prensiplerine uygun olduğunu nazara alarak,

aşağıda gösterildiği üzere anlaşmaya varmışlardır :

MADDE I

Yüksek akit taraflar, müşterek savunmaları için işbirliği yapmayı ve bu savunma dolayısıyla çıkan meseleler hakkında birbirleri ile istişare etmeği taahhüt ederler.

MADDE II

Yüksek akit taraflar, Kıbrıs Cumhuriyetinin Bağımsızlığına veya toprak bütünlüğüne karşı, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak, yöneltilen herhangi bir hücum veya saldırganlığa mukavemet etmeği taahhüt ederler.

MADDE III

Bu ittifakın maksatları bakımından ve yukarıda gösterilen amaca erişmek için, Kıbrıs Cumhuriyeti toprağında bir üçlü karargah kurulur.

MADDE IV

Yunanistan ve Türkiye, bu suretle kurulan üçlü karargaha, bu antlaşmaya EK’i numaralı protokolde gösterilen askeri birliklerle katılacaklardır.

Bu birlikler, Kıbrıs Cumhuriyeti ordusunun talim ve terbiyesini sağlayacaklardır.

MADDE V

Üçlü karargahın kumandanlığı, her biri bir sene müddetle olmak üzere münavebe ile, hale göre, Yunanistan ve Türkiye hükümetleri ve Kıbrıs Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkan muavini tarafından tayin edilecek olan bir Yunan, bir Türk ve bir Kıbrıslı General Subayı tarafından deruhte edilir.

MADDE VI

Bu antlaşma, imzalandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer.

Yüksek akit taraflar, bu antlaşmanın tatbikatı gerektirdiği takdirde, ek anlaşmalar akdedeceklerdir.

Yüksek akit taraflar, bu antlaşmayı, en erken bir zamanda, Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 102 ‘nci maddesine uygun olarak Birleşmiş Milletler sekreteryası nezdinde kaydettireceklerdir.

EK-B

MAKARİOS TARAFINDAN ÖNGÖRÜLEN 13 MADDELİK ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ

Kıbrıs Türk Halkı ve Türkiye tarafından derhal reddedilen Kıbrıs Rumları’nın 13 maddelik değişiklik önerileri şöyleydi :

1) Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkan Muavini’nin veto haklarının kaldırılması, (1960 anayasa’sına göre Başkan ve Yardımcısı Bakanlar Kurulu ve Meclis’in dış ilişkiler, savunma ve güvenlik konularındaki kararlarını veto etme hakkına sahipti)

2) Cumhurbaşkanı yurt dışında veya görevlerini yerine getirmeyecek durumda olduğunda, Başkan Yardımcısının ona vekalet etmesi.



3) Rum temsilciler meclisi başkanı yurt dışında, ya da görevlerini yerine getiremeyecek durumda olduğunda, Meclis Başkanlığı görevinin meclis başkan yardımcısı tarafından yerine getirilmesi.

4) Meclis Başkanı Rum, yardımcısı Türk üyelerce ayrı ayrı seçileceklerine her ikisinin de Genel Kurulca seçilmesi.

5) Bazı yasaların Meclis’te onaylanması için, ayrı çoğunluk şartının aranmaması.

6) Birleşik Belediyelerin kurulması. (Anayasaya göre beş büyük şehirde ayrı belediyeler kurulacaktı. Birleşik Belediyelerin uygulamaya geçmesi durumunda Belediye Başkanları hep Rum olacaktı).

7) Adaletin dağıtımının birleştirilmesi. (Rum suçlulara Rum, Türk suçlulara da Türk Yargıçlar bakıyordu. Bu durumda Türk sanıklar suçsuz olsalar bile Rum Yargıcın insafına kalacaklardı. Bunun bir başka tehlikesi de Rum Yargıçlardan alınacak tutuklama ve arama emirleri ile devamlı surette Türk evleri ve yerleşim yerlerinin aranması, kişilerin tutuklanıp baskı altına alınmasi idi).

8) Güvenlik Kuvvetlerinin, polis ve jandarma olarak ikiye ayrılmasına son verilmesi.

9) Güvenlik Kuvvetlerinin sayısının yasa ile belirlenmesi. (Anayasaya göre Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı sayıyı ortaklaşa değiştirebilirlerdi).

10) Hükümete ve orduya iki toplumun katılma oranlarının, iki toplumun nüfus oranlarına göre değiştirilmesi.

11) Amme Hizmeti Komisyonu’nun üye sayısının 10’dan beşe indirilmesi. (On üyeden üçü Türk’tü).

12) Amme Hizmeti Komisyonu’nun tüm kararları basit çoğunlukla alması. (Bu durumda çoğunlukta olan Rum üyelerin her istediği olacaktı).

13) Rum Cemaat Meclisi’nin yürürlükten kaldırılması.

 
Üst