Kıbrıs Meselesi ve CTP’nin Hataları

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Kıbrıs Meselesi ve CTP’nin hataları

Şunu hemen belirteyim ki CTP’nin düşünce felsefesi Marksist-Leninist düşünce felsefesinin ta kendisidir.

Eskiden bu düşünceye sahip olanlara, dünyanın neresinde olursa olsun, Komonist deniyordu.
Ve ne acıdır ki bu felsefeyi benimseyen veya benimsemek zorunda kalan milyonlarca insan, bazı ülkelerin kıyım makinelerinden geçerek dünyaya veda ettiler.

İki kutuplu dünyanın ahını ve vahını çekenler, sanırım bu yazdıklarımızı çok iyi hatırlayacaklardır.

Bu gün gördüğümüz odur ki, SSCB dağılmasından sonra Komonist sözcüğünün ifade edilişi anlatım olarak değiştirilmiş ve Sosyalist Düşünce olarak ifade edilmeye başlanmıştır.

İşte CTP’nin de bu modaya uyarak ayni söylemlerle kendilerini ifade etmeye çalışırken, emekciden yana, ezilenden yana, hak ve hukuktan yana olduklarını, hatta Batı’nın icadı olan demokrasi kavramını özümsediklerini ve demokrasiden yana tavır koyduklarını her vesileyle gözlemlemekteyiz. O CTP ki Avrupa dendiği zaman, emperyalistlerin ve sömürgecilerin bulunduğu bir kıt’a olduğunu dillerinden düşürmemişlerdi.

Ancak görmedikleri veya göremedikleri bir gerçek var ki o da, Sosyalist Düşünceyi benimseyen ülkeler kendi bayraklarını unutarak bir başka milletin veya devletin bayrağını sembol olarak kabul etmedikleridir.

Kıbrıs’ta her Türk doğarken, evinde, okulda ve resmi dairelerde gördüğü iki bayrak var ki bunlar da KKTC ve TC bayraklarıdır.

1960 öncesi yaşayan Kıbrıslı Türkler, evlerinde sandıklarda sakladıkları bayrakları zaman zaman çıkarır ve Türk bayrağını gördükten sonra tekrar sakladığı sandığa koyardı.

Hatta 16 Ağustos 1960 tarihinde kurulan ve iki halkın kurucu, eşit ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bayrağı yanında Türk bayrağını da asma veya göndere çekme hakkını kazanmıştı.

20 Temmuz 1974 mutlu barış hareketiyle özgürlüğüne kavuşan Kıbrıs Türk halkının severek göndere çektiği veya evinde, iş yerinde gururla astığı bayrak yine Türk bayrağı olmuştu.

Açıkca uğradığı bunca haksız muameleye, çektiği bunca ızdıraba ve vermiş olduğu binlerce şehide rağmen Türk bayrağını gururla bir sembol olarak asmayı kendine şiar edinmişti.

Ancak ne gariptir ki, adı Cumhuriyetçi Türk Partisi olan bir partinin kurmayları, bu yazdıklarımızı unutmuş veya hiç yaşamamışlar gibi bir tavır takınarak Türk bayrağını her platformda dışlamayı alışkanlık haline getirmişler ve işte bu nedenledir ki, halkımızın büyük tepkisini çekmişlerdi.

CTP’nin seçimi, sadece ekonomik sıkıntı, ya da Kıbrıs meselesinde takındıkları zikzaklı tavır nedeniyle kaybettiklerini kabul etmek mümkün değildir.

Bir insan kendi ırkını, nerden geldiğini, atasını ve köklerini unutmuş veya bilmez gibi bir tavır sergiliyorsa, o insanın sağlıklı düşündüğünü kabul etmemiz mümkün mü?

Parasız kaldığın zaman cebine para koyan atanı, yaşamın güvenlik içine bulunsun diye binlerce askerle güvenliğini sağlayan atana, “ne seni, ne paranı ve ne de memurlarını istemiyorum” dersen, bu tavırlarına ortak olacak binlerce Kıbrıslı Türk’ü bulmanız mümkün mü?

Rum – Yunan tezgahıyla Kıbrıs Meselesine bulaşan AB’yi kurtarıcı bir melek gibi görürseniz ve bunu halkımıza göstermeye ve kabul ettirmeye çalışırsanız, ve bunu yaparken AB içinde bulunan birkaç Sosyalist kişi ile yürütmeye çalışırsanız, takke düşünce AB’nin keli göründü diye bir endişeye kapılmanıza ne gerek var ki?

Kimse unutmasın ki, kendi soyunu gözden çıkaranlara kimse itibar etmez. Çünkü kendi soyunu inkar edenler, bir başka soydan olanları hayda hay inkar ederler.

İşte CTP’nin seçim kaybetmesine neden olan hatalardan biri de kendi özbenliğini inkar etmesidir.

Biz Türk bayrağının bulunmadığı bir yerde, kendimizi Türk olarak tanımlamanın ne kadar zor olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Halkımız da bu bilinç içinde olduğu içindir ki, CTP’ye gereken ikazı yapmak için onu iktidardan almıştır.

Bilmem anlatabildim mi?
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Kıbrıs Meselesi ve CTP’nin Hataları

“Türkiye’nin hiç kimsenin toprağında gözü yoktur” ama Yunanistan’ın “Pontus, Kıbrıs, İstanbul” üzerinde çok açık talepleri vardır. Yine Türkiye’nin Halep, Şam vb. üzerinde gözü yoktur ama Suriye’nin “Hatay” üzerinde gözü vardır. Diğer komşularla da durum böyledir. Karşılıklı talepler arasında bir denge olmadığından, sürekli karşıdakilerin istekleri tartışılmaktadır. Yani bir anlamda sürekli savunma durumunda kalınmaktadır. Bu durum Türk diplomasisinde “en iyi savunma saldırıdır” galat-ı meşhurunun hiç yerinin olmadığını göstermektedir. Onlarca yıldır Türkiye karşı tarafın, Ermeni, Rum, Kuzey Irak, Hatay vb. iddia ve taleplerinin ne denli yersiz ve yetersiz olduğuna laf yetiştirmekle meşgul olmuştur. Hâlbuki toprağına ve milli bütünlüğüne göz dikenin toprağına ve milli bütünlüğüne göz dikmek, varlığını tanımayanın varlığını ne kadar doğru? Rum gibi düşünen Türk dediğimiz vatandaşların sayesinde hala biz enosis'i, magali idea'yı, büyük ermenistanı konuşuyoruz. Her konuşmamızda primler veriliyor. Başka türlü primlerde veriliyor. Ama onları yazsak klavyemizin tuşları kullanılmaz hale gelir. Ne primler ne primler.... En büyük primleri CTP zamanında gördük.
 
Üst