Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
KIBRIS KONUSU,
PRATİK ÇÖZÜME KİLİTLENDİ!

‘’ Kıbrıs’ta çözümü sizler bulacaksınız. Ancak BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonunun sonsuza dek sürdürülemeyeceği de bir gerçek…’’

( BM Genel Sekreteri Ban Ki- mun )

Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik olarak yürütülen taraflar arası müzakerelerde mevcut tıkanıkların aşılması ve çözüme yönelik anlaşma taslağının sağlanabilmesine katkı sağlamak amacı ile BM Genel Sekreterinin çağrısı üzerine, tarafları temsilen her iki kesimin lideri, 18.Kasım.2010 tarihinde, New York’ta genel sekreter Ban Ki mun’un koordinatörlüğünde, bir araya geldiler…

Basına sızan haberlere göre liderlerle 4 saati aşkın bir süre Kıbrıs sorunundaki anlaşmazlık noktalarını tartışan Ban, ‘’ Çözümü siz bulacaksınız, özlü ilerleme için iki aylık süreniz var, bu amaçla pratik çözümler üretin! ‘’ Diyerek, yeni bir yol haritası çizmiştir…BM Genel sekreterinin, her iki lidere de, yapılan görüşmelerden sonra gösterdiği çözüm önerisi budur ve süresi de iki aydır!

BM Genel Sekreteri, her iki liderle yapmış olduğu görüşmelerden sonra, taraflara önemli bir mesaj daha vermiştir! ‘’ Bu süreçte, BM’nin üstlendiği iyi niyet misyonu sonsuza kadar sürmeyecek! ‘’ BM Genel Sekreterinin taraflara vermiş olduğu bu mesajların 2 ay sonra nasıl gerçekleşeceğini bekleyip göreceğiz!

Ancak şunu da ifade etmek gerekir ki, 2008 Mayıs ayından beri devam eden Kıbrıs sorununun halline yönelik müzakere sürecinde, bir arpa boyu kadar da olsa yol alınamamıştır! Çünkü çözümü amaçlayan bu dönemde, daima veren Kıbrıs Türk tarafı olmasına rağmen, Güney Kıbrıs Rum yönetimi liderlerini ikna etmek mümkün olamamıştır. Zira onlar, kendilerini Kıbrıs adasının yasal hükümeti ve temsilcisi olarak gördükleri için, Türk tarafınca yapılan hiçbir öneriyi kabul etmemektedirler! Çünkü hala Kıbrıs Türk halkı onlara göre adada ki azınlık statüsüne sahiptirler! Aslında bu gerçeğin önemli bir tarafı daha vardır! Rum tarafını 1964’den beri hala adanın yasal hükümeti olarak tanıyan BM’nin ta kendisidir! İşte yıllardan beri süregelen Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik kimi planların, oynanan oyunların temelindeki açmazlık da budur! Hem Güney Rum kesimini adanın yasal hükümeti olarak tanıyacaksın, sonrada çözüme katkı sağlamak adına koordinatörlük görevi yapacaksın!

Böylesine bir hukuksuzluk olabilir mi? BM’nin bir önceki Genel Sekreteri Bay Annan’ın kendi adını taşıdığı o plan ile Kıbrıs Türk Halkına kurulan tuzağı, ne Kıbrıs Türk Halkı, ne de Türk Milleti unutmuş değildir!

Bunun yanı sıra, 2002 yılından beri Kıbrıs’ta, Rumlardan bir adım önde olmak adına yapılanlar, bu söylemlerin sahiplerinin ürettiği Kıbrıs politikaları ile ‘’Birleşik Kıbrıs’’ adına Kıbrıs Türk Halkının egemenlik hakkından nasıl vazgeçilmek istendiği,‘’Egemenliğin uğruna ölünecek Leyla olmadığını! ‘’, ‘’ KKTC ilan edildiği gün üzüntüsünden ağladığını!’’ söyleyen kimileri de unutulmuş değildir!

Şimdi bu görüşmede Bay Ban Ki, pratik çözümler üretin buyruğu ile ne demek istemiştir? 1960 yılında kurulan Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyetinin anayasal kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk Halkını, 1963 yılında çıkardığı olaylarla yok etmek isteyen ve ortaklıktan atan Rum tarafının 47 yıldan beri adada ki çözümsüzlüğün tek muhatabı olduğunu, BM Genel Sekreteri bilmemekte midir? Geçen bu uzun sürede Kıbrıs Türk halkının yaşadığı adaletsizliklere göz yuman, tarihsel uygulamaları ile tarafsızlığına gölge düşürmüş böylesine önemli bir kuruluşu temsil eden bu şahsın; anlaşma içeriğinde çok hassas dengeler olması gereken Kıbrıs gibi önemli bir sorunu, hem de pratik çözümlerle, 2 ay da çözün demek hakkı var mıdır? Âlemi akıllı, bizi aptal mı zannetmektedir?

BM Genel sekreteri, bu üçlü görüşme için yapmış olduğu açıklamada; 2010 yılbaşında adaya yapmış olduğu ziyarette, her iki toplumda da, yeniden birleşme yönünde umutlu bir beklenti olduğunu hissettiğini, o dönemde gerçek bir ilerleme sağlandığını! Ancak daha sonraki dönemde, yıl boyunca devam eden müzakerelerden net bir ilerleme sağlanamaması ve çözüm adına beklentinin zayıfladığını tespit etmesi üzerine, liderleri New York’a davet ettiğini ifade etmiştir… Çünkü o zaman KKTC’de ki yönetim Kıbrıs Türk Halkının tüm kazanımlarını müzakere masasına getirmekten hiç çekinmemiştir!

Genel Sekreter ayrıca, ‘’ Her iki lider arasında ciddi görüş ayrılıkları vardır. Ancak liderler arasında çözüm hedefi yönünde de birlikte çalışma niyeti devam etmektedir.’’ Diyerek. Bu kapsamda varılacak anlaşmaya, iki toplumun, yapılacak referandumlarla güven duyması ve anlaşmayı kucaklaması için olumlu mesajlar verilmesinin önemini de vurgulamış ve yapılan bu üçlü görüşmenin, müzakerelere ivme kazandıracağına inandığını belirtmiştir.

Bay Ban’a göre, hem ‘’Kıbrıs Halkı’’ ve hem de ‘’ Uluslar arası camia bu süreci desteklemektedir. Çünkü bu sürecin sonu onların istediği gibi ‘’Birleşik Kıbrıs’’ şekli ile bitmelidir!

Bay Genel Sekreterin bu tespitleri dahi yeni bir BM senaryosunun, Kıbrıs Türk Halkının kapısını çalacağına işarettir! Zira 2 aylık süre içerisinde, ‘Kıbrıs Türk Halkının’ geleceğine yön verecek olan bu müzakereler sürecinin hedefinde,’’Yönetim ve Güç paylaşımı, Ekonomi, AB Konuları, Mülkiyet, Toprak ve Güvenlik’’ gibi çözüm bekleyen çok önemli konu başlıkları varken ve bu başlıklar ile ilgili olarak bir arpa boyu kadar yol alınmamışken, önümüzde ki iki aylık süreçte her iki lider nasıl bir çözüm üretecektir?

Daha doğru bir ifade ile Güney Rum kesimi liderinin üreteceği hiçbir çözüm ve vereceği hiçbir taviz yoktur! Rumlar, şu anda AB’ye üye yapılmış ve adanın resmi hükümeti sıfatını da taşımaktadırlar. Aslında Rumlar adanın yarı buçuğunda Enosis’i gerçekleştirmişler, şimdi aynı şeyi adanın kuzeyinde başarmak istemektedirler!

Bu teslimiyet sürecinde; yeni tavizler vermesi gereken taraf, her zaman olduğu gibi Kıbrıs Türk Halkıdır, Türkiye’dir. Zaten en son açıklanan Türkiye ile ilgili AB ilerleme raporundaki ifadeler de bunun en önemli kanıtıdır.

Rum-Yunan ikilisi bugüne kadar, kendi menfaatleri adına uluslar arası arenada yürütmüş oldukları dış politikada daima kazanan taraf olmuştur. Çünkü Avrupa’nın bu iki şımarığının arkasında ki güç Hıristiyan âlemidir. Bu gücün varlığı ve desteği daima bizim ulusal çıkarlarımızın karşısında olacaktır. Bu gün kadar da öyle olmuştur!

2012 yılında, Güney Rum kesiminde, 2011 yılında, Anavatan Türkiye’de milletvekili seçimleri vardır. Anlaşılan o dur ki, bu seçimlere kadar, BM Genel Sekreteri adada bir çözümü hedeflemektedir! Hatırlanacak olursa, KKTC’de geçtiğimiz yıl 19 Nisan da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de Hristofyas-Talat ikilisinin anlaşma için son şans olduğu ve çözüme de o kadar yakın olunduğu yönünde; Bay Ban’da dâhil, kimi önemli şahsiyetlerin beyanları havada uçuşmuştu! Ancak o beyanların içindeki tüm söylemler, havada kalmıştır.

Çünkü Kıbrıs Türk Halkı; egemenliğini görmezden gelenleri, yıllardır adada ‘’Türk Halkı’’ kimliği yaşayan insanlarımızı, ‘’Kıbrıslı’’ kimliği içerisinde eritmek isteyenleri, Kıbrıs’ta barışın teminatı olmaya devam eden Kahraman Türk Askerini adada ki yabancı güçler statüsünde görerek, Türkiye benim vatanım değildir diyebilen zihniyetin temsilcilerini seçim sandığına gömerek ve KKTC’ye sahip çıkmıştır…

Bugün Kıbrıs Türk Halkının, KKTC’de iktidara taşımış olduğu, UBP’yi ve 3’ncü Cumhurbaşkanı olarak seçilen Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nu bu iki aylık sürede çok kritik bir dönem beklemektedir.

Önümüzde ki dönemde, Kıbrıs Türk’ü; bu iktidardan ve Sayın Baş müzakerecimizden Kıbrıs Türk Halkının adada ki, kazanılmış tüm haklarını koruyan, anayasal, hukuksal ve tarihi haklılığımızı ortadan kaldırabilecek her türlü çözüm tuzağından uzak duran bir siyasi başarıya imza atmalarını beklemektedir.

Ancak bu başarının gerçekleşebilmesi için Kıbrıs Türk Halkının tüm gücü ile liderlerini desteklemesi, KKTC’nin yaşatılması yönünde irade beyanında bulunmaları ve bu uğurda mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşları her vesile ile bu tercihlerini dile getirmelidirler…

Unutulmamalıdır ki, hiçbir neden uğruna ata yadigârı Kıbrıs’tan vazgeçilemez, çözüm adına Rum’un her istediğine boyun eğilemez! Gerekir ise müzakere masasından kalkılır ve KKTC’nin tanıtılması adına her adım atılır…

Atılacak bu tanınma adımı; Şehitlerimize olan borcumuzun, onurlu ödemesi olacaktır…

Yazımın son cümlesin de BM Genel Sekreteri Bay Ban Ki-mun’a bir hatırlatmam olacaktır! Kıbrıs’ta‘’Kıbrıslı Halk’’ yoktur. Makarios’un bile reddetmiş olduğu bu tanımlama Kıbrıs Türk’üne yapılan en büyük haksızlıktır. Kıbrıs adasında yüzyıllardır öz be öz kendi kimliği ile yaşayan ve yaşayacak olan, Kıbrıs Türk Halkı vardır, Yüce Türk Ulusunun da ayrılmaz bir parçasıdır.

Bilmem anlayabildiniz mi? Bay Genel Sekreter…


Atilla ÇİLİNGİR
21. Kasım.2010
 
Son düzenleme:

Türkiye Sevdalısı

Dost Üyeler
Katılım
26 Eki 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrının emanet verdiği bedende
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Değerli Komutanım,

Yazınız tamamen doğru tespitlerle keskinleşmiş. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, özlü ilerleme için 2 aylık süre içinde pratik çözümler üretilmesi dayatması sürecin daha başlamadan bittiğinin bir işaretidir. Bu güne kadar çözümsüzlüğün tarafı ABD ve AB olmuştur. KKTC ne kadar pratik çözüm üretirse üretsin, bu çözümler AB nin ve ABD nin elinde koz olarak tutmak amacıyla sımartılmış bir Güney Kıbrıs tarafından asla kabul görmeyecektir. Bu nedenle UBP ve Sayın Derviş Eroğlu bu kritik dönemde pratik çözümden öte Rum tarafının oyunlarını boşa çıkaracak savunma mekanizmasını daha etkin şekilde kullanacak yöntemler üzerinde durmalı ve TC.ni zorda bırakacak limanlar konusunda şart koşmayı yaratacak fırsatları da vermemelidir. Burada amacın çözümsüzlük sonrası T.C. ni biz elimizden geleni yaptık, sonsuza kadarda iyi niyet misyonumuzu devam ettiremeyiz. Dolayısıyle artık mutlaka limanlarınızı Güney Kıbrısa açmalısınız niyeti kuvvetli bir ihtimaldir ve gözden kaçırılmamalıdır. Bu sürecte T.C. ne de büyük görev düşmektedir ve bu tuzağa yakalanmamalıdır.

Bilinmelidir ki 40 yıllık meseleyi iki aya sığdırmaya çalışmak ciddiyetsizlikten başka bir şey değildir. Anlaşılmalıdır ki çözüm BOP 'nden önce gerçekleşmeyecektir.

Herkese en içten sevgilerim ve en derin saygılarımla. TTK
 
Son düzenleme:

Ayla Berkin

Onursal Üye
Katılım
13 Haz 2008
Mesajlar
386
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
Konum
Gazimagosa
Web sitesi
www.aylaberkin.com
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Sayın komutanım ve değerli Türkiye sevdalısı dostum, (size dostum dememi umarım ki laubalilik olarak anlamazsınız) Kıbrıs'ta yıllardır bu yapılıyor. Bu kaçıncı zaman sınırlaması. her sene sonunda bu yapılıyor. Buna rağmen hala bir adım ilerleme yok. En son da Limanlar konusu gündeme geldi yanılmıyorsam. Kıbrıs'tan uzakta olduğum için gündemi de pek takip edemiyorum. Limanları açmamızın karşılığında Türkiye Uçakların direk KKTC'ye sefer yapabilmeleri şartını koşmuş. Yanlış biliyorsam lütfen düzeltin. Eğer bu kabul edilirse, Tayyip'in kazan kazan politikası işlemeye başladı demektir. KKTC'ye direk uçuşlar bir bakıma KKTC'nin tanınması demek olurken, diğer yandan da Kıbrıs Rum tarafınında devlet olarak Türkiye tarafından tanınması gerçekleşmiş olacaktır. Netice de bu iyi midir, kötü müdür şimdilik bilinmiyor ama bilinen bir şey var ki bu teklifi Rum tarafı kesinlikle kabul etmeyecektir. Çünkü Rum tarafının Megalo ideasında KKTC diye bir devletle ortaklık yoktur. Adanın tek hakimidir ve onunda bağlı olduğu yer Yunanistan'dır.
 
Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Değerli Ayla Berkin Hanım,

Yorumunuz için teşekkürler... yapmış olduğunuz değerlendirme, sadece oynanmak istenen oyunun ( a ) şıkkı, dileyelim ki, ondan sonra gelen diğer şıklarda ki teslimiyetler, devreye girmesin ve Kıbrıs Türk Halkı oynanmak istenen bu oyuna müsaade etmesin...

Sevgiyle selamlıyorum
Atilla ÇİLİNGİR
 

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Gercekler ortadadir. Rumlar 1960'da ortak Cumhuriyeti kirdi, ve TC de 1974 de adanin Yunanistana baglanmamasi ve Turklerin katliamini onlemesi icin mudaffa'da bulundu. Sag olsun Turkiyemiz ve Mehmetcik. Dunya bizim hakli oldugumuzu bilir; yoksa Turkiyenin ordan cekilmesi icin Amerika, Ingiltere (ve Yunanistan) bizlere coktan savas acardi; veyahut Turkiyenin adaya baris getirmesini daha evvel Amerikanin onledigi gibi 1974'te onliyebilirdi. Aslinda Kibris meselesi 1974'ten berli bitmistir fakat Yunanlilarin ve bize karsi olanlarin Amerika'daki lobbying kuvvetleri durumu fazlasina uzat'ti.

Zaman gectik sonra Kibris konusu Imperyalistler icin bir oyun havvasi aldi - Turklerden ne cikara bilirsek cikaralim. Gafil avlanmadik ve avlanmayiz da. KKTC pek yakinda egemenligini uluslararasi kazanir, cunku artik bizlere egemenligi verme zamaninin geldigini goruyorlar. Artik Kibrista olan oyunu sonlamak isterler. Neden? Cunku oynanacak yeni ve daha onemli durumlar geliyor, ve bu oyunda Turkiyenin yanlarinda olmasini istiyorlar.
Saygilarimla.
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Saygıdeğer komutanım,

Kafamda, beynimde, kalbimde var olanları ve hür irademle yazmak istediklerimin tümünü yazdınız.
Sizi candan kutlarım ve sizin gibi değerli bir komutanımızı tanımaktan son derece mutluyum ve bahtiyarım.

Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar
22.11.2010
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Türkiye Sevdalısı

Dost Üyeler
Katılım
26 Eki 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrının emanet verdiği bedende
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Sevgili Ayla BERKİN Hanım,

Açıklamalarınız için çok teşekkür ederim. Kıbrıs’ta çözüm için BM’ ce yeterince çaba harcandığı, çözümsüzlüğün tarafının KKTC olduğu ve çaba gösterme sırasının T.C. ‘ne düştüğü ve bunun gereği olarak limanlarını Güney Kıbrıs’a açmasının gerektiği ileri sürülerek kurulan bu tuzağın T.C.’ ne bir baskı unsuru olarak kullanılmak istendiğini kuvvetle düşünüyorum. Bu gerçekler ortada dururken, T.C.'ne kurulan bu çirkin tuzak neden görmezden gelinir, açıkçası anlamakta güçlük çekiyorum.

Ayrıca yazılarınızı büyük bir dikkatle ve mutlulukla okuyorum. Derin gözlemler ve tespitler sonucu yazılan her yazının bizim için büyük bir değeri vardır. Kişisel saplantılarından ve kişisel hırslarından arınmış, her yorumu anlayışla ve şevkatle karşılayarak çözüm üreten, sayfa hakimiyetini hakaret için kullanmayan, kırıcı, ayrıştırıcı kelimeler kullanmadan, öfkesine hakim olarak yazı yazan siz yazarlarımız bizler için bir öğretmen kadar kutsalsınız.

Bu nedenle beni bir dost olarak kabul etmenizden büyük bir onur duyduğumu ifade etmek isterim. Yazarlarımızın yazılarına görüşlerimizi ifade etme şansını bizlere veren Otağ yönetimine ayrıca çok teşekkür ediyorum. Yorum yazısı yazan tüm arkadaşlardan en ufak bir üstünlüğüm olmadığı gibi ben de onlar gibi Cumhuriyet neferlerinden biriyim ve sizlerin ışık tuttuğu ve aydınlığa giden yolda hepimiz yan yana, kol kola yürümekteyiz.

Herkese en içten sevgilerim ve en derin saygılarımla
 
Son düzenleme:

Fevzi Moray

New member
Katılım
28 Eki 2010
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Kıbrıs Konusu, Pratik Çözüme Kilitlendi!

Değerli dostum ve kahraman silah arkadaşım Atilla Çilingir, dünyanın önemsediği ve ülkemiz için son derece dikkate alınması gereken bir konuyu zamanlaması açısından gündeme getirmeniz çok isabetli olmuştur..Bu nedenle sizi haddim olmayarak tebrik etmek isterim.

Malumunuz olduğu üzere Harp Sanatını bizlere hakkıyla öğreten kıymetli komutanlarımızın, eğitmenlerimizin ; “düşman hakkında yeterli bilgi edinmeden , elzem olan durum muhakemesini , kuvvetler mukayesesini yapmadan verilecek Kararlar mağlubiyetle sonuçlanır ” şeklindeki sözleri hala kulaklarımızdadır..
Hal böyle olunca ve sizin uyarıcı makaleniz değerlendirildiğinde ana vatan Türkiye’de ve yavru vatan Kıbrıs’ta kısa zaman sonra başımıza gelecek felaketlere kayıtsız kalmak, insanımızı aptal yerine koymak beni kahrediyor..

Bizler, Kıbrıs Barış Harekatını neden 1960’lı yıllarda yapmadıkta 197o’li yılları bekledik? Harekatı yapmadan önce yukarıda arz ettiğim tüm savaş kurallarının değerlendirilmesi yapılmış , güçlü bir silahlı kuvvetle ve iyi bir zamanlamayla başarıya ulaşılmıştır.. Kıbrıs Barış Harekatı askeri açıdan ( Askeri Güç) üstün başarıyla sonuçlanmasına rağmen hala mevcut sorunlar ortadan kalkmadığına göre Milli Güç Unsurlarından (MGU) acaba hangisi yetersizdi diye düşünmeden edemiyor insan? Tabii ki Diplomatik , daha doğrusu Siyasi Gücümüzün (MGU) emperyalistlerin güdümünde olması başarısızlığımızın baş nedeni olmuştur.
Önemli olan bu eksiklik ( Siyasi Güç) kazanılan sıcak savaşın masa başında kaybedilmesine neden oluyor. En büyük üzüntü ise, bu sıcak savaşta harikalar yaratanların gururuyla , onuruyla oynanmasıdır.

Türk insanı olarak bir türlü günün savaşına (Psikolojik/Asimetrik Savaş) adapte olamadık maalesef. Daha doğrusu oldurtmuyorlar.. Masa başı savaşında ( Psikolojik Harp, Bizans entrikası ) malum güç, bir şekilde bizi esir almıştır. Yaptığı tek eylem ‘Görsel Medya’da görüldüğü gibi sırtımızı sıvazlamak ve malı götürmektir.

Son zamanlarda , gazete , dergi ve sitelere gönderilen Gazi ve Şehitlerimizle ilgili yazıların RTÜK tarafından engellendiğini, AKP lideri ve şürekasının şehit olan askerlerin cenazelerine teşrif etmek yerine AKP’li Millet Vekilinin cenazesine katılmasını da göz önüne alırsak önümüzdeki günlerin pek aydınlık olacağını söylemek ne derece isabetli olur bilemedim. Şehit ve Gazilerimize bu tür yıpratıcı izzetinefsini kırıcı yaklaşım gösterenlerin
Garantör ülke olarak masa başında bastıracaklarına ihtimal veremiyorum kahraman komutanım...

Allah doğru olanın yanında olacaktır. Ben ümidimi hiç bir zaman yitirmedim ve hakkımız olan başarıyı yakalayacağımıza da ihtimal vermiyorum.
En derin sevgi ve saygılarımla..
Fevzi MORAY
 
Üst