Hataların Bilançosunu Kim Karşılayacak

Özcan Özcanhan

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2009
Mesajlar
62
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HATALARIN BİLANÇOSUNU KİM KARŞILAYACAK

Daha önceleri de yazmıştım. Kendi kursağımdan atmadımdı.

Hukukculardan görüşler almıştım. Onların söylediklerini ve savunduklarını eminim siyasi liderlerimiz de biliyordu.

Ammmaaa, buna rağmen hata üstüne hata yapmayı sürdürdüler. Ve bu hataların maliyeti, cezası çok ağır oldu ve olacaktır da. Bunları tekrardan yazmamdan rahatsız olacakların bulunduğunu ve beni suçlayacaklarını da biliyorum. TAPU KİMDE İSE MÜLK SAHİBİ DE ODUR.

Bunu çok iyi bildikleri halde, Rumlardan kalan gayri menkullerin de, taşınırların da yağmalanmasına izin vermişlerdi. Önceleri , tahsis ettiler, kullanıma verdiler Rum mallarını, ondan sonra da akıl almaz, hukuk kabul etmez olmasına rağmen ,döndüler ve tapuladılar da. Daha da ileri gittiler ve endişesi olanlara teminat verdiler. “Verdiğimiz tapular geçerlidir” dediler. Onlara inananlar da inkişaf ettirdiler, yatırımlar yaptırdılar, villalar, evler, oteller vs inşa ettiler. Yerlilere de yabancılara da sattılar. Ne suçu vardı o inşaat sektörüne trilyonlar yatıranların, para ile Rum malı satın alarak binalar yükseltip satan inşaatcıların, kontraktörlerin, emlakcıların.. Kayıplarını, kayıplarımızı şimdi kimler ödeyecek?

Orams Davasından önce Loizidu ve Arestis davaları yaşanmadı mı?

Hem tapu verdiler, verdiğimiz tapulardır geçerli olan dediler hem de arkasından Loiziduya ve Arestiye milyonlarca dolar tazminat ödediler. Mahkeme masraflarını da karşıladılar.

Malın onlara ait olduğunu kabul da ettiler. Bu ne mantık, bu ne işti? Arkasından Oramslar dava edildi ve suçlu bulundu.

Şimdi de ABAD, kimilerine göre ATAD bizimkilerin aldıkları kararların ve verdikleri tapuların geçersiz olduğunu bir kez daha vurguladı.

Halk tedirgin, yatırımcı, paracıkları ile Rum mallarından satın alanlar, inkişaf ettirenler perişan...

Çok yazdık ve işaret ettik.
Bu ülkede , 1974 den çok evvel, 1958 lerden başlayarak, binlerce Kıbrıslı Türk silah zoru ile, köylerinden sürüldü, mallarına Rumlar tarafından el konuldu. Kullanıldı, geliştirildi, inkişaf ettirildi. Ancak Türklerin mallarına Rum yetkililer asla yeni tapular çıkartarak onları Rum malı yapmaya yeltenmedi. Bazılarını istimlak etti, kullandı ve tazminat ödeyeceklerini açıkladı.

Hiçbir mağdur Kıbrıslı Türk çıkıp da ABAD da ATAD da davalar açmadı, tazminat istemedi. Liderlerimiz tarafından teşvik edilmedi.

Ama, açıkgöz Rumlar hem suçlu oldukları halde hem Türk mallarını gasbetmiş olmalarına rağmen hiçbir mahkeme önünde yargılanmadı, suçlanmadı. Güney göçmenlerimize bir de FERAĞATNAME imzalatıldı ve güneydeki mallarından feragat ettirildi. Bu ne şalgam ne turşudur diye kimse sormadı.

Şimdi suçlu sandalyesine yabancılar oturtuldu, mahkum edildi. Yarın Kıbrıslı Türklerin de, ellerinde Rum malı bulundurdukları için mahkemelerde suçlu bulunmayacaklarını, cezalandırılmayacaklarını kim garanti edebilir.

Bir de neler yaptılar neler? Türkiyeden gelenlere karşılıksız Rum mallarını dağıttılar. Tapu verdiler. Onların çoğu da fahiş fiyatlara bu malları veya bir kısmını sattılar, dönüp geldikleri yerlerde evler, apartmanlar, iş yerleri inşa ettiler. Köşeyi döndüler. Suçsuz, masum ve KKTC yetkililerine, siyasi liderlerine güvenenler şimdi mahvolurken kimleri suçlayacaklar acaba bilemiyorum. Dünya hukuku, AB kanunları, uluslararası hukuk, insan hakları hukuku hiç sayıldı? Hukukla yüzleşmeye hiç yaklaşılmadı. Yaptım ettim, doğrudur, savaştık aldık, masada vermeyiz zihniyeti ile bu günlere geldik, getirildik. Öyle bir çıkmaza ve girdaba düşürüldük ki içinden çıkana aşkolsun.

Yağmalamadan köşeyi dönenler acaba kendilerine şimdi, “gel bakalım, Ruma tazminat ödeyeceğiz, sen de ver” deseler ne yanıt alacaklar? Kimler ödeyecek Ruma ve mal satın alıp da zarara giren yabancılara da ?

Bunları hesaplamayanlar çıkıp da şimdi mağdurlara nasıl da “huzurunuzu bozmayınız, endişe etmeyiniz, normal yaşamınıza devam ediniz, gereken yapılacaktır” diyebiliyorlar..demesi kolay. Bir de o mağdurlara soralım.

Uykuları kaçmadı mı? Paracıklarına mı, kaçırılan huzurlarına mı, bozulan batan işlerine mi ağlasınlar?

Bööyük!! liderlerimiz hukuki yollardan bu çıkmazı nasıl aşabileceğimizi halkımıza da izah etseler olmaz mı? Kalkıp da “ben olsam müzakare masasından kaçarım. Bu iş bitti..” demek midir liderlik ve halkın çıkarlarını savunmak?
Yazıklar olsun.

Yıllarca, 103 köyün terkedilişini, kaybedilen malları dünya mahkemeleri önüne götürmeyip, hak hukuk aramayanlar şimdi ne yüzle ABADı, ATADı ve hak hukuk arayan, mallarına sahip çıkan Rumları suçlayabiliyorlar.

Çok tehlikeli oyunlar oynadılar, halkı uyuttular, ceremesini ödesinler. Ama, ne acıdır ki ödeyecek olanlar her zaman olduğu gibi halktır. Onlar yine bir yolunu bulup kazançlı çıkacaklardır, en azından çıkmaya çalışacaklardır.

Bir yandan zarara uğratıldı diye Rum mal sahiplerine milyonları aşan tazminat ödeyeceksiniz, ondan sonra da dönüp verdiğimiz tapular geçerlidir, o mallar artık yeni sahiplerinindir diyeceksiniz. Olmaz böyle hukuk ve hak .
Olmaz bu kadar acemilik ve uluslar arası hukuk tanımazlık.
Çok ağır ödenecektir bedeli geçmişte yapılan hatalarımızın.

Bir an önce Kıbrıs sorununun adil bir biçimde çözümlenmesine gidilmez ise daha çok çekeceklerimiz olduğunu kimse aklından çıkartmasın.

Yazar Özcan Özcanhan
30 Nisan 2009, Perşembe
 
Üst