Halkın Nabzı ve Kurultay Hesaplar...

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
HALKIN NABZI VE KURULTAY HESAPLAR...

Kıbrıs Türkünün uzun bir geçmişe dayanan demokrasi mücadelesinde Türkiye’deki hükümet çevrelerinin her dönemde şu veya bu şekilde etkin oldukları bir gerçektir. Ancak kimse iddia edemez ki, Türkiye arzu ettiği her sonucu seçim sandığından çıkarmayı başarabilmiştir.

Mesela 2003’lü yıllarda CTP ve Sn. Talat’a destek veren AK Parti Hükümeti o günün koşulları içinde başarılı olmuştu. Ancak en son yapılan Milletvekilliği Genel Seçimleri ile Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde AK Parti Hükümetinin tüm desteğine rağmen CTP de Sn. Talat da halkın iradesine yenik düşmekten kurtulamadılar. Demek ki, halkın desteğine sahip olmayan herhangi bir siyasi akımın, partinin, yada siyasi liderin başarı şansı yoktur. Türkiye Hükümetlerinin desteğiyle İlla ipi göğüsleyecek diye kesin bir kural da yoktur.

Zira en büyük güç ve karar verici, kesin sonucu belirleyici Kıbrıs Türk Halkının şaşmaz iradesidir.

Şimdilerde bakıyoruz da halkın bunca çözüm bekleyen sorunları hasıraltı edilirken, iktidar partisi UBP de bütün icraatlar daha Kurultaya yarım sene varken başkanlık seçimine endekslenmiş görünüyor.

Demokrasi filan denilip duruyor ama dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, UBP Kurultayı nedeniyle yapılanlar ve yaşananların gerçekleştirildiğini görmek mümkün değil.

Sendikaların ve diğer meslek odalarının örgütlü tepkilerini bir yana koysak bile sokaktaki vatandaşın hükümet icraatlarından memnun kaldığı söylenemez. Zaten güvenilirliği defalarca kanıtlanmış kamuoyu yoklamaları da bu savı doğrular niteliktedir.

Ülkede alt yapı dâhil çeşitli alanlarda yatırımlar yapılıyor. Ama bu yatırımların hiç birinde hem hükümetin payı yok, hem de bu yatırımların büyük bir kısmı halkın günlük yaşamına olumlu etki yapmıyor, kazanç getirmiyor.

Hükümete bakarsanız neredeyse her taraf güllük gülistanlık. Oysa Halk hükümet icraatlarından şikâyetçi. Ne var ki, şu ana kadar UBP içinde halkın hissiyatına tercüman olacak bir değişim projesiyle ortaya çıkan bir Kurultay adayı olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değil.

Sn. Ahmet Kaşif resmen aday olduğunu söylüyor ama bir ekibinin olup olmadığını bilmediğimiz gibi mevcut başbakandan farklı ne gibi politikalar uygulayacağını da ortaya koymuş değil.

Sn. Kaşif, “Ben söyleyeceklerimi Kurultay salonunda söyleyeceğim” demekle iddia sahibi bir aday olduğu görüntüsü vermiyor. Kaldı ki, Sn. İrsen Küçük başkanlığındaki kabineden ve politikalarından memnun olmayan bir bakanın, adayım dediği andan itibaren bakanlık görevini iade etmesi gerekir.

Sn. İrsen Küçük’e gelince, başkanlık ve başbakanlık koltuğunu korumak adına bütün devlet olanaklarını seferber etmesi de demokratik geleneklerin yerleştiği hiçbir ülkede görülmüş değildir. Hele hele, Devletin güç ve imkânlarını arkasına alarak parti ilçe başkanları ile partili belediye başkanlarına destek açıklamaları yaptırması hiçte kabul edilebilecek bir politika tarzı olamaz.

Sn. İrsen Küçük’ün sanki aday olacak diğer partili siyasilerin Türkiye’ye karşı imiş havalarında Türkiye Cumhuriyeti hükümetin kendi lehine müdahil etme kalkışma çabaları da UBP parti tabanı ve halkımızca yadırganmaktadır.

Sonuç olarak, suni desteklerle ve bulunulan makamın her türlü güç ve olanağı kullanarak hedefe ulaşma belki başarılabilir. Ancak asıl sınav halkın önünde verilecek sınavdır. Görünen o ki, bugünkü politikaların devamı halinde UBP’nin akıbeti de CTP hükümetinden farklı olmayacaktır. O nedenle bakanlık hesabıyla olanlara seyirci kalanların, deve kuşu misali başını kuma gömenlerin partinin sabun gibi erimesine hizmet etmekte oldukları gerçeğini hatırlatmakta yarar vardır.

Devlet gücünü kullanarak makam koltuğunu garantilemek maharet değil, maharet halka hizmet, halk kitlelerinin desteğini alarak partiyi güçlendirmektir.
 
Üst