Halkımızın Öncelikli Beklentisi, Huzur, Güven ve Refahın Sağlanmasıdır.

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Halkımızın öncelikli beklentisi, huzur, güven ve refahın sağlanmasıdır.

Kim ne derse desin, halkımızın beklentisi, var olmayan “Kıbrıs Sorununun” çözümü değil, huzur, güven ve refahın sağlanması beklentisi içindedir.

Bazı kesimlere göre Kıbrıs sorununun çözümünü olmazsa olmaz olarak görmelerini, miyopluğun ve siyasi olayları değerlendirememenin acizliği olarak değerlendiriyoruz.

Anlamakta güçlük çektiğimiz husus, hırsızlığı ve kaptıkaçtılığı uluslar arası hukuk olarak gören Batı dünyasının sergilemekte olduğu politikadır. Kıbrıs Türk halkı olarak “Kıbrıs Sorunu” var diye kabul etmek, sanırım aptallığın daniskasından başka birşey olamaz.

Temennim, yazdıklarımız, ilerleyen tarih içinde haklı olduğumuzun saptanmamasıdır. Çünkü, Türkiye hariç, BM dahil tüm dünya devletleri Bu gün var olan korsan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yasal bir devlet olarak kabul ettikten ve her türlü diplomatik ilişkiyi kurduktan sonra, “Kıbrıs Sorununun” varlığını tartışmak aptallıktır, Ehlisalip oyununa gelmektir.

Durum bu iken, sözde iki kurucu devletten oluşacak federal bir devletin kurulmasını beklemek de gerçeklere gözümüzü kapamaktan başka bir şey değildir.

Ohalde, Rum tarafının “Birleşik Kıbrıs” derken, Kıbrıs Türk halkı olarak onlara yama olmamızı beklemekten başka bir alternatifleri olabilir mi? Allah aşkına, bu gün sözde medeni dünyanın sergilediği durum bu kadar net iken, bizim hala “ iki halkın varlığının kabul edileceği, iki kurucu devlete dayalı ve anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin Rum tarafınca kabul edileceğini beklemek saflık ve aptallık değil de nedir?

Cumhurbaşkanı Sn. Talat’tan beklentimiz, olmayacak duaya amin dememizi beklememesidir. Çünkü yukarıda yazdıklarımız, bu gün yaşadığımız gerçeklerin ta kendisidir. Ohalde suyu yokuşa doğru değil, yokuş aşağı salmak bizim için vazgeçilmez bir görevdir. O da halkımızın güvenliğini sağlamak, huzur ve refahını temin etmektir.

Şunu bir kez daha vurgulamak isteriz ki, bizim “Kıbrıs Sorunu” diye bir sorunumuz yoktur. İki halkı birleştirmek için de bir önceliğimiz mevcut değildir. Bunu hararetle isteyenler, elbette ki karşılığında diyet ödemek zorundadırlar. Yoksa diyeti bize ödeterek sözde Birleşik Kıbrıs’tan bahsetmek, tekrar ediyorum aptallıktır, safdilliktir.

Dünyanın sergilediği adaletsiz durum nedeniyle halkımız beş yıldır büyük bir kâbusla baş başa kalmanın faturasını ödemek zorunda kalmıştır. Allaha çok şükür ki 19 Nisan seçimleri, halkımızın beş yıldan bu yana omuzlarında hissettiği kabustan kurtulmanın sevincini yaşamaya ve karabasan gibi hissettiği kabustan kurtulmasına vesile olmuştur.

Bu gün yeni bir hükümet ve yeni bir politika ile işbaşı yapan bir irade mevcuttur. Halkın güvenerek verdiği destek ve iradenin çarçur edilmemesi de demokratik yaşamımız açısından fevkalade önemlidir.

Ulusal Birlik Partisi hükümetinin, halkımızın beklentisini boşa çıkarmıyacağı ve “Kıbrıs Sorunu’ndan” önce, halkımızın öncelikli beklentisi olan huzur, güven ve refahının sağlanması hususunu öncelikli görev addedeceğini ümit ederken, görevlerinde başarılı olmaları en büyük dileğimizdir.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Halkımızın Öncelikli Beklentisi, Huzur, Güven ve Refahın Sağlanmasıdır.

Biz ülke savunmasını ve çıkarlarını hep savaşlarla sağlamışız. Strateji , plan, program yapmamışız kağıt üzerinde. Vatanımda gözü olana 'Geldikleri gibi giderler' demişiz ve de öyle olmuş. Fakat günümüzde çok az devlet kaldı silahıyla tankıyla tüfeğiyle istediklerini yapmak için çabalayan. Diğerleri fitne,yalan, riyakarlık, aldatma üzerine politika yaparak emellerini gerçekleştirmek istiyorlar. Bir Türk hiç bir zaman Çin sarayına prenses sokmamıştır. Çünkü Türklüğün temelinde yalan dolan yoktur. GÜç güven ve adalet vardır. Ama günümüzdeki bu olguları kaybetmeden önümüdeki düşmanın atmış olduğu adımların tipik bir şekilde benzerine uygulamak lazım. Sindirmek ancak böyle olur. Rumlar bazı şeyleri ancak masada alacaklarına inanıyorlar. Buna görede hergün her saat plan yapıyorlar görüşme yapıyorlar. Bizde bunlara benzer atılımlar yapmalıyız. Dost düşman bilirki Türk'ün bu saatten sonra vereceği bırakın toprağı çay kaşığı bile olmaz. Amac midemizin bu rumlar sayesinde bulanmaması...
 
Üst