Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
Diyabet Derneğinin 12 Kasım’da Lefkoşa-Merit Otelinde yardımlaşma balosu olacak. Bu bir balodan ziyade, duyarlı halkımıza tehlike çanlarını çalma etkinliğidir. İnsan sağlığını sinsice kemiren, meydana çıktığında “geç kalındı” dedirten bu hastalık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde hızla artmaktadır.
Sağlık Bakanlığının tesbitlerine göre 20-80 yaş aralığındaki nüfusun %11’inde gizli şeker hastalığı vardır. Bunun diyabet hastalığına dönüşmesi eksersizle ve sağlıklı beslenme ile engellenebilir, yeter ki bu hastalık hakkında halkımız yediden yetmişe bilgilendirilmiş, eğitilmiş olsun. Derneğin bu konuda atmak istediği adımlar var. Bu da halkın desteği ile mümkün olacaktır. Bu yıl gerçekleştirdikleri çalıştay başarılı oldu ancak konu diledikleri şekilde halka inmiş sayılmaz. Televizyon programlarında bu konuyu devamlı surette gündemde tutmak gerekir; İlkokullardan başlayarak herkesin bilgilendirilmesi, dünyada 250 milyon kişiyi etkileyen ve 2025 yılına kadar 380 milyona yükseleceği tahmin edilen bu hastalığın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 18,500 kişinin yakasına yapışmış olduğu bir gerçektir. Diyabet adaylarımız ise (yani gizli şeker hastaları 30 bin kişidir). Bu gizli ve aşikar tehdidi halkımızın ciddiye alması gerekir. 12 Kasım Balosunun çanları bunun içindir. İlgilenelim ve Sağlık Bakanlığı ile Derneğe bu konuda gösterdikleri duyarlılık için teşekkür edelim.
Engellenmediği, erken teşhis ile tedbir alınmadığı takdirde vücut organlarını harap eden bu sinsi düşman böbrek, göz ve özellikle ayaklarda duyu kaybına yol açar. Bunların kaybına neden olabilir.
Diyabet, kalp damar hastalarının içinde %90 gibi korkunç bir yer tutmaktadır. Nedenleri hareketsizlikte, stresde, yiyecek konusunda disiplinsizlikte aranmaktadır. Yürüme yerine araba, eksersiz yerine bilgisayarda saatlerce chat yapma, oyun oynama, oburluk hep başlıca suçlular arasındadır. Korunma yolları bu olumsuz yaşam koşullarını değiştirmekle bulunabilir. Erken tanı ve tedavi organ hasarlarını önlemekte büyük önem taşır.
İşte, bu erken tanı ve halkı uyarı konularında gereğini yapmak için uğraşanların maddi ve manevi desteğe ihtiyaçları, bu tedbir ve tedavinin pahalılığı yüzündendir. Yukarıda sıraladıklarımı Derneğin bilgi dağarcığından aktardım. Artık Küçük çocuklarda da görülmeye başlayan bu sessiz, sinsi düşmana karşı hepimiz daha duyarlı olalım. 2. sınıf diyabet hastalığının etkilediği bir kişi olarak bu yazıyı yazmayı görev bildim. Keşke beni de, yıllar öncesinde uyaranlar olsaydı demeyelim. Uyarılara kulak verelim.