Devlet Olmak, Devletin Gidişatı...!

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Devlet olmak, devletin gidişatı...!
Devlet olmanın gereği 3 esasa dayanır. Vatan denilen içinde yaşanılan bir toprağın olacak. Millet denilen vatan toprakları içinde yaşayan bir halkın olacak. Ama en önemlisi egemenlik denen vatanın ve milletin belli bir irade altında tutulduğu, vatanı ve milleti sahiplenen ve onları koruyan bir iradenin var olmasıdır.

Vatanın ne olduğunu, milletin ne olduğunu döner dolaşır anlatırız da, egemenliğin ne olduğunu çok fazla anlatmadığımıza inanmaya başladım. Çünkü görüyorum ki egemenliğe dair yaşanan sorunlar millet ve vatanın bütünlüğüne dair sıkıntı yarattıkça vatan ve millet bütünlüğünden söz ediyoruz da egemenlik gereğini pek vurgulamıyoruz.

Egemen olmak devletin varlığının devamı, vatan ve milletin bütünlüğü adına devletin gücünün, iradesinin ortaya konmasıdır. Egemenlik yaptırım içerir. Egemenlik devletin kişilerden üstün olduğunun kanıtıdır. Egemenlik başı bozukluğun, başı boşluğun önünde durmaktır.

Türkiye'de egemenlik millet adına TBMM elindedir. Oysa egemen olan milletin beklentisiyle, egemenliği kullanan TBMM'nin yaptıkları uyuşmamaktadır. Millet "Tek Millet" olarak yapısının, temellerinin, devletin korunmasını beklerken; TBMM'den çıkan kararlar vatan ve milletin bütünlüğüne zarar verecek durumlara sebep olabilmektedir. Kürtçe TV, TCK 301. madde kaldırılması, DTP'nin varlığı...

Peki devlet nasıl olmalı? Egemenlik nasıl kullanılmalı? Devlet herşeyden önce egemen olarak, yaptıklarından ötürü suçluluk duymamalıdır! Ancak devlet içinde hata yapan varsa, devlet bunu kendi içinde temizlemelidir. Bu egemenliğin yara almaması, devletin korunması adına önlemdir.

Eğer devlet bir dönem vatanı korumakla sorumlu tuttuğu kurmaylarını teröristlikle suçlarsa, devlet kurumları birbirlerini bir hiç için yerse yara alan egemenlik olur. Çünkü devletin içinde hatalar, yanlış olması demek, bu imajın verilmesi demek, gücün, kararlılığın, iradenin bozulması demektir. Bu da egemenliğin elden gittiğini gösterir. Bakıyoruz Erdoğan, Baykal'ı suçkuyor : "Baykal, Ergenekon Terör Örgütü avukatlığını yapıyor!". Şimdi bu sözle ilk önce mahkeme kararına uymayarak hata yapılmaktadır. Mahkemeye göre Ergenekon demekte, terör örgütü demekte, örgüt demekte yasaktır. Ancak başbakanımız bu kararı ısrarla görmezden geliyor. Hoş basınımızda..! Üstüne bu suçlamaları gerçekmiş gibi ortaya atarak, terör örgütü vurgulaması yaparak suçlanan askerleri de peşinen suçlu saymış oluyor, Erdoğan. Daha sonra "Darbe Belgesi" konusu..! Başbakanlığa bağlı olan Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapıyor, Başbakan açıklama üstüne söylemleri kabul etmediğini beyan eden aksi bir açıklamada bulunuyor. Tüm bunlar devletin içindeki yarayı göstermektedir. Ki devletin içindeki yara egemenlikla doğrudan ilişkilidir.

Tüm bunlardan şu sonuç çıkarılmaktadır. Bu günlerde cemaat kaynaklı olarak ortaya çıkarılan darbe girişimi belgesi ve Ümraniye davası iddiaları doğrudan devletin egemenliğine saldırıdır. Askerin eli kolu bağlanmaktadır. Egemenlik dizginlenmektedir. Tüm bunları kim, niçin yapar? Egemenliğin kaynağını değiştirmek isteyen, mevcut devleti yok etmek için..! Bugün askeri değil, sivil darbenin adım adım gerçekleştiğini görmek için daha ne görmek gerekiyor? Cemaat düşmanı, AKP düşmanı tüm güçlü kalemler, dernek başkanları ve askerler içeri alındı. Askeriyemiz sürekli suçlanarak, zan altında bırakılarak, hareketsiz bbırakılmaya çalışılıyor. Sebep? Suçlandığı için, yapacağı yerinde bir hareketi bile yapmadan evvel 40 defa düşündürmek ve askerin elini kolunu iyice bağlamak için. Yani asker saldırıyı açıkça görmeden müdahele edemeyecek. O ana kadar da, atı alan Üsküdar'ı geçecek. İşte egemen olan millet bu kadar büyük bir tehdit altındadır.


ALINTIDIR
 
Üst