Büyükanıt KKTC'de

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
Orhan Birgit
Orgeneral Büyükanıt 'ın KKTC' deki Türk Barış Kuvvetleri'ni denetleme gezisi, Lefkoşa 'daki Lokmacı Kapısı'nın yeniden açılması için bir süreden beri yapılan çalışmaların sonuçlandırılacağı günlere rastladı.

Kıbrıs Rum Cumhuriyeti' nin yeni başkanı Hristofyas 'ın, henüz tazeliğini koruyan seçim kampanyasında, "askerden arınmış bir Kıbrıs'a dayanan" , daha doğrusu Kuzey Kıbrıs'taki Türk askerinin ayrılmasını öngören konuşmalarına benzer isteklerin KKTC'deki AB yanlısı politikacılar ve sivil toplumcular tarafından da açığa vurulduğu da biliniyordu. KKTC'nin bugünkü Cumhurbaşkanı Talat 'ın bile bir zamanlar sıcak baktığı bu tür görüşlerin ünlü Annan Planı'nda da yer almasının neden olduğu soğuk ortam, Genelkurmay başkanlarının görevlerine başladıktan sonra ilk görev gezisi olarak gerçekleştirdikleri KKTC ziyaretini, Büyükanıt için alışılmışın dışına itelemiş, geciktirmişti.

Önceki gün gerçekleşen ziyaret, Büyükanıt'ı getiren özel uçak Ercan Havaalanı'na indiği andan itibaren hem KKTC'nin yöneticilerinde hem de onlardan daha önemli olarak Kıbrıslı Türklerde anavatanlarına bakış açısındaki değişimi de ortaya koydu.
Sembolik olarak görülse bile, kızlı erkekli bir gençlik grubu, ellerindeki Türk ve KKTC bayrakları ile Türk Genelkurmay Başkanı'nı karşılamaya gelmekle yetinmemişlerdi. Konuklarını " Ne mutlu Türk'üm diyene " sözcüğü ile selamlıyorlardı.

Büyükanıt'ın bu coşkulu karşılamadan nasıl duygulandığını televizyon ekranlarında izleyenler için, daha önemli sayılacak sürpriz görüntü, KKTC Cumhurbaşkanlığı Konutu'nda gerçekleşti.

Kızım sana söyleyeyim...
Büyükanıt, Talat ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada hep adil ve kalıcı barıştan söz edildiğini, ancak barışın nasıl adil ve kalıcı olacağının iyi bilinmesi gerektiğini özellikle vurguladı. Bu gerçeğin hem KKTC'yi yönetenler hem de Türkiye Cumhuriyeti yetkililerince iyi bilindiğini söylemekle de yetinmedi. " Ama, bunun temin edilmesi de lazım. Muhataplarının da, yani Kıbrıs'ın güney kesiminin de iyi anlaması lazım " dedi.

Cumhurbaşkanı Talat 'ın, bu değerlendirmelere verdiği yanıtta, Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nin sağladığı bu desteği uluslararası garanti anlaşmalarına dayanan görevlerin yerine getirilmesi olarak nitelemesi, Annan Planı'na olan o bilinen bakış açısını terk etmeye yönelik, dahası 2006 Temmuzu 'nda Papadopulos ile oluşturduğu Gambari Anlaşması'ndan sonra yeni ve önemli bir aşama olarak görülebilir.

Kuzey Kıbrıs'taki Türk varlığını hızlı bir şekilde asimile etmeyi amaçlayan AB görevlilerinin bu amaçla sarf etmekten çekinmedikleri o milyonlar tutarındaki Avro'lu kaynağa karşın geçen zaman içinde, KKTC'nin varlığını sürdürmesinden yana olan Türklerin sergilediği direncin somut bir göstergesi de dün Karpas 'taki Mehmetçik köyüne Büyükanıt'ın yaptığı ziyaret sırasında görüldü. Genelkurmay Başkanı'nın sivil kıyafetlerle geldiği köyün, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türkiye'den göçmüş olan halkın bugünkü kuşaklarından oluştuğu biliniyor. Genelkurmay Başkanı, etrafını çeviren kalabalığa yaptığı konuşmada Silahlı Kuvvetler'in bazılarının dediği gibi Kuzey Kıbrıs'ı istila etmiş bir güç olmadığını, Türk halkının güvenliğini sağlamak için bulunduğunu ve onların haklarını, özgürlüklerini içine alan adil ve kalıcı bir barış sağlanıncaya kadar da görevini sürdüreceğini söylediği bildiriliyor.

Uzun yıllardan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli ve yetkili bir görevlisinin ağzından " Bazı kimseler, özellikle yabancılar, Kıbrıs olaylarını 1974'ten sonra başlatır. Halbuki Kıbrıs olayları, 1974'te başlamamış, sonlanmıştır " sözünü işitmek, gerçekten önemlidir.

Türkiye Cumhuriyeti'ni bir süredir yönetenler, özellikle AB ülkelerinin yöneticileri ve kamuoyu karşısında, 50'li yıllarda Kıbrıs Türklerinin varlığına karşı enosis amaçlı bir stratejinin başladığını hatırlatmakta nedense dilsiz kalmayı yeğliyorlardı.
Ankara'nın bu mahcup politika stratejisi, bugün Avustralya 'dan Kanada 'ya ve İngiltere' den ABD ye kadar dünyanın çeşitli bölgelerine göç etmek zorunda kalmış olan Kıbrıslı Türklerin zorunlu göç nedenlerini de adeta gizlemeye yönelik bilinçli bir tavır gibi algılanıyordu.

Büyükanıt, askerliğini bir yana bırakarak bir diplomat ustalığı ile gerçeği söyledi.
Bakalım Güney Kıbrıslılar ve Atina bu gerçekler karşısında ne tür bir tutum izleyecek?
 
Üst