Bizansın yok oluşuyla ne gibi bir alakamız olabilir ki?

Tarık

Dost Üyeler
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye
Fransız tarihçi Gerard Walter, tüm batıda “yıkılış uzmanı” olarak tanınır. “La ruine de Byzance” ismini taşıyan kitabı Bizans’ın yıkılışının temel sebeplerini irdelemektedir. İbret alınması dileğiyle yıkılışın en önemli sebeplerinden bazılarını aşağıya alıyorum. “Bizans’tan bana ne?” diyebilecek misiniz?
- Bizans batılılaşmıştı. Bizanslı aydınlar Avrupalıları, özellikle de İtalyanları taklit etmede yarışıyorlardı. Kıyafetleri başta olmak üzere, her şeylerini, hatta konuşma tarzlarını bile İtalyanlara uydurmaya çalışıyorlardı. Bu da Bizans’ı kendi kimliğinden koparıyor, kişilik ve kimlik problemleri doğuruyor.
- Devlet israf içinde yüzüyordu. Buna karşılık halk eziliyor, sömürülüyor, kazandığı birkaç kuruş haksız vergi ya da enflasyon zoruyla elinden alınıyordu. Bu durum önce ticari hayatı çökertti, ardından Bizans ekonomisi krizler dönemine girdi. Ciddi tedbir alınmadığı, kara delikler kapatılmadığı için de krizlerin ardı arkası kesilmedi.
- İmparatora, rejime ve hükümete karşı başlayan muhalefeti yok etmek için özel mahkemeler kuruldu. Hukuka aykırı kanunlar çıkartıldı. Devletten insana baskı ve şiddet arttı. İnsan hakları ayaklar altına alındı.
- İşlerin düzelmemesi umutları kırdı. Sonuçta Bizans halkı son derece duyarsızlaştı. Para yegâne değer haline geldi.”Gemisini kurtaran kaptandır” anlayışı yaygınlaştı.
- Hükümetin ekonomi politikaları halkı ezdi, bıktırdı. O kadar bıktılar ki, yabancı hâkimiyetine hasret çekmeye başladılar.
- Halk inim inim inliyorken, idareciler görkemli köşkler ve sayalar yaptırıyor, sık sık törenler düzenliyor, şık kıyafetler içinde boy gösteriyor, lüks ve tantana içinde yaşıyordu. Böylece sefaleti örtbas ettiklerini düşünüyorlardı.
-Bir taraftan da , yönetim, limitsiz eğlence, sınırsız sefahat yollarını açıyor, eğlence yerlerinde içki sel gibi akıyor, fuhuş kol geziyordu. Dini duygular zayıflatılmış, ahlakın yerini zevk, şehvet, servet ve şöhret almıştı.
-Ruhani sınıf yozlaşmıştı. Onlarında ahlakı bozulmuş, dini hem ticarete, hem de siyasete alet eder olmuşlardı. Ayrıca temsil ettikleri Hıristiyanlığın içini boşaltmışlardı. Dinin muhtevasıyla değil, merasimsel boyutları ve menkıbeleriyle ilgiliydiler. Kendini yeniden yapılandıramayan kilisenin tartışmaları de buna paralel gelişiyordu. Mesela Bizans kuşatma altındayken, rahiplerin en önemli tartışma konusu meleklerin cinsiyetiydi:”Melekler erkek mi dişi m?” (Ne tesadüf! Osmanlı Devleti yıkılırken de, kendini yeni şartlara göre yapılandıramadığından çağın sorunlarına cevap üretecek insan yetiştiremeyen medrese de sakal ölçümünü tartışıyordu:”Sakal dudak altından mı ölçülmeli, yoksa çene altından mı?”
-Devlete ait makamlar alınıp satılıyor, memuriyette liyakate bakılmıyor, kim fazla para verirse o memur oluyordu. Bunun sonucu olarak memur sayısı öyle artmıştı ki, onlara yer bulabilmek için köyler ilçe ilçeler il yapılmıştı. ( Bizans’tan bahsettiğimizi unutmayın!)
-Halkın çoğu sefalet içinde yaşarken, vurguncu zenginler türemişti. Onlar lüks ve debdebe içinde yaşıyor, halka adeta nispet yapıyorlardı.
-Sanayi, ziraat ve ticaret Cenevizlilerin (henüz IMF yoktu) kontrolüne geçmişti. Karaborsa yüzünden ekmek bulmak mesele olduğu için bir mali polis teşkilatı kurulmuştu, ama oda rüşvet yüzünden görev yapamaz haldeydi.
-Aydınlarda ve zenginlerde din duygusundan eser kalmamış, Hıristiyanlığın anlamı unutulmuş, dindarlar suçlanır olmuş, dindarlık suçluluk kompleksine dönüşmüştü.
-Devlet borç batağındaydı. Askeri harcamalar bile karşılanamıyordu. On dördüncü yüzyılda, hazinenin tüm altınları Venedik Senatosu’na rehin verilerek otuz bin düka daha borç alınmış, bununla askeri ihtiyaçlar karşılanmıştı.
-Siyasi ve ekonomik ahlak öylesine çökmüştü ki, Sultan II. Mehmed’in Bizans’ı kuşatacağı sırada surların tamiri işini alan müteahhitler, parayı aldıkları halde tamiratı yapmamışlardı.
Ne dersiniz, Bizans yaşadığımız dünyaya gerçekten de çok mu uzak?
Kaynak:-Biz Osmanliliyız- "Yavuz Bahadıroğlu"
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tarih tekrarlanmaktan (tekerrürden) ibarettir derler ama insanlar tarihten ders alsalar tekrarlanır mı?.
Ayrıca; tarihin tekrarlanması için yaşanılan olayların aynı toplumda da meydana gelmesi gerekmez değil mi?
 
Üst