Alman Başbakan Öfkesini Yanlış Adrese Yönlendirdi!

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
GÜNRSŞ DOARKEN
Salih Mehmet Ersoy

Alman Başbakan Öfkesini Yanlış Adrese Yönlendirdi!

Hele düşününüz, bir zamanlar dünyanın başına bela olan kockoca Almanya’nın bu günkü Başbakanı, kendini hedef alanlara ve sırf ona santaj yapsınlar diye akla gelmedik senaryolarla iş bitirenler, Alman Başbakanı’nın hedefi olması gerekirken, Almanya’ya hiçbir ard niyet beslemeyen Kıbrıs Türk halkının hedef seçilmesi ve Rumlar goko, Türkler ise kaka misali açıklamalar yapması aklın ve mantıgın alabilecegi bir olay olabilir mi Allah aşkına?

Avrupa Birligi’nin başını çeken Almanya’nın bu günkü Başbakanı Sn. Merkel, ne yazık ki dünya siyasi konjektürüne vakıf oldugu halde bir Başbakan’a yakışmayacak açıklamalar yapması aklın ve mantıgın kabul edecegi bir olay degildir.

Bunun en bariz örnegi, 24 Nisan 2004 tarihinde Birleşmiş Milletlerin bizzat hazırladıgı ve adına Annan Planı denilen planın ayni tarihte Türk ve Rum halklarının referendumuna sunulmuş olmasıdır.

Peki referandum sonucuna baktıgımızda Türkler HAYIR, Rumlar ise EVET mi demişlerdi?

Ve Türk halkı koskoca BM’in hazırladıgı ve hatta AB’nin de destekledigi bir planı kabul etmemekle Sn. Merkel’in öfkesine davetiye mi çıkarılmıştı?

Hayır ne münasebet, Türkler Annan Planının getirecegi tüm olumuzluklara ve yine 1974 öncesine bir dünüşü hedefleyen bir plan olmasına ramen EVET, Rumlar ise HAYIR demişlerdi. Ve her iki tarafta alınan sonuçlar BM kayıtlarında oldugu gibi, AB’nin de arşivinde oldugu bilenen bir gerçektir.

Ancak ne yazık ki buna ragmen Rum tarafı adeta ödüllendirilircesine 1 Mayıs 2004’de AB’ye üye olarak alınmış Türk halkı ise dışlanmıştı.

Peki bukadar ayıp ortada dururken, Alman Başbakanı Sn. Merkel’in işkembei küpradan konuşmasının esas nedeni sizce ne olabilir ki?

Peki ortaya çıkan sonuca göre esas analaşma isteyen Türk tarafı, anlaşma istemeyen ve işleri yokuşa sürmekle zaman kazanmayı hedefleyen Rum tarafı iken, Almanya Başbakanı’nın görüşmelerde anlaşma istemeyen veya katkı koymayan bir taraf olarak Kıbrıs Türk halkını seçmesinin esas nedeni bence yazımın başında da vurguladıgım gibi, Sn. Merkel öfkesini ne yazık ki yanlış adrese yönlendirmiş olmasındandır.

Yani santajla, komplolarla, sahtekârlıkla, üç kâgıtçılıkla ugraşanlar hedef tahtası seçilecegi yerde, masum ve hiçbir ard niyet taşımayan Kıbrıs Türk halkının seçilmesi, ne akıl ve ne de mantıkla izahı mümkün degildir.

Peki ama Almanya Başbakanı Sn. Angele Merkel duydugu öfkenin, bizden kaynaklanan bir santaj oldugu için mi bizi hedef olarak seçmiştir. Yoksa santajı yapan Rum tarafının agzını kapatmak için mi akıl almaz açıklamalar yapmak zorunda mı kaldı?

Almanya Başbakan’nın dünya siyasi literatürünü bilmedigi veya yaşanan olayların yabancısı oldugunu kabul etmemiz mümkün mü? Bence Asla.

Esas mesele Sn. Merkel’e yapılan santajın korkusundan Türk halkını suçlaması ve bunun bile koskoca bir ayıp oldugunun farkında olmamasıdır. Rum tarafını AB’ye almakla hata ettik diyen bu bayan, bu gün Kıbrıs Türk halkını suçlama hakkına sahip degildir.

Sn. Merkel’e yapılan santajın ne oldugu hususunda ise, adab ve onurumuzla bagdaşmayan bir konuyu gazete sayfalarına taşımak ve Sn. Merkel’e yapılan santajın ne oldugunu göstermek kişiligimizle asla bagdaşmaz. Bu nedenle santajın ne oldugunu zaten Sn. Merkel çok iyi bilmektedir. Tek hatası, öfkesini yanlış adrese yönlendirmiş olmasıdır. Sayın Angela Merkel’in öfkesine ise biz sadece gülüp geçeriz.

Sn. Merkel’e düşn görev, santaj yapılmasını saglayan resmin kimler tarafından, nasıl ve ne zaman elde edildigini araştırıp bulmasıdır. Aksi halde korkunun ecele faydası olmadıgını elbet bir gün Sn. Merkel idrak edecektir. Bizden söylemesi.
 

Nejdet Halil

Dost Üyeler
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
69
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Alman Başbakan Öfkesini Yanlış Adrese Yönlendirdi!

Prime Minister Angela Merkel's one sided talks with the Greek leader is indeed only one sided and blatantly double standard. How can you have talks with one leader and not the counter party leader (ie, the Turkish leader)? There cannot be a greater joke and disrespect than this. It's an appalling behavior on behalf of Ms Merkel, the German nation and, the EU in the wider context; shame, shame on them....horrible arrogance at its worst! Nonetheless typical imperialist attitude.

Ms. Merkel's leadership quality and foresight can only be measuered as 0 x 0=0

Germany and the rest of its' clan named "EU", call themselves as the "champions of human rights" - WHAT WHOLE LOT OF BULL-DUST!

 

bestem

New member
Katılım
31 Eki 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Alman Başbakan Öfkesini Yanlış Adrese Yönlendirdi!

Hakli oldugumuz halde ( tarihimizi incelersek ) her zaman kaybeden biz kazanan hep hristiyan uluslar olmustur. Sebebine gelince bizim icimizdeki hainler ve birlik beraberlikten yoksun olusumuz. Malesef bu senaryo yine sahnede. Kendimize ceki duzen veremedikce, dis dunyadaki poletikamizi kuvvetlendirmedikce kaybeden her zaman biz olacagiz.
 

Salih Mehmet Ersoy

Onursal Üye
Katılım
18 Ağu 2008
Mesajlar
191
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
KKTC
Cevap: Alman Başbakan Öfkesini Yanlış Adrese Yönlendirdi!

Saygıdege kardeşim Bestem,

Yorumunuzu biraz haklı bulsam da, bu gün dünyanın dingilini ellerinde bulunduranlara bakınız. Allah aşkına dünyada 2,50 - 3.00 milyara yakın müslümanın yaşamış olmasına ragmen, ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinin içinde hiç bir müslüman ülkeyi temsil eden bir ülke bulunmamaktadır. Bu bir gereçektir ve ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi beş daimi üye, dünyayı iadre eder durumdadır. Bakınız 15 Kasım 1983 tarihinde KKTC'ni ilan eder etmez, bu beş daimi hergele, karar almak suretiyle tanınmamıza engel olmuşlardı. Halbuki beş daimi üyenin içinde tek bir müslüman ülkeyi temsil eden üye olmuş olsa, karar alınırken "BEN VETO EDERİM BÖYLE BİR KARAR ALAMAZSINIZ, BU HAKSIZLIGI YAPAMAZSINIZ" dedigi anda karar sıfırla çarpılır ve tanınmamızın önü açılmış olurdu. İşte benim içime sindiremedigim olay budur saygıdeger kardeşim. O halde bize düşen görev, BM Güvenlik Konseyi oluşumunu dile getirmek ve yeniden yapılandıırlmasını istemektir. Aksi halde ne yazık ki dünyanın dingili yine Hristiyan aleminin elinde kalmaya devam edcektir.
Saygılar sunarım.
Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar
14.01.2011
 
Üst