Aids

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
DÜNYADA AİDS

2000'li yıllara girerken dakikada 11 yeni olgunun aramıza katıldığı çağımızın salgını olarak kabul edilen hastalık, AIDS. İlk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Haiti'den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pneumocystis carinii pnömonisi (PCP) ve Kaposi sarkomu (KS) olgularının saptanması ile AIDS, "Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu" tanımlanmıştır. PCP ve KS olguları o tarihe kadar tek tek olarak görülmekte ve herhangi bir sorun olmamakta idi. Aynı tarihlerde Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık merkezi klinisyenleri ve epidemiyologlar özellikle genç homoseksüel erkeklerde, birlikte görülen hastalık tablolarını fark etmişler ve bu olguları Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezine (Center for Disease Control and Prevention-CDC) bildirmişlerdir. 1981 yılının Haziran ayında sürveyans çalışmaları başlamış ve Şubat 1983 tarihine dek 1000 HIV/AIDS olgusu bildirilmiştir.
1980'li yılların başlarında olgu sayısının az olması ve homoseksüel erkek grubunda görülmesi nedeni ile hastalık fazla ilgi çekmemişti. Ne zaman ki biseksüel erkekler aracılığı ile kadınlara ve enfekte hamile kadınlardan da bebeklere enfeksiyon geçmeye başladı, olgu sayıları giderek arttı ve HIV/AIDS tüm dünyanın odak noktası durumuna gelmeye başladı.
Yayılma yollarının özelliği, hastalığın belirtisiz geçen uzun bir döneminin olması ve tanı koymanın kan testleri dışında olanaklı olmaması HIV enfekte olgu sayılarının giderek artmasına neden olmaktadır. Tıp dünyası, gönüllü kuruluşlar hastalığın öneminin anlatılabilmesi, toplumun bilgilendirilmesi ve korunma yollarının öğretilmesi için çalışmalar düzenlemeye başlamışlar ve 1 Aralık gününü de "Dünya AIDS Günü" olarak ilan etmişlerdir. Dünya Sağlık Örgütü her yıl 1 Aralık için bir slogan belirlemekte ve tüm ülkeler bu çerçevede toplumu bilgilendirmeye yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. 1999 yılının sloganı "Dinle, Öğren, Yaşa!" olarak belirlenmiş olup bu slogandaki amaç, hastalıkla ilgili farkındalılığı artırmak ve AIDS programlarını güçlendirmek olarak düşünülmüştür.
Kan ve kan ürünlerinin rutin HIV yönünden taranması, antiretroviral ilaçların kullanıma girmesi, fırsatçı enfeksiyonların profilaksisinin (önlenmesinin) ve tedavisinin yapılabilmesi, yaygın ve etkili eğitim programlarının uygulanmaya başlanması ile HIV/AIDS epidemisinde (yaygınlığında) son yıllarda önemli değişiklikler gözlenmeye başlamıştır.

TÜRKİYE DE AİDS

Türkiye'de cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili yeterli önlemlerin alınamaması ve eğitim programlarının yeterli etkinlikte olamaması nedenleri ile HIV/AIDS büyük bir sorun olmaya başlamaktadır. Ancak ülkemizde sağlık kayıt sistemlerinin özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda yeterli çalışmaması ve hastalığın uzun süren belirtisiz döneminin olması nedeni ile gerçek rakamların bunun çok üstünde olduğu düşünülmektedir. Türkiye'de ilk olguya 1985 yılında tanı konmuş ve o tarihten başlayarak 1992 yılına kadar olgu sayılarında bir önceki yıla göre fazla artış saptanmaz iken, 1992 yılından beri olgu sayıları katlanarak artmaktadır.

Türkiye'de HIV/AIDS olgu sayılarının artma nedenleri şöyle sıralanabilir

•Ülke nüfusunun genç olması,
•Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgilerin kısıtlı olması,
•Turizm sektörünün ülkemizde giderek gelişmesi: Ülkemize her geçen gün daha fazla sayıda turist gelmektedir. Özellikle HIV/AIDS olgularının sık olduğu ülkelerden gelen turistler arasında bu hastalığa yakalanmış kişilerin bulunma olasılığı fazladır.
•Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının çok sayıda olması ve giderek artması: Özellikle yurt dışında uzun süreli kalan vatandaşlarımızın bulundukları ülkedeki hasta sayısının sıklığına bağlı olarak bu hastalığa yakalanma riski artmaktadır.
•Damar içi madde kullanımının giderek artması: HIV/AIDS bulaş yolları arasında damar içi madde kullananlar ikinci sırayı oluşturmaktadır. Damar içi madde kullananların sayılarının giderek artması HIV enfekte olgu sayılarının da artmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde cinsiyete göre dağılımda

%73.5 erkek,
%26.5 kadın olarak saptanmaktadır.
Olguların %20'sinin sürekli yaşadığı yerin yurtdışı olduğu, toplam 57 ilden bildirim yapıldığı ve en fazla bildirimin Ankara, İstanbul ve İzmir'den olduğu bildirilmektedir.

Risk gruplarına göre HIV/AIDS olguları incelendiğinde

•%46.3 heteroseksüel
•%9.48 damar içi madde kullananlar,
•%9 homoseksüel,
•%5.5 kan transfüzyonu (%1.5 hemofili hastaları, %4 diğer) yolu ile,
• %28.1 gibi büyük bir oran göstermektedir ki eksik bildirim söz konusudur ve bu da ülkemizdeki epideminin boyutunu öğrenmedeki güçlüğü gözler önüne sermektedir.

Bulaşma Yolları

•Cinsel Yolla

•Mikrobu taşıyan erkeğin veya kadının cinsel organ salgıları aracılığıyla, her türlü cinsel ilişki (vajinal, anal, oral) ile, erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe, kadından kadına bulaşır
.
•Kan Yoluyla

•Kan ve kan ürünleri, organ ve doku nakli ile, tıraş bıçağı,diş fırçası ve enjektör paylaşımı ile, kesici ve delici aletler yolu ile bulaşır.

•Anneden Bebeğe

•HIV lı anneden gebelik süresince, doğum ve emzirme sırasında bebeğe bulaşır.

Bulaşmadığı Durumlar

•Günlük yaşamda ve sosyal ilişkilerle bulaşmaz.
•Öpüşme, dokunma, sarılma, el sıkışmayla bulaşmaz.
•Herkese açık tuvalet, havuz, duştan bulaşmaz.
•Başkalarının eşyalarını kullanmakla bulaşmaz.
•Sinek, böcek sokması, hayvan ısırması ile bulaşmaz.

AIDS Hastalığının Seyri

HIV virüsün kişiye bulaşmasından 2-6 hafta süre içerisinde kişinin vücudunda aniden orta çıkan ancak belirti göstermeyen bir enfeksiyon sürecine girer. Bağışıklık sisteminin etkilenmesine bağlı olarak belirtiler farklılık gösterebilir. Bu sürenin geçişinden sonra yaptırılacak olan testlerde net sonuç alabilmek için 6-12 haftalık antikor (alınan virüse karşı oluşturulan direnç) oluşturma sürecinin tamamlanmış olması gerekmektedir. Yapılan testlerde pozitiflik elde edilse bile kişide 8-10 yıl gibi uzun bir sürede belirti göstererek ve/veya göstermeden süreç devam eder. Yaygın bir şekilde lenf bezlerinde büyümeler başlar. Kalıcı yapısal hastalık haline geçişinden önce •Kilo kaybı
•Nedensiz ateş
•Tedavi edilemeyen/uzun süreli ishal
•Geçmeyen uçuklar
•Ağızda mantar vb. enfeksiyonlar ile kendisini gösterir.

Hastalığın seyri ilerledikçe AIDS (Kazanılmış Bağışıklık Eksikliği Sendromu ) oluşur. Bağışıklık Sisteminin etkilenme düzeyine bağlı olarak kişinin vücudunda var olmayan enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkabilir

Anti-HIV Testi Nedir? Ne Zaman Yapılır? Nerelerde Yaptırılabilir?

HIV vücuda girdiğinden itibaren, vücutta bununla savaşmak için özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorların ELISA yöntemiyle saptanmasına Anti-HIV testi denir.Anti-HIV antikorların ELISA yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süreye (pencere dönemi) ihtiyaç vardır. Bu nedenle test, bulaşma olduktan 3 ay sonra yapılmalıdır. Anti-HIV testinin pozitif olması kanda HIV virusunun olduğunu gösterir. Ancak anti-HIV testinin yalancı pozitif çıkma ihtimali de vardır. Bu nedenle, kişinin HIV pozitif (seropozitif) olduğunu söyleyebilmesi için, Westernblood testi denen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif olması gerekmektedir. Anti-HIV testi, üniversite hastanelerinin mikrobiyoloji laboratuarlarında, sigorta ve devlet hastanelerinin laboratuarlarında ve özel laboratuarlarda yaptırabilir.

Tedavi

HIV enfeksiyonun henüz tam kür elde edilebilecek tedavisi ve aşısı bulunmamaktadır. Tedavinin ömür boyu sürmesi , sürekli ve düzenli olması gerekmektedir. Tedavide kullanılan ilaçlar oldukça pahalıdır ve yan etkileri çok fazladır.

Tedavinin amacı; Yaşam süresini uzatmak, Yaşam kalitesini arttırmak ve oluşabilecek enfeksiyonları azaltmaktır.

HIV-AIDS TEN KORUNMA


AIDS konusunda hepimizin üstüne düşen görev yalnızca kendimizi korumak değil, aynı zamanda diğer insanlara da HIV virüsünden korunma yollarını anlatmak..... * Cinsel yolla bulaşan bu hastalıktan kaçınmanın en GÜVENİLİR yolu korunmasız cinsel ilişkiye girmemek ve tek eşliliği tercih etmektir.
*Koruyucu kılıf (kaput, kondom, prezervatif) her cinsel ilişkide ve doğru olarak kullanılmalıdır.
*Kan ve kan ürünlerinin, doku ve organ nakillilerinin kontrolü sağlık kurumlarınca yapılmaktadır. Bunun dışında delici ve kesici aletlerin (enjektör, iğne,vs.) paylaşılmaması gerekmektedir.
*HIV pozitif kadına gebe kalmaması tavsiye edilmelidir. Eğer gebe kalmışsa riskleri anlatılmalı, bebeği doğurmakta ısrarlı ise ilaç tedavisine başlanarak risk en aza indirilmeye çalışılmalıdır.

*Güvenli kan elde etmek için Güvenli Kan bağışçılarına ihtiyaç duyulmaktadır ki hastalığın 6-12 haftalık Pencere döneminin olması sebebiyle kişi/kişilerin riskli davranışta bulunması sonucu az da olsa kan ile bulaşma söz konusu olduğundan dolayı böyle davranışlarda bulunan kişilerin kan bağışlamaması en yakın AIDS Danışma hattına başvurmaları gerekmektedir.
*HIV taşıyıp taşımadığından emin olmadığınız kişilerle gireceğimiz her türlü cinsel ilişkide mutlaka koruyucu yöntem olarak kondom kullanılması gerekmektedir.
*Kan ürünlerinin mutlaka gerekli testlerden geçirilmiş olduğundan emin olmak gerekir.
*Berberde tıraş olurken kendimiz için yeni bir jilet kullanıldığından emin olunmalı.
*Kuaförlerdeki Manikür ve pedikür aletlerinin dezenfekte edilmiş olmasına dikkat edilmeli

1 ARALIK DÜNYA AIDS GÜNÜ

Her yıl belirlenen temaya yönelik olarak program ve faaliyetler gerçekleştirilmektedir. 2004 yılı içerisinde Kadın,Kız Çocukları ve AIDS konusu ele alınmış ve bu konuda gerek Ulusal AIDS Komisyonu gerekse Sivil Toplum Kuruluşları farklı faaliyetler gerçekleştirilmiştir.
•Tüm yurt genelinde 81 ilinde; Kızılay Şubeleri,Kızılay Tıp Merkezleri, Kızılay Kan Merkezleri, Kızılay Toplum Merkezleri İl Sağlık Müdürlükleri, İl Milli Eğitim Müdürlükleri, İl Müftülükleri aracılığıyla verilen 1 Aralık AIDS günü halk eğitimleri ve okullarda, üniversitelerde toplantılar gerçekleştirilmiştir.
•Ulusal AIDS Komisyonu Daimi Temsil Komitesinin yaptığı toplantılar neticesinde Ulusal AIDS Komisyonu olarak Ankara�da Sağlık Bakanının açılış konuşmasını yaptığı ve "Kadınlar, Kız çocukları ve HIV/AIDS" konulu halka açık panel yapılmıştır.
•Ulusal AIDS Komisyonu olarak hazırlanan posterler ve görsel materyaller dağıtılmıştır.
•Sivil Toplum Kuruluşları ile Ankara'da HATAM ve Ankara AIDS Savaşım Derneğince halka açık konserler düzenlenmiştir. Aynı zamanda İstanbul AIDS Savaşım Derneği tarafından da İstanbul�da konser ve defileler düzenlenmiştir.
•Sağlık Bakanlığı ve Sivil Toplum Kuruluşlarının temsilcilerinin basında yaptıkları bilgilendirici konuşmalar ile toplumun dikkati çekilmiştir.
•İzmir Foça�da AIDS sempozyumu düzenlenmiştir

AİDS’ İN SİMGESİ OLAN KIRMIZI KURDELENİN ANLAMI.

•AIDS� i biliyorum
•AIDS� e karşı korunuyorum ve AIDS ten ölenlere saygı duyuyorum
 
Üst