ABD Ile yapilan ikili anlasmalar

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ABD Ile yapilan ikili anlasmalar:

1. 23 Subat 1945 tarihli T.C. Hukumeti ile ABD arasinda imzalanan 11 Mart 1941 tarihli Odunc Verme ve Kiralama Kanunu'ndan yararlanmak icin yapilan anlasma: Bu anlasmayla ABD yalnizca savunma alaninda yukumluluk altina girerken, Turkiye savunma disi alanlarda da sorumluluklar altina sokulmus, sinirlari ozenle cizilmemis genel ve genis yukumlulukleri onaylamistir.
Bu anlasma, iki bagimsiz ve esit devlet arasinda karsilikli yardim anlasmasindan cok daha fazla, emperyalist bir devletle somurge devlet arasinda yapilmis bir anlasma ozelligi tasimaktadir.
Boylece ABD Turkiye'nin bagimsizlik duvarindaki ilk gedigi acmis, bundan sonra elde edilecek odunler icin dayanak noktasi elde etmistir.

2. 27 Subat 1946 tarih ve 4882 Sayili Kanunla Kabul Edilen On milyon Dolarlik Kredi Anlasmasi: Turkiye'nin sinirlari disinda bulunan ve ABD'nin isine yaramayan savas artigi silah ve malzemeyi almasi sartiyla, ABD hukumeti Turk Hukumeti'ne on yil vadeli on milyon dolarlik kredi acmaktadir.
Gercekte ABD, Turkiye'ye para yerine on milyon dolarlik savas artigi, kullanilmis, tasfiye halinde (cope atilacak) malzeme verecektir.
Ayrica bu borclanma icin yillik 2.3/8 faiz odenecektir!
Bu faiz dahil olmak uzere, yillik taksitlerin resmi kur uzerinden TL olarak odenmesini de ABD isteyebilecektir.
Merkez Bankasi'na yatirilacak bu paralar, ABD'nin arzusuna gore, kulturel, egitimsel ve insani amaclarla, ABD'nin Turkiye'deki masraflari ile Turkiye'deki Amerikan memurlarinin ucretlerinin odenmesinde kullanabilecektir.
Yukarida belirttigimiz ilk anlasmada oldugu gibi, burada da kultur, egitim ve insani amaclarin sinirlari belirlenmemis ve soz konusu mali kaynagi kullanacak ABD Buyukelcisine, somurge valisine taninabilecek yetkiler verilmis gibidir.
Bu savas artigi silahlari uretmis olan fabrikalar ya kapanmis ya da uretimlerine son vermis olduklarindan yedek parcalari da mevcut degildir. Turkiye malzemenin buyuk kismindan yararlanamadigi gibi, yararlandigi kucuk bir bolumu icin de degerlerinin 3-4 katini odemek zorunda kalmistir.
Turkiye tarafindan satin alman malin mulkiyeti ABD'de kaldigindan, ABD'nin Turkiye uzerinde politik baski kurabilmesi icin olaganustu bir olanak saglanmistir!
Zira ABD sattigi silah ve malzemenin kendisine gerekli oldugu veya verilis amaclarinin disinda kullanildigi gerekceleriyle geri isteme hakkina her zaman sahip olacaktir.
Dis yardim konusunda farkli bir politika benimseyen hukumet, somurgeciligin yeni bir uygulamasi olan bu anlasmanin kosullarini kabul ederek, bir kez daha Mustafa Kemal Ataturk'un tam bagimsizlik anlayisindan ayrilmistir.
Boylece, Lozan'da kazandiklarimizin yavas yavas geri verilmesi sureci baslamis olmaktadir.

3. 12 Temmuz 1947 Tarihli Yardim Anlasmasi: ABD Baskani Truman'in 12 Mart 1947'de Kongre'de acikladigi "Truman Doktrini" kapsaminda ABD Kongre'si Baskan'a, SSCB tehdidine karsi, Yunanistan ve Turkiye'ye askeri ve ekonomik yardim yapma yetkisi vermistir.
12 Temmuz 1947 tarihli anlasma bu yasaya gore yapilmis olup, ABD'nin savas sonrasi askeri yardimlarinin baslangici sayilir.
Bu anlasmayla Turkiye SSCB'nin saldiri ve/veya tehdidi karsisinda, bagimsizligini ve ozgurlugunu korumak amaciyla, ABD'den yardim almayi talep etmis ve bu talep onaylanmis olmaktadir. Yardimin bu amaci disinda, her turlu kullanimi yasaklanmistir.
ABD hukumetinin onayi olmadan hicbir madde veya bilginin mulkiyet ve kullanim hakkinin devredilemeyecegi ve verildikleri amac disinda kullanilamayacaklari, anlasmanin iki ayri maddesinde, butun ayrintilariyla tekrarlanarak saglama baglanmaktadir.
ABD ayrica, Turkiye'deki propagandasinin yapilmasi gorev ve sorumlulugunu Turk Hukumeti'ne yuklemektedir.
Bir devlet boyle bir yukumlulugu onaylayabiliyorsa onun bagimsizligindan, ozgurlugunden soz edilebilir mi?
Ilahi adaletin sonucu ve ders niteliginde bir rastlanti olarak, 1964 Kibris Krizi sirasinda Turk hukumeti son care olarak askeri harekâta karar verdiginde Basbakan yine Inonu'dur.
Donemin ABD Baskani Lyndon Johnson cok agir bir mektup yazarak, Basbakanimizdan, 12 Temmuz 1947'de imzalamis oldugu yukaridaki anlasmanin kosullari geregi harekâti durdurmasini istemis, Inonu de bu istege boyun egmistir!
Tarih yapilan hatalar bakimindan acimasizdir, affetmez!
Bir gun faturanin bedelini mutlaka odetir. Tarihin bu aninda hatayi yapan ve faturanin yoneltildigi kisi ayni kisidir, ama bedeli odeyen, her zaman oldugu gibi, Turk Halki olmustur; Ismet Inonu degil!
Amerikalilar bu anlasmadan sonra ilk is olarak, orgutlenmesini, egitimini degistirerek Turk Ordusu'nu ABD'nin denetimi altina almayi basardilar.
Turkiye'de ve ABD'de kurs goren TSK mensuplarinin sayisi arttikca, Amerikalilarin basarisi da artarak yayildi.
Kore Savasi ve 1952'de NATO'ya girilmesinden sonra, Turk Ordusu silah, arac, gerec, egitim, savas, doktrin ve kurallarindan, uniforma ve yuruyusune kadar Amerikanlastirilmistir.
Bu donusumun mimari da Inonu Meydan Savaslari'nin unutulmaz komutani, Lozan fatih'i basvekil Ismet Inonu 'dur(!)
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Ne yazıkki ATATÜRK'ten sonra TÜRKİYE CUMHURİYETİ yöneticileri tam bağımsızlık siyasetinden uzaklaştılar...Her alanda dışa bağımlı olmaya başlandı ve giderek te gönüllü sömürge durumuna geitirildik.Kurtuluş Savaşı sonunda silah gücüyle elde ettiklerimizi daha sonra çeşitli anlaşmalarla bize masa başlarında kabul ettirdiler.Bir ülkenin işgali için, teslim alınması için mutlaka askeri harekata gerek yoktur.Ekonomik, psikolojik, kültürel, siyasi savaş yöntemleriyle bağımsız bir devlet teslim alınabilir...Ne yazıkki bizim ülkemiz bana göre böyle bir işgal altındadır...Yeniden ''TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE'' için çalışılmalı ve ''HER ŞEY TÜRK İÇİN, TÜRK'E GÖRE TÜRK TARAFINDAN '' gerçekleştirilmelidir.

Paylaşımınız için teşekkür ediyorum.:)
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sayin burla hatun;

bu bilgiyi gecme nedenim, 1964 yilindaki hezimetin anlasilabilmesini saglamak icindi.

daha onemlisi ise kan ve canini vererek ulkenin egemenligini saglayan halkin yonetimden sorumlu oldugunu hatirlatmak icindir.

halk sectigi yoneticiden sorumludur.

kanina ve canina layik olacak kisileri ve sectiklerinin her yaptigini hesabini isteyebilmelidir.

bu gercek demokrasidir.

halkin hesap sormasi sokaklarda miting yapmak ile olmaz, ulkeler sokaklardan yonetilemez. bu hesabi halk secim bolgesindeki milletvekillerinden onlarda hukumetten dirhem dirhem sormalidirlar.

bizim ulkemizde halk milletvekilinin odasinda ictigi bir bardak cay ile ovunebilmektedir, gidemeyenlere ustunluk sagladigini dusunmektedir. oysa millet vekilinin odasinda cay icirebilmesini, milletvekili o halka borcludur. bu bilinc ne vekilde ne halkta simdiki halde yeterince olusmadi.

ayrica halkimiz ummi denilen okur yazar olmayan cahillerden, okur yazar cahillere donusturuldu.

rusvet iltimas, irtikap gibi seyleri simdilik saymayalim dilerseniz.

bakiniz, 15.mayiz 1919 da baslayan isgal vahseti 9 eylül 1922 de izmirde sona erdi, son ana kadar vahset surduruldu.

1945 de bu anlasma yapil diginda son vahsetin uzerinden sadece 23 yil gecmisti, ve kimse bu hukumleri anlayamamis.

sadece ihanet degil ahmaklik ve bilgisizlik de soz konusu.

simdi durum farkli mi?

ne yazik ki cok farkli degil, bir cok sıkırtının ardinda yine dolap donuyor. o zamanlar sıkırtı yapmaya gerek kalmiyormus. degisen bu. okur yazar cahiller icin, turban ve ergenekon gerekli perdelemeyi yapabiliyor.

hep aklimizda olmali ve kendimize sormaliyiz, Ataturk neden Cumhuriyeti genclige emanet etti, halkini cok seviyordu, benligini milleti ile birlestirmisti, neden halka degilde, silah arkadaslarina degil de genclige emanet etmisti?

bana gore cevresinde kurdugu Cumhuriyete sahip cikabilecek genclikten baska kimse yoktu!...

ve bakin en yakin silah arkadasinin hatasi burada gozler onunde. inonu hep mandaciydi ve oyle de oldu!

saygi ile,
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Sayın KARTAL GÖZÜ

Açıklamalarınıza yürekten katılıyorum.Ben de sizin gibi düşünüyorum.Milletimiz adeta uyuşturuldu...Sorgulamayı bilmiyor ve anlattığınız zaman da inanmak istemiyor.Ülkenin gerçek gündem konuları gözardı edilirken millet başka şeylerle meşgul ediliyor.Devşirme ve mandacıların uzun yıllardır yaptıkları çalışmaların ürünleri ortaya çıkmıştır.Adamlar Osmanlıdan bu yana köşe başlarını tutmuşlar ve kamuoyunu yönlendiriyorlar.Millilik adı sadece lafta kalan bir eğitim sistemiyle de geleceğimiz karartılıyor...Düşünebiliyor musunuz ''yabancı dilde eğitimi'' marifet miş gibi sunan bir düşünce tarzı benimsetilmiş ülkemiz insanımıza.Oysa yabancı dil bilmek , öğrenmek başkadır( ve de çok gereklidir)yabancı dilde eğitim başka şeydir...Ve sadece bu uygulama kendine güveni olmayan sömürge ülkelerine mahsustur.Böyle giderse ileride TÜRK Dili sosyal hayattan da silinir, sadece bilim hayatından değil.Bu uygulamalar da sizin de bahsettiğiniz mandacı yöneticilerin eseridir...İnönüyle ilgili Ş.Sürayya Aydemir'in ''TEK ADAM'' ve ''2. ADAM'' kitaplarında mandacılığı önce savunduğu sonra ise vazgeçtiği bilgileri vardır.İstanbul'un resmen işgalinden sonra ANADOLU'ya geçenler arasında yer almıştır.Bildiğimiz kadarıyla da HATAY konusunda ATATÜRK ile ters düştüğü ve bu yüzden de yönetimden uzaklaştırıldığı şeklinde bir durum söz konusudur.1947 de RODOS VE 12 ADA konusunda da hiçbirşey yapmamış ve adeta bu adalar YUNAN'a altın tepside sunulmuştur.Aynı partinin genel sekreterliğini yapan KEMAL SATIR'ın bir gazetedeki hatıralarından anımsıyorum bu konuda İNÖNÜ'yü suçlamıştır.Biz hiçbir talepte bulunmadığımız için adalar, İTALYA'dan alınıp YUNAN'a hediye edilmiştir.Geçmişte GİRİT Adası da, BATI sayesinde YUNAN adası haline getirilmişti...Şimdi de aynı oyun KIBRIS için oynanmaktadır.ENOSİS'e giden yol açılmaya, TÜRK ORDUSU Adadan çıkartılmaya, TÜRKİYE'nin garantörlük hakları elinden alınmaya çalışılmaktadır.
 
Üst